Bir Ayrılık Acısı Olarak Sütten Kesilmek

27/01/2020 | Yazar: Suzan Demir

Düzensiz Editoryal
Düzensiz
3 min readJan 27, 2020

--

Sütten Kesilmek Oyunu / Zula Performance (2020)

Aziz Er’in oyunları kişilerinden ve dillerinden en yakın arkadaşım olur. Önce Nadya-Andre Breton Olmak şimdi de Sütten Kesilmek’in oyun kişisi çocukluğumuzun en ezilmiş yerinden fırlamış gibidir. Yetişkin iki erkeğin hıçkırıkları, hantal hayalleri, incitilmiş ve asla onarılamayan arazlarıyla karşılaşmak isteyenlerin mutlaka deneyimlemesi gereken bir oyun Sütten Kesilmek. Seçtiği kişiyi sahnede dibe, derine derine kazan metin sürekli kaçmaya ya da olmaya çalışan bir kişinin hikayesini sunuyor bize. Daracık bir bodrumda iç ve dış zamanın dışına çıkarak su sesleriyle beraber anne-oğul kimi zaman da baba-oğul çatışmasını dinliyoruz. Sayıklamaların hangisinin gerçek dünyayla hangisinin sürreal bir evrenle ilgili olduğunu kavramakta güçlük çeksek de parçalı parçalı öykülerden oluşan oyunda adeta bir yap bozu tamamlıyor gibiyiz. ‘’Çocukken insan herkesin evini aynı sanır ya!’ diyen anti-kahramanın cümlelerinde terk edilen, çeyiz sandıkları kırılan, evden kaçtı diye düğünü yapılmayan, dilsizleştirilen, 44 numaralı adamların ayakları altında ezilen kadınların çığlıklarını da dinliyoruz. Kimdir oyun kişimiz? Her yerden örselenmiş, dövülmüş, tartaklanmış ve en sonunda ‘’rezilce bir hayat’’ süren bir teşhirci. Anne ve babayla sağlıklı iletişim kuramamış bir ilişkinin yarattığı yaralar, çizikler ve boşluklar… Baba oyunda adı belirtilmeyen oyun kişisi için sert, gergin, zarar veren bir kişidir. Anne sarıp sarmalayan ama bir o kadar da aciz bir durumdadır. Oyunda annenin dilsizliği, ev-misafirler-çocuk üçlemesinde bir karakter olarak ortaya çıkmasına engel oluyor. Yazarın bu yolu seçmesi, olayı dramatik kılmak adına kolay bir yol gibi de görünüyor. Bodrum katında geçen sahneler hem bir içe dönüşü, hesaplaşmayı hem de bir vedayı sembolize ediyor. Hepimizin bildiği gibi vedalar hiçbir çağda kolay olmamıştır. Ayrılmaya, “öldürmeye“ çalıştığımız ebeveynlere veda etmek hiç kolay değildir. İsimsiz kişimizin yaşamında önce ‘anne’ vardır. Ondan kurtulmaya çalıştığı yıllarda da sembolik anneye göndermeler vardır metinde. Isırgan gibi. Kadınlarla annesiyle ilişkilendiği şekliyle bir araya gelmeye çalışan genç adam bize çocukluk dönemine dair ensestüel düşlerini aktarır adeta. Sütten Kesilmek’te anlatıcı, çocukluk döneminde yaşadığı evi, bodrum katını anlatırken aynı zamanda bir Avm’de kalabalıklar arasında yaşayan bugününden de söz etmektedir. Ve annesinin yanına götürmek istediği kendi gibi dertleri olan, dışlanmış, örselenmiş bir sevgilisinin de olduğunu öğreniriz, Isırgan.

Bodrum katına dönecek olursak anneyle çocuğun babanın bilmediği bir yerde saklanması aralarındaki gizli bağı gözler önüne serer. Bu mekan babanın fiziksel olarak da içinden geçemeyeceği ruhsal olarak da orada yaşananları tahmin edemeyeceği, hissedemeyeceği bir mekandır. Salt anne ve çocuğa ait bir yuvadır orası. Her ikisinin de kendisi olabildiği babanın şiddetine maruz kalmadıkları bir alandır. Anlatıcı bodrum katında annesini ararken sürekli ‘’Hadi anne gel ! Çık ortaya. Ne olursun gel’’ diye feryat eder. Annesini onun başına gelen felaketlerden koruyamamış bir çocuğun çaresizliği kulaklarımızda çınlıyor. Annesinin okul çağına gelene kadar sütten kesmediği, emzirmeye devam ettiği çocuk Klein’in dediği gibi hem erkek hem kız çocuğunun oral dönemde sütten kesilmesiyle dişil konum olarak adlandırıldığı dönemden sancılı bir şekilde geçer. Memeden mahrum kalan ya da anlatıcımız gibi mahrum bırakılmamış çocuk babayla bir rekabete girer. Bu rekabetin zorluğu bir yana anlatıcının sırf bu geçmişinden kaynaklı annesiyle cinsel ilişki arzusu hiçbir zaman dinmemiş ve bu sakatlık daha sonraki ilişkilerine de yansımıştır.

Sütten Kesilmek düşle gerçeğin birbirine yarenlik ettiği, izleyiciyi sarsan simgelerle çok daha özel yorumları hak ediyor olsa da şimdilik bu kadarıyla yetinip izleyiciye kendi ruhunun arka sokaklarına girme hakkını vermeliyim.

Düzensiz Dergi olarak yeni içeriklerden haberdar olabileceğiniz bir e-posta bültenimiz var: Üye Olmak İçin Tıklayınız

--

--