Keynesyen fabrika olarak üniversiteler

K. D.
Dramatica News
Published in
2 min readApr 17, 2018

Önemli not: Bu yazı Hocaların Hocası rumuzuyla bilinen @hizcarpizaman ın Türkiye üniversiteleri ile ilgili Twitter tiradından derlenmiştir.

Dün gece gerçekleştirdiğim hesaplamalarla Türkiye’de bir üniversite öğrencisinin devlete nihai maliyetinin 519 TL/ay olduğuna ulaştım. Buna ilaveten an itibari ile üniversite sayımız 175'e yükselmiş durumda. 131bin öğretim görevlimiz, taşeron hariç 287bin de memur/işçi var.

Türkiye’de üniversiteleri Keynesyen bir fabrika olarak düşünün. 20–25 yaş arası insanları sınavla işe alıyor aylık 519 TL’ye. Normalde iş piyasasına girecek 2.8 milyon kişi ortalama 4.5 yıl için üniversite şirketinde öğrenci olarak işe başlıyor. ‏ Bu ‘öğrenci çalışan’ın 519TL/ay masrafı var ama ortalama 970TL harcama yapıyor her ay. Ayrıca, 450bin kişiye (Hoca, memur, işçi) iş sağlıyor

Bütün bu statik kaynak periferideki kentlere üniversite kitleri aracılığıyla hem kamu hem özel tasarruf enjekte etme işleviyle aktarılıyor. Buradaki maksat bilimsel üretim değil ‘daha hızlı cash-flow’ yaratmak. Bu nedenle tesis inşaatı ve personel alımı/kadroya gidiyor bütçe. Küreselleşmenin temel başarı formülü sıradan olanın ortalamasını yükseltmek kadar yıldız çıkararak katma değer nişlerine odaklanmak. İspanya liginin ‘kaliteli’ bir lig olması önemlidir ama Barcelona ve Real Madrid’in yıldızlığı pekiştirmesi ve sürdürmesi daha önemlidir. Çünkü farkı, katma değeri, hacmi, markayı yaratan onlar.

Ortalama kalite %6 artacağına bu yıldızlar %2 artsa geri dönüşü daha yüksek. AKP’nin ekonomi politikası daha başarılı bir ikinci lig takımı olmak için Süper Lig’e çıkmayı olanaksız kılacak bir kulüp yönetimi. Tesis, arsa, tahsis satarak süper lig artığı oyuncu transferiyle daha iyi bir takım kurarken güçlü bir kulüp olma şansını sıfırlıyor.

Normalde taşrada üniversite olmaz. 100 dershane üniversitesi kuracağına Kore gibi 6 yıldız çıkarmalıydı. Yapmadı, bedeli çok ağır olacak. Sözümona neo-liberaller “devlet fabrika kurmaz” diyorlar. Ama o üniversite diyip yıllık 17 milyar TL kaynak ayırdıkları şeyler daha kötü. Türkiye zaten çok kıt olan kaynaklarını üniversite şantiyelerine ve kalibresi çok zayıf akademisyenlere yatırdı. Bundan sonra başaramaz. Zaten bütün bu tercih silsilesi yüzünden temel bilimler, teknoloji ve mühendislik değil bol bol işletme gibi dershane bölümleri açıldı.

15 yıl sonra emekli maaşı ödemekte zorlanıp emekliliği yukarı çekerken oluşacak sosyal sorunları kim bilir ne sahte gerilimlerle örseleyecek . Bu vandal yönetim sistemik olarak sürdürülebilir değil. Sırttan atılacak. Üzücü olan, geriye kalacak enkaz anlamlı bir ‘yeni’ kurmaya yetmez.

Gelecekte doğru küçülmeyi formülize edebilecek siyasetçilere, analistlere ve ortak akla ihtiyacımız olacak. Strateji, vazgeçmeyi bilmektir.

--

--