Sosyal Politika Nedir, Ne İşe Yarar

Zeki Seskir
Düzensiz
Published in
5 min readFeb 12, 2017

Bu yazımızda basitleştirerek sosyal politika kavramından ve bu alandaki iki düşünce akımından bahsedeceğiz. Rasyonel ve olgusal tasarım kavramlarından, bunların gereklerinden ve sosyal politika altyapılarına değineceğiz. Son olarak da Türkiye’de sosyal politika kapsamına giren bazı örneklerden ve politika yapıcılığın bazı temel problemlerinden dem vuracağız.

Sosyal Politikacılık

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı isimli bir kuruma sahip bir ülke olarak sosyal politika kavramına dair oldukça kısıtlı bir anlayışa sahibiz. Sosyal yani Türkçe karşılığıyla toplumsal kavramı duyan kişiye toplumla alakalı her şeyi kapsayan bir şemsiye kavram imajı uyandırır. Bu nedenle insanlar devletin izlediği her politikanın, yürürlüğe koyduğu her yasanın sosyal politika kapsamına girdiği düşüncesine kapılabilir. Fakat uygulamada bu böyle değildir ve sosyal politika kapsam bakımından sınırlandırılmış bir alandır. Temel olarak toplumun ve bireyin hayat kalitesini yükseltmek ve genel bağlamda refah üretmek için geliştirilen araçlardan münferit bir alet kutusudur sosyal politika. Peki nasıl yapılır ve nelere dayanır?

Nasıl başlanır

Öncelikli olarak sosyal politika geliştiren kurum ve kuruluşların bir amaca sahip olması gerekir. Amacı olmayan sosyal politika olmaz. Bu amaç “ülke çapında suç oranını düşürmek” gibi genel bir çerçeve olabilirken “kentsel dönüşüme uğrayan bölge halklarının yeni oturma alanlarına geçişini kolaylaştırmak” gibi dar kapsamlı da olabilir, hatta bunu bir coğrafya veya şehir/bölge/ilçe ile sınırlandırarak odaklı politika da üretilebilir. Ek olarak bir sosyal politikanın hedefleri olması gerekir. Eğer uzun çaplı bir politika yürütülecekse bu hedefler zaman içinde güncellenebilir cinsten olmalıdır. Örneğin suç oranını düşürmek amaçken hedefler ‘5 yıllık süreçte cinayet oranlarında %50’lik düşüş’ gibi başarı veya başarısızlığın açıkça görülebileceği cinsten olmalıdır. Bu hedefler ‘güvenliğin artması’ gibi afaki şeyler seçilmemelidir çünkü hedefe ulaşılıp ulaşılamadığını ölçmek için yapılan etki araştırma çalışmalarında güvenliğin artıp artmadığına dair kesin bir sonuç almak mümkün değildir. Yani politika tasarım sürecinde etki araştırma çalışmalarının nasıl yapılacağı da tasarlanmalı ve hedefler buna göre konulmalıdır. Bir diğer seçenek olarak hedefiniz vazgeçilmezse bu hedefe erişilip erişilemediğini görebilmenizi sağlayacak etki araştırma araçlarını geliştirmek de politikanızın bir parçası olmalıdır.

Sosyal politika tasarlamanın en kolay başlangıcı toplumsal bir sorunun çözülmesi veya toplumsal bir geriliğin kapatılması şeklindedir. Bu da aslında politika yapıcının göz önünde bulundurduğu ideolojik yaklaşımlara göre değişir. Örneğin ülkenin endüstriyel iş gücü kapasitesinin düşük olması eğer bir sanayileşme hamlesi planlanıyorsa sorundur, fakat bir tarım toplumu için sorun değildir. Ya da aynı şekilde ülke çapındaki okuryazarlık oranlarının düşük olması eğitimli bir halk isteniyorsa sorundur, fakat faşist bir diktatörlük için bu sorun teşkil etmeyebilir. Dolayısıyla evrensel bir sosyal politika havuzu yoktur, her ülkenin o toprakları ve insanlarını tanıyan politika yapıcı uzmanlarına ihtiyacı vardır.

Rasyonel ve olgusal tasarım

Bu iki düşünce akımı temelde politika tasarım süreçlerine nasıl yaklaşıldığına dairdir. Rasyonel bir politika tasarımı kuram ağırlıklıdır. İnsanların sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak istediğimizi varsayalım. Kuramsal olarak burada izlenebilecek pek çok yol vardır, insanların fiziki erişimini kolaylaştırmak amacıyla hastaneler açmak, insanların ekonomik erişimini kolaylaştırmak için muayene ücretlerini düşürmek veya insanların zamansal erişimini kolaylaştırmak için hastaneye gidecek çalışanlara izin verilmesini zorunlu hale getirmek bunlardan yalnızca bir kaçıdır. Oysa olgusal tasarım daha pratik gerçeklere dayanır. İnsanların sağlık hizmetlerine ‘neden’ erişemediğine dair toplumsal olguları incelersiniz ve politikanızı bulgularınız üzerinden şekillendirirsiniz. Örneğin çalışmanız size bir bölgede insanların hastaneye gitmesinin önündeki en büyük engelin ulaşım olduğunu gösterebilir, böylece siz de hastaneye ucuz toplu taşıma sağlanması yönünde bir politika aracı geliştirebilirsiniz (bu elbette genel politika tasarımı içinde ufak bir yer kaplar).

Türkiye

Ülkemiz sosyal politika araçları bağlamında sayıca fazla, nitelik olarak da tartışmalı ancak iyi düzeyde araçlara sahiptir. Fakat ne yazık ki ülkemizdeki tasarımlara etki araştırmaları nadiren dahil edilmekte, bu nedenle de uygulanan politikanın istenen amaca hizmet edip etmediğine dair aktüel bir veriye ulaşmak güçleşmektedir. Elbette bu durum yalnızca bizim ülkemize özgü bir sorun değildir, sosyal politikada etki araştırma çalışmaları ciddi olarak yirminci yüzyılın ancak sonlarına doğru ele alınmaya başlamıştır. Bunun ülkemizde de ciddi bir sorun teşkil eden temel nedenlerinden birisi etki araştırmalarının pahalı ve zor olmasıdır. Pahalıdır çünkü ciddi ve nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyar ve bu insanların hizmetlerini satın almak (örneğin sözleşmeli memur işe alıp sonra maaşlarını ödemek) politikaya ciddi bir maliyet ekler. Zordur çünkü sosyal politika alanında ilerleyen çoğu ülkenin onlarca milyon vatandaşı vardır, bir genel çerçeve politikasına dair yapılacak etki araştırma çalışması en az binlerce insandan detaylı bilgi alınmasını gerektirir. Dünyanın ileri gelen üniversitelerinde yalnızca etki araştırma çalışmalarına yönelik lisansüstü düzeyde programlar bulunmaktadır.

Temel problemler

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere en temel problemlerden birisi uygulanan politikanın potansiyel ve sonuç analizi etkilerini ‘görebilmenin’ yüksek maliyeti ve zorluğudur. Ek olarak politika uygulamalarının kendisi de bazen maliyetli olabilir. Topluma direk müdahale şeklinde olanlar tepkisel etkiler doğurabilir. Fakat politika yapıcılığın en temel problemi taşma etkisidir. Taşma etkisi uygulanan politikanın kapsamı dışındaki alanlarda yarattığı öngörülemez sonuçlara denir. Öngörülemez diye vurgulamak gerekir çünkü iyi bir politika tasarımında uygulama alanı dışında oluşacak etkiler de hesaplanmalıdır. Örneğin işgücünü endüstrileşmeye uygun hale getirirken köylü-çiftçi sayısında oluşacak olan düşmenin ülkenin tarım ve hayvancılık sektörüne, kırsalın toplumsal ve kültürel yapısına, teşkil edebileceği güvenlik sorunlarına dair önceden düşünüp politikayı buna göre tasarlamak gerekir. Ancak elbette politika yapıcının öngöremeyeceği bazı sonuçların olacağı da kabullenilir. Misal New York’ta suç oranlarını azaltmak için uygulanan polis baskısının kendisini Amerika’nın iç eyaletlerinde ırksal gerilim olarak göstermesi buna bir örnektir (öngörülemez olması bu örnekteki gibi ‘ne biçimde’ olacağının öngörülememesi de olabilir). Ya da bir diğer örnek KOSGEB’in kadın girişimcileri desteklemek amaçlı uyguladığı teşvik politikalarının evin babasının batmakta olan şirketini karısının veya kızının üstüne geçirerek KOSGEB’in kapısını aşındırması ve buna binaen bağkur mükellefi kadın sayısının sıçrama yapması olabilir. Bu da bağkur kaynaklı sağlık ödemelerinin türünde ve boyutunda değişiklik yaratıp sağlık sistemini etkiler, bunun yarattığı etkilerse öngörülemezdir.

Toparlarsak

Yazımızda sosyal politika kavramının basit temellerini anlatmaya çalıştık. Politika yapıcıların nasıl bir süreçle bu işlere dahil olduğundan bahsettik. Unutulmaması gereken şey burada politika yapıcıların milletvekili veya bakan değil bürokrat ya da akademisyen olması gerektiğidir. Politika yapıcılar politikayı tasarlar ancak yürütme ve uygulamasında aktif rol almaları zorunlu değildir. Rasyonel tasarımın güçlü bir ekol olmasına bunun da etkisi olduğu iddia edilebilir. Hem tasarlama sürecini daha masa başı bir uğraş kılması hem de aslında alternatifine oranla daha düşük maliyetli (bu nedenle milletvekilleri veya bakanlar tarafından kabul edilmesi daha olası) politikalar üretmesi bakımından rasyonel tasarım bir politika yapıcı için daha kazançlıdır. Ancak toplum bir bilgisayar programı olmadığı için rasyonel tasarımın ürünleri, özellikle de uygulanacakları topluma dayalı kuramlarla geliştirilmedilerse genelde başarısız olmaktadır. Sahaya çıkıp insanları görmeden, onların sorun olarak gördükleri şeylere vakıf olmadan üretilmeye çalışılan çözümler kör topal doğacaktır. Bu nedenle de işler sosyal politikaların aslında ucuz ve kolay şeyler olmayacakları, toplumsal sorunları çözmenin meşakkatli bir uğraş olduğu hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.

[Türkiye’de politika yapıcılık üzerine bir kaynak: Turkish Policy Quarterly]

Düzensiz Dergi olarak yeni içeriklerden haberdar olabileceğiniz bir e-posta bültenimiz var: Üye Olmak İçin Tıklayınız

--

--

Zeki Seskir
Düzensiz

METU \\ M.Sc. — Physics and STPS \\ Ph.D. candidate — Physics \\ Part-time blogger on http://www.duzensiz.org/.