ŞAMANİZM EKSENİNDE JOSEPH BEUYS

--

1921’de Almanya’da doğan Joseph Beuys, çok yönlü bir sanatçıdır. Performans sanatçılığının yanı sıra heykeltıraş, grafiker ve pedagogdur. Kendi otobiyografik anlatıları çerçevesinde ikinci Dünya Savaşı’nda savaş pilotu olarak görev yaptığı sırada uçağı Kırım semalarında düşer ve iddiaya göre burada Kırım Tatarları tarafından donmak üzereyken bulunur.

Tatarlar, Beuys’un soğuktan donmasını önlemek amacıyla vücudunu yağ ve keçe ile sarar. Sanatçının yaşadığı bu olay onu derinden etkiler ve ömrü boyunca yapıtları, kullandığı malzemeler ve düşüncelerinde önemli değişiklikler yaratır. Bir nevi Ordo ab chao. Yaşadığı bu olaydan sonra Beuys, antropozofiye de ilgi duymaya başlar.

Sanatçının Felsefesi Antropozof

Antropozof (insan bilgeliği), Yunanca “anthropos” (insan) ve “sophia” (bilgi) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Ezoterik bilim ya da Ruh bilim olarak da adlandırılır. Rosenthal ve Yubin tarafından insan tabiatının tanrısallığına dikkat çekerek insanların bunun farkına sadece inisiyasyon sonrasında varabilecekleri ile açıklanır.

Birçok insan için gizli bilimler anlamsız bir düşlemciliğin ürünü olarak sözde bilim olarak görülür. Ve sadece boş inançları yeniden diriltme isteğinden kaynaklanır. Bazıları içinse bu sözcüğün altında başka hiçbir biçimde ulaşamayacakları bir şeyler gizlendiği aşikârdır.

Beuys, antroposofik bir yaklaşımla, evrenin ruhu ile iletişime geçilebileceğine inanıyor ve kendini tinsel alanla dünyevi yaşam arasında bir aracı olarak görüyordu.

Beuys, sanat kuramını oluştururken antropozofi ve Şamanist görüşlerinden olduğu kadar simyadan da beslenmektedir. Simyanın temel tinsel dönüşüm ilkeleriyle şamanist inisiyasyonları arasında benzer bağlantı bulunmaktadır; ‘nigredo’(ölüm), ‚albedo‛(yeniden doğum) ve ‚rubedo‛(mistik olgunluk) aşamaları ile Şamanist inisiyasyonlarında ki acı çekme, inisiyatik ölüm ve yeniden doğum aşamaları benzerdir.

Sanatçı Şamanizmi sadece sanatının sunum biçimi olarak değil, kendi yaşamında da benimsemişti. Gündelik hayatında keçeden yapılmış şapka, elbise, yelek ve baston kullanırdı. Sanatçının gündelik yaşamında ve performanslarında da kullandığı keçe yeryüzünde bilinen en eski tekstil üründür.

Orta Asya’nın zorlu doğa şartları Türkleri konargöçer yaşama ve hayvancılıkla geçinmeye zorlamıştır. Böylece yetiştirdikleri hayvanlardan elde ettikleri yünlerden kendilerini koruyan keçe ürünleri yapmışlardır. Kullanım alanı oldukça geniş olan keçe, birçok sanatçının kullandığı bir malzemedir. Şamanların ritüellerinde şaman göğe çıkıp indikten sonra keçe üzerine oturtulur ve Doğu’dan Batı’ya doğru dokuz kez döndürülür. Keçeyi tutanlar, dokuz gezegen gibi Şamanın dokuz yardımcısıdır. Bazen de Şamanlar hem tören başlarken hem de gökten indikten sonra keçe üzerine oturtulur.

Sanatın her dalında Şamanist imgeler birçok sanatçı tarafından kullanılmasına rağmen Beuys “sanatını ve hayatını şaman rolüne” entegre ettiği için sıra dışı bir kişiliktir.

Beuys, röportajlarında sık sık performans sanatını, halkı hem eğitmek hem de iyileştirmek için şamanistik ve psikanalitik teknikler olarak gördüğünü açıklar.

1955 ile 1957 arasında şiddetli bir depresyon yaşar. İyileştikten sonra, Beuys, depresyonunun hayattaki her şeyi sorgulamasına neden olduğunu gözlemleyerek bu durumu “şamanist bir başlangıç” olarak adlandırdığını belirtir.

Sanatçının Performanslarında Kullandığı Malzemeler

Şamanlar için sığır, at, tavşan, koyun gibi hayvanlar kutsaldır belli zamanlarda bu hayvanlardan birinin derisi yüzülerek kurban edilir. Kemiklerin kutsal olduğuna inandıklarından bunlar torbalara doldurularak arınmanın sembolü olan ateşe atılır.

Sanatçının performanslarında kullandığı her bir objenin sembolik bir anlamı bulunur; ısı veya enerjinin sembolü olan balı, düşünce paylaşımı olarak kara tahtayı, yön bulmanın ve tıpkı bir şamanın artan ve azalan ruhani enerjisi gibi sembolleştirilen el feneri, yeniden doğuşun sembolü olarak ise kanı, bitki özsuyunu, kutsal kabul edilen kemikleri, canlı cansız hayvanları, toprak ve kaya parçaları gibi birçok farklı malzemeyi kullanır.

I Like America and America Likes Me

https://www.youtube.com/watch?v=TIU0Sx6ijhE

Sanatçının ‘I Like America and America Likes Me’ adlı çalışmasında çakal gibi tehlikeli bir hayvanla bir hafta boyunca bir kafesin içinde kalmıştır. Kafesin içerisinde saman yığını, keçeden paspas, bir üçgen, eldivenler, türbin sesi, el feneri ve bir borsa haber bülteni bulunur. Kafesin içerisinde yer alan her bir malzemenin sembolik anlamı vardır.

Başlarda kendini keçeye sararak gizleyen Beuys, çakalın kendisine alışması için beklemiş ve sonra yavaş yavaş keçeyi üzerinden sıyırıp kendini göstermeye başlamıştır. O esnada çakal, keçeye sarılı olan Beuys’u koklayarak ve etrafında dolanır. Beuys hareket ettikçe, çakalın ilgisini üzerine çeker. Beuys ayağa kalktığında, çakal keçeyi ısırıp çekiştirmeye başlamıştır. Bir süre sonra açığa çıkan Beuys, çakalla yakın temasta bulunur.

Şamanlar için hayvanların ruhuyla iletişime geçmek önem arz eder. Sanatçının kendi ifadesiyle ‚bu yüksek varlıklarla ‛ iletişim kurmanın denemesini yapmaktadır. Çakal Kuzey Amerikalı Kızılderililerin mitolojilerinde önemli bir yere sahiptir. Sanatçı bu performansında insanları, başka dünyalar olup olmadığını sormaları için kasten provoke etmeyi amaçladığını söylemektedir.

Sonraki dönemlerde de birçok sanatçı hem malzeme hem de konu olarak sıklıkla hayvanları kullanmıştır. Katharina Fritsch’in “Rat King(1993)” ve Damien Hirst’ün “The Impossibility of Death in the Mind of Someone Living (1991)” çalışmaları buna örnek gösterilebilir.

Sanatçının kullandığı objelerden biri olan borsa haber bülteni; satılabilir malların üretimine dayandığından Amerikan ekonomisini simgeler. Performansının sonuna doğru çakalın gazeteye işemesi Amerikan emperyal sistemine bir eleştiri niteliği taşır.

How to Explain Pictures to a Dead Hare

https://www.youtube.com/watch?v=3L5gIMHZ7_8

Sanatçının özel bir galerideki ilk kişisel sergisi, sanatçının en ünlü ve ilgi çekici performanslarından biridir. How to explain pictures to a dead here ‘Ölü tavşana resimler nasıl açıklanır?’

Sanatçı, performansında yüzünü bal ve altın varakla kaplayarak bir çeşit maske oluşturur, botuna demir bir levha tutuşturarak kollarında ölü bir tavşanı kucaklar. Bu tür malzemeler ve eylemler Beuys için belirli sembolik değere sahipti.

Örneğin bal temel gıda maddesidir ve riboz ihtiva ettiğinden mikrop barındırmaz. Arılar yaptıkları balın sadece %1 ini yer. Beuys için (Antropozofizmden sonra) arılar ideal bir sıcaklık ve kardeşlik toplumunu temsil ediyordu. Ayrıca Bektaşiler mecazi anlamda, dervişlerin arılar, Tann’nin ise bal olduğunu söylerler. Hıristiyan inanışına göre ise bal yeniden doğuşu simgeler.

Mars’ın metali olan demir, eril gücü ve yeryüzüyle bağlantı ilkesini temsil ettiğine inanılır. Beuys’un balla oluşturduğu maskesi şamanların hayvan-ruhlarıyla iletişim kurabilmek için kullandıkları bir tekniktir.

Beuys’un performansından çekilen yukarıdaki kare, bazı sanat eleştirmenleri tarafından “20. yüzyılın yeni Mona Lisa’sı” olarak tanımlanır.

Beuys’a göre herkes yaratıcı gizilgüce sahip olduğundan bir sanatçıdır ve sanatçı olarak herkesin işlevi, olagelen kültürün temel koşullarını sorgulamaktır.

--

--

Gamze Alyar
Çağdaş, Özgün, Yaratıcı ve Türkçe

I'm an expert in digital marketing with a passion for behavioral psychology, art and design. I love learning about how people think and what makes them tick.