CHP Kadar Kafanıza Taş Düşsün!

Türkiye’de iktidar partileri kadar eleştirilen bir olgudur CHP. Hatta bazı durumlarda daha da ileri gidilir: Zemin hazırlayıcı olarak itham edilen CHP felaketlerin faillerinden bile daha çok eleştirilir. CHP eleştirisinin bir eleştirisini yapmanın zamanı geldi.

Özgür Özer
Düzensiz
4 min readNov 17, 2019

--

CHP kadar taş.

Fırat’ın kıyısında koyun kaybolsa bu CHP’den bilinir.

Daha önce Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan yanlışların belirli bir toplumsal kesime fatura edilmesinden bahsetmiştik. Adeta temeli bozuk bir binayı ele alır gibi günümüzdeki her sorunun kökünü en son ne zaman iktidara geldiğini dahi hatırlayamadığımız CHP de benzer bir kaderi paylaşır: “Kökü bereketsizdir”, bu ülkeye çakılan her çiviye karşıdır. Cumhuriyet değerlerini ve anayasayı savunmaya çalışırken dahi yerli ve milli değerlere düşmanlık yapmakla itham edilir. Adalet Partisinden gelen ekolün, muhafazakarların, İslamcıların yönelttiği CHP eleştirileri malumken, benim bu yazıda ele almak istediğim AKP muhaliflerinin CHP algısını incelemek.

Nedir CHP?

Genel kültür seviyesinde bir CHP hatırlatması yapalım. Birinci Dünya Savaşında büyük kayıplar veren Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken harpte aktif görev almış muharip generallerin başını çektiği bir ekip Türkiye Cumhuriyeti’ni kurar. Hepsi cephelerde savaşmış, Yemen’den Balkanlara kadar çeşitli bölgelerde görev almış askerlerdir. Cumhuriyet kurulur, askerler üniformaları çıkarır, sivil siyasete girişirler. Bu sivil siyaset de CHP çatısı altında başlar. Kurucu ideoloji, Balkanlarda gelişen milliyetçi hareketlerin sonuçları, Arap halkları ile Osmanlı askerleri arasındaki çatışmalar gibi çeşitli sebeplerin etkisi ve dönemin ruhuna uygun olarak kurucu ideolojide ciddi bir milliyetçilik etkisi görülür. CHP ideolojisini temsil eden altı oktan ikisi milliyetçilik ve devletçiliktir.

Biz Demirellerden, Türkeşlerden milliyetçilik dersi almayız. Sevgili kardeşlerim; biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil, Kıbrıs’ın topraklarına, Ege’nin deniz yataklarına yazmışız. — Bülent Ecevit

CHP’nin tarihinde aldığı en yüksek oy oranı olan %42 1977 seçimlerinde görüldü. Başbakanlığı döneminde Kıbrıs Barış Harekatına imza atıp sonrasındaki süreçte ambargolar sebebiyle zorlu bir ekonomik sürece katlanan Bülent Ecevit’e seçmen Cumhuriyet tarihinin en çok oy alan sol parti lideri unvanını bahşetmişti. Yakın dönemlerde ise özellikle Deniz Baykal yönetiminin siyasi çizgisi hepimizin malumu.

CHP’nin dönüşümü AKP mi olmalı HDP mi olmalı?

Türkiye’de muhalefetin CHP’den beklentisi çok farklı: Kimileri ideolojisiz bir parti olması gerektiğini, kimileri muhafazakarları da kucaklamasını arzularken; güncel olaylar çerçevesinde önemli bir kesim de partinin HDP’leşmesi (bu konuyu açacağız) gerektiğini savunuyor.

2018'in ilk günlerinde CHP’nin sosyal demokrat kanadından iki isim, Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner bir manifesto yayınlayarak partinin bir rotasının olması gerektiğini savunmuştu. İdeolojisizliğin övüldüğü günümüz dünyasında önemli bir adımdı bu. Her ne kadar içeriğinde benim dünya görüşüme uymayan noktalar olsa da ülkemizde kaliteli siyaset yapılmasını arzulayan herkes gibi bu kısa soluklu hareketlenmeyi olumlu karşılamıştım. Ancak CHP için reçete olarak sunulan dönüşüm fikri çerçeveden ziyade belirli kesimlere çiçek dağıtma beklentisinden ibaret oluyor.

Barış Pınarı Harekatı ve CHP

Barış Pınarı Harekatı’nın başlaması ile birlikte sol-demokrat muhalefet CHP’yi bu harekata karşı çıkmaya davet etti. CHP’nin meclisten geçen sınır ötesi harekat tezkeresine destek oyu vermesi eleştirildi hatta “tabana nasıl anlatacaklar” gibi söylemler dile getirildi. Yukarıda da bahsettiğimiz, CHP’nin hala bıraktığını ilan etmediği milliyetçi ve devletçi ideolojisi bir yana, tabanda farklı bir beklenti olduğu fikrinin kaynağını açıkçası ben de merak etmekteyim.

Kaynak: Istanbul Ekonomi Araştırma

İstanbul Ekonomi Araştırma’nın yayınladığı ankete göre CHP seçmeninin %64'ü Barış Pınarı Operasyonunu başarılı bulmuş. Buradaki nüansa dikkat etmemiz gerek: Ana muhalefet partisinin tabanına yöneltilen soru “Operasyonu destekliyor musunuz?” şeklinde olsaydı muhtemelen daha yüksek bir oran elde edilirdi. Anketteki bir diğer altı çizilmesi gereken sonuç ise harekatı en başarılı bulanların 18–24 yaş arasında en yüksek (%88,3) orana erişmesi. Önümüzdeki tabloda operasyonu hem başarılı bulan, hem destekleyen bir CHP tabanı ile birlikte milliyetçilik ve devletçiliğe daha çok meyleden bir gençlik kitlesi duruyor. Bu tabloda CHP’den, HDP-leşerek daha fazla oy alabileceğini iddia etmek pek gerçekçi olmayacak. CHP’nin AKP’leşmesine karşı “aslı varken kimsenin taklidine oy vermeyeceği” söylemi ise başka partilerin politikalarını tabanlarına rağmen kopyalamasını önerirken akıllarda tutulmalı.

Sonuç Yerine: Siyasi Partiler Kimi Temsil Eder?

Ekrem İmamoğlu gibi her kesimi kucaklamaya çalışan liderler bir yana, siyasi partilerin görevi belirli kesimlerin çıkarlarını temsil etmek olagelmiştir. Örneğin mevcut iktidarın yıllardır uyguladığı ekonomi politikaları büyük oranda kayıt-dışı çalışan KOBİ’leri kayırırken vergi yükünü beyaz yakalı çalışanlara, kayıt-dışı ekonomiye yapısal olarak dahil olamayan TÜSİAD üyelerine vs. bindirdi.

Daha önce estetik olarak benzer görünen politikaların aslında çok farklı etik ve teorik köklerden beslenebileceğinden bahsetmiştik. Siyasi partilerin de bu etik ve teorik köklerinin farkında olarak çıkarlarına odaklanması gereken kesimlerin farkında olması gerekir. Türkiye gibi siyasetin teoriyle ilgili insanları pek de tatmin etmediği bir ülkede bu gibi konuların tartışılması elbette daha fersah fersah uzaktadır.

Düzensiz Dergi olarak yeni içeriklerden haberdar olabileceğiniz bir e-posta bültenimiz var: Üye Olmak İçin Tıklayınız

--

--