Türk Kadının Sanattaki Yeri

Türk kadının, İslamiyet’ten önce toplum içinde aktif roller üstlendiği bilinmektedir. Ancak Türklerin İslamiyet’i benimsemesi kadının toplum içindeki yerini büyük bir ölçüde değiştirmiştir.

Osmanlı döneminde Batılılaşma süreci ile birlikte; İnsan Hakları Bildirgesi etkisiyle, kadına bazı haklar verilmiştir. Osmanlı Devleti’nin bu yeniden yapılanma sürecinde 30 Ekim 1873'te ‘‘Hayal’’ mizah gazetesini yayımlamaya başlamıştır. Hayal gazetesinde kadın erkek eşitliği konusunu işlenmiştir.

1868 yılında açılan Kız Sanayi Mektebi (KSM)’de, modern devlet anlayışını topluma benimsetme yönünde eğitim verilmiştir. Bu okulda eğitim alan öğrenciler seçkin aile kızlarından olduğu gibi Anadolu’dan bilhassa annesi veya babası ölmüş kız çocukları da getirilerek eğitim görmeye başlamıştır.

Kız öğrenciler için; yalnızca resim ve heykel bölümlerinde eğitim veren İnâs (Kız) Sanâyi-i Nefîse Mektebi, 1914 yılında kurularak daha sonra ki yıllarda karma eğitime geçmiştir. Ancak bu okullarda sadece belirli bir zümreden ailelerin, kız çocukları eğitim görmüştür. Bu mektebin açılmasından itibaren, Türk kadın sanatçı sayısında çok fazla artış gözlemlenmiştir.

Türkiye’de kadın sanatçılar 1980 sonrasında, daha görünür hale gelmiştir. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde resim sanatında kadın konusu; kadının anneliği, okuma, modernize olma gibi dönemin ulaşılmak istenen normları üzerinde kalmıştır.

Elbette 1980'den günümüze değin birçok kadın sanatçı sanata önemli katkılarda bulunmuştur. Bu isimler arasında en bilinenler Mihri Müşfik, Hale Asaf, Müfide Kadri, Nazlı Ecevit, Belkıs Mustafa, Sabiha Bozcalı, Fahrelnissa Zeid, Aliye Berger, Halide Edip Adıvar, Afife Jale, Semiha Berksoy, Neriman Altındağ Tüfekçi gibi önemli kadın şahsiyetlerdir.

Mihri Müşfik

Türkiye’de modern resim çalışmalarını başlatan ilk kadın ressamdır. İnâs (Kız) Sanâyi-i Nefîse Mektebi’nin ilk kadın yöneticisi olmuştur. Dönemin baskıcı ve tutucu ortamında ilk kez öğrencilerin çıplak kadın modelle çalışmalarını sağlamıştır.

Mihri Müşfik’in yöneticilik yaptığı bu dönemde, kadın ressamların katıldığı bir sergi de düzenlenmiştir. Kendisi bilhassa yaptığı portreleriyle tanınmıştır. Portresini yaptığı kişiler arasında Atatürk ve Papa XV. Benedictus de bulunmaktadır.

Hale Asaf

Kendisi Mihri Müşfik hanımın yeğenidir. Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’nin kurucuları arasındandır. Günümüze değin ulaşılabilen eserleri arasında portre çalışmaları, natürmort ve manzara resimleridir. Kadınları resmettiği portre çalışmalarında kadınlar, moderndir.

Asaf’ın 1925 yılında yaptığı tahmin edinilen ‘‘Paletli Oto-Portre’’sinde ilk defa bir kadın ressam kendisini çalışırken resmetmiştir. Sanatçının bu eseri batı sanatında Elisabetta Sirani, E.Lebrun, M.Childers, G.Münter’in eserlerine benzetilmektedir.

Belkıs Mustafa

İnâs (Kız) Sanâyi-i Nefîse Mektebi’nden 1917’de mezun olan ilk müslüman kadın ressamdır. Çalışmalarında nü ve figüratif resimler üzerine yoğunlaşmıştır. 29 yaşında vefat eden sanatçı kısa süren ömründen dolayı az sayıda eser bırakabildi. Ölümünden sonra kardeşi tarafından eserleri İstanbul’da sergilenmiştir.

Modern Sanatta Kadın

Ülkenin modernleşme çabaları, sanatsal dönüşüme de zemin hazırlamıştır. Ve bu süreç empresyonist ressamların, modernlik ideolojisini eserlerinde yansıtmalarına olanak sağlamıştır.

Nil Yalter

1970'lerde Fransız feminist sanat akımının ve video sanatının Türkiye ve Dünya çapında öncü temsilcilerindendir.

İlk sergisi 1973’de, Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde “Toprak Ev”dir. Sanatçı, bu çalışmasında göç konusunu ele almıştır. Keçe kaplamalı, taşınabilir göçmen çadırında göç olgusuna değinerek kadının hayatını geçirdiği küçük mekanı anlatmaktadır.

Şükran Moral

Türk performans sanatçısıdır. Çalışmalarında; cinsiyet, aile içi şiddet, göç ve dini konuları ele almıştır. Sergilerinde düzenlediği mekanlar genelev, akıl hastanesi ve erkek hamamı gibi mekânlardır. Sanatçının genelev ve hamam gibi mekanları seçme amacı toplumun kalıplaşmış yargılarını kırma amacıyla ilgili olabilir.

Sanatçı, genelev ve erkek hamamı gibi iki mekanı seçmesini günah ve arınma ilkesine bağlar. Her iki mekanda erkek egemenin olduğu mekanlardır. Kadınların seks işçisi olarak çalıştıktan sonra hamamda suyla arınmaları bu mekanların seçilmesinde önemlidir.

Moral, 1996–2007 yılında, “Jinekoloji Masası” adlı, çalışmasında jinekolojik muayene masasına uzanmış durumdadır. Bu çalışmasında sanatçı kendi deyimiyle “konuşan, gösteren ve kurgulayan bir vajina” yaratmıştır.

‘‘Ben seyirciyi pohpohlayan bir sanatçı değilim. Kendimde seyircinin gerçek yüzünü ortaya çıkarmak gibi dayanılmaz bir arzu hissediyorum. İzleyicinin nezdinde aslında toplumun riyakarlığını sorgulamak. Performans sanatının tarihine göz atarsak, geçmiş yıllarda sanatçı acıyı anlatmak için vücuduna zarar veriyordu. Bedenini jiletle kesiyordu. Ben de toplumun riyakarlığını kesiyorum.’’ -Şükran Moral

Canan Şenol

Şenol, performans, video, minyatür, fotoğraf gibi pek çok medyum aracılığıyla işlerini üretir. Aktivist feminist bir sanatçıdır. Çalışmalarında, Türkiye’de toplumsal cinsiyet alanındaki pek çok konuya değinmektedir.

‘‘Odalık” (1998) adlı çalışmasında, şeffaf bir küp içinde çıplak kadın resimlerini gözler önüne serer. Bu çalışmasında sanatçı, Anadolu kadını sorunlarını işlemiştir.

Sanatçının, ‘‘Görmedim, duymadım, bilmiyorum’’ (2003) adlı çalışmasında barbie bebeklerle yaptığı fotoroman çalışmasıdır. Fotoğraflarda, küçük bir Barbie’ye ilk önce büyük bir erkek barbie ardından ergenlik çağındaki bir barbie tecavüz etmektedir. Sanatçının bu çalışmasında aile içi şiddet ve ensesti en sert biçimde eleştirmiştir.

Nezaket Ekici

Performans ve kurulum sanatçısı olan Ekici, çalışmalarında toplumsal cinsiyet, din, Türk-Alman kimliği, sanat tarihi ve mimari gibi konulara odaklanmaktadır. İlya Kabakov ve Maria Abromovic’den eğitim almıştır.

2006 yılında, Tarihi Sinop Hapishanesi mekanında gerçekleştirmiş olduğu ‘Atrapos’ adlı performansımda, 100 adet beyaz ip ve 100 adet kanca, berber, terzi, tahta, ışık gibi araçları kullandığı performans, bir saat sürmüştür. Tavana asılmış olan saçlarını, performans süreci boyunca bu durumdan kurtarmaya çalışmaktadır.

Sanatçı, mekâna asılan saçlarıyla bedeni ile mekânın bir parçasına dönüşmüştür. Seçtiği mekanın geçmişte hapishane olma durumu da esaretin içinde bulunmasını çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermiştir. Tavandan kancalarla asılı olan saçlarına rağmen, yürümeye çalışan sanatçı bedeni acı çekmekte ve bu durum yüz ifadesini değiştirmektedir. Ve sanatçının bu durumdan çıkabilmesi için saçlarından vazgeçmesi gerekmektedir. Dolayısıyla sanatçı da esaretten kurtulmak adına, tutsak olduğu mekâna kendisinden bir parça bırakır.

Sanatçı, bu performansını Yunan mitolojisinden yola çıkarak hazırlamıştır. Yunan mitolojisinde ‘‘Moira’’ kader Tanrıçasıdır. Atropos’ta kader ipliğini makas ile kesmiştir. Performans boyunca sanatçının tavana bağlı saçlarını iplerden kurtarmaya çalışması, esaretten kurtulmayı sadece insanın kendi elinde olduğunu gösterir. Bir nevi sizi sizden başka kimse kurtaramaz, esaretten kurtulmak adına kendinizden parça vermeniz gerekirse onu özgürlük uğruna bırakmanız gerekmektedir.

Sonuç olarak, sanatın her dalında faaliyet gösteren kadın sanatçılarının yapıtlarında toplumsal cinsiyet alanında pek çok konuya değindikleri görülmektedir. Bu durum da elbette Türkiye’nin toplumsal tarihindeki değişimlerle ilgilidir. İslamiyet’ten önce kadın ve erkeğin neredeyse eşit haklara sahip olması, İslamiyet’le birlikte kadının toplumsal hayattan soyutlaştırılması ve yine devletin yeniden yapılanma sürecinde (modernize olma çabalarıyla ilişkili) kadına verilen bazı haklar bunun göstergesidir.

Kaynaklar ve Ek Okumalar

Akşit Elif Ekin., Bora, A. (Ed.), “Kızların Sessizliği / Kız Enstitülerinin Uzun Tarihi”, Sena Ofset, İstanbul 2012

ANTMEN, A., “Sanat: Cinsiyet Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri”, İletişim Yayınları, İstanbul, 2008

A.M., KÄPPELI, “Feminist Sahneler”, Kadınların Tarihi. IV. Cilt: Devrimden Dünya Savaşına Feminizmin Ortaya Çıkışı, 2005

--

--

Gamze Alyar
Çağdaş, Özgün, Yaratıcı ve Türkçe

I'm an expert in digital marketing with a passion for behavioral psychology, art and design. I love learning about how people think and what makes them tick.