Tüketicinin Arzularını Anlamak

Bahadir Cakar
Dijital Dönüşüm Türkiye
3 min readDec 7, 2016

Konu pazarlama olunca tüketicileri etkileyen duygusal faktörleri bir çoğumuz düşünüp içerik üretmeden önce göz önünde bulunduruyoruz. Nereye bakmamız, nasıl düşünmemiz gerektiği konusunda bir hepimizin kafa yormuşluğu vardır.

Klasik bilimsel araştırma metotlarıyla yıllardır tüketici olgusu araştırılıyor. Çokta faydalı olduğunu düşünüyorum. Ancak tasarım odaklı düşünme kavramında tüketicinin ne istediğini genellemek ve sürecin sadece başında yapılan bir araştırma ile tüm süreci yönetmek pek kabul gören bir eylem değildir.

Tabi ki pazarlama uzmanlarının, psikologların, sosyologların ve diğer araştırmacıların yaptığı araştırmalar geriye dönükte olsa kullanılmalıdır. Tasarım odaklı düşünmenin araştırmadan beklentisi tamamıyla toplumun bilinçaltını okuyup, sosyalleşme prensiplerini derinlemesine incelemek değildir. Burada araştırmadan beklenti hızlı ve dinamik olabilecek şekilde sürecin her aşamasında sadece ihtiyacımız olan, işimize yarayacak bilgilere ulaşmaktır.

Değişime Ayak Uydur!

Buradaki amaç birazda duruma ve hızla değişen dünyanın koşullarına göre şekil alan tüketici davranışlarını daha güncel takip edip yorumlamak şeklinde düşünülebilir. Dünyamızın sürekli değiştiğini bir daha tekrar etsek sanırım kimsenin itirazı olmaz!

Bazı kesimler modern teknolojinin şimdiye kadar gördüğümüz en hızlı değişimlere neden olduğunu iddia ediyorlar. Her şey eskisinden daha hızlı, daha iyi ve daha akıllı… Bunun adı aslında evrim bu sadece bizim içinde yaşadığımız döneme ait bir durum değil. Her kuşak az çok evrilmiş ve bir çok köklü değişikliği bizzat yaşamıştır. O yüzden hangi kuşaktan olduğumuzun bir önemi yok! X, Y, Z hiç fark etmez her kuşağın “benim gençliğimde” şeklinde başlayan cümleler kurduğunu görmüşsünüzdür.

Teknolojideki gelişmeler nedeniyle bizim de değişmemiz bekleniyor. İletişim kurma metotlarımız, hayatımızı başkalarıyla nasıl paylaştığımız, hikayelerimizi anlatım tarzımız, hemen hemen her şey değişiyor. Ancak değişmeyen tek bir şey var aslında o da duygular. Hikaye anlatma şeklimiz zamana göre değişse de buna tüketici tarafından beklediğimiz tepki çok fazla değişmedi diyebiliriz.

Çünkü tüketicilerin “insan” olduğunu unutmamak gerekir. Hepimiz karmaşık, kusurları olan ve birbirimizden farklı olmamıza rağmen bizi harekete geçiren ortak arzular hala devam ediyor. İşte bu arzu ve istekler, markaları tüketiciyle iletişim halinde tutabilmemiz için hala geçerli olan duygulardır.

Tüketicinin Düşüncelerini Oku!

Burada anlatmaya çalıştığım şey tüketicilerin arzu ve isteklerini araştırarak iç görüler çıkarmanın ötesinde, duygularını anlamanın çok ötesinde zihinlerine girmek! Tasarım odaklı düşünmenin olmazsa olmazı, adım attığınız her alanı iyice araştırmak! Araştırmanın amacı da sadece, tüketicilerin bize katılmasını teşvik etmek için ortak değerler, hikayeler ve deneyimler bularak markamızla müşterilerimiz arasında bağ kurmak.

Sektörümüzde başarılı olabilmek için tüketicileri çok iyi tanımamız gerektiği aşikar ve hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir durum. Markamız, hikayemiz ve yaşattığımız deneyimler bu mobil ve hiperaktif dünyada nasıl kabul görebilir? Bu sorunun cevabını verebilmemiz için tüketicinin dünyasını bilmemiz gerçekten şart. Özetle sadece gözlem yapmak yetmez, insanların zihinlerine sızmamız gerekir!

Biz buna belki yıllardır “iç görü” adını veriyoruz ancak bu kavramın her zaman doğru kullanıldığını da söylememiz pek mümkün değil. İç görü “insanları ve olayları net bir şekilde anlayabilmek kabiliyetidir.” Yani sezgisel algının ya da nesnelerin içsel niteliğini anlama çabasını da bu tanıma ekleyebiliriz. Bu tanımı somutlaştırmak gerekirse; Tüketicilerle ilgili faydalı iç görüler elde edineceksek, insanların içsel niteliklerini ve ne hissettiklerini anlamamız gerekiyor. İnsanların zihnine girebilmemiz için “sezgi, deneyim ve çeşitlilik” içeren bir bakış açısı kazanılmalıdır.

Kısacası genel bilgilerin mutlaka işimize yarayacak bir çok faydası vardır ancak deneyime bağlı sezgisel araştırmalar tasarım odaklı düşünme için en ideal yöntem. Ve en önemlisi süreç devam ederken, farklı prespektiflerden ve merceklerden bakarak iç görü edinme sürecine aralıksız devam ederiz.

Ne Kadar İyi Hedef Kitle Seçimi, O Kadar Büyük İç Görü

Tüketicilerle ilgili güçlü iç görüler yakalayabilmek için onları net bir şekilde tanımlamak gerekir. Bu da hedeflediğimiz kitlenin büyüklüğü ile doğru orantılıdır.

Bu durum göz önünde bulunduracak olursak işin sırrı kimi hedeflediğimizin çok farkında olmaktan geçiyor. Çünkü hedef kitleyi iyi belirleyip barındırdığı duygusal çeşitliliği belirlenmesinin getirisi çok büyüktür!

--

--

Bahadir Cakar
Dijital Dönüşüm Türkiye

#MarketingTechnology #SeoConsult #WebAnalytics #DigitalMarketing #SocialMedia #ContentStrategy #Ux #Interaction #MobileMarketing #Crm #DigitalTransformation