Hüseyin Turhan
denizyıldızı
Published in
2 min readDec 13, 2018

--

Galata Kulesi.. Nam-ı diğer İsa Kulesi.. Bizim hikayemiz onunkisi kadar eski değil. Koskoca iki-buçuk asır devirmiştir on tane, değişse de gün geçtikçe bu tarihi yapı. Eskiden, göğe yükselen koskoca bir haç taşırmış başında, miğfer gibi; kim bilir gümüş mü yoksa altın mı?. Sonraları kutlu Sultan benim şehrime yakışmaz diyerek indirtmiş onu. Yerine de hilal koydurtmamış ha! İnanan-inanmayan herkesi kucaklamak istediğinden belki. Her serbestliği vermiş; can mal ev dükkan bağ bahçe değirmen gemi; sahip oldukları ne varsa o gün.. Hiçbirine dokunmamış, dokundurtmamış kimseye. Dikkat ederseniz ne eksik ne de fazla vermiş; tam tamına benim hakkım olanı, onlara da vermiş. Çünkü kardeş bilmiş. Siz de benim halkımsınız demiş. Bir sürü kutsalı namına yemin edip namus bildikleri üzerine ant içerek başladığı ve (yine) bu asi yapının adıyla anılan ahitnamede sözünü vermiş bunların. Azsınız, azınlıksınız dememiş adaletine kurban olduğum; ölçmüş biçmiş ve öyle vermiş. Onlar da yetmez dememiş, yetinmiş, yetinmeyi bilmiş..

Efsanedir belki fakat efsaneler değerdir, efsaneler güzeldir.. Efsanemize göre aynı Kulenin mektupları değil midir Kız Kulesinin güzelliğinin müsebbibi. Çünkü böyleyizdir, sevgimize karşılık aldığımızda hem mutluluğumuz hem de güzelliğimiz bir kat daha artar. Bir insan, bir çift kanat ve biraz da heves vesile olmuştur kavuşmalarına, aşklarını anlamalarına ve anlatmalarına.. Geçen asrın başında, yabancı bir mimar eliyle değişseydi bizim Kulenin silueti, kim bilir şimdilerde nasıl olurdu bu aşk hikayesi. Oysaki değişmezdi.. değişmezdi aşıkların kaderi..

--

--