Bizim Bazı Ön Yargılarımız
10 popüler bilişsel önyargı
Uygulama geliştirme ekipleri olarak fikir geliştirme aşamasında çokça tuzağına düştüğümüz ve müşterilerimizin de bizler gibi sahip olduğu çeşitli bilişsel önyargılar bulunur. Bunlardan en popülerlerine ve keyiflilerine birlikte bakalım.
Onay önyargısı (Confirmation Bias)
İnsanoğlu olarak elde ettiğimiz kanıtları mevcut inançlarımızı destekleyecek şekilde yorumlarız. En azından buna meyilliyizdir. Şu anda inandığımız şeylere ters düşünmek yapımıza aykırıdır ve bizim için efor sarfettirir. Bunun yerine evrimin enerji koruma zorunluluğu da gereği en eforsuzu olan inancımızı doğrulayan kanıtlar bulmayı tercih ederiz. Bize ters düşen kanıtları görmeyi reddederiz.
Bu ön yargıya karşı koyabilmek için hipotezinizi doğrulamayan kanıtlar bulmaya çalışın.
1. Kararımın doğru olması için neyin yanlış olması gerekir?
2. Teorimi ne çürütebilir?
Çıpalama Önyargısı (Anchoring Bias)
Psikolog Amos Tversky bir dersinde katılımcılara önce çarkıfelek döndürttü ve daha sonra Birleşmiş Milletler’in kaç üye ülkesi olduğunu sordu. Tahminleri çıpa etkisini doğruladı: en yüksek tahminler çarkta yüksek sayılar döndüren kişilerden geldi. Ne kadar düşük sayı gelirse çarkıfelekten, katılımcıların söylediği rakamda o kadar düşük oldu.
Bir bilgiye ulaşmaya çalışırken elde ettiğimiz öncül bilgiler daha sonra edindiğimiz bilgilere göre daha fazla etkiye sahiptir.
Örneğin aşağıdaki fiyat sayfasına bir göz atın, premium hepsinden güzel duruyor.
Amazon sizin yerinize hediye miktarını belirlemiş gibi duruyor:
Bu önyargıya karşı ilk taktik farkında olmaktır. Şu andan itibaren, size açıklanan ilk bilgilerin süreç boyunca kararınızı gerçekten çarpıtabileceğini aklınızda tutmalısınız. Bir başka taktik de kendi çıpanızı yaratmaktır. Diyelim ki bir masaüstü ekran satın almak istiyorsunuz. Sizin en f/p olarak en iyi düşündüğünüz fiyat aklınızda kazılı olmalı.
Kıtlık Etkisi (Scarcity Effect)
En çok kullanılan önyargılardan biridir. Var olmasa bile yaratılan boş koltuk sayısı, kalan son dakika sayısı her zaman üzerimizde bir baskı yaratır.
Amazon yine yumuşak karnınıza oynuyor:
Bu önyargıyı kullanmada Booking üstüne yok:
Bu tarz kıtlık stratejisiyle karşılaştığınız zaman kendinize şunu sormalısınız. Bu süre bitmiyor olsaydı ya da son 2 kalan olmasaydı da bu kadar ihtiyacım olacak mıydı?
Kayıptan Kaçınma (Loss Aversion)
Bazı olası kazançları kaybetmek pahasına kayıplardan kaçmayı tercih ederiz. Burada aslında riskten kaçınma ve statüko önyargısı da etkinlik gösterir. Decision Lab’ın tarifine göre : “Kayıptan kaçınma, bireyler için kaybetmenin verdiği acının psikolojik olarak kazanmanın verdiği hazdan neden iki kat daha güçlü olduğunu açıklayan bilişsel bir önyargıdır. Paradan ya da başka bir değerli nesneden duyulan kayıp, aynı şeyi kazanmaktan daha kötü hissettirebilir.”
Decoy Etkisi (Decoy Effect)
Decoy etkisi benim en sevdiklerimden. Seçimler bazen öyle bir tasarlanır ki bizim için neyi seçmemiz gerektiği zaten çok açıktır.
Örneğin Dan Ariely’nin yaptığı şu deneye bir bakın:
Sizce de print + web en mantıklısı değil mi?
Ya da Netflix’e göz atalım, sadece 3 pound farkla hem ultra hd hem 4 ekrana neden çıkarmayalım ki?
Von Restorff Etkisi (Von Restorff Effect)
Birden fazla benzer nesne mevcut olduğunda, diğerlerinden farklı olanın hatırlanma olasılığı daha yüksektir.
Yine Amazon’dan bir örnek bakalım. Best seller olan daha fazla dikkat çekiyor değil mi?
Batık Maliyet Yanılgısı (Sunk Cost Fallacy)
Sırf zaten yatırım yaptık diye bir işe bağlı kalmaya devam etme aslında batık maliyet yanılgısı olarak adlandırılır.
Her zaman şunu sorun: Ya o kadar çabalamasaydım, yine de devam eder miydim?
Kötü bir film izlemek, kötü bir kitap okumak, kötü bir ilişkiyi sürdürmek, her zaman fiyatı düşen bir coin’i satmamak batık maliyet önyargısının neden olduğu hastalıklardır.
Bandwagon Etkisi (Bandwagon Effect)
Etrafımızda gördüğümüz kararlar hangi yönde yoğunluktaysa o tarafa doğru meyilleniriz. Burada iki etki söz konusudur.
Normatif sosyal etki : Uyum sağlama arzusu, çete üyelerinden biri gibi hissetme.
Bilgilendirici sosyal etki: Belki sizin bilmediğiniz bir şey biliyorlardır ve haklı olmanız gerekir.
Geçmişi Görme Önyargısı (Hindsight Bias)
Geriye dönüp baktığımızda, her şey açık ve kaçınılmaz görünüyor. İnsan olarak bir projede çuvalladığımızda ya da bir karar şimdi baktığımızda çok açık gibi göründüğünde aslında geçmişi görme (hindsight bias) önyargısına kapılırız. Şimdiki bilgilerimizle geçmiş kararları asla değerlendirmemek gerektiğini öğrenmeliyiz.
Varsayılana Eğilim Ön yargısı (Default Bias)
Önceden belirlenmiş eylem planları veya varsayılanlar sunulduğunda, sunulanı kabul etme eğiliminde oluruz.
Bu ön yargı bir şirketin emeklilik tasarruf programına kaydolmayı varsayılan hale getirmek o plana dahil olanların sayısını +%37 artırmış.
Organ bağışçısı olup olmamaya karar vermekten emeklilik için birikim yapmaya kadar uzanan varsayılan tercihin etkili bir araç olarak kullabilir. Örneğin, organ bağışı oranları Danimarka’da %4, Almanya’da ise %12'dir. Neden mi? Çünkü varsayılan seçenek “opt-in”. Bu arada, varsayılan seçeneğin “opt-out” olduğu İsveç’te oranlar %86, Avusturya’da ise neredeyse %100'dür.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Stay hungry, stay foolish.