Mobil Fotoğraf için Hangi İşletim Sistemi?

Hasan Kasapoğlu
Dijital Kafalı Öğretmen
4 min readOct 11, 2016

Fotoğraf makineleri hızla dönüşüm geçirmeye, özelliklerini tazelemeye devam ediyor. Teknolojik ilerleme o kadar hızlı ki yakalamaya çalışmak oldukça anlamsız. Bu süreçte fotoğraf istikametinde yatırım yapacak fotoğraf insanlarının doğru tercihler için ürünler ve altyapıları konusunda detaylı araştırmalar yaparak ve çok daha önemlisi fotoğraf gibi derin bir dünyada ne tarafa gideceklerine karar vererek, tercihlerini yapmaları.

Şüphesiz DSLR kuşağı ve benim de kullanıcısı olduğum aynasız kuşağı kameralar kendini ispatladı. Özellikle hafiflik ve hız konusunda aynasız kuşağı kameralarda yükselişi izliyoruz.

Fiyat, işlev, performans olarak bakıldığında 2000 tl- 3000 tl ekonomik kulvarında mobil fotoğraf alanında üretim yapılabilecek akıllı telefonları görebiliyoruz. Özellikle 2008 yılından bu zamana hızla gelişen mobil fotoğraf üretim araçları gerek kamera özellikleri, gerek yazılım altyapısını güçlendirerek, giriş seviyesi DSLR pazarından pay almaya başladılar.

Peki fotoğraf rotamızı, mobil fotoğraf üretim cihazlarına çevirdiğimizde bir ürün alırken seçimlerimizi neye göre yapmalıyız?

Yazımın başlığı sorunun cevabını veriyor sanırım. Mobil fotoğraf platformlarında ana nokta yazılım altyapısı. İşletim sisteminin performansı, hangi uygulamaları çalıştırdığı, işlem süresi, uygulamaların işletim sisteminde kararlı çalışması oldukça önemli noktalar.

Aslında dijital fotoğraf süreci ile DSLR kameralarda da yazılım önemli bir yere sahip. Her kameranın yazılım altyapısının ulaştığı sonuçlarda farklılıklar var. Teknolojik altyapıda tabiki oldukça önemli, ama sonuç olarak oluşan veriler yazılım aracılığıyla işlenerek sonuç görüntü ortaya çıkıyor. Şu an mobil fotoğraf araçlarında teknik yeterlilikten çok uygulamaların nasıl sonuçlar verdiği üzerine tartışıyoruz. Bu da bize yazılımla ortaya çıkan sonuç fotoğrafın ilgi çekiciliği sayesinde oluyor. Hal böyle olmasına, yazılım dijital fotoğrafta oldukça önemli bir yere sahip olmasına rağmen, DSLR kuşağında yer alan makinelerin teknik altyapısı hakkında her türlü test ve incelemelere ulaşırsınız. Ama iş makinenin yazılım altyapısının aynı görüntüye temel setupları arasında yer alan lanscape, portrait, monochrome, standart, neutral gibi seçeneklerin veya son dönemde hızla yayılan HDR veya Active D-light gibi seçeneklerin aynı görüntüye yazılımsal olarak nasıl etki ettiğine dair detaylı bir test sonucuna ben rastlamadım.

Gelelim biz yine asıl konumuza. Mobil fotoğraf üretimi bir cihaz alacaksanız önemli olan nokta işletim sistemi, bu sistemin kullanım kolaylığı, cihaz üzerinde gösterdiği performans ve tabi ki uygulama marketlerinde size hitap eden uygulamaların sayısı ve kalitesi.

Ben mobil fotoğraf üretimi için kullanılan cihazlarda yer alan işletim sistemlerini kullanıcı yoğunluğunu göz önüne alarak iki sistem üzerinden, yani iOS ve Android üzerinden değerlendireceğim.

Yazılım değerlendirmesine geçmeden alacağınız mobil fotoğraf amaçlı akıllı telefonunuzun teknik yeterliliği konusunda karar verme aşamasında küçük bir tüyo olarak şunu bir kenara yazınız. Kaç pixel çözünürlüğünden ziyade ilk önceliğiniz sensör boyutu olmalı. Sonra pixel olayını değerlendirin. Ve tabi ki işin daha da önemli noktası yazılım. Şimdi yazılım ayağına detaylı bir göz atalım.

Gerek iOS gerekse Android işletim sistemlerini pek çok bakımdan kıyaslamak mümkün ama benim burada ki değerlendirmem mobil fotoğraf ekseninde olacak.

Şu an her iki yazılımda genel anlamda yeterlilikleri konusunda kendini ispatlamış sistemler. Fakat iş inceliklere gelince fark yaratan değerler var.

Android ve iOS sistemin en temel farkı, Android işletim sisteminin açık kaynak bir sistem oluşu. Dolayısıyla bu sisteme dışardan veri girmek, uygulamalarına erişebileceğiniz Google Play platformuna aplikasyon yani uygulama girişi oldukça esnek ve kolay. Fakat bu beraberinde denetimsizliği, özellikle virüs, kötü amaçlı yazılımlarıda sizin esnek dünyanıza sokabiliyor. Kullandığınız akıllı telefon sadece bir fotoğraf makinesi değil, aynı zamanda bir çok fonksiyonuda yerine getiriyor. Kullanıcı olarak güvenli bir sistemde çalışmak kafayı rahat tutar! Ama öte yandan bu veri girişindeki özgürlük, esneklik cihazınıza dışardan bir data almayı, ücretsiz uygulamalara ulaşımı kolaylaştırması ile göz dolduruyor olabilir.

iOS sistem ise kapalı devre bir yapıya sahip. Dolayısıyla sisteme dışardan veri girişleri sadece iTunes ile oluyor. Bu kullanım bakımından biraz zorluk çıkarsada çok daha güvenli bir sistemde çalışmanızı sağlıyor. Öte yandan AppStore içinde yer alan uygulamalar ciddi denetimlerden sonra ancak yayına alınıyor. Bu da sistemde çalışacak uygulamaları daha kararlı ve güvenilir kılıyor.

Bu noktada özellikle fotoğrafçılık konusunda iOS sisteme dışardan fotoğraf aktarımı konusunda küçük bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Son dönemlerde bulut (cloud) teknolojisi hızla yayıldı. Onedrive, Google Drive, Dropbox, iCloud gibi platformlar, internet bağlantınız olduğu müddetçe her yerden ulaşabileceğiniz sanal bir harddisk olarak kullanımdalar. Hatta iOS platformu şu anda kullanımda olan iCloud sistemi daha da geliştirerek iOS 8’de fotoğrafçılar için çok daha işlevsel bir formatta sunacak. İşte bu bulut teknolojileri aracılığıyla fotoğraflarınızı kolaylıkla, iTunes kullanmadan iPad veya iPhone cihazınıza alabilirsiniz. Bu konu hakkında detaylı bir yazım yakında yayında olacak.

Yazılım değerlendirme konusuna geri dönelim. İki platform arasında en temel noktalardan biride uygulama marketlerinde yer uygulama sayısı ve tabiki kalitesi.

Bu noktada da iOS platformunun AppStore uygulama mağazası oldukça başarılı ve yazılım sayısı olarak Android’in mağazası Google Play’e göre çok daha fazla ve kaliteli uygulamaya sahip. Benim için çok önemli bir nokta. Aldığım cihazın işime yarayacak uygulamaları çalıştırmasını isterim. Nitekim benim kişisel tercihimin iOS sistemden olmasında bu platformda çalışan uygulamaların önemli bir yeri var. Fotoğraf konusunda kullandığım uygulamalar hakkında detaylı yazılarım yakında yayında olacak.

Bir diğer noktada temel anlamda yazılımın kullanım kolaylığı, ayarlara erişim, işlevsellik. iOS yine bu konuda oldukça başarılı bir şekilde kullanıcı deneyimini değerlendirerek başarılı bir sonuca ulaşmış. iOS platformu her sene yayınladığı ana güncellemeler ve daha sonrasında iki-üç ayda bir yayınladığı hata düzeltme güncellemeleri ile kullanıcı deneyimini ve memnuniyetini arttırırken, Android sistemin güncellenme sıklığı daha düşük. Ayrıca her cihaz güncellemenin yapılmasına da izin vermeyebiliyor.

Sonuç olarak kişisel bir değerlendirme yaptığımda iOS sistem yazılım altyapısı ve AppStore uygulama mağazasında yer alan kaliteli fotoğraf uygulamaları sayesinde benim öncelikli tercihim. Android içinde kesinlikle çok iyi uygulamalar var. Ama çevremde yer alan bir çok Android kullanıcısı ile aramızda geçen diyalog şu şekilde: Hocam kullandığın uygulama nedir? Bizde faydalanalım! Favori uygulamalarımı söylüyorum (favori uygulamalarım hakkında yazım yakında yayında olacak). Google Play’den bakıyorlar bu uygulama Android platformunda çalışmıyor! Takip ettiğim kadarıyla gerçekten iyi işler yapan bir çok yazılım firmasının önceliği iOS platformu oluyor. Yazılım daha sonraki aşamalarda Android platformunda yayınlanıyor.

Tabi burada yazılanların hepsi kişisel değerlendirmeler. Son karar yine sizin.

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Dostlarınız ile paylaşırsanız sevinirim. Fotoğraflı günler.

Originally published at hasankasapoglu.tumblr.com.

--

--

Hasan Kasapoğlu
Dijital Kafalı Öğretmen

Travel, Adventure and Nature Photographer Institute of Fine Arts / Photography