Balon balığını yiyo muyduk?!

Büyük gövdeleri, yuvarlak gözleri, kocaman dişleri ve sudan çıktığında şişirdiği karnıyla, balon balığı bugün özellikle Akdeniz’deki balık avcılarının karşısına çıkan balıklardan biri. Öyle ki bazı ağlardan yalnızca balon balığı çıktığı bile oluyor. Hatta sadece avcılar değil, yüzmek için denize girenler de bu balıkla karşılaşıyor ve vakalar… vahamet derecesinde.

--

Herhangi bir yerde karşılaştığınızda balon balığını sevimli, güzel cici bir balık sansak da, Akdeniz’deki balon balığı günümüzde başımıza gelen en büyük dertlerden birisi.

Akdeniz’de karşılaştığımız balıklar Tetradontidae familyasından gelenler ve 5 kadar türü şu anda Akdeniz’de var. Renkleri boyutları farklı, zeytin yeşili olan da var sarı olan da.

Durumu biraz daha netleştireyim sizin için; Tetra dört demek, donti diş demek, Tetradontidae ise dört dişli demek. Balığın ağzının ön tarafında, iki altta iki üstte toplam dört kesici dişle spesifik olarak tanımlanır.

Küçüklüğünüze gitmenizi ve denize gittiğinizde karşılaştığınız şeyleri hatırlamanızı istiyorum. Hayır terapi seansında değiliz. Denizden ne çıkıyordu, hatırlıyor musunuz?

Şahsen ben, 2003 yılından itibaren Mersin’de yaşamaya başladığımda dahi öyle çok duymazdım balon balığı diye bir şeyin varlığını. Sonra sonra biraz önem kazandı gibi sanki, siz ne düşünüyorsunuz bu durum hakkında?

Photo by Joseph Barrientos on Unsplash

Süveyş Kanalı’nın hayatımıza girişi

Sizden önünüze bir Google yada Apple Maps açmanızı rica edeceğim, açtıktan sonra Mısır’ı bulun lütfen.

Konumu itibariyle Mısır dünyanın en stratejik yerlerinden birinde duruyor. Bir yanı Kızıldeniz’e açılan Süveyş Körfezi’ne bakarken öteki yanı Akdeniz’de. Gemicilik aktiviteleri için mükemmel bir geçiş noktası.

1869’da Osmanlı Devleti henüz hayattayken açılan ve işlemeye başlayan Süveyş Kanalı’nın, iki denizin birbiri ile etkileşim yönünden kapsamlı şekilde değerlendirildiğini bugün maalesef uygulamalı olarak görüyoruz.

Süveyş Kanalı vasıtasıyla Kızıldeniz’den Akdeniz’e geçen pek çok tür var. Bunlar sadece balon balığı yada aslan balığı gibi balık türleri değil, karidesler falan da var. Kızıldeniz’in ekonomik değeri olan karidesleri bize şimdilk sevimli görünüyor da, gelecekte bunların yarattığı etkiyi bugünden kestiremiyoruz.

Balon balığının Akdeniz’deki ilk belirtileri 1990’lı yıllarda ortaya çıkıyor, ardından, en azından bizim için söylemek gerekirse eğer, Doğu Akdeniz kıyılarımızın tamamında balon balığının varlığından bahsediyoruz.

Doğu Akdeniz dediğimde yalnızca Mersin, Adana, İskenderun, Tartus, Lazkiye’den falan bahsetmiyorum. Hemen hemen Helenistik yaydan sonra, doğuya doğru olan Akdeniz parçacığı, Doğu Akdeniz.

Photo by Niklas Ohlrogge on Unsplash

Akdeniz’deki balon balığı neden sorunlu?

Bu balıklar günümüzde balıkçıların ağlarını parçalıyorlar, Akdeniz’in yerleşik türlerinin yumurtalarını yiyorlar. Buna deniz kaplumbağaları, vatozlar ve biraz daha spesifik olarak bir örnek vermek gerekirse eğer, ekonomik değeri olan Lagos gibi türlerin yumurta ve yavruları da dahil; tabii insanlı vakalar da dahil.

Şu soru aklınıza geliyor olabilir, bu balıklar Akdeniz’de neden sorun?

Tipik olarak size iklim etkisinden bahsetmeliyim. İklim dediysem, havaların aşırı ısınmasından yada durduk yere kopan fırtına formundaki iklimden değil. Tabii bunlar da iklim, ama benim anlatacağım iklim bu değil.

Haritanızı açarak tekrar Kızıldeniz civarına gitmenizi rica ediyorum, bu balıkların asıl bulunduğu yerler buralar. Deniz suyu sıcaklığı kışın 18–21, yazın ise 21–28 derece arasında. Buradaki su sıcaklığı Akdeniz’e göre oldukça yüksek, Akdeniz ise ortalama 22’lerde.

Hem Kızıldeniz’de hem de Bodrum’da denize girmiş olanlarınız vardır diye tahmin ediyorum, sıcaklık bu balıkların kontrolsüz şekilde üremesini engellemek için bir baskılama unsuru. Akdeniz, Kızıldeniz’e oranla daha soğuk olduğundan, balığın üzerinde üremesini engelleyen baskı azalmış oluyor. Kesin sayılarla konuşmuyorum ama, belki aynı sayıda yumurta döküyordur ki gram başına 10 ile 22 bin arasında yumurtadan bahsediyoruz . Fakat Akdeniz’deki bireyin yumurtadan çıkan yavru sayısıyla Kızıldeniz’deki bireyin yumurtadan çıkan yavru sayısı aynı olmuyor.

Akdeniz’i tehdit eden kısmı da zaten bu, kontrolsüz üreme ve bu üremeyle birlikte gelen daha çok beslenme ve yer ihtiyacı. Tipik şekilde biz suyun üzerindekiler gibi. Etrafınızda olan biten aslında güzel bir örneklem olabilir sizin için; şu anki modern kavimler göçünün nedeni yalnızca ekonomik ve siyasi değil, insanlar da sıcaktan kaçıyor.

Photo by Paul Einerhand on Unsplash

Balon balığının yayılımını önlemek için alınan önlemler neler?

Günümüzde, özellikle ülkeminiz balon balıklarının yayılımına dair aldığı önlemler biraz, tuhaf. Tarım Bakanlığı’nın dönem dönem balon balığının yalnızca kuyruğu için destekleme projeleri oluyor, fakat buradaki en büyük abukluk, insanların bu balığın yalnızca kuyruğunu nasıl çıkacakları.

Yalnızca balığın kuyruğunu destekliyoruz deyip de bu işin içinden çıkmak gerçekten çok zor. Bunun toplanması, işlenmesi, işlendikten sonraki transferi, akıbeti… Normal şartlar altında bunların tümünün belirlenmiş olması gerekirken bizde halen işleme standardı bile belli değil.

Düşünsenize, asgari ücretle çalıştırdığınız işçi kadınlardan birine bu toksinin bulaştığını? Bunun vebalinin altında kim nasıl kalkacak?
Gerçi ülkede artık hiç kimse hiç kimsenin umrunda değil. Buna da uydurulur bir kılıf.

Öyle yapın böyle yapın, demiyorum…

Bakın öyle yapın böyle yapın demiyorum, şöyle yaparsanız bu işi başarırsınız hiç demiyorum.

Balon balığını eğer mümkünse denizden çıkarmayın, çıkardıysanız elinize kalın bir eldiven giymeden kesinlikle çıplak elle dokunmayın, dokunduysanız da ellerinizi mümkün olan en kısa sürede bolca deniz suyuyla yıkayın. Oldu ki deniz için bir iyilik yaptınız, çıkardınız; bunu kesinlikle toprağa gömmeyin, hayvanlara da vermeyin. Çok ama çok ciddi bir tehlikeden bahsediyorum. Bunun adı Tetradotoksin, yani TTX.

Balon balığı zehri: TTX

Balon balığının bünyesinde, özellikle karada yaşayan memelilerin solunum sistemlerinin işleyişini bloke eden bir toksin var. Yüzeysel bir detay vermem gerekirse eğer, sodyum pompasını bloke ediyor. Burası bunu enine boyuna anlatmak için şu anda doğru yer olmayabilir, bu nedenle şimdilik geçiyorum. Bu toksin, balığın karaciğerinde, derisinde ve etinde birikiyor, hadi karaciğerini yemeyi geçtim de, etini yediğinizde dahi bu toksinle zehirlenme riski altındasınız. E balığı oltadan falan çıkarırken de dokunma ihtimaliniz yok mu?

Bu bir zehir, ve şu anda bu zehre karşı geliştirilmiş bir panzehir de yok. Bu nedenle balon balığını “denizden tuttuğunuz bir derya kuzusu” olarak düşünüp denizden çıkardığınız gibi mangalın üzerine fırlatmak yerine, bu balığı öyle yada böyle denize geri bırakmanız lazım.

Neden mi denize fıydırmamız gerekiyor? Şöyle düşünün, bu halihazırda deniz içinde dengesi kurulmuş bir sistemin küçük bir parçası, bu nedenle, şu andaki en doğru ve etkili bertaraf yolu yine onu denizin içine terk etmek gibi görünüyor. TTX, balığı pişirdiğinizde, beklettiğinizde, balığı haşladığınızda yada başka bir muamaleye tuttuğunuzda balığın etinden uzaklaşan bir toksin de değil, zincirinin kırılması gerçekten çok zor. Burada Severus Snape tarafından Harry Potter’a verilmiş bir kaç damla Veritaserum tatlışlığında bir dinamikten bahsetmiyorum.

Balon balığının bünyesindeki zehir, kendini düşmanlarından korumak için geliştirdiği bir savunma mekanizması. Her ne kadar karnındaki boşluğu şişirerek vücudunu aşırı büyük bir hale getirerek kendini savunmayı çoğunlukla başarsa da, suyun altında şu an için pek fazla avcısı olmadığı için — en azından Akdeniz için konuşuyorum — özellikle köpek balıkları ve yunus gibi vücudu büyük olan canlıları cezbedebilir, dolayısıyla karnını şişirmek her zaman çok güvenceli bir savunma mekanizması olmuyor.

TTX’in kökenine baktığımızda, balon balığının, bunun yalnızca bir biyobiriktiricisi olduğunu söyleyebiliriz. Yani TTX balık tarafından sentezlenen bir toksin değil. Bakteriyel kökenli olan bu zehir, bakterilerin plankton ve küçük omurgasızlar tarafından yenmesiyle birlikte besin zincirine girer, bunlarda balon balığı tarafından yendiğinde balığın derisinde, karaciğerinde ve kaslarında birikir. Teknik olarak baktığımızda TTX’in balon balığında birikmesi işi biraz da besin zincirindeki doğal alışkanlıkların bir sonucu.

Bu ürünler sushi değil, görsel temsili. Photo by Isaac Quesada on Unsplash

Düştüğüm hatalar ve ben: Akdeniz’deki balon balığı Fugu değil.

Özellikle Akdeniz’de balıkçı ağlarına takılmış balon balıkları, Japonya’da falan usta pişiriciler tarafından lüks bir yiyecek olarak sofralara konulan fugu değil.

O balon balığı bu balon balığı değil. Bu nedenle kendi kendinize gaza gelip bu balık iyi kafa yapıyor falan diye pişirmeye ve yemeye kalkmayın. Oldu da her türlü uyarıya rağmen balon balığını yediniz; ağzınızda ve boğazınızda karıncalanma varsa, dilinizde ve dudaklarınızda uyuşma varsa, kaslarınızda güçsüzlük hissediyorsanız, nefes darlığı ve kalp çarpıntısı gibi belirtileriniz varsa mutlaka ama mutlaka bir hastaneye gidip balon balığı yediğinizi hekimlerle paylaşmanız gerekli. Fakat bunlar tabii ki yalnızca TTX zehirlenmesinin belirtisi değil, bu nedenle eğer balon balığı yedikten sonra bunlar ortaya çıktıysa geçerli.

Üzülerek söylüyorum ki, Akdeniz’de şu anda istilacı tür olarak tanımlanan bu balıklardan, kalıcı olarak kurtulmanın bir yolu ne yazık ki yok. Yani bu gibi Süveyş kanalı göçmenleri için artık kalıcılar diyebiliriz.

Bu tür istilalar, istilanın başladığı ilk yıllarda alınacak önlemlerle belki sağlanabilirken artık Balon ve Aslan balığı gibi Akdeniz’in su altı ekolojik dengesini kökten etkileyen türler için geç kaldığımızı söylemek yanlış olmaz.

Balon balığı Akdeniz’in büyük bir kısmına yayıldı, burada üremeye alıştı ve belki de adapte oldu, tam olarak dinamiğini halen anlamaya çalışıyoruz. Fakat balon balığı ile yaşamaya alışlmaya başlasak iyi olacak. Kaldı ki Akdeniz ne yazık ki daha başlangıç, 2021 yılı itibariyle Gemlik civarında oltalara ve ağlara takılmaya başlayan balon balığı örnekleri var.

Bu nedenle, özellikle kıyılardaki belediyelerin, üniversitelerin su ürünleri ile ilgili eğitim veren fakütelerin, gıda fakültelerinin falan ortak bazı farkındalık içerikleri oluşturması gerekiyor.

Balon balıklarını neden yememeliyiz, yersek ne olur, bu balığın zehirleme mekanizması nedir ve özellikle pazara çıkmış balıkların içinde balon balığının nasıl tanınacağını insanlara anlatmak gerekiyor.

--

--