Dijital Fotoğraf Devrimi ve Mobil Fotoğraf

Hasan Kasapoğlu
Dijital Kafalı Öğretmen
4 min readSep 26, 2016

18. yy’dan günümüze fotoğraf kültürü coğrafyalara göre değişerek sosyal, kültürel ve tabi ki teknoloji anlamında ciddi değişimler gösterdi. Fotoğraf makinelerinin fizik temelleri aynı olsa da bir zamanlar kimyasal yollar ile görüntüyü kaydetme durumu, günümüzde artık yerini dijital yani elektriksel metodlar ile kayda bıraktı.

2000’li yıllardan itibaren hızla yayılmaya başlayan dijital teknolojiler, fotoğraf tekniği anlamında kullanıcıya üretim aşamasında bir çok kolaylığı da beraberinde getirdi. Dijital teknoloji sayesinde üretilen fotoğrafı makineler üzerinde bulunan ekranlar üzerinden hemen görmek artık mümkün hale geldi. Bu sayede fotoğrafta oluşabilecek teknik sorunlar anında gözlenir oldu. Bu işlem bir yandan kolaylık gibi görünse de fotografik düşünceye ve HCB ustanın tarif ettiği karar anı kavramına ciddi gölge düşürdü. Filmden dijitale bu geçiş hakkında ilerleyen günlerde detaylı bir yazı yayınlacağım.

Dijital devrim yeni bir kavram ile tanışmamızı sağladı : Pixel! Fiziksel veriyi elektriksel veriye çeviren eleman. Bu dönüştürme işlemi gerçekten büyük bir devrim. Pixel kavramı üzerinden markalar yarışa girdi. Daha çok pixel daha kaliteli makine gibi bir anlayış ile sektör kendisine yol açtı.

Ardından sensör boyutunda bir değişim ile full frame yani 24 mm \* 36 mm film yüzeyi ile aynı büyüklükte bir sensör, pazarlama olarak ön plana çıkartıldı. Artık pixel kavramı doygunluğa ulaşmış, pazarlama bakımından yeni bir ölçü ortaya çıkmıştı. APS mi Full Frame mi? Bu tarz ölçü birimleri bizim gibi kendisini malı üzerinden ifade etmeye çalışan toplumlar için harika bir pazarlama yöntemiydi. Nitekim yıllarca pixel kavramı üzerinden ve ardından da sensör ölçüsü üzerinden satış kotaları tutturuldu.

Dijital devrim ile fotoğraf pek çok kişinin hayatına girdi. Makineler satın alındı. Daha iyi optikler satın alındı. Fotoğraf endüstrisi hızla büyüdü. Kimi firmalar bu hıza yetişemedi, battı. Ama fotoğraf üreten çoğu kimse makineleri sorguladığı kadar fotoğraf kültürünü sorgulamadı. Teknolojik bilgi doygunu ama fotoğraf kültürü konusunda yetersiz bir cemaat ortaya çıktı.

1997 yılında Philippe Kahn iletişim teknolojileri ile fotoğraf teknolojisi bir araya getirmiş, ilk fotoğraf makineli cep telefonunu hayata geçirmişti. 2007 yılında ise iPhone serisi ile birlikte iyi bir pazarlama ile iPhoneography akımı, mobil fotoğraf kavramı hızla yayılmaya başladı.

Bir yanda fotoğraf makineleri arasında devam eden pixel yarışı, sensör boyutu yarışı devam ederken başka bir alanda fotoğraf üretimi iletişim teknolojileri ile ilişkilendirilmişti. Mobil üretim araçlarının fotoğraf teknolojileri alanında o dönem için ciddi anlamda gerilerde. 10 MP seviyelerin üzerine çıkmış makinelere paralel bir evrende büyüyen mobil üretim araçları 2008 yılında 2 MP gibi çözünürlük değerlerinde.

Akıllı telefonların gelişimi sürecine eş zamanlı olarak birde mobil internet teknolojilerine, hızlarına bakmak gerekiyor. GPRS, EDGE, Wi-Fi, 3G süreciyle internete erişim kolaylaşıyor, hızlanıyor ve ucuzluyor. Böylece bu dağıtım kanalı ile fiziksel ışık bilgisi, cep telefonu üzerinde bulunan sensör aracılığıyla dijital bir veriye çevrilerek hızla paylaşılabiliyor.

Tekrar fotoğraf makinesi kanalına dönecek olursak, bir yandan küçülen ve teknolojik anlamda yeterlilik kazanmaya başlayan akıllı telefonlara paralel evrende DSLR teknolojisi doygunluğa geldi. Dijitalleşme ile yazılım büyük önem kazandı ama DSLR sistemler yazılım güncelleme konusunda yetersiz kaldı.

Öte yandan birde DSLR sisteme rakip yeni bir sınıf hayatımıza girdi. Mirrorles yani aynasız sınıfı fotoğraf makineleri. Daha küçük fiziksel yapıda, daha taşınabilir, daha seri sistemler ortaya çıktı. Bu makinelerin internet ve yazılımla arasıda oldukça iyi. Aynasız kamera konusunada ayrı bir başlıkta değineceğim.

Yazılım kavramı üzerinden tekrar mobil fotoğrafa geçecek olursak, aplikasyonlar aracılığı ile veri olarak üretilen fotoğraf üzerinde yazılımlar aracılığıyla kısa sürede bir kaç dokunuş sayesinde ilgi çekici fotoğraflar üretmek mümkün oldu. Ve bu yazılım boyutu her geçen gün yeni ürünler ile kullanıcıları tutmaya, fotoğrafın doğasını değiştirmeye devam ediyor.

Ana hatları ile DSLR sistem ile mobil fotoğraf üretim teknolojilerini kıyasladığımızda, akıllı telefonlar küçük yapıları, kazandıkları çözünürlük gibi teknolojik yeterlilikler, internet bağlantısı ve tabiki yazılım gelişimleri sayesinde hızla kullanım alanlarını genişletmeye devam ediyor.

Fotoğraf kültürü konusunda her ne kadar yeterlilik konusunda sıkıntılar olsa da pek çok kullanıcı fotoğraflayan ile fotoğraflanan arasındaki gizli bağa, auraya dair tecrübe kazanmaya başladı. Fotoğraf makinesi ile gerçekleşen aktif görme sürecinde makinenin büyüklüğü, konuya olan yakınlık, fotoğraflanan kişinin dikkatinin dağılmaması bağlamında daha ufak kameraların kullanımı oldukça yaygınlaştı. Aynasız kameralar bu alanda hızla kullanıcı sayısını arttırmaya devam ederken, akıllı telefonlarda küçük yapıları sayesinde taşınabilirlik ve konuya yaklaşmada sağladığı kolaylıklar sayesinde tercih edilir oldular.

Fotoğrafın sonuç aşamalarından biri olan baskı konusunda da akıllı telefonlar oldukça tatmin edici sonuçlara ulaştı. Hatta galeriler artık akıllı telefonlar ile üretilmiş fotoğraflardan sergilere dahi yer vermeye başladılar. iPhoneography alanında ülkemizde ilk fotoğraf sergisi 2011 yılında açıldı. Günümüzde de hızla mobil fotoğraf üretilmeye ve sergilenmeye devam ediyor.

Geçtiğimiz günler Tiny Collective üyesi Elif Suyabatmaz’ın Gama Galeri’de gerçekleşen “İstanbul İzleri” sergisini ziyaret ettim. Akıllı telefon ile üretilmiş ve 40 cm \* 40 cm ölçülerinde baskıları oldukça iyiydi ve yazılımın getirmiş olduğu tonal karakter fotoğraflara pozitif bir enerji kazandırmış.

Sonuç olarak fotoğraf makineleri kendi içinde DSLR, aynasız mücadelesi yaşarken bir yandan da akıllı telefon cihazlarının fotoğraf endüstrisinden pazar payı alma çabaları var. Şu anki gözlemlerime göre yakın zamanda fotoğraf makinesi üretiminde pek çok firmaDSLR kuşağında yatırımlarını üst seviye modellerine kaydıracaklar belkide daha uygun fiyata orta format kameralar üretecekler gibi görünüyor.

Teknoloji çok hızlı bir değişim geçiriyor. Fotoğraf konusunda gelecekte bizi neler bekliyor? Yaşayarak tecrübe edeceğiz. Giyilebilir teknolojik ürünlerde ilerleyen süreçte bu fotoğraf üretim işinde bir pazar oluşturacak. Yani işin özü fotoğraf endüstrisini bol inişli çıkışlı günler bekliyor diye düşünüyorum.

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazımı çevreniz ile paylaşırsanız sevinirim.

Originally published at hasankasapoglu.tumblr.com.

--

--

Hasan Kasapoğlu
Dijital Kafalı Öğretmen

Travel, Adventure and Nature Photographer Institute of Fine Arts / Photography