“Neden Yazıyorum”

ya da “Aslan İle Tekboynuz: Sosyalizm ve İngiliz Dehası”

Ali DURŞEN
Düzensiz
4 min readSep 15, 2018

--

Künye

George Orwell’in 4 denemesinden oluşan toplama dilimize Sel yayıncılık tarafından 2013 yılında kazandırılmış. Şu an 5. baskıda olan kitap 101 sayfa, ön/sonsöz bulunmamakta. Çevirisini tatmin edici bulduğumu söyleyebilirim, kafamı şaşkınlık içinde kaşıdığım bir vaka olmadı.

Denemeler

Kitapta sırasıyla Neden Yazıyorum, Aslan İle Tekboynuz: Sosyalizm ve İngiliz Dehası, Bir İdam ve Bir Fili Vurmak başlıklı dört deneme var (ancak son ikisi, Orwell’in edebi kimliğiyle birlikte, gerçek-hikaye olarak da adlandırılabilir) ve bence burada yayınevinin kitaba ettiği en büyük haksızlığı adlandırmada yaptığını görüyoruz: 101 sayfalık içeriğin 74 sayfası Aslan İle Tekboynuz’a ait, ayrıca okuyucuyu en sarsacak kısmın o olduğu da söylenebilir. Belki bir yazarın neden yazdığı sorusunun daha kolay pazarlanacağını düşünmüşlerdir ki haklı da olabilirler: 8 aydır elimi sürmediğim bir “yazmanın savunusu” taslağım olması sebebiyle Orwell’in bu konudaki gerekçelerini merak ederek aldım bu kitabı. Gene de bu kararları ağzımda kötü bir tat bıraktı.

Neden Yazıyorum: Orwell’in bir yazar olarak kendi envanterini çıkarmasıyla başlayan bu deneme, sonra belli derecelerde evrenselleştirilebilecek 4 temel itki saymasıyla devam ediyor: Egoizm, estetik haz, tarihsellik, politiklik. Burada son maddeden bir kısma özellikle dikkat çekmek istiyorum:

Hiçbir kitap politik eğilimlerden gerçekten bağımsız değildir. Sanatın politikayla hiçbir ilgisinin olmaması gerektiği fikrinin kendisi de politik bir tutumdur.

Orwell son olarak kendi politik kimliğiyle ve eserlerini bu kimlikten ayıramayacağıyla barışmasını, bu süreçteki arada kalmışlığını anlatıp denemeyi tamamlıyor.

Bir İdam — Bir Fili Vurmak: Bu iki deneme Burma’da (bugünkü Myanmar) rütbeli bir İngiliz polis olarak geçirdiği 5 seneden iki anı şeklinde. Fikri bir temaları olsa da herhangi bir edebiyat dersinde kısa hikaye örneği olarak okutulabilecek eserler. Bir İdam, adından da anlaşılacağı üzere, koluna girip ipe götürdükleri bir mahkumun son dakikalarını ve bu vesileyle kurumsal cinayetin gayriahlaki doğasını ele alırken Bir Fili Vurmak ise emperyalizmin içsel çelişkilerini ve güç konumunun kalabalıklara karşı bir sorumluluk, bir eli kolu bağlanmışlık konumu olduğunu öldürmek zorunda olduğu bir fil üzerinden göstermeye çalışıyor.

Aslan İle Tekboynuz: Sosyalizm ve İngiliz Dehası

Birleşik Krallık arması

Kurgu olsaydı bir novella olabilecek uzunluktaki bu deneme kendi içinde daha küçük altbölümlere ayrılan üç bölümden oluşuyor: İngiltere, Sizin İngiltereniz; Esnaflar Savaşta; İngiliz Devrimi.

Bu denemeyi sol yazın açısından çok ayrık bir yerde görüyorum. Aynı zamanda Orwell hakkında söylenen “aslında Kraliçe için çalışan bir istihbaratçı” komplo teorisinin doğasını da daha iyi anlıyorum. Ülkemizdeki en baskın sol gelenek SSCB güdümündeyken Orwell -kendi zamansallığı çerçevesinde- kesinlikle değil, hatta bu yaklaşımdakileri şiddetle eleştiriyor. Kimileri için bu durumu başka türlü açıklamk imkansız. Ancak haksızlık olmasın, Orwell bu yazıda herkesten şikayet ediyor. Bir gece vakti Alman bombardmanı ve yaylım ateşi altında yazılan bir yazının bu kadar agresif olmasına ben şahsen anlayış gösteriyorum.

Orwell önce Marksist ideolojinin sınıf bilincinin ulus kimliğine baskın geleceği fikrini eleştirerek başlayarak bunun ne 1914–1918¹, ne de o anki (yazılış tarihi 1941) savaşlarda geniş ölçekte gözlendiğine dikkat çekiyor. Ardından İngiliz siyasi ve ekonomik sistemini eleştirmeye başlıyor ve uzun bir süre durmuyor. Heyecanı kaçmasın diye tam detaya girmeyeceğim ancak İngilizlerin vatanseverliğini bile biraz lakayıt, faşizme dönüşemeyecek buluyor; yöneten sınıfı ise yaşadıkları sistemin çelişkilerini görmemek için kendi kendilerini aptal ve cahil bırakmış olmakla suçluyor. Uzun bir süre boyunca İngiliz umursamazlığından, sürekli olarak yanlış kararlar alınmasından, Alman faşizminin doğasını tam olarak tartamamalarından; İngiliz yönetenlerinden, solundan, ortasınıfından şikayet ediyor. Yazı sonuna yaklaşırken de Sovyet değil ama kendi anladığı türden sosyalizmin İngiltere için kaçınılamaz olduğunu ve bunun için elini taşın altına koyacak türden bir programı ileri sürüyor. Bu denemeyi, şikayet ettiği (ve belki bizim de kendi tarihselliğimizde şikayet ettiğimiz) muhalefetten ayıran en önemli parçası, şikayet etmenin ötesine geçip — ama mümkün ama imkansız — bir talepler listesi koyabilmesi.

Sonunda

George Orwell, her şeyden önce, bir sanatçı. Bununla kastım yazdığını okumanın kendi başına bir estetik hazza imkan verdiği, ve başka çağdaşı aydınların aksine fikirleriyle okuyucuyu yormadığı. Bu, söylediği şeylerin basit veya ucuz olduğu anlamına gelmiyor ancak kullandığı ifadeler (örneğin “sürahi kadar bomboş biri”) bana kahkaha attırabildi. Peki verdiği mesaj? 3 ufak denemede inanılmaz bir fikir yok belki ancak onları bu şekilde görmenin zararı da yok. Aslan İle Tekboynuz ise çeşitli sebeplerle çok daha faydalı: İlki, 2. Savaş hakkında, gerçekleştiği sırada kaleme alınmış bir deneme okumak. Tarihi her zaman kazananların kaleminden okumanın zararları olabilir, bu denemedeyse “iki aya düşebiliriz” şüphesini görmek mümkün. İkincisi, bu derece bir ümitsizlik altındayken dahi kaybedilmeyecek bir cesaret örneği bizim için de ilham verici olabilir. Son olarak da, bir şeyi sevgiyle ele almanın onun geliştirilmeye açık yönlerini inkar etmediğini göstermesi çok önemli. Bir şeyi (bu durumda İngiltere ama liste genişletilebilir) sevabı ve günahıyla sevebilmek, bunun mümkün olduğu fikri, bizi kolaylık ve sıklıkla içine düşebileceğimiz karamsarlıktan koruyacaktır.

  1. İlginçtir, yazı boyunca hep 1914–1918 Savaşı tabiri kullanılıyor ve hiç 1. Dünya Savaşı denmiyor.

Düzensiz Dergi olarak yeni içeriklerden haberdar olabileceğiniz bir e-posta bültenimiz var: Üye Olmak İçin Tıklayınız

--

--