Dinler Hayal Ürünü Mü?
‘‘Çürütülene kadar her şeye inanırım. O yüzden perilere, mitlere, ejderhalara inanırım. Kafanızın içinde bile olsa, hepsi vardır. Rüyalar ve kabusların burada ve şimdi kadar gerçek olmadığını kim söyleyebilir?’’ John Lennon
Bazı insanlar tüm kutsal kitapları mitolojik öyküler olarak görür. Bir takım araştırmacılar kutsal kitaplarda yer alan birçok hikayenin binlerce yıl öncesi mitolojik anlatımlarına dayandıklarını iddia ederler. Bunlardan biri de Tevratta geçen Havva’nın Ademin kaburga kemiğinden yaratılma hadisesidir.
Sumerler’in Enki ve Ninhursag efsanesinde Büyük ana tanrıça Ninhursag, sekiz bitkiyi filizlendirir. Ancak su tanrısı Enki bu bitkileri teker teker yer. Bunun üzerine Ninhursag çok hiddetlenir ve Enki’yi ölümle lânetler. Ve Enki’nin sekiz organı hastalanır. Daha sonra Ninhursag, Enki’nin ağrıyan sekiz organı için sekiz tanrı yaratır ve onu sağlığına kavuşturur. Enki’nin hasta olan sekiz organı arasında kaburga da vardır. Kaburganın iyileşmesi için Ninhursag tanrıça Ninti’yi doğurur. “Ti” Sumerce’de hem kaburga hem de hayat demektir. Enki’nin kaburgasını iyi etmek için yaratılan tanrıçanın ismi hem “kaburganın hanımı” hem de “yaşatan hanım” anlamına gelmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Havvâ’nın yaratılışından bahsedilmemekte, Havva ile Âdem’in birlikte cennete yerleştirilmeleri ve sonra oradan çıkarılışları anlatılmaktadır (el-Bakara 2/35–38; el-A‘râf 7/19–25; Tâhâ 20/117–123).
Sümer dininde doğada görülen ve hissedilen her nesnenin birer Tanrısı vardı. Ve tanrılar antropomorfik tasvir edilmişlerdir. İbrahimi dinlerde ise tek tanrılı bir inanç söz konusudur.
Muazzez İlmiye Çığ, dinlerin politeizmden monoteizme doğru tekâmül ettiğini, tüm semavi dinlerin insan ürünü olduğunu imâ ederek şu şekilde bir açıklama yapmaktadır; ‘‘Onların kurdukları çok tanrılı din, yavaş yavaş tek tanrıya dönüşerek, bugünkü dinlerin temelini oluşturmuştur. Fakat bu arada diğer Tanrılar da tamamıyla yok olmayarak bu dinlerde melekler, şeytanlar, cinler olarak varlıklarını korumaktadır.’’
İslam bilimcileri ise Kur’anın Sümer mitlerine dayandığını reddederek bu durumu Kur’andan örnek gösterdikleri hadislerle şu şekilde açıklamaktadırlar.
“Uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir millet yoktur.” (Fatır, 35/24)
“Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.” (İsra, 17/15)
İslam bilimcileri, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (asm)’e kadar bütün insanlara bir peygamber gönderildiğini ve Sümerlerin medeniyetinin de aslını semavi dinlerin öğretilerine dayandığını ileri sürerler.
Sonuç olarak gerçek bir varsayımdan ibarettir. Belki de Tanrının zihninde hepimiz birer hayal ürünüyüzdür.