ORTAK HİKAYE VE KOLLEKTİF HAREKET

İnsanoğlunun en büyük başarıları kollektif olarak hareket edebilme neticesi gerçekleşmiştir. Kollektif hareketin ön şartı da ortak bir hikayeye/amaca inanmaktır. Yahudiler 3000 yılı aşkın bir suredir ortak bir hikayeye inanabildikleri için iletişimin olmadığı dönemlerde dahi soykırımlar, sürgünler ve savaşlar neticesi hayatta kalmayı başarabilmişler ve nihayetinde bu hikayelerini bir devlet şekline dönüştürebilmiştir. Bu başarılarının temelinde genetik faktörlerden daha ziyade belirleyici faktör ortak bir hikaye kapsamında organize olabilmeleridir.

Sosyal hayattaki pek çok şey objektif gerçeklik değildir (pozitivist anlamda tabi). Bunlar bizim kurguladığımız gerçekliklerdir (social construct). Türkiye ve Türk milleti objektif bir gerçek değil bir ulus yaratma çabası kapsamında kurgulanmış bir hikayedir. Bu hikaye kurgulanırken çok önemli faktörler ihmal edildiği için (Kürt, Ermeni, azınlık gerçeği, dinin insan hayati ve anadolu sosyolojisindeki onemi vb.) bu hikaye ancak kısmen başarılı olabilmiştir. Yüzyıldır bu kurgusal eksikliklerden mütevellit problemler kendini değişik sosyal ve politik arenalarda göstermektedir. ABD hikayesi kötü kurgulanmış bir hikaye olsa idi şu an yeni dünya muhtemelen ortadoğu benzeri çatışmalarla dolu bir yer olur idi. Kölelik gibi bazı kötü kurgular zamanla çok acı sonuçları olan savaş ve çatışmalarla düzeltilmeye çalışılmis olsa bile o kurgulama hatasinin yansımaları halen Amerikan toplumunda görülmektedir.

Avrupa yoğun çatışmaların ardından bir hikaye (Avrupa Birliği) kurgulamayı başarabildiği için şu an dünyanın en az çatışma yaşanan bölgelerinden biri. Bu hikaye inandırıcılığını yitirmeye başladığında, aynı inandırıcılık ve kapsayıcılıkta yeni bir hikaye kurgulanamazsa sonuç yine çatışma olacaktır.
Para dediğimiz şey objektif gerçekliği olmayan bir kağıt veya metal parçasıdır. Ona bir anlam yüklediğimiz için ve bu anlam insanların pek çoğu tarafından kabullenildiği için bir değer ifade etmektedir. Bu kurgusal hikayeye inandığımız için gidip markete bir sürü yiyecek gibi objektif birer gerçek olan ürünleri alabiliyor ve karşılığında bir kağıt parçası veriyoruz. Altın, mücevher diğer değerli metaller objektif olarak değerli olduğu için değil tarih boyunca insanoğlu onlara bir kurgusal hikaye kapsamında anlam verdiği için değerlidir.

Din de bir “social construct”dır, yani kurgusal hikayedir bir bakima. Ben evrenin akıllı dizaynının ardında bir yaratıcı irade olduğuna inanıyorum ve bu iradeye Allah diyorum. Bu inanca şu an insan beyniyle objektif gerçeklik diyemesek bile muhtemelen bu insan beyninin kısıtlılığı ile alakalı bir durum. Ama bu yaratıcı iradeyi kavramak için hikayeler uydururuz veya daha onceki hikayeleri yeniden yorumlariz. Kendi iç dünyamızda kurgusal gerceklikler yaratırız. İlahi vahiy bizim anlamadığımız bir boyutta objektif bir gerçek olsa bile, o vahiyi yorumlarken kendi kurgusal yaratıcılığımızı kullanırız. Başarılı hikaye oluşturabilenler bulunduklari ortamı domine ederler.

Önemli bir soru şu! Objektif realite dururken kurgusal hikayelerin peşinden gitmek mantıklı mıdır? Evet mantiklidir ve kacinilmazdir. Dünyadaki tüm gelişim kurgusal hikayeler neticesi örgütlenebilmiş insanoğlunun kollektif başarısıdır. Bireysel kabiliyetlerin rolü bu başarılarda minimaldir. Tabii ki bazı hikayeler inanılmaz ölçüde sosyal kırılmalara, çatışmalara sebebiyet vermiştir. Nazi Almanya’sı kötü bir hikaye üzerinden yükselmiş ve dünyada unutulmayacak acılara sebebiyet verebilmiştir. Bu kötü örnekler kurgusal hikayelerin olumlu anlamda potansiyeli olduğu gerçeğini değiştirmez. Bir müslüman olarak suna inaniyorum. Allah’ın iradesi bu yönde tecelli etmis ve biz bu hikayeleri inşa ederek yari kurgusal yari pozitivist anlamda objektif bir dunyada yaşamaya mahkumuz. Teolojik dille insanoglunun kaderi bu celiskiler yumagi icinde yol almak.

İşte hizmet hareketi veya cemaat denilen yapı da böyle bir hikayeydi. Kemalistlerin kurguladığı kötü bir hikayeye (hadi insaflı olayım çok yetersiz hikayeye) kendilerini ait hissetmeyen veya bu hikayede kendilerine kötü rol biçilmiş yığınlar Erzurum’dan çıkmış ilkokul mezunu bir imamın çok güçlü hikayesinin peşinden koştular. Köyde yaşayan kardeşlerin bir araya gelip ortak birşey yapamadığı birAnadolu sosyolojinde, bu ilkokul mezunu imam Anadolu insanına kollektif hareket etme yeteneği kazandırdı. O kollektif hareketin neticesi bireylerin asla yapamayacakları, hatta bazı devletlerin tüm kurulu sistemleriyle bile yapamayacakları bazi sonuçlar ortaya çıktı. TC’nin tüm finansal ve kurumsal desteğine rağmen Maarif Vakfının başarısızlığı bu Türkiye’de örneği az görülür sivil toplum hikayesinin gücünü gösteriyor.

Bu hikaye bazıları için bitmiş gözüküyor. Dünyada alternatif hikayeler hep var olmuştur. Bu hikayeler kendilerini daha iyi bir insan yapabilicekse, dünyayı da daha güzel bir yer yapabilecekse, yeni bir hikayeye inanmanın hiç bir mahsuru yok. Ama daha düne kadar inandığın hikayeye saygı duyarak yap bunu. Bazilari sanki dünyada hersey objektif realiteye dayniyormus gibi bu hikayenin esasında ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu tartışıyorlar. Bazıları daha da ileri gidip kendi hikayesine küfür ediyor, hikayeye inananları aşağılıyor. Yeni bir hikaye kurgulamadıkları için de tüm vaktini eski hikayesinin ne kadar kötü olduğuna insanları inandırmaya çalışarak geçiriyor.
Pozitivist anlamda objektif realite olmayan o hikaye birçoklarının yaşamlarına dokundu. Eskişehir’in kenar bir mahallesinde muhtemelen kaybolup gidecek, saçma sapan bir hayat yaşayacak bir çocuğun hayatına anlam kattı. O anlam o çocuğu daha gayretli, çalışkan, ahlaklı olmaya çalışan, başkalarını anlamaya çalışan ve baskalarina saygi duyan birisi yaptı. Hikayenize küfür eden ve aşağılayan insanların söylediklerina aldırış etmeyiniz. Onlar kendi toksik dünyalarındaki rahatsızlıklarını sizin de hikayenizi zehirleyerek rahatlamaya çalışıyorlar. Çoğu hikayelerinin yıkılması sebebiyle psikolojik olarak toparlayamamis rahatsız insanlar.

Aşk objektif bir gerçeklik değildir. Birisine aşık olursunuz. Karşınızda altı ustu etten kemikten bir varlık vardır sadece. Onun yerini alabilecek daha milyonlarca aday vardır. Belki aşık olduğunuz kişi pek çok insanın değerlendirmesine göre çekici birisi bile değildir. Ama size göre o kişi yeri doldurulamayan güzellikte ve anlamda birisidir. Bu sizin gerçeğinizdir. Objektif olmaması gerçek oluşunu değiştirmez. Sizin kendinizi daha iyi hissetmenizi ve belki daha iyi bir insan olmanızı sağlıyordur.
Eğer hikayeniz size daha iyi bir insan yapıyorsa, mutlu ediyorsa, bulunduğunuz ortamı, dünyayı daha iyi bir yer yapıyorsa, düşkünlerin elinden tutuyorsa, sen düştüğün zaman seni arayacak, elini tutacak dostlar bulmanı sağlıyor ise hikayenin kıymetini bil arkadaşım! Kirik dokuk yalnizliklarin ortasinda, hayatina hic bir anlam katamamis yiginlarin ortasinda bir hikayenin parcasi olacak kadar sanslisin.

Eski hikayen artık sana yetmiyorsa, anlamsız geliyorsa, tüm ömrünü boşa harcamış gibi düşünüyorsan sen bilirsin tabi. Yeni hikayelere yelken açabilirsin. Bu son derece saygı duyulacak birşeydir. Ama onurlu bir şekilde gitmek yerine gece gündüz eski hikayene ve buna halen inananlara hakaret ederek yeni bir dünya kurguluyorsan sen Kötü bir insansın. Etrafına kötülük, negatif duygu ve nefret yayarak rahatlamaya calisan birisin.

Ben saçma da olsa bir hikaye kapsamında etrafa güzellikler yapmaya çalışan kişilerin hikayelerinin Allah katında takdir ediliceğini düşünüyorum. En azından benim inandığım yaratıcı öyle bir yaratıcı. Ama ne kadar rasyonel olursa olsun etrafına nefret saçan, insanları aşağılayan, onları huzursuz ve mutsuz etmeyi amaçlayan bir hikayenin de Allah katında hoş karşılanmayacağına inanıyorum.

Metaryalist dünyadaki objektif realite ötesindeki realitelerin ortaya çıkacağı gün gelecektir. O gun ogrencegiz hikayelerimizin gercek kiymetini.
“Allah, kıyamet gününde, aranızda ayrılığa düştüğünüz konularda hükmünü verecektir. (Hac 69)”
“Şüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir. Kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır. (Nahl 92)”
“İhtilafa düştüğünüz bütün konularda doğru hüküm Allah’a aittir. (Sura 10)”

--

--