Osman Kavala Meselesi: Sivil Toplum Nedir?

Türkiye Osman Kavala’yı havaalanında göz altına alınması ile birlikte tanıdı. Aslında sivil toplum dünyasında adı bilinen, çok ön planda olmasa da desteği her zaman hissedilen bir kişi. Kavala’nın belirli odaklar tarafından isminin öne sürülmesi ile başlayan ve tutuklanması ile devam eden süreç ne anlama gelebilir?

Özgür Özer
Düzensiz
4 min readOct 23, 2017

--

Kendisi hakkında yapılan olumsuz haberlerde Avrupa Parlementosunda çekilen fotoğrafının kullanılması çok şey anlatıyor.

Sivil toplum kavramı Türkiye’de pek anlaşılmayan bir olgudur. Hayır hasenat işleri dışında kalan alanlar halkın geneline yabancıdır; derneklerin ve vakıfların profesyonel çalışanlarının maaş alması bile genel için hazmedilmesi zor bir durumdur ve birilerinin duygu sömürüsü yapması olarak algılanır.

Özellikle batı dünyasının ikinci dünya savaşı sonrası üzerinde fikir birliğine varmış göründüğü liberal demokrasilerde sivil toplum kuruluşları (STK) bir güç unsurudur. Yasama-yürütme-yargı ve basın gibi demokrasilerin vazgeçilmezi (!) unsurların yanında liberal demokrasilerde STK’lar toplumun dönüştürülmesinde ellerinden geleni yapar.

STK’ların güçleri sınırlıdır, zira sivil olmak zorundadırlar. Devlet politikalarına ve devletin dönüştürücü gücüne karşı çıkanlar, mesela çocuklarını imam hatiplere göndermek istemeyenler, devletin nüfuz alanından çıkmak ya da şiddete maruz kalmayı göze almak zorundadır. STK’ların gücü ancak fikri mücadele zemininde kendisini gösterebilir, bürokratik olmayan yapıları ile esnek olsalar da silahlı devlet gücüne karşı savunmasızdırlar.

Dünyanın en tartışmalı sivil toplum figürü belki de George Soros’tur. Sovyetlerin çökmesinden önce Açık Toplum Vakfı ile kapalı rejimlerin açılması ve Doğu Avrupa ülkelerinin komünizmden kurtulması için başta kendi serveti olmak üzere çeşitli kaynakları kullanarak mücadele edilmesinde önemli rol oynamıştır. Karl Popper’ın öğrenciliğini yapmış olan Soros günümüzde özellikle küreselleşme karşıtı siyasi akımların bir numaralı düşmanı olarak göze çarpmaktadır.

Osman Kavala ise genel olarak George Soros’un yerli bir modeli olarak görülmekte. Kendi servetini sivil toplum mücadelesi için kullanan Kavala, İletişim Yayınlarında kurucu, TESEV, Açık Toplum Enstitüsü, Tarih Vakfı, Helsinki Yurttaşlık Derneği, Açık Radyo gibi kuruluşlarda ise yönetici ve destekleyici olarak göze çarpmaktadır.

Süreç Nasıl Başlıyor?

Türkiye’de iktidar, devlet organlarıyla, medyasıyla ve muhalefetiyle eşine az rastlanır güçte bir makineyi andırıyor. Tek bir merkezden yönlendirilerek gerçekleştirilen operasyonlarından sonuncusunun ise kurbanı Osman Kavala. Öncelikle çeşitli gazetelerde hakkında olumsuz haberler yapılmaya başlanıyor. Suçlamaları ise iktidar makinesinin günümüzdeki halini özetleyecek kadar trajikomik: Seçimlere giren bir partiyi, yani HDP’yi desteklemek, Cumhuriyet (1923–2017) Tarihinin en önemli toplumsal olayı olan ve ben dahil milyonlarca insanın aktif olarak katıldığı Gezi Olaylarını organize etmek ve desteklemek. Siyasi bir parti kurmaya çalışan Meral Akşener ile akraba olmak.

“Gezi’de parmağı var” — Yeni Şafak

Türkiye’nin En Büyük Azınlığı Olarak Türkiyeli Batılılar

Başta yukarıda adı geçen sivil toplum kuruluşları olmak üzere Türkiye’de Türkiyeli Batılıların temsil edildiği bir avuç sivil toplum kuruluşundan başka bir alanları kalmamış gibi hissediliyor. Batı düşmanlığının geniş kesimlerce kabul bulduğu ülkemizde batılı standartlarda, hatta adını koymak gerekirse modern liberal bir devlet yapısıyla yaşamak isteyen bir avuç aydının işi çok zor görünüyor. Otellerdeki etkinliklerde bir araya gelmesiyle, uluslararası aktivist çevreler ile sürekli irtibat halinde olmasıyla tepki çeken bu kesim için devlet baskısı bir eşiği daha geçmiş gibi görünüyor. Kavala’ya yöneltilen “ Osman Kavala, Paris doğumlu, Robert kolej mezunu, Üniv İngiltere’de bitirmiş, adına bakarsan Türk, ya şu tipine bakarsan ! Neyse ..” eleştirisi de aslında sürecin arkasındaki zihniyetin en azından tabanını özetler nitelikte.

Soykırıma davet ettiği için Rusya’da çalıştığı üniversitedeki işinden çıkarılan Dugin, Başbakan ile birlikte. (Kasım 2016)

Batıdan Kopma, Avrasya’ya Merhaba?

AİHM’in KHK mağdurlarını daha ne kadar görmezden geleceği ve bu süreçte Türkiye Devletine ne kadar daha kredi açacağı gibi konular bir yana, Türkiye’de esen Batı karşıtı ve Avrasyacı dalganın iç politika üzerinden okunması en azından bugün için çok daha mantıklı bir pozisyon. Ancak iç politika malzemesi edilen uluslararası siyasi söylemlerin AB ve ABD kamuoyu tarafından ciddiye alınması ve yurt dışı seyahatlerinde Türkiye güvenlik güçlerinin yabancı ülke vatandaşlarına (ve hatta vekillerine) şiddet uygulamayı sıradan bir uygulama haline getirmesi Batı ile kopuşu gittikçe yaklaştırıyor. Kuruluş felsefesinde dahi Batı kampının bir parçası olmak olan, NATO’nun ilk ve en önemli üyelerinden birisi olan ve onlarca yıldır bir şekilde AB sürecinde bulunan Türkiye için bu kopuşun sonuçları elbette siyasi eliti dışında pek iyi olmayacak.

Sonuç ya da Yaklaşmakta Olan

Her ne kadar ülkeyi yönetenler kendilerinin ve çevrelerinin iktisadi ve siyasi çıkarları dışında bir şeyi umursamıyor olsa da, Türkiye büyük ihtimalle makro-politik olarak kamp değiştirmeyecek. Ancak devlet iç politika, vatandaşları ile ilişkisi ve özellikle sivil topluma karşı tavrı ile Avrasyalaşmaktan geri durmayacağa benziyor. Devletin belirlediği çerçevenin dışındaki her ses, mücadele biçimi, yaşam tarzı ve siyasi hareketlenmenin bastırılacağı çoktan müjdelenmiş durumda.*

Batılı yaşam tarzına sahip olan ve yaşadığı ülkeyi bu çerçevede dönüştürmeye çalışanlar için kumdan kaleler birer birer yıkılmaya devam ediyor. Adım adım sıkıştığımız bu günlerde gettolarımızdan başka kaybedecek bir şeyimizin kalmadığı bir kez daha net bir şekilde hissediliyor.

  • bu konu hakkındaki daha önceki yazılarımız için 1 2
    *yazıda geçen batılı ve avrasyalı kavramları günümüzde gözlemlenen iki siyasi kutbu ve özellikle bu kutuplardaki ülkelerde devletin nasıl işlediğini anlatmak açısından özellikle seçilmiştir.

Blog yazılarımın yanında artık bir YouTube kanalında fikirlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Düzensiz’deki makaleler hakkında yorumlar da içeren, yazarların konuk olacağı programlarımı takip etmek için:

Düzensiz Dergi olarak yeni içeriklerden haberdar olabileceğiniz bir e-posta bültenimiz var: Üye Olmak İçin Tıklayınız

--

--