İyilik Yapmak İçgüdüsel Bir Yönelimimiz Olabilir Mi?

EMILIANA R. SIMON-THOMAS | 13 Kasım, 2019 | Greater Good Magazine

Günlük yaşamımızın hızı her geçen gün artıyor. Bu hızın içinde etik değerler yük olarak mı görülmeye başlanıyor? Koşarken birinin yardıma ihtiyacı olduğunu gördüğümüzde ilk dürtümüz nedir? Bu sorulara Princeton Üniversitesi’inden John M. Darley ve C. Daniel Batson 1973 yılında yaptıkları “Good Samaritan” isimli çalışma ile cevap bulmaya çalıştılar. Ruhani anlamda yardımsever insan anlamına gelen “Good Samaritan” çalışması; aynı isimli derse yetişmeye çalışan bir grup ilahiyat öğrencisinin yolda acı ile yığılan birini gördüklerinde nasıl tepki vereceklerini anlamak üzerine kurgulandı. İronik olarak yardımseverliği anlatan bu dersi almaya giden öğrencilerden bazıları, yardıma ihtiyaç duyan bu kişiye yardım ederken bazıları yardım etmemeyi seçti. Aradaki fark bu kişilerin derse yetişmek için ne kadar sürelerinin olduğuna göre değişiklik gösterdi. Geç kalan öğrencilerin sadece %10'u yardım etmek için dururken, derse yetişmek için daha fazla zamanı olan öğrencilerin %63'ü durdu.

Bu deney ile görüyoruz ki; acele ediyor olmak öğrencilerin kendini koruma içgüdüsü ile başkalarının ihtiyaçlarına yönelik ilgilerini azalttı. Acele etmenin verdiği stres ile başkalarına olan ilgi azalırken kimi zaman yardıma ihtiyacı olan insan görünmez oldu.

Bu deneyden 47 yıl sonra günümüz yaşamını ve geldiği hızı da hesaba katarak, günlük yaşamınızda başkasına yardım etme fırsatlarınızı gözünüzde canlandırın; trafikte karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaşlı biri, telefonunuza gelen bir bağış kampanyası, gözle görülür şekilde mutsuz ve bunalmış bir çalışma arkadaşınız,… Bu gibi durumlarda ilk refleksiniz bu kişilere elinizi uzatıp yardımcı olmak mı, durup opsiyonlarınızı gözden geçirmek mi, yoksa hayatınıza kaldığınız yerden devam etmek mi oluyor?

Good Samaritan çalışmasının aksine yeni çalışmalar, bu gibi durumlarda zaman kısıtı olsa bile insanların ilk dürtüsünün; yardımsever, cömert, adil ve şefkatli davranmak olduğunu gösteriyor. Tüm bu tutumlar için sadece harekete geçmeye ihtiyacımız var.

UC Santa Barbara (UCSB) tarafından 1500 kişiye yapılan çevrimiçi ankette; katılımcıların sosyal olarak arzu ve takdir edilen, erdemli olarak nitelendirilecek tutumlarının neler olduğu araştırıldı. Sorular; “Bir hata yaptığım zaman itiraf etmeye hazırım” gibi doğru-yanlış soru sistemi üzerine kurgulandı. Sorulara cevap vermek için bazı katılımcılara 11 saniyenin altında süre verilirken, bazılarına 11 saniye süre hakkı tanındı. Bazı katılımcılara ise zaman kısıtı verilmedi. Çalışmanın sonunda görüldü ki soruları 11 saniyenin altında cevaplayan katılımcılar, diğer katılımcılara göre kendilerini daha nazik ve yardım sever olarak tanımladı.

Bu sonuç kısıtlı zamanda dahi sosyal olarak arzulanan tutum ve davranışların akla ilk gelen, refleks tepkiler olduğunu gösterebilir. Bununla birlikte bu tutum insanların sahip oldukları temel insani değerler hakkındaki görüşünün sonucu seçilen bir yaklaşım da olabilir.

Çeşitli sosyal deneyler, laboratuvar çalışmaları ve analizler gösteriyor ki refleks tercihlerimiz ve tutumlarımız daha cömert, işbirliğine açık, iyiyi ve yardımseverliği seçmeye meyilli iken; nörobilim çalışmaları ile, bencil tercihlerin daha uzun sürede, daha karmaşık bilişsel süreçlerde prefrontal korteks alanında verildiğini öğreniyoruz.

Peki Good Samaritian testinde denekler neden tam tersi sonuçlar doğurdu? Varsayım, etik olmayan tercih geçerli olmakla birlikte, zaman baskısı altındaki katılımcıların en fazla sayıda insan üzerindeki olumlu etkilerinin (derse geç kalarak tüm sınıfa karşı saygısızlık etmek), müdahale alanlarının kısıtlı olduğu tek bir kişiye yapacakları yardımdan daha önemli olduklarını düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Başka bir deyişle, bu etik olmayan seçim olmamakla birlikte, zaman baskısı altındaki katılımcıların en fazla sayıda insan üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmak için verilen faydacı karar olarak tanımlanabilir.

Hepimiz başkalarına yardım edebileceğimiz çeşitli fırsatlarla defalarca karşılaşıyoruz. Bu gibi durumlarda “Yardımcı olabilecek en doğru kişi ben miyim?”, “Bu bana neye mal olacak?”, “Başkası bu durumu görüyor mu?”, “Ben bir fark yaratabilir miyim?” gibi çeşitli faktörleri değerlendiriyoruz. Ancak gerçek şu ki nezaket idealimizi gerçekleştiremediğimizde, kişisel olarak kendimizi azalmış hatta umutsuz hissetmeye başlıyoruz.

Yardımseverlik, iyilik yapmak söz konusu olduğunda bu dürtümüzün refleks tutumumuz olduğunu bilip, bu dürtüye güvenerek harekete geçebiliriz.

Çeviren: Gamze Nokay

Kaynaklar:

https://greatergood.berkeley.edu/article/item/do_we_have_an_instinctive_urge_to_be_kind https://journals.sagepub.com/doi/10.1177/0956797619867939 https://www.nature.com/articles/ncomms4677 https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5593255/

Originally published at http://blog.good4trust.org on January 3, 2020.

--

--

Good4Trust.org
Çağdaş, Özgün, Yaratıcı ve Türkçe

Good4Trust, Sosyal ve ekolojik açıdan adil ilişkilerin kurulduğu, İyiliklerin paylaşılarak çoğaldığı, iyilik dolu bir sosyal platformdur!