Budapeşte Gezi Rehberi

Doruk Buğday
Doruk BUGDAY
Published in
18 min readOct 23, 2020

Selamlar ve sevgiler herkese. 2018 hepimize uğurlu gelir umarım. Yeni bir yılı geride bıraktık. Peki bu ne demek? Tabii aynı ekip yine yurt dışındaydık. Bu seneki durağımız Budapeşte oldu. Prag’daki kadar üşümediğimiz, yine koca göbekler yaparak güzel anılar biriktirerek sıcak şarabımızın eşliğinde bir yeni yıla girdik. O zaman buyurun sizi Budapeşte gezi rehberime davet edeyim.

Bir yılbaşı geleneğimi olarak gittik ve geçen sene Prag’ın dondurucu soğuğu sonrası gayet sıcak geldi ama yine de sıcak mevsimlerde gitmenizi tavsiye ederim ben. Bahar en iyi dönem diyebilirim. Ne çok pişip ne de donmadan rahatça gezebilirsiniz.

Budapeşte, Macaristan’ın başkentidir. Aslında Tuna nehrinin iki yakasındaki Budin (Buda) ve Peşte’nin 17 Kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir.

Eski yıllarda Tuna nehri Budin’i ve Peşte’ yi ayırmıştı. İki şehri birbirine bağlaması için Chain Köprüsü inşa edilmeye başlamıştı. Bu köprü iki şehri birbirine bağlayacaktı. 17 Kasım 1873 yılında köprünün inşa edilmesiyle iki şehir bağlandı ve şehrin adı Budapeşte oldu.

Budapeşte, Macaristan’ın politik, kültürel, ticari, endüstri ve ihracat merkezidir. Berlin’den sonra Orta Avrupa’nın en büyük ikinci şehri olup, Macaristan nüfusunun beşte biri, 2003 yılı sayımına göre 1.719.343 kişi Budapeşte’de yaşamlarını sürdürmektedir.

Budapeşte coğrafi konumu, tarihî eserleri ve diğer çekicilikleri ile Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biridir. Şehir Tuna’nın batı yakasında Buda (Budin) ve doğu yakasında Peşte şeklinde iki bölüme ayrılmıştır. Tuna’nın batı kıyısında Buda kalesinin çevresindeki görece engebeli bölgede tarihî semtler uzanır. Şehrin iş merkezi ve kalabalık semtleri ise Tuna’nın doğusundaki ovaya açılan düzlüktedir. [1]

Budapeşte Schengen vizesi istiyor.

Musluk suyu içiliyor ama pek de iyi olduğunu söyleyemem, çok kireçli sular.

◊ NASIL GİDİLİR? ◊

İstanbul’dan Türk Hava Yolları, Atatürk Havalimanından, Pegasus ise Sabiha Gökçen Havalimanından aktarmasız olarak uçuşlar yapıyor. Uçuş 2 saat 10 dakika sürüyor yaklaşık.

Biz THY ile gidip geldik. Rötar yemesek güzeldi de gidişte bir 50 dakika, gelişte ise rötarsız kalktık ama sonrasında İstanbul üzerinde baya bir uçtuk fazladan.

Ayrıca Avrupa’da yakın ülkelerden otobüsler kalkmakta, Prag, Viyana gibi.

◊ NEREDE KALINIR? ◊

Burada size ilk önereceğim otel veya ev tutacaksanız 7nci bölgede tutmanız çünkü merkez ve en dolu kısımlar burası.

Biz Booking’den ev tuttuk. Senator Apartments Budapest adında. 523€ 4 gece için. Daire tuttuğunuzda sizi uyarmak istediğim nokta banyo ve klozet farklı yerlerde evde. Sizin de başınıza gelir ise şaşırmayın. Ve evet, taharet musluğu yine yok

Booking.com 15$indirim için tıklayabilirsiniz

Daha detaylı şehir anlatımına geçmeden ufak bir anımızı anlatmak istiyorum ev ile ilgili. 388€ olan bir ev tuttuk 3 4 ay öncesinden. Tatilimize 4 gün kala sizi ağırlayamayacağız diye yazdılar ve Booking ile görüşmelerimizde bu dairenin bizim konaklamamızı karşılayamayacağı ve başka alternatif sunmak istediler bunun karşılığında ve aradaki farkı karşılayacaklarını söylediler. Bizde tamam dedik aynı parayı verdikten sonra sorun değil. Değişiklikler yapıldı ve ben tekrardan eski eve baktığımda 1350€ yapmış aynı tarihlerde evi. Böyle ayıp ve terbiyesiz bir olayı ilk defa yaşadım ama Booking sağ olsun yardımcı oldu. Başınıza gelirse böyle olaylar hiç daire ve otel ile uğraşmadan Booking ile iletişime geçin. Mekan: Gozsdu Court Aparthotel. Gitmeyiniz!

◊ PARA MEVZUSU ◊

Evet Macaristan kendi para birimi olan forint kullanıyor. 8 Ocak 2018 de yazıyorum bu yazıyı. 100 Forint 1,5 Lira.

Bu nedenle giderken Euro veya Dolar ile gidin. Havalimanında para bozdurmayın, makinelerden kredi kartı ile alabiliyorsunuz nasılsa. Şehre gitmeyi bekleyin.

Şehirde ise her yerde farklı bir kur görebilirsiniz ve içeri girdiğinizde, bozacağınız paraya oranla komisyon alıyorlar. Biz Kiraly Caddesinin başında, Arapça yazılarda olan yerden bozdurduk, komisyon almıyor çünkü burası. Eğer başka bildiğiniz var ise yorum olarak yazabilirsiniz

◊ ŞEHİR İÇİ ULAŞIM ◊

Öncelikle havalimanından indikten sonra kolay yollu iki alternatifiniz var. 100E ve 200E otobüsleri.

100E havalimanından 3 durak ile direk merkeze gitmekte ve fiyatı 900HUF.

200E ise metro istasyonuna kadar götürüyor, oradan ise metroya aktarma yapmanız gerekiyor. Tek yön bilet 350 HUF.

Sizi uyaracağım nokta, özellikle otobüs binişleri ve metro girişlerinde görevliler bekliyor! Biliyorum tabii hepimiz biletimizi alıp biniyoruz ama yine de uyarayım dedim

Gelelim bilet fiyatlarına.

Tek yön bilet: 350HUF

Transfer bilet: 530HUF

10 kullanımlık bilet: 3000HUF

Ve Budapest Card. 24 saat 48 saat ve 72 saat seçenekleri ile hem müzelerde indirim sağlıyor, hemde ücretsiz toplu taşıma hizmeti var. Eğer gezeceğiniz müzeler, indirimli girmek istediğiniz yerler var ise tercih edebilirsiniz. Fiyatları 19,29 ve 37€ olarak değişiyor. 200E’de geçerli bu kart ama 100E ve füniküler de geçerli değil.

Detalı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

◊ BUDAPEŞTE ◊

Evet geldik nereleri gezelim. Gezmeye geldik tabi en önemlisi nereleri görmeli, nereleri gezmeli.

Szechenyi Lanchid — Zincir Köprüsü — Chain Bridge. Budapeşte, Buda ve Peşte bölgelerinin birleşiminden oluşuyor ve bu iki bölgeyi ilk bağlayan köprü Chain Bridge. 1839 yılında tasarlanıp, 1849 yılında ise açılıyor. Köprü yapıldığı zaman dünyanın en büyükleri arasındaydı. 1852 yılında ise girişindeki aslan heykelleri eklendi. 1898 yılında ise şu anda kullanılan ismi verilmiştir. Parça parça İngiltere’de üretilip, sonrasında Macaristan’a gemiler ile yüklenmiştir. 1914 yılında güçlendirilmiştir ama 18 Ocak 1945 yılında geri çekilen Naziler tarafından sadece kuleleri kalacak şekilde yıkılmıştır. 1949 yılında tekrardan yapılarak açılmıştır. Özellikle köprü girişinden Buda kalesi manzarası süper görünmekte.

◊ PEŞTE

Geldik peşte bölgesine. Manzara kısmını bırakıp asıl şehri yaşama vakti.

♦Kahramanlar Meydanı. Şehrin en önemli meydanlarından bir tanesi. Şehir parkının hemen önünde her alıyor, Güzel Sanatlar Müzesi ve Sanat Sarayı’na ev sahipliği etmekte. Meydanda Macarların 7 başkanı (Chieftain’ı tam Türkçeye nasıl çevrilir gelmedi aklıma) ve önemli ulusal liderlerin heykelleri ile Bilinmeyen Askerin Mezarı bulunmaktadır. Meydanın ortasındaki sütunun üzerinde Macar Kutsal Taç’ını tutan melek Cebrail’in heykeli bulunmakta.

Sol kısımdaki heykeller: İşçilik ve Zenginlik çifti / Savaş sembolü yılanlı adam / I. Stefan (Papa’dan kendisinin elçisi olduğuna dair tacı almakta) / I. Ladislaus / Macar Kralı Coloman / Macar Kralı II Andrew / Macar Kralı IV Bela / Macar Kralı I Charles / Macar Kralı I Louis

Sağ kısımdaki heykeller: Kadın barış heykeli / Bilgi ve Zafer çifti / John Hunyadi (1456 Belgrad Kuşatması) / Matthias Corvinus (Kral Matthias Alim’leri ile) / Istvan Bocskay / Gabrial Bethlen / Imre Thokoly / Francis II Rakoczi / Lajos Kossuth

♦Güzel Sanatlar Müzesi. 1900–1906 yılları arasında neoklasik yapıda yapılmıştır. Avrupa’nın bütün zaman dilimlerinden 100,000 üzerinde eser bulunmaktadır.

♦Şehir Parkı / Városliget. Kahramanlar parkının hemen arkasında yer alan bu park bir çok müze ve güzelliğe ev sahipliği yapmakta. Şehir içi böyle parklara hasret kaldığımızdan mıdır bilemiyorum, bizi baya etkiledi. Bunun bir ve belki de en önemli nedeni bence, yılbaşı gittiğimiz için, devasa bir buz pisti kurulmuştu. İzlemesi ve bunun manzarası bile inanılmazdı. Eğer vaktiniz varsa ve kışın gidiyorsanız burada buz pateni yapmanızı öneririm kesinlikle ama unutmayın inanılmaz sıra var. Parkın ortasına metro gidiyor ayrıca yürümek istemeyenler için.

♦Vajdahunyad Kalesi. Macaristan’ın 1000 yıllık tarihini kutlamak amacı ile 1896 yılında yapılmıştır. Özellikle şu anda Transilvanya, Romanyada bulunan Hunyad Kalesinden esinlenerek yapılmıştır. Şu anda kale Tarım Müzesi olarak kullanılmakta. Bu kalenin ayrı havası ise kendinizi Disney kalesinde veya büyülü bir şatoda hissediyormuş hissi vermesi size.

♦Széchenyi termal hamamı. Budapeşte deyince akla gelen en önemli şey hamam olabilir beklide paprikadan sonra. Finlandiya için sauna ne ise Budapeşte’de de termal hamamlar meşhur. Şehir parkının içerisinde yer alan bu hamam, şehrin en meşhur ve en turistik olanı ve dolayısı ile en kalabalık olanı. Biz gittiğimizde inanılmaz bir kuyruk vardı ve sizde görürseniz şaşırmayın ama şunu belirteyim sadece ön değil, sağ ve sol kısmında da hamamın girişler bulunmakta ve orada en azından sıralar dışarı taşmamıştı. Eğer gitme niyetiniz varsa mayonuzu havlunuzu yanınıza alıp gidin. İçeride satılmakta ama aşırı pahalı. Kiralamak isterseniz yine pahalı ve açıkçası kiralık bir mayo giymek istemem ben. İçerisinde çeşitli aktiviteler bulabilirsiniz. Sauna, masaj yüzme havuzları ve tabii dışarısı eksi kaç derece olursa olsun sıcacık sular. Kışın gitmesi keyifli bir aktivite olabilir soğukta sıcacık su ama hasta olmamaya dikkat edin. Son not, hamamda ayrıca partiler düzenlenmekte, gece farklı bir eğlence deneyimi yaşamak isteyen olursa web sitelerini BURADAN ziyaret edebilirsiniz.

♦Terör Evi Müzesi. 20nci yüzyıl faşist ve komünist Macar rejimi ile ilgili bir müze, aynı zamanda bu rejimler yüzünden hayatını kaybedenlere bir anıt olarak geçmekte. 2002 yılında açılmıştır. Berlin duvarının bir parçası, terör müzesi ile kahramanlar meydanı arasındaki yolda bulmak mümkün.

♦Parlamento Binası. Şimdi eğer buranın resmini çekmek isterseniz benim önerim nehrin karşı tarafında buda tarafından çekmeniz çünkü manzarası çok daha güzel. Şu anda hala Macaristan’ın en büyük ve Budapeşte’nin en yüksek binasıdır. Zincir köprüden ilerleyerek ulaşabilirsiniz parlamento binasına. Şu anda Macaristan ulusal meclisine ev sahipliliği yapmaktadır.

♦Tuna kıyısındaki ayakkabılar. Bir soykırım anıtıdır. II. Dünya Savaşı sırasında Oklu Haç Partisi’nin izlediği politikalar sonucunda ölen Yahudiler anısına Tuna Nehri’nin batı yakasına yerleştirilmek üzere, yönetmen Can Togay ile heykeltıraş Gyula Pauer tarafından tasarlanmış ve 16 Nisan 2005 tarihinde açılmıştır.

♦Aziz Stefan Bazilikası. Macaristan’ın ilk kralı Stefan’ın adı verilmiştir. 1920 yılına kadar Macaristan’ın en büyük 6’ncı kilisesiydi. Giriş ücretsiz. Şu anda Macaristan’ın en büyük üçüncü kilisesi. Yılbaşı hemen önünde güzel bir Noel pazarı kuruluyor. Ayrıca yılbaşında kilisenin dışına projeksiyon ise 3d gözlükle izlenebilen kar animasyonları yansıtılmıştı. Kral Stefan’ın sağ eli kilisede yer almakta.

♦Budapeşte Merkez Hali. Bence mutlaka uğramanız gereken bir hal. Zaten buraya giden Vaci caddesinde görülmeye değer. Halde hediyeliklerden Pazar alışverişi ne ararsanız bulabileceğiniz bir yer. Ayrıca üst kattaki restoranda güzel bir gulaş çorbası içebilirsiniz. Hediyelik konusunda buradan almamanızı öneririm şehirden daha pahalı, marketlerde bulabileceğiniz şeylerden ise çok daha pahalı. Artık biraz her şey bir arada ve turist noktası olduğundan şehir içi alternatiflere bakmakta fayda var alışveriş için. Ama şehirde bulamayacağınız pek çok şeyi burada bulabilirsiniz.

♦Dohany Sokağı Sinagogu. Avrupa’nın en büyüğü, dünyanın en büyük ikinci sinagogu. 3000 kişilik kapasitesi var. 1859 yılında yapımı tamamlanmıştır. Dekorasyonu kuzey Afrika İslam’ından ve orta çağ ispanyasından ilham ile yapılmıştır.

♦Yedinci Bölge. Şehrin kalbinin attığı bölge diyebiliriz. Değişik tarzda kafeler, barlar ve gençliğin çoğunun bulunduğu bölge. Ünlü bir bölge olunca daha modern olmasını beklerken tam aksine daha değişik tarzlar ile biraz hipsterımsı bir havası var ki, gidince mutlaka anlayacaksınız zaten.

♦Budapest Eye. Aziz Stefan Kilisesinin neredeyse yanında olan bu dönme dolap, şehir merkezinden şehir manzarasını izlemek isteyenler için güzel bir alternatif olabilir.

◊ BUDA

♦Buda Kalesi. Şehrin asıl eğlenceli kısmı Peşte iken ve daha çok görülebilecek şey varken, önce buda kısmını bitirmek daha güzel olabilir. Buda kalesine, Zincir Köprüyü geçtikten sonra ister yukarı yürüyerek ister füniküler ile çıkabilirsiniz. Tek yön 1200, Gidiş Dönüş 1800HUF. İlk 1265 yılında yapılıyor ama devasa barok saray 1749–1769 arasında yapılıyor. Buda kalesi, Kale Tepe’sinin uç kısmında, orta çağ, barok ve 19’uncu yüzyıl evleri ile ünlü Várnegyed olarak bilinen bölgede yer alıyor. 1987 yılında Dünya Mirası Alanı olmuştur. 1541–1686 yılları arasında kale Osmanlıların elindeydi ama kale güvenliği dışında onarım yapmamışlardır. Şu anda ise kalenin en büyük özelliği bence muhteşem manzarası. Hazır Buda Kalesindeyken gezebileceğiniz yerler.

♦Balıkçı Tabyası. Buda kelesindeki bu teras neo-gotik/klasik tarza sahip. 1895–1902 yılları arasında yapılmıştır. Buranın en güzel kısmı ise manzarası. Hem şehir manzarası muhteşem hem de kendinizi bir Disney kalesinde gibi hissediyorsunuz.

♦Matthias Kilisesi. Balıkçı tabyasının hemen yanında yer alıyor. Girişi ücretli maalesef. 1015 yılında klasik tarzda yapılan roman Katolik kilisesi. Şu anki hali ise 14’üncü yüzyılda gotik tarzda yapılıyor ve 19’uncu yüzyılda ise yenilenmiştir.

♦Hospital in the Rock — Bunker. 1930lu yıllarda Buda Kalesi mağaralarında yapılan hastanelerden adını almaktadır. İkinci dünya savaşına hazırlık olarak yapılmıştır. 1939 yılında başlayıp 1944 yılında tamamlanmıştır. Yaklaşık 40 doktor görevlendirilmiştir. Girişi biraz arkada kalıyor. Asansör ile inebiliyorsunuz.

♦Macaristan Ulusal Galerisi. Buda kalesindeki bu galeri 1957 yılında ulusal sanat müzesi olarak açılıyor. Her türlü Macar sanat eserini bulunmakta. Bunların içerisinde 19 ve 20nci yüzyılda Paris ve diğer batı şehirlerinde çalışmış Macar sanatçıların eserleri de bulunmaktadır.

♦Budapeşte Tarih Müzesi.Ulusal galerinin hemen yanında bulunuyor. Vaktiniz uzun ise tercih edilebilir ama kısıtlı vakitlerde zamanı daha iyi değerlendirebilirsiniz bence.

♦Gellert Tepesi. Buda kalesi sonrası, belki de kaleden önce, şehir manzarasının en güzel görüldüğü kısım burası olabilir. Budapeşte Avrupa’nın en iyi ışıklandırılan şehri seçilmiş bir şehir ve özellikle bu tepeye gece çıkmak çok daha güzel manzaralar sunmakta. Ayrıca Budapeşte Özgürlük anıtı burada bulunmakta. 1947 yılında Nazi Almanya’sı işgalinden kurtuluşa referans olarak yapılmıştır. Ayrıca Gallert bölgesine geldiyseniz, daha sakin olan Gallert hamamına girebilirsiniz. Gallert tepesinden Peşte’ye geçmek isterseniz ise Özgürlük köprüsünden geçiyorsunuz. Bu köprüden direk Budapeşte Merkez Hali’ne ulaşabilirsiniz ayrıca.

♦Margaret Adası. Yazın gidenler için şehrin karmaşasından (İstanbul’dan gelen için Budapeşte’de neymiş) kaçmak isteyenleri alacağımız ada. Antik Roma döneminden beri var olan bir ada burası. İngiliz tarzı ağaçlar çiçekler ve süslemeler ile donatılmıştır. Bazı ağaçların gövdelerinde hala II. Dünya Savaşı izleri görülebilmektedir.

◊ GECE HAYATI / EĞLENCE / YENİ YIL ◊

Yeni yıl için gitmişken önce bu konudan başlayayım. Yeni yıl çok tatlıydı. Daha doğrusu Noel atmosferi demek daha doğru olur. Noel pazarları, muhteşem ışıklandırmalar. Yine bir Türk insanının gördüğünden üzüldüğü manzaralar. Annem hatta anneannem yaşında kadınlar saçlarında renkli peruklar şapkalar, erkekler aynı şekilde çocuklarla herkes güzel bir şekilde eğleniyor, anın tadını çıkartıyor, herkes herkese saygılı ve o an mutlu, çok güzel bir atmosferdi. Prag ve Amsterdam sonrası biraz sönük kaldı yılbaşı gece yarısı çünkü şehrin düzenlediği resmi havai fişek sayısı az. Genelde insanların kendi attığı veya Buda kalesi tarafından atılan havai fişekler var. İzlenecek en iyi yer bizce Zincir Köprü tarafları.

Tanımıyoruz abiyi üstümüze geldi büyük bir sevgi ile :)

Gece hayatı ise biraz değişik. Ruin bar konsepti denilen bir olay var Budapeşte’de. Yani harabeleri eğlence mekanına çeviriyorlar. Bunun en iyi örneği ise Szimpla Kert. Erken gitmenizi öneririz, yılbaşının ertesi günü Pazartesi bile biz çıktığımızda deli kuyruk vardı. Ama değişik güzel bir atmosfer. Aynı zamanda yemek servisleri de var. Sadece gece açık değil yani. Bunun dışında clublara gitmek isterseniz ise önceden bilet lamanız veya rezervasyon yapmanız gerekebilir. Aldığınız zamana göre fiyatlar değişiyor çünkü. Eğer daha değişik bir deneyim isterseniz, yukarıda yazdığım gibi hamamda açık havada mayonuzla sıcak suların içerisinde farklı gece hayatı deneyimi elde edebilirsiniz.

Ice Swing Holiday. Bundan bahsetmezsem olmaz. Tesadüf yılbaşında Lindy Hop etkinliği bulmak beni çok mutlu etti. Güzel bir komüniteleri var. Dünyanın neresinden olursanız olun aynı dili bile konuşamıyorken beraber aynı dansı yapabiliyor olmak çok eğlenceli ve etkileyici oluyor.

Peki Budapeşte sokaklarını, pedalını çevirdiğiniz kendiniz ait bir bar ile geze fikri nasıl? Pedal Bar veya Beer Bike Tours olarak adı geçiyor. 30 Litre bira, arkadaşlarınızla şehri bira içerek gezmenin ayrı bir tadı olabilir ama kışın belki biraz zorlar. Detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Nehir Turu yapabilirsiniz. Peki bu turlar mutlaka tekne ile mi yapılmalı? Tabiki hayır. Eğer budapeştedeyseniz bunu otobüs ile de yapabilirsiniz. Evet, yüzen otobüsleri var nehir turu yapan! Detaylı bilgiye BURADAN bakabilirsiniz.

◊ BUDAPEŞTE VE TÜRKLER ◊

Buna özel bir kısım açmak istedim. Özellikle bana ilk dank ettiği an aslında dans ederken bir kadına türküm dediğimde, “AA Türk Macar dostluğunu bilirsin o zaman” oldu. Ve sonrasında evet dedim. Budapeşte’de gül baba türbesi, Atatürk anıtı, Atatürk caddesi görmeniz mümkün. Bir türk şehitliği ve Akıncılar Mezarlığı bulunmakta şehirde. Macar ulusal müzesinde ise Osmanlılara ayrılmış bölüm bulunmakta. Budapeşte hamamlarının bir çoğunun da Osmanlı zamanı yapıldığını söylememe gerek yok herhâlde.

Kanuni Sultan Süleyman tarafından ilk olarak 1526’da fethedilen Budin ve Peşte, bir buçuk asırlık bir Türk hakimiyetinden sonra 1686’da elden çıkmıştır. Türk idaresi sırasında, Karadeniz üzerinden Tuna yoluyla İstanbul’dan nispeten kolay ulaşılan bir beylerbeyilik merkezi olduğundan kolayca Türkleşmişti. Ticaret yollarının birleştiği bir yerde bulunan Budin ve Peşte, bir taraftan zengin bir ticaret şehri görünümü alırken, burada kurulan çeşitli vakıflar bu Orta Avrupa şehrine bir Osmanlı yerleşim merkezi manzarası vermişti. 1662 yılında burayı ziyaret eden Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Budin ve Peşte’nin etraflı bir tasviri bulunmaktadır. Evliya Çelebi, Buda’da 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 2 hamam, 8 kaplıca, 9 han, 1 saat kulesi ve 1 bedesten bulunduğunu bildirmektedir. Bunların çoğu bugün ayakta değildir. Sokullu Mustafa Paşanın yaptırdığı Mustafa Paşa Camii ve Türbesinin Mîmar Sinan’ın eseri olduğu bilinmektedir.

◊ NE YENİR? ◊

Ne yenir kısmına hesaplar ile başlamak istiyorum. Eğer bir lokantaya gittiniz menüden alacağınızı seçtiniz ve yedikleriniz 50HUF tuttu örneğin bunu biliyorsunuz ve hesap 60 geliyor. Bu konuda şaşırmayın çünkü değişik yüzde oranında servis ücreti alınmakta. %10–15 arasıdır genelde ama atlamamanızı öneririm. Genelde menülerin altında da yazar ne kadar servis ücreti alındığı.

Bir diğer konu yeme içme ile ilgili nedense bize aşırı pahalı geldi. Kur eskiden olduğu gibi 1€=2TL olduğu zaman için bile düşündüğünüzde pahalı. Noel marketinde bir çorba için 70 lira para söylediler mesela bize. Prag çok ucuz gelmişti mesela yeme içme ama aynı standartta düşünürken bir anda bir yükselme oldu Budapeştede.

♦E ne yenirse bir numara tabii gulaş çorbası. Bizim türlüye benziyor aslında. İçeriği baharat, et, soğan, domates, patates, bol paprika ve biraz erişte. Ayrıca yanında acı sos veriyorlar çorbanıza döküp acılık katmanı için. Acı severseniz inanılmaz güzel ve lezzetli bir acı ama fazlası da Khaleesi ejderine dönmenize neden oluyor. Azar azar ekleyip tadına bakın.

♦Tredlink. Prag’da delilerce yediğimiz bu tatlı burada Prag’dakinden 2 kat küçük diyebilirim boyut belki de daha fazla. Minik yiyorsunuz burada ve içine nutella sürmek yok sade veriyorlar. Bir diğer alternatifte ise nutellalı ve dondurmalı yapan yerlerde var. Yiyecekseniz dondurmalı nutellalıısını bulmanızı öneririm.

♦Bizler yılbaşı zamanı gittiğimiz için bu dönemden de örnekler vereceğim ve bir numaralı öneri tabii sıcak şarap. Sadece önerim, eğer Noel zamanı Noel marketinde içecekseniz, karton bardak değil, fincanda satan yerlere bakmanız, zira bardak sizde kalıyor ve üstünde Budapest Christmas Market diye yazıyor. Hem güzel hatıra hem de para/kalite dengesinde daha üst sırada.

♦Pazarlarda bizim denediğimiz iki alternatif tandır etinden burger ve lahana/salatalık turşusuydu. Burger inanılmaz keyifli ama benim için bile yerken, Joey’in şükran günü tavuğuna dediği gibi “Everest’im”di. Eğer hamburger gibi yiyebilirseniz tebrikler gerçekten. Yoksa elinize çatal almanın vakti geldi. Turşu ise değişik ama pek bizi açmadı çünkü tuzlu sirkeli bir tat yerine ekşi tatlı bir tadı var. Avrupa’da zaten turşuların en sevmediğim yanı budur ama içi lahana dolgulu bir salatalık turşusu denemedim demem hayatta.

♦Noel pazarlarında alternatifler çok fazla belirttiğim gibi. İsteyene sebze, isteyene tavuk, isteyene dana/domuz. Çok fazla aç kalacağınız düşünmem.

♦Cafe New York. 5 yıldızlı bir yemek deneyimi istiyorsanız sizi buraya alalım. Fiyatlar pahalı baştan söylemeliyim ve ilave servis ücreti var ama ortam atmosfer muhteşem. İç tasarımı saray içi gibi. Sabah kahvaltısına gitseniz bile canlı müzik var. Ama en önemlisi ne yerseniz ne tadarsanız, sunumu ve tadı muhteşem. Kapıda sıra bekleyebilirsiniz ama beklediğine kesinlikle değecek ve yorgunluğunuzu alacak bir yer. Ama kalabalık olma ihtimaline karşı benim önerim sabah gidip kahvaltı veya bir kahve/tatlıya oturmanız.

♦Street Food Karavan. Burası 7. Bölgeye giderken sinagogun ilerinde yer alıyor. Orta büyüklükte bir açık alan binaların arasında. Bu alanda ise ufak karavanlar, ortada ise masalar, sokak yemeği konsepti ile değişik lezzet deneyimi yaşayabilirsiniz.

♦Şarap testi. Açıkça bunu biz ayarlamadık. MagNet Közösségi Ház adlı mekânda, Lindy Hop dansı için gittiğim etkinliği düzenleyeler gündüz aktivitesi olarak düzenlemişti bunu. 6 değişik şarap ve Macar şarabının özellikleri, nereden geldiği anlatılıyor. Kişi başı bir şişe içilmiş olabilir ve ortada peynir tabakları humus ekmekler çok güzel bir deneyimdi.

♦Tokai şarabı. Ülkenin en önemli şarabı. Tokai bölgesinden gelen şaraplar.

♦Langos. Bizim büyük içi boş pişi veya çi börek gibi düşünebilirsiniz. Sadece hamur. Üzerine isteğe bağlı malzemeler koydurabiliyorsunuz. En popüler olanı ise ekşi kreme + kaşar kombinasyonu. Benim önerim mutlaka tadın ama 1 tane alın çünkü büyük porsiyon ve arkadaşlarla bölüşmek çok daha mantıklı.

♦Ördek boynu çorbası. Bazı yerlerde gulaşın yanında menüde geleneksel çorba olarak görebilirsiniz bunu. Suyu fazla şeffaf ve duru. Boyun eti güzel ama çok fazla gelmiyor maalesef ve kemikli olduğu için ayırmanız lazım. Fena değil tadı ama ben hep yoğun çorbaları sevdiğimden tattım güzeldi, bir daha gittiğimde içeceğim bir çorba değil ama.

♦Tavuklu Paprika. Burada tavukta paprika ile yapılıyor ve her yerde görebileceğiniz klasik bir yemek. Aslında biraz da Asya esintileri olan bir yemek isterseniz kesinlikle tavsiye ederim. Erişte veya minik hamurlar ile servis ediliyor.

◊ NE ALINIR? ◊

Önce belirteyim Tax free bulunmakta. 50,000 Forint alışveriş yapmanız gerekiyor bunun için.

Ne alacaksınız, tabii paprika! Şaka bir yana ciddiyim bu konuda. İsterseniz biber şeklinde kapların içerisinde olan daha güzel biberlerden alabilirsiniz veya sadece 50g’lık paketlerde olan hallerini alabilirsiniz. Burada önemli olan mümkün olduğunca marketten alın çünkü market veya souvenir, her yerde aynı markalar var zaten markette çok daha ucuza bulursunuz. Hediyelik eşya satan yerlerde yanında ufak bir tahta kaşık ekleyip 2 katı paraya satıyorlar.

Bunun dışı genel olarak klasik hediyelikler aslında. Tahta eşyalar veya seramikler, danteller bakabilirsiniz.

Eğer valiz sorununuz yok ise, yani uçakta aşağıya valiz bırakacaksanız, Tokai şarabı almanızı öneririm, free shoptan yine ucuza gelecektir.

Alışveriş için ise Vaci Caddesi, Fashion Street ve Merkez Hali’ne uğrayabilirsiniz.

AAAAAAA, Budapeşte’de bitti. Güzel anılar ile yeni bir yıla yeni umutlarla girdiğimiz bir şehir oldu. Klasik bir orta Avrupa şehri. Gezilecek yerleri az ve yakın görünse de şehrin tadını gerçekten çıkartmak için uzun bir zaman gerektiren güzel bir şehir. Ucuz bileti bulduğunuzda kaçırmayın derim.

Doruk kaçar. Herkese iyi seyahatler.

--

--

Doruk Buğday
Doruk BUGDAY

Seyahat Tutkunu / Yüksek Mühendis / Müzik Aşığı / Yemek Sevdalısı / Amatör Geek