Bir Devrin Başlangıcı: Yeni(Dijital) Medya ve Kullanıcı Deneyimi

Merve Dinç
Doğuş Technology
Published in
3 min readAug 27, 2021

Yeni medya teknolojilerinin insan yaşamına girmesiyle birlikte davranış kalıpları değişmiştir. Geleneksel medya, iletişim alanında bir devrim olduğu gibi, yeni medya da 21. yy bilgi çağının devrimidir. Geleneksel medya teknolojileriyle ilk kez karşılaşılan yıllara göre, yeni medya araçlarına adaptasyon daha hızlı olmuştur. Türkiye’de ilk radyo yayıncılığı 1927, televizyon yayıncılığı ise 1960’ ların sonunda faaliyete geçmiştir. 1989 yılında ise ilk özel televizyon yayını Star TV ile başlamıştır. Yeni medyanın gelişimi ve Türkiye’ de faaliyete geçişi 1990’ lı yılların sonlarına doğru hız kazanmıştır. Bu hız ile bugün elimizden düşürmediğimiz mobil cihazlar, kilometrelerce öteden ortak ofislerde gibi çalışabildiğimiz internet altyapısı ile bugünkü kültürel pratiklerimiz oluşmuştur.

Web 2.0 teknolojisi etkileşimli iletişime olanak verecek şekilde gündelik yaşamda bir iletişim aracı olarak kullanılmaya başlamıştır. Bununla birlikte hem web hem de mobil tabanlı teknolojiler güç kazanmış ve bir iletişim şekli doğmuştur. Bu iletişim şekli geleneksel medyadakinden çok farklıdır. Etkileşimli ve çoğunlukla mobil olduğu için de ihtiyaçlar farklılaşmıştır. Bu iletişim modeli çok ilgi görmüştür, çünkü Web 1.0 ile sadece HTML kodlanmış statik web sayfaları, gifler ve flash animasyonlardan oluşmuştur. Bunlar dışında ek unsurlar kullanmaya olanak sağlanamamıştır. Web 2.0 teknolojisinin sağladığı çift taraflı iletişim sayesinde web sitelerinde profil oluşturma, arkadaş ekleme ve sohbet etme gibi kişiselleştirilmiş sosyal ortamlar oluşmaya başlamıştır. Facebook ile bu bayrak taşınmıştır. Bu sayede sosyal medyanın bugünkü durumu ve mobil teknolojiler süreç içerisinde sürekli gelişim göstermiştir. Böylece artık “kullanıcılar” olarak adlandırdığımız yeni bir müşteri tipinden söz edebiliriz. Bu kullanıcıların ihtiyaçları, amaçları, nedenleri hepsi birbirinden oldukça farklıdır. Çünkü her insan birbirinden farklıdır. Profesyoneller olarak bugün internet tabanlı teknolojilerde zamanının çoğunu harcayan müşterileri tanımlamak ve ürün iyileştirmesi yapabilmek adına kullanıcı yerine persona kavramının öne çıktığını görüyoruz. Soyutlaştırmayan ve genellemeyen insan tanımından bu şekilde bahsedebiliyoruz. Personayla ilgili detaylı yazı ise birkaç haftaya burada…

Her şeyi gaz ve toz bulutundan itibaren anlatmaya başlamak aslında bugün neyi neden kullandığımızı çok daha iyi özetliyor. Yaşanılan iletişim modellerinin süreçlerine birebir şahit olmak, yani hem geleneksel dönemi yaşamış hem de yeni medya geçiş dönemini yaşayan biri olarak söyleyebilirim ki; her ikisi de yaşanılan zaman çerçevesinde oldukça devrimsel dönemlere sebep oldu ve oluyor. Bir filmde tuşlu telefon görmek, bu iki dönemin insanı olarak ne kadar farklı iletişim şekilleri olduğunu bir kez daha anlamama sebep oluyor… Z kuşağının da bu aydınlanmayı kendi dönemi için yaşayacağına eminim.

21.yy ile tuşlu cep telefonlarının yerini alan dokunmatik ekranlar kendi ihtiyaçları çerçevesinde kullanıcıyı ve deneyimi şekillendirmiştir. Çoğunlukla mobil olan bu deneyimi kullanılan şartlar ekseninde değerlendirmek kullanıcı deneyimi tasarımcısı için çözmesi gereken en temel konulardan sadece biridir. Yeni medyanın itici gücü ile insanların evrildiği jenerik, standart ve bağlılığı azalmış bu insan toplulukları iletişimi mobil cihazlarla sürdürürken bir kültür oluştururlar. Bu kültür yolda yürürken yemek yemek, ofisten eve market siparişi vermek, iş çıkışı telefon başında sosyalleşmek gibi aslında her gün en yakınımızda ve belki de kendimizde gördüğümüz standartlaşmış iletişim modelleridir. Bu aracılı iletişim için kullanıcı deneyimi tasarımcısının temel görevi; aracı olarak kullanılan ürün veya hizmet kapsamında hangi “insanla” iletişim kurmaya çalıştığını bilmesidir. Bu bilgi ile ürün/hizmetler tasarlanırken uygulamanın veya bir web sitesinin affediciliği, kapsayıcılığı, görünürlüğü, tutarlılığı gibi arayüz tasarımının temel ilkelerini göz önünde bulundurması gerekir. Tam da bu cümleden sonra bu konuyu arayüz tasarımında olmazsa olmazlara, gestalt’ a, kullanıcı deneyiminde araştırmanın gerekliliklerine, yeni medyanın insanların iletişim algılarında yarattığı değişimler gibi temel konulara bağlayabilirim. Ama önce biraz daha derine, bahsedilmeyene inelim… Etik!

--

--