İnsanlığın Yaptığı (belki de) En Güzel Keşifler…

Kitap İncelemesi

Muhsin Dogan
Düzensiz
3 min readAug 25, 2019

--

Bilimsel düşünce tarihi merak ettiğimiz ve bu merakı “sistemli” bir biçimde anlamaya çalıştığımız andan itibaren başlamakta. Gözlem yapabilmek, bunları yazıya dökebilmek dahası sistemli bir şekilde sınıflandırıp bunlardan sonuçlara varabilmek modern bilimin temelini oluşturmakta ve teknolojik ilerlemenin, bilimsel gelişmenin gündelik hayatımızda bu denli fazla kullanılabilmesine de olanak sağlamakta. Yaklaşık MÖ 3500 yılında Mısırlılar Nil Nehri taşkınlarını anlamak ve kötü etkilerinden kaçınmak için astronominin temellerini atmaya başlamışlardı. Daha sonra Babilliler gökyüzü ile temaslarını devam ettirdi. O zamanlar korku ve inancın şekillendirdiği bir başka tür sistemli bilgileri de biriktirmiştik. Örneğin, astrolojinin (ki spekülatif ve öznel bilgidir) ve astronominin (nesnel ve kanıta dayalı bilgidir) başlangıcı bu dönemlerde bu medeniyetler tarafından verilmiş oldu. Bu başlangıcın devamı ortak dil kullandığımız, kitaplarımızı paylaştığımız ve üretilen bilgiden şüphe ettiğimiz sürece “Modern Bilim”e doğru evrildi. Spekülatif bilgiyi ise duyguyla beslenen yanlarımız için bir tarafta tutup rasyonel düşüncenin bir sonucu olarak çevremizi anlamaya ve ilerlemeye devam ettik.

Kitaptan beğendiğim bir sayfa.

Bu süreç, o denli bir süreçti ki, içinde medeniyetlerin yükselişini ve düşüşünü, savaşlarımızı, büyük ekonomik buhranlarımızı barındırmasına rağmen “adanmış” zihinler kendi kulvarında hayatımızı kolaylaştıracak bir sürü gelişmeyi sağladı. İşte bu adanmış kişilerin yazılı kaynaklara dayalı “kısa” hikayesini Bynum (zor olan bir işi üstlenerek) Bilimin Kısa Tarihi ismiyle bir kitapta toplamış. Kitap 40 “kısa” bölümden oluşmakta. Spekülatif bilginin, bilimsel bilgiye dönüşmesinin tarihini MÖ 6000’li yıllardan günümüze kadar getirmekte. Bynum, atom fikrinin ortaya çıkmaya başladığı Yunan felsefesine de değinmekte ve Thales’ten, Anaxamander’den, Lucretius’tan fikirleri de satır aralarına yerleştirip okuyucuya sunmakta. İnsan vücudunun sırlarına çözüm ararken bulunan tekniklerin ve bilgilerin nasıl ülkeler arasında paylaşıldığını anlatırken tıbbın nasıl gelişmeye başladığını göstermekte. Batılı meslektaşlarının düştüğü oryantalizm tuzağına düşmemeye özen gösteren Bynum, bilimin doğu kökenlerini vurgulayıp, Arapçadan nasıl batı dillerine dönüşün yaşandığına da kısaca değinmekte. Kitapta rasyonel düşüncenin kökenini ararken yazar Descartes gibi Bacon gibi filozofları da ihmal etmemekte. Modern bilime gelmeden (spekülatif bilginin de tesir ettiği) simyacılık kurumunun ne denli önemli olduğunu bize gösteren Bynum, insanların “felsefe taşı” ve “ölümsüzlük” arayışlarının tüm dünyadaki yolculuğunu aktarmayı da gözler önüne sermekte.

“Devlerin omuzlarında” yükseldiğini dile getiren Newton’un Calculus ve hareket yasaları ile bilime getirdiği devrimsel yeniliklerin önemini anlatan Bynum, Einstein’i ise oyunun kurallarını değiştiren olarak nitelemekte. Bölümlerde merak uyandıracak ayrıntılara yer verilmekle birlikte modern fiziğin irdelendiği bölümlerin ardından jeoloji biliminin de gelişimine ve insanlık tarihi içindeki yerine de değinmekte. 33. bölümden sonra (kabaca 1950’ye kadar ki bilimsel gelişmelere ve ilerlemelere denk gelecek şekilde) kitabın devamında biyoloji alanındaki gelişmelerin, gen çalışmalarının genel tarihini özetlemekte. Sona gelmeden büyük patlama teorisinin arka planını irdeleyen Bynum bu noktada yine okuyucuyu merak ile başka kaynaklara yöneltecek satırları kitabına ustaca iliştirmiş.

Kitabın orijinali İngilizce dilinde. Türkiye’de ise Tufan Göbekçin tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Alfa Yayınları tarafından basılmış. Türkçe versiyonunun içinde editöryel hataların olması bazen okuyucuyu metinden koparabilir. Genel olarak karşılaştırıldığında çevirinin düzgün olduğu söylenebilir. Her iki versiyonda da bölümlerin başına özgün illüstrasyonların konması, bölümü okuyanlar için meraklandırıcı bir unsur oluyor. Hataların dışında kitaba dair bir eleştiri de kitabın alt başlığında da geçen “büyük patlamadan dijital çağa” ifadesinin karşılanamamış ve tabiri caizse abartı ya da ekonomik kaygılarla konmuş olmasının verdiği eksiklik hissi olabilir. (Bu ayrıntının sadece Türkiye’deki versiyonda olması da ayrıca düşündürücü.) Dijital çağ kısımları kitabın geneli içinde maalesef düzgün işlenmemiş durumda. Ayrıca, mantıksal olarak da, son bölümde verilen “büyük patlama” bilgisi okuyucuyu alt başlıkla hareket ettiğinde yanıltacak cinsten.

Sonuçta, kısa kitap yazmak epey zor bir uğraş, Bynum’a hakkını teslim etmek gerek. Ayrıca Yale Üniversitesi Yayınları’nın “Kısa Tarih..” (A little history of…) serisinin diğer kitaplarının da Bynum kadar iyi başka yazarları da kapsadığını hatırlatmak isterim. Özellikle tarihçi Gombrich’in Dünyanın Kısa Tarihi (A Little History of the World) serinin okunması gerekenleri arasında. Kim bilir belki onun da incelemesini ilerleyen günlerde buradan yayınlayabilirim.

EN: A Little History of Science William Bynum

Yale University Press, 2012 (e-kitap versiyonu okundu).

TR:Bilimin Kısa Tarihi — Büyük Patlamadan Dijital Çağa William Bynum (Çeviren: Tufan Göbekçin)

Alfa Yayınları, 2019 (karton kapak)

Düzensiz Dergi olarak yeni içeriklerden haberdar olabileceğiniz bir e-posta bültenimiz var: Üye Olmak İçin Tıklayınız

--

--

Muhsin Dogan
Düzensiz

PhD in Sci. and Tech. Pol. Studies at METU. Nowadays working on history of science and technology. Nature servant and Space lover. Star Photographer.