Türk kültüründe yer alan şeytani varlıklar

Gamze Alyar
Çağdaş, Özgün, Yaratıcı ve Türkçe
7 min readAug 31, 2020

Türk kültüründe olağanüstü özellikler taşıyan, gizli güçlere sahip olduklarına inanılan ancak ne olduğu bilinmeyen varlıklarla ilgili bir çok inanç ve pratik yer almaktadır. Bunlara genel olarak cin, peri, şeytan denirse de bir kısmı farklı adlarla anılır.

Abra ve Yutba

Türk mitolojisinde yer altı yılanları olarak geçer. Altay yaratılış destanında dünyanın üç balık üzerinde durduğundan bahsedilir. Araştırmacılara göre Altay yaratılış destanındaki en önemli motif olan balıklar Abra ve Yutba’dır.

Çarşamba Karısı

Çarşamba-Karısı, Çarşamba cadısı veyahut Kara-kura olarak tanınır. Erzurum yöresindeki inanışa göre, loğusa kadınlara musallat olur. Halk inanışına göre, kedi büyüklüğündeki bir keçiye benzemektedir. Genellikle çarşamba günleri yarım kalan işlerin olduğu eve gelerek evin çocuğunu kaçırdığına inanılır. Eğer yakalanabilirse, hizmetçi olarak kullanılabilir.

Kara-Koncolos

Bulgar, Yunan ve Anadolu halk geleneğinde yer alan bir mittir. Kış cini olarak bilinir. Bölgelere göre farklı adlarla anılır. Karadeniz bölgesinde kış mevsiminde insanları kızgın bir biçimde takip ettiğine inanılır. Kışın so­kaklarda kurban bulmak üzere dolaşır.

Halk inanışına göre, Kara-koncolos’un kötülüklerinden kurtulabilmek için, onun sorduğu sorulara kara sözcüğünün geçtiği deyimlerle yanıt vermek gerekir. Eğer sorduğu sorularla kurbanı kendini savunamıyorsa, onu bir tarakla öldürür; bundan dolayı kış aylarında, tarakların gizlemesine dikkat edilir.

Yozgat’ta ocak ayının 10 ile 17'sinde evlere girdiğine inanılır; bu nedenle, kışın bu günlerine Congolos zamanı denir. Halk inanışına göre Kongolos’un evlere girmesini engellemek için pancar kullanılmalıdır.

Hıbılık

Kadınlara ve erkeklere musallat olduğuna inanılır. Genellikle kadın görünüşündedir ancak erkek kılığına da girebilir. Musallat olduğu kişinin göğsüne çökerek boğazını sıkarak öldürür. Halk inanışa göre, Hıbılık, onu yakalayan birine bol bol altın verir. Bazı yörelerde, Hıbılık uykudayken insanların üzerine karabasan gibi çöker. Kimi basarsa, o insan yerinden kıpırdayamaz. Musallat olduğu insanın gözüne kedi şeklinde görünür. Ayrıca “Hıbılık”ın başında sihirli bir şapka vardır. O şapkayı ele geçiren kişinin zengin olacağına inanılır.

Ecinni

Türk kültüründe yer alan kötü ruhtur. Kalabalık ortamlarda yaşadığına inanılır ve kısa boylu olarak tasvir edilir. Kış aylarında ısınmak için evlere gelip, yemek yerler. Ancak ne kadar çok yerse yesin o yemek azalmaz. İnsanlara zarar verdiği yerler, suyun bulunduğu ortamlar ve ağaç altlarıdır. Zarar verdiği insanın vücudu morartarak bir süre sonra öldürür.

Çor

Türk, Altay ve Moğollarda cin demektir. iyi ve kötü olanları mevcuttur. Yaşadıkları yerler ağaç altı, karanlık yerler, harabe evler, su kıyıları, köprü altlarıdır. Bir çok doğaüstü kötü güçlerin demirden korktuğu gibi onlar da demirden korkarlar. Başlarında sihirli bir şapka bulunur. Eğer o sihirli şapka ele geçirilirse cinler ölür. Her kılığa girebilirler özellikle de yılan ve kuş kılığına girerler. Halk arasında çor vurması, çor batması gibi deyimler cinlere bağlı hastalıkları ifâde eder. Ayrıca çorlar oyun oynamayı severler. Eğer oyun isteğini kabul eden olursa öldürene kadar o kişiyi gıdıklarlar.

Demirkıynak

Demir tırnaklı ve demir burunlu olan bu yaratık, İstediği her kılığa girebilen ve korkunç sesler çıkararak insanların delirmelerine sebep olan son derece pis kokulu kötü bir yaratıktır. “Demirtırnak” olarak da anılır. En büyük korkusu sudur. Bu yüzden göründüğü anda akarsu veya göle giren kişilere bir zarar veremeyeceğine inanılır. Ormanlarda yaşayan bu varlık, demir tırnaklı, demir burunludur.

Bedik

Türk ve Tatar halk inacında yer alan bir eğlence cinidir. İnsanlara ve hayvanlara zarar verdiği için evlerden kovulur. Kovulması için insanlar tarafından bir ritüel gerçekleştirilir zamanla bu ritüeller eğlenceli bir hal almaya başlayınca Bedik de eğlenmeye başlamıştır. Bedik’in ortamdan gitmesi için dualar okunur. Eğer gitmezse tehdit ve hakarete başvurulur. Sinir bozucu bir yaratık olduğu anlatılır.

Hırtık

Üst tarafının insan, alt tarafının ise hayvan şeklinde olduğuna inanılır. Bedeni tüylerle kaplı, ayakları ters kötü bir yaratıktır., Elazığ yöresinde özellikle Fırat Nehri’nde yaşadığına inanılır. Bu yörelerde adı Çay Hırtığı olarak da anılmaktadır. Hırtık insan kılığına girebilir. Yakaladığı insanları orman ya da akarsu kıyısına götürüp öldürmektedir. Hırtıktan korunmanın tek yolu ateş yakmaktır.

Hınkır

Yakaladığı insanları ilk önce boğup sonra da yiyen bir canavar olarak tanımlanır. Dış görünüşü İnsana benzer, ancak göbeğinde bulunan bir torbanın içinde yavrusunu taşır. Hınkır’ın en korktuğu şey üzerine idrar yapılmasıdır. Bu şekilde tehdit edilirse ortadan kaybolacağına inanılır.

Hu Hanım

Gazap Tanrıçası olarak bilinir ve oldukça merhametsizdir. İnsanlar arasında fitne ve fesatlık çıkartır. Kara suların en dibinde yaşar. Kara tilki kılığına girer. Kayalardaki kapılar sadece onun sesiyle açılır. Cinsel içerikli davranışları bulunur. Her şeyi bilir. Demir Asa ile dolaşır.

Kamos

Güney ve Doğu Anadolu bölgelerinde özellikle Harput yörelerinde görülen bir kötücül yaratıktır. Kapos olarak da adlandırılır. Kabuslara neden olan kötü ruhtur. Tek başına uyuyan insanların üzerine bütün ağırlığı ile çöker, onların çarpılmalarına ya da ölmelerine sebep olduğuna inanılır. Görünüşleri değişkendir bazen dev olup bazen ise cüce olabilir. Başında daima bir şapka taşır. Eğer biri şapkayı almayı başarırsa zengin olacağına inanılır.

Kayış

Kayış Baldır veya Kayış Bacak olarak da anılır. Kolları ve bacakları yoktur. İhtiyar görünümde bir yaratıktır.Tek başına yürüyemez. Bunun için ırmak kenarında oturup, yoksul bir görünüş sergileyerek, oradan geçenlerden, onu omuzuna alarak yardım etmelerini ister. Biri onu omuzuna alırsa, Kayış’ın karnından bir anda yılan şeklinde iki ayak çıkıp, o kişinin bedenine sarılır. Daha sonra Kayış, elleriyle de sıkı sıkıya sarılıp, o insanı kölesi yapar. Genellikle akşam ezanından sonra ortaya çıkar.

Kulbastı

Gulyabani ile özdeşleşen bir kavramdır. Issız yerlerde ve çöllerde yaşadığına inanılır. İnsanların üzerine binerek öldürdüğü düşünülür. Sümer, Türk, Fars, Arap ve Mezopotamya kültürlerinin ortak bir motifidir. Menşei tam olarak bilinmemektedir. Kadın kılığına girip, gündüzleri mezarda uyuyup geceleri dolaştığına inanırlar.

Örek

Yaşayan bir ölüdür. Türk, Tatar ve Altay halk inancında rastlanır. Zombi ile özdeşleştirilir. İnsanların öldürüldüğü yerde ortaya çıktığına inanılır. Bilhassa öldürülen insanların mezarı üstünde rastlanır. İnsanlara zarar vermez. Sadece öldürülen insanların katillerine huzur vermez. Katilin kapısını çalar ya da penceresine tıklar. Katillere musallat olduğundan, katiller bu nedenle aklını yitirebilir. Örek, uzun boylu ve zayıftır. Üzerinde sadece kefen vardır ve kefenini çıkarmadan yalnızca yüzünü açar.

Pitsen

Maymun ruh anlamına gelir. Türk, Tatar ve Altay halk inancında rastlanır. Dış görünüşü şu şekildedir: kambur, uzun boylu, maymun kılığındadır. Genellikle avcıların evinde yaşar. Musallat olduğu insanlar ormanda yalnız başına dolaşan insanlardır.

Ormanda yalnız dolaşan insanları bir uçuruma götürüp orada öldürür. Genç bir kıza dönüşerek insanlarla ilişkiye girer. İnanışa göre, avcının biri ormanın içinde güzel bir genç kız bulur ve ona aşık olarak onunla evlenir. Ve avcı kızla evlendikten sonra birden bire zengin olur. Avcı bir gün eve geldiğinde karısını kertenkeleler yerken, uzun dişli bir canavar olarak görür. Avcı, korkuyla bağırınca eşi ve bütün serveti ortadan kaybolur.

Şeşe

Haydut kuş olarak bilinir. İnanışa göre, geceleri erkek çocuklarını vurarak öldürür veya kaçırır. Kırkı çıkmamış çocuğun üzerinden geçtiğinde bebek ölür. Onu yakalayan kişi eğer kadınsa Şeşe Anası denir. Yakalayan kişi eğer erkekse Şeşe Atası olarak adlandırılır. Böylelikle diğer şeşelerin zarar verdiği çocukları boğazına elini sürerek kurtarırlar. İnanışa göre, “Şeşe”yi yakalayan biri, hemen Şeşe’yi ödürmelidir. Şeşe’den korunmak için evin kapısının üzerine öldürülmüş yarasa asılır. Hamile kadının doğacak olan çocuğuna zarar vermesini önlemek amacıyla da hamile kadına yarasa kanadı ile su verilir.

Ubır

İri başlı, uzun kuyruklu bir yaratıktır. Genellikle ölen büyücüler bu yaratığa dönüşür. Ağzından ateş püskürür. Uçabilir ve etrafına bulaşıcı hastalık yayar. Her şeyi yer, istediği şekle girebilir. Kurt veya yaban köpeği kılığına girerek koyunları parçalar. Kaçırdığı insanları yer. Ölen kişilerin bu yaratığa dönüştüğüne inanılır.

Bundan dolayı bir ölünün bu yaratığa dönüşmemesi için ateşin altından geçirilmesi gerekir. İstediğinde ele geçirdiği insanın içine yaşar. İçinde Ubır bulunan biri de zamanla ona benzemeye başlar, yemeye doymaz. Ama ne kadar çok yese de zayıf kalır. Çünkü onun yediği yemek sadece, Ubır’a siner. İçine Ubır giren insanlar gece kalkıp yemek ararlar. Eğer yemek bulamazlarsa bir alev yumağına dönüşüp bacadan çıkarlar ve başka kişilerin yemeğini çalarlar. Ubır yemek dışında leşle de beslenir.

Uylak

Artvin çevresinde inanılan bir yaratıktır. Geceleri dışarıda dolaşan veya seyahat eden kişilere musallat olduğuna inanılır. Genellikle insanlara ismiyle seslenerek onları taşlayan bir varlık olarak tanımlanır. İnsanların gözüne köpek, koyun, kedi ve tabut biçiminde görünür.

--

--

Gamze Alyar
Çağdaş, Özgün, Yaratıcı ve Türkçe

I'm an expert in digital marketing with a passion for behavioral psychology, art and design. I love learning about how people think and what makes them tick.