Göz önünde olmayana odaklanmak: Deniz marulu

Parlak yeşil renkli yaprakları olan Ulva spp, tanımlanmış pek çok türden deniz yosununun genel ismi. İnsan beslenmesi başta olmak üzere bu ve bunun gibi yosun türlerinin faydalarının daha fazla araştırılması gerekiyor.

--

Fotoğraf: seaweedsolutions

Denizden elde ettiğimiz faydaları bitkisel formlarda sınıflandırırken, ürün odağında belli başlı çeşitler üzerinde yoğunlaşmamız denize yaptığımız büyük bir haksızlık. Araştırılmış ve özellikle insan tüketimine yönelik faydalarıyla öne çıkarılmış bir kaç türü de ticari ürün formunda piyasaya sürme hedefiye her geçen gün daha yakından inceliyor ve onlardan elde edebileceğimiz başka faydaları birer fırsat olarak görüp öne çıkarımaya çalışıyoruz.

Suyun altında yaşayan ve su üstüne çıkığında hangi amaçla olursa olsun mutlaka diğer deniz mahsülleriyle benzer faydalar elde edebileceğimiz başka türler de var. Özellikle su yosunları vejeteryan ve vegan beslenme alışkanlığını benimseyen insanlar içinde kapsayıcı bir deniz mahsülü olmasıyla dikkat çekerken, sushi ve makarnalarla birlikte tüketime oldukça uygun. Fakat mavi-yeşil alglerden tek hücreli Spirulina, Chrolella yada kahverengi deniz yosunlarından kelp gibi çeşitlerinin haricindeki diğer deniz yosunlarını da tanımaya başlamamız oldukça önemli.

Ulva, dünya denizlerinde olduğu gibi Türkiye kıyı sularında doğal olarak yaşayabilen bir deniz yosunudur, makroalg olarak sınıflandırılır. Parlak yeşil renkli fırfırlı yapraklarıyla gördüğünüzde doğrudan dikkatinizi çeken ve kolaylıkla ayırt edebileceğiniz bir deniz yosunudur. Bu nedenle deniz marulu olarak da adlandırılır. Azot ve fosfor yönünden zengin, sığ, bol ışık alan ve kayalık tabanlı, onu tüketebilecek otçul türlerin az olduğu sularda kolay ve hızlı yayılım gösterir ve oldukça toleranslı, çok yıllık bir türdür. Hızlı yayılımında zoospor ve gametlerinin fotosentez yapma yeteneğinin katkısı büyüktür. Bu sayede bir yüzeye tutunduklarında hızlı bir şekilde yüzey alanını kaplarlar. Dolayısıyla hem tuzlu deniz sularında, hem de deniz suyuyla tatlı suyun karıştırığı acı sularda yaşayabilir.

Farklı türleri kapsayan geniş bir ailedir Ulva. Tüm dünyada hasadı yapılan deniz yosunu türlerinin %25’inin bu aileden yapıldığı bilinmektedir. Yetiştiği ve hasat edildiği bölgeye göre değişiklik göstermekle birlikte, yaz aylarında hızlanan büyümesinden faydalanarak en iyi hasadı yaz sonunda yapılır.

İnsan tüketimi için düşündüğümüzde, Ulva iyi B vitamini içeriğiyle dikkat çekici bir yosundur. Bunun yanında protein, lif ve demir yönünden de iyidir. Beyin ve sinir sisteminde homeostazın korunmasında ve kan yapımından önemli rol oynayan yüksek miktarda kobalamin veya dahaok bilinen ismiyle B12 vitamini içerir. İçindeki yüksek mineral içeriği sayesinde, biyobirikim kabiliyetinin yüksekliği anlaşılır. 100 gramlık bir porsiyonunda 87 mg demir ve 700 mg kalsiyum içerir. Sodyum, potasyum, magnezyum, iyot, alüminyum, manganez ve nikel bakımından da dikkat çekicidir. A vitamini, B1 vitamini, C Vitamini, kalsiyum, çözünür azot, fosfor ve çok sayıda eser element içerir. [bağlantı] Tunus kıyılarından toplanan örneklerin incelenmesi neticesinde elde edilen sonuçlara göre U. lactuca’nın tozunda %54.0 lif, %19.6 mineral, %8.5 protein ve %7.9 oranında lipid bulunmuştur. Nötr lifler %20.6 oranında hemiselüloz, %9.0 oranında selüloz ve %1.7 lignin içeriği olarak belirtilmiştir. [bağlantı]

Uzakdoğu ülkelerinde denizden toplanan yaprakları tatlı suda yıkanarak taze yada kurutulmuş olarak tüketilir. Bu da Ulva’yı, bizim toplumumuzda sıklıkla severek ve iştahla tükettiğimiz marulu aklımıza getirebilir. Ulva, Uzakdoğu’da bizdeki marulun yerine kullanılabilecek iyi bir önermedir. Kaldı ki, deniz yosunu tüketimini doğrudan Uzakdoğu mutfağı ile ilişkilendirmek de artık oldukça demode bir yaklaşım; başta Akdeniz mutfağı olmak üzere, denizle doğrudan etkileşimi olan her mutfak, deniz yosunlarından doğrudan nasibi alacak şekilde evrimleşmeye devam ediyor.

Pratik, sağlıklı ve aynı zamanda ekonomik beslenme ihtiyaçlarımız düşünüldüğünde, su yosunlarının insanların beslenmesine daha fazla katılması gelecekte karşılaşacağımız iyi şeylerden birisi. Yosunları doğrudan tüketmek yerine kurutup toz haline getirerek bunları geleneksel beslenme yöntemlerimize adapt etmemiz de mümkün. Göz alıcı yeşil renkli bir kek yada çocuklarımız için içinde deniz yosunu bulunan faydalı bisküviler verebileceğimiz örnekler arasında yalnızca iki tanesi.

Deniz yosunlarını yalnızca doğrudan insan tüketimi için düşünmek ufkumuzu kısıtlayan çok önemli bir yanılgı. Türkiye İzmir’de, Ege Üniversitesi’nden araştırmacıların, Ulva ridiga’nın insan beslenmesinde önemli bir yer tutan ve coğrafyada sıklıkla tüketilen fasülye bitkisinin üretiminde besin kaynağı olarak kullanılması konusunda kapsamlı bir makaleleri var ve bu araştırma, Türkiye’de tarımsal üretimde bu deniz yosununun kullanılabilirliğine dair yanıtlar arayan ilk çalışma.

Bunun yanında vitamin, mineral ve besin değeri taşıyan diğer içeriklerinden dolayı, tipik şekilde diğer yosunlar gibi Ulva’da, kozmetik; hatta kağıt sanayinin hammaddelerinden birisi olarak değerlendirilmektedir. Yine Türkiye’de, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden araştırmacıların yayınladığı bir başka çalışmanın sonuçları, Ulva ridiga’nın mevsimsel besin içeriğini inceleyerek bu yosunun mevsime bağlı besin kompozisyonu anlamaya çalışmakta. Ege Üniversitesi dergisinde yayınlanan araştırmaya buradan ulaşabilirsiniz.

Bugün yaşadığımız iklim krizinin en büyük nedenlerinden birisi, günden güne artış gösteren ve havayı olduğu kadar suyu da doğrudan etkileyen karbon miktarı. Oksijenle bileşik yaparak karbodioksit yada karbomonoksit formunda gaz, hidrojenle de birleşerek asidik özellikli bileşikler oluşturan karbonun mümkün olan en hızlı ve güvenilir şekilde absorbe edilip yeniden döngüye kazandırılmasının doğru yollarından birisi de, deniz yosunlarını bu işte kullanmak. Ulva bu aşamada da yardımımıza koşan iyi bir örnek. Global Change Biology Bioenergy’nin 2017 yılında yayınlanan bir sayısında yer verilen bir araştırma [bağlantı], farklı seviyelere yerleştirilmiş olan deniz yosunlarının karbon yakalama kapasiteleri hakkında kapsamlı analizler sunuyor. Bu araştırmanın bize sağladığı sonuçların arasında yer alan daha yüksek sıcaklığın Ulva’nın büyümesine olan artı etki, okyanus sularının aşırı asitleşmesini önleme ve restorasyon çalışmalarında bu deniz yosununu kullanabilme ihtimalimizin olduğunu gösteriyor.

Dünyanın farklı bir tarafında aynı deniz yosunu, inorganik nitrojeni ortamdan uzaklaştırma göreviyle Çipura (Sparus aurata) balıkarının olduğu tanklara yerleştirildi. Elde edilen sonuçlara göre, 1 tonluk bir çipura sürüsünün ürettiği inorganik nitrojeni tamamen uzaklaştırmak için 153 m³ Ulva tank yüzey alanı gerekiyor. [bağlantı]

Sonraki istasyon: Okyanuslarda gözümüzden kaçan türler

Denizden elde ettiğimiz faydaları incelerken artık odağımızı üzerinde fazla çalışılmış olan çeşitlerden kaydırmanın zamanı gelmiş olabilir. Pek çok konuda araştırılarak içeriği kapsamlı şekilde araştırılmış türlere odaklanmak, bu türlerin özellikle insan tüketimine uygun olan çeşitlerinin sürdürülebilir şekilde elde edilmesini sağlamak konusunda da risk yaratabilir.

Su altında potansiyelinin ortaya çıkarılması gereken çok çeşit var ve araştırmacıların, bilim çevrelerince daha önce pek çok kez odağa alınmış bu çeşitlerin cazibeli çekim alanından uzaklaşmaları oldukça heyecan verici. Okyanuslar bize bilmediğimiz ne gibi faydalar sağlayacak? Bu soruların yanıtlarını öğrenmek için önce doğru yerde doğru soruları sormalıyız.

--

--