Kişisel Gelişim Kitaplarına Eleştiri
Bu aralar etrafımda kendini iyi hissetmek için meditasyon, kişisel gelişim kitaplarına yönelen insanların sayısı oldukça artmaya başladı.
Bu sebeple ben de kişisel gelişim kitaplarına yönelik düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Araştırmacılar Türkiye’de kişisel gelişim kitapların, ilk görünürlüğünü, 1994 ve 2001 yıllarında ekonomik kriziyle açıklamaktadırlar.
Bu dönemde daha çok çeviri eserleri yayınlanırken yerli kişisel gelişim kitapları da ilk ortaya çıktıkları dönemde daha çok dünya çapındaki çok satanlardan tema düzeyinde çok da ayrışmamaktadırlar. Ne de olsa her şeyi çok güzel kopyalayan bir milletiz. Nerede rağbet varsa oraya çöküyoruz :)
O dönemlerde kişisel gelişim kitaplarının ana temasını iş hayatı ve iş başarısı olduğunu belirtmek mümkündür. Bu temalara zamanla sağlık, duygusal ilişkiler, bağımlılıklardan kurtulma gibi temalar da eklenmiştir.
2000'li yıllara gelindiğinde yerli üretimlerin de çok-satanlar listelerine girmesi ve bu üretimle ilişkili olarak seminer ve video-konferansları da yine bu dönemde yoğunlaşır. Kişisel gelişim kitaplarının içerikleri dönemin içinde bulunduğu yaşam şartlarına göre değişkenlik göstermektedir.
Kriz dönemlerinde geçirilen buhranlar ve kılavuzluğa ihtiyacın artması, kişisel gelişim için açıklayıcı görülmüştür. Bu gibi değişim süreçlerinde bireyler kendilerini içinde bulundukları zor durumdan çıkaracak bir yol gösterici arar. Bu pandemi sürecinde insanların tekrar kişisel gelişim kitaplarına yönelmesini yine ekonomik bunalım ve insanların umutsuzlukları ile açıklamamız mümkündür.
Kişisel gelişim yazarlarının misyonu
Kişisel gelişim yazarlarına değinecek olursak kendilerine yol gösterici, kanaat önderi gibi misyonlar yükleyerek insanların zaaflarından yararlanıp onları başarıya ulaştırıcı vaatlerde bulunmaktadırlar.
Bir nevi cinci hocaların, üfürükçülerin çözme vaadinde bulunduğu manevi sıkıntıları günümüz kapitalist dünyasında kişisel gelişim endüstrisinin devraldığını söyleyebiliriz.
Ticari bir sektör de kendilerine büyük bir gelir sağlayan kişisel gelişim endüstrisinin bu alanda ihtiyaç duydukları okuyucu kitleleri de başarısızlığa ve mutsuzluğa tahammülü olmayan ve bundan dolayı kendisine kılavuz arayan insanlardır.
Kendi aklına ve sezgilerine güvenmeyen insanlar var oldukça bu tarz sektörlere ilgi daha da artacaktır.
