Starbucks Size Ne Satar?

Sosyal medyada olsun, arkadaş sohbetlerinde olsun düzenli olarak Starbucks tartışması çıkar: Bir kahve o kadar eder mi? Starbucks’a gidenler kendilerinin havalı olduğunu mu sanmaktadır? Cevap aslında Starbucks’ın ilk kurumsal yatırımcısı ve iki kez CEO koltuğuna oturan Howard Schultz’un yazdığı kitapta saklı.

Özgür Özer
Düzensiz
2 min readMay 17, 2019

--

“coffee beans beside Starbucks coffee mug” by Hans Vivek on Unsplash

2017 yılında bir konferansa katılmak için bulunduğum Oslo’da dinlenmek, soluklanmak ve dürüst olmak gerekirse birazcık da kestirmek için aklıma gelen ilk yer marina bölgesindeki Starbucks şubesi olmuştu. Neden Starbucks’un beynimde böyle bir yer edindiğini öğrenmem şirketin efsane CEO’su Howard Schultz’un Onward kitabını okumamla birlikte gerçekleşti.

Starbucks size ne satar? Akla ilk gelen cevap elbette kahve. Şirketin Schultz’dan sonra gelen CEO’su da benzer bir şekilde düşünmüş olacak ki mağazalarda daha hızlı kahve servis edilmesi için âdeta törensel bir hale gelen kahve hazırlama süreçlerini hızlandırmak, kahvenin yanında satılacak sandviç, tost gibi ürünleri çeşitlendirmek gibi yeni iş fikirlerini hayata geçirmiş. Ancak bu hamleler sonrasında şirketin hem satışlarında hem de kârlılığında düşüşler gözlenmeye başlanmış. Schultz şirkete geri dönüş yaparak adeta Starbucks’u hayata döndürmüş.

Peki bu geri dönüş nasıl sağlanmış? Schultz’un kendi deyimiyle marka aslına dönmüş zira Starbucks insanlara hizmet veren bir kahve şirketi değil, gelenlere kahve de satan bir insan şirketi olarak isimlendirilen kuruluş felsefesini yeniden hayata geçirmeye başlamış.

Starbucks size ne satar? Öncelikle bir Starbucks mağazasına gittiğinizde neyle karşılacağanızı bilirsiniz: Dünyanın neresinde olursanız olun tercihinize göre hem rahat koltuklar hem de çalışma masalarının sizi beklediğine eminsinizdir. Bu masalarda bilgisayarınız için priz bulunur. Seyahatlerinizde kablosuz internet bağlantısına ihtiyaç duyduğunuzda mağazaya girmenize bile gerek yoktur; mağaza kapısının önünde cep telefonunuzu internete bağlayabilirsiniz. Rahat koltuklarda tek başınıza zaman geçirebilir, kitap okuyabilir ya da bir kaç arkadaşınızla sohbet edebilirsiniz. Şehrin yabancısıysanız duvar panosundaki ilanları takip edebilirsiniz. Ve en nihayetinde bunları yaparken size eşlik edecek bir kahve satın alabilirsiniz.

McDonald’s gibi zincir restoranların da aslında sağladığı biraz da budur. Dünyanın herhangi bir yerinde acıktığınızı hissederseniz o ülke şartlarında uygun fiyata belirli bir kalitede yiyecek bulabileceğiniz adres olarak akıllarda yer etmiştir.

Starbucks size ne satar? Tek kelimeyle deneyim satar. Yetkin bir şekilde tasarlanmış ambiyansı olan ve belirli bir kalitede kahveyi bir arada bulabileceğiniz bir ortam satar. Hatta kahve ya da herhangi bir şey satın almazsanız dahi bu ortamdan faydalanmanıza izin verir; sürekli sipariş verip vermeyeceğinizi soran garsonlar yoktur. Türkiye gibi nüfusun önemli bir kısmının sürekli çoktan seçmeli sınavlara hazırlandığı bir ülke için çalışma salonlarının yerini tutan bu gibi mekanların vazgeçilmezliği ortadadır. Avrupa’da en çok Starbucks şubesi bulunan ülkeler listesinde Türkiye’nin zirvede olması bunu gösterir niteliktedir.

Elbette bu hizmetleri sadece Starbucks değil, benzeri şekilde hizmet sunan bir çok zincir ya da bağımsız kahveci de sağlar ancak bu konseptin kurucusu Starbucks olduğu için bir genellikle (ve belki de anlamsızca) eleştirilerin odağında kendisine yer bulur.

Bir bardak kahvenin fiyatını biraz da bu açıdan bakarak düşünün…

Düzensiz Dergi olarak yeni içeriklerden haberdar olabileceğiniz bir e-posta bültenimiz var: Üye Olmak İçin Tıklayınız

--

--