Notlarının İçinde Kaybolan Adam
Yıl (muhtemelen) 1991, 23 yaşındayım. Bilgisayarların sadece üniversitelerde bulunduğu, hayatımızdaki yerinin okuldaki bilgisayar laboratuvarında ödev yapmakla kısıtlı olduğu günler. Benim de okulla pek ilişkim olmadığı için bilgisayarlar hakkında pek bilgim yok; o zamanlar aklım fikrim otomobiller ve özellikle de motorsporlarında. Bir akşam arkadaşlarımla Ankara Otomobil Sporları Kulübü lokalinde laflıyoruz. O zamanlar kapalı mekanlarda hala sigara içilebiliyor. Ahmet sigarasından derin bir nefes çekip sordu: “Olum, internet diye birşey varmış duydun mu?..”
Published in
6 min readSep 28, 2020
“Duymadım” dedim. Hakikaten de duymamıştım. “Nasıl bir şey o?”
“Bilgisayardan giriyorsun, bilgiler var orada. Resimler, haber filan.”
“Nasıl yani bilgi? Kütüphane gibi mi yani?”
“Evet” dedi. “Ama daha farklı, daha geniş, daha çok…”
Sohbet devam etti, aklı erdiğince anlattı Ahmet interneti bana. Pek bir şey anlamadım ama iyi bir şey olduğu belliydi. Merak ettim…