Trol’lük, İnternet Feminizmi ve 4chan etkisi

Zeki Seskir
Düzensiz
Published in
6 min readOct 8, 2016

Orijinal kullanımında trol’lemek bir balıkçılık terimidir. İnternet terimi olarak kullanımı ise Türkçeye “sazan avı” olarak geçen ‘fishing’in bir üst versiyonu olarak ortaya çıkmasına dayanır. Yapısı itibariyle yaygın rasyonel dürtülerin dışında bir iç dinamiğe sahiptir. En temel anlamda karşıdakini hataya sürükleme amacıyla işleme konulan bir tartışma taktiğidir, ancak genel kullanım alanı tartışmalar değil eğlencedir. Türkiye’de ‘inciciler’ üzerinden bir ara ün salıp kendilerine özenenler ile gündelik hayatımıza giren ve “abi ne vardı trol’lüyordum” şeklinde bir kabul edilebilirliğe bile ulaşmıştır olgusal olarak. Dünyada ise (belki en başarılısı olmasa dahi) en yaygın kullanılan platformu 4chan’dır. Peki trol’lüğü bu kadar ilgi gören bir mecra haline getiren nedir ve de gündelik online pratiklerimizi ne kadar etkilemektedir…

Korsanlar, İnternet ve Beyaz Erkekler

Korsanların, motorcuların, yer yer anarşistlerin ve daha nice ‘outlaw’ grubun modern demir kafes bürokrasi devletlerinde yaşayan insanlar için romantik bir çekicilikleri olmuştur. Asla sahip olamayacakları bir ‘serbestlik’ hissiyatını çağrıştıran bu birbirinden farklı oluşumların (keşifler çağının teröristleri, belirli bir yaşam felsefesini benimseyen insan grubu ve de ideolojik bir mücadelenin neferleri) romantik anlatılarda öne çıkartılmaları hep bu özlemden beslendirildi. Yenilerde yoğunlaşmış olarak Hollywood, eskilerde ise yazılı ve görsel başka medya kaynaklarının insanların kapana kısılmış hissetmelerini kar’a çevirme güdüleri ‘serbest’ olmayı ve baskılanmamayı belirli bir hırpani davranış biçimine atfetmelerine önayak oldu.

İnternet nesli tartışmasız bir şekilde eğlence endüstrisinin neslidir. Gerek teknolojik temellerinin dayandığı Batı’dan gerekse de talep ettiği donanımsal maliyet derecesinden ötürü uzunca bir süre çalışan-fakir olarak adlandırılabilecek sınıfa yabancı kalması göz önüne alındığında ‘internet’ uzun yıllar boyunca parası ve vakti olanların uğraşı olarak karşımıza çıkar. Tarihsel, toplumsal ve coğrafi koşullar nedeniyle bu uğraşın birincil muhatapları ise doğal olarak beyaz erkeklerdi. [Amerika — Avrupa — Kanada düşünüldüğünde zenci nüfusun toplam nüfusa oranı %12’nin dahi altında yer almaktadır. Toplam etnik azınlık nüfusu ise ırk üzerinden değerlendirildiğinde en yüksek tahminlerde bile %30’a erişmemektedir. Bunun hatırı sayılır bir kısmının ise birinci, ikinci ve üçüncü nesil göçmen aileler tarafından oluşturulduğu düşünülürse gelir dağılımında bu grupların bulunduğu pozisyonu hayal etmek hiç de zor olmayacaktır. / Bunun yanında internetin geliştiği yıllarda kadınların iş gücünde bulundukları pozisyonlar incelendiğinde internet aleminin neden erkeklerin eline kaldığını anlamak da mümkündür.]

İnternet devrimi böylesi bir sosyo-politik yapıyla başladı. Çoğu .com milyonerinin beyaz Yahudi erkekler olması ise büyük bir Yahudi komplosunun parçası değil basitçe dönemin piyasa koşullarının bir getirisiydi örneğin. İnternet kullanımı eğitimli, belirli bir iktisadi gelişmişlik derecesine erişmiş ve böylesi şeylere ayırabilecek ‘boş’ zamanı olanların işiydi [Burada internetin akademik kullanımı konu dışıdır]. Böylesi bir ortamda siteler, oyunlar, ara yüzler, basitçe tüm internet genel kullanıcı kitlesi tarafından, genel kullanıcı kitlesine hitap edecek şekilde geliştirildi. Aynen erken Walt Disney’in ırkçılığının veya cinsiyetçiliğin bilinçli olarak bir grup insanı kötülemek amacıyla değil seyirci kitlesine hitap etmesinden ötürü öyle olması gibi erken internetin yapısı da kadınları veya azınlıkları internetten uzak tutmak gibi bilinçli bir çabada değildi. Organik olarak gelişen bir yapı belirli bir insan grubu için alabileceği en rahat formu alırken diğerleri için tam tersi bir yöne ilerliyordu.

Bireylerin ve toplumların problemlerini yalnızca tek bir eksende sınıflandırmak makul bir davranış değildir ve olayları anlamlandırma sürecimizi ciddi anlamda çarpıtır. İnterneti kuran ve orayı kendi dünyası haline getiren beyaz erkeklerin çabası patriyarkal bir güdü veya KKK stilinde bir beyaz üstüncülüğü savunusu yapacak temelleri oluşturmak değildi. 4chan ve benzeri oluşumların ortaya çıkması ve böylesi yaygın kabul görmesinin nedeni değindikleri aktüel sorunlardı. Endüstrileşmiş eğlence sektörünün sömürüsüne karşı geliştirilen ‘korsancılık’ hareketleri, online dünyayı (meşruiyeti hukuki zeminlerde dahi gerçekten tartışmalı bir şekilde) kendi boyunduruğu altına almaya çalışan ve onu bir baskı aracına çevirmek isteyen rejimlere karşı oluşturulan Anonymous gibi oluşumlar ve daha nice ‘internet özgürlükleri’ fenomeni temellerini 4chan ve benzeri kullanıcı platformlarına borçludur.

Trol’lük tanımının yaygın şekilde ne zamandan beri kabul gördüğü tartışmalı bir konu olsa dahi yaygın olarak ‘değer’ görmesinin başlangıcı erken 2000’lere dayanır. Bu tarihleri takiben trol’lük internet üzerinden yaratılmış bir alt-kültür grubu olarak karşımıza çıkar. Kendilerini keşifler çağının korsanlarına, eski dönemin ‘özgür’ (ancak aslında kastedilen serbest’tir) insanlarına benzeten bu kültür interneti bir ‘serbestlikler’ alanı ve baskıcı dış dünyadan bir kaçış ortamı olarak görmek isteğindedir. Her alt-kültürde olduğu gibi kendi davranış biçimleri, kendi pratikleri ve sembolleri dahi (meme[miim olan] kültürü — 9gag vs.) vardır.

Bu alt-kültür internet üzerinden o kadar güçlü bir aidiyet duygusu oluşturmuştur ki mevcut düzende 4chan üzerinden bir IŞİD’ci ile tanışıp size herhangi bir istihbarat raporunun sunamayacağı bilgileri sırf aynı ortamı paylaşıyor olmanızı kullanarak alabilirsiniz. Yüksek seviyeli diplomatlarla para karşılığı yatan birisinden aksi takdirde espiyonaj ile suçlanmanızı sağlayacak bilgiler öğrenebilirsiniz, hatta ve hatta komünitede kabul görmüş birisiyseniz çok da çaba göstermeden herhangi birisini online saldırıların hedefi haline getirip banka hesapları dahil pek çok özelinin kısa sürede tüm internetle paylaşılmasını dahi sağlayabilirsiniz. Ve tüm bunları Wikileaks benzeri oluşumları kendi özgürlüğü pahasına koruyacak kadar inançlı bireylerin onayı ve desteği ile yaparsınız.

İnternet Feminizmi ve Serbestlikler Dünyası

Teknolojinin yaygınlaşması ve daha erişilebilir hale gelmesi ile beraber eskiden yalnızca beyaz erkeklere ait olan dünyanın sınırları yavaş yavaş daralmaya başladı, eski kullanıcıların gözünde internet bir nevi göçmen akınına uğradı. Bu göçmenler ırk, cinsiyet veya etnik köken temelinde değil İnternet Dünyası ile olan uyumlarına göre değerlendirildiler, ancak bu hali hazırda organik olarak Batılı beyaz erkeklere en iyi uyum sağlayacak şekilde gelişmiş olan bir dünyaydı. Trol alt-kültürünün feminist akımla karşılaşması ise milyonlarca web sayfası ve gelecekten bugüne bakacak (hatta bugünden bugüne bakan) pek çok insanın anlayamayacağı terabaytlar dolusu verinin üretilmesinde büyük rol oynadı.

İnternetin mevcut teknolojik yapısı kullanıcılara genel bir hareket kabiliyeti sağlar, zamanla organik olarak gelişen topolojik yapısı ise belirli hareketleri daha etkin kılarken diğerlerinin görünürlüğünü azaltır. Özellikle trol alt-kültürünü doğuran eski zihniyetin yarattığı internet topolojisinin yapısını tahmin etmek ise zor değildir. İnternet Feminizmi ise tam olarak bu noktada ortaya çıkmaktadır. Kendini içinde bulduğu ‘savaş alanı’na göre şekillendiren bu hareket mevcut internetin sağladığı araçları feminist amaçlar doğrultusunda mobilize etme yoluna gitti. Atlanılan nokta ise trol alt-kültürünün doğmasına sebebiyet veren yapının aynısının kullanılıyor olduğuydu. Bireysel özgürlükleri savunan, baskıcı rejimlere karşı kendi özgürlükleri pahasına mücadele veren insanlardan bir grup ‘trol’ çıkartan yapı feminist mücadeleye de ne yazık ki hiçbir kıyak geçmedi ve bir alt-kültür daha böylece doğdu.

Sistemi değiştirmek yerine sistem içi verilen mücadelelerin herhangi bir devrimsel nitelik taşımayacağı ve ancak sistemi daha da güçlü bir biçimde yeniden yaratacağı ‘devrimcilik’ tarihi kadar eski bir söylemdir. İnternet Feminizmi’nin kendisini içinde bulduğu paradoks ise tam olarak bu söylemin kapsamına düşer. Dominasyon mücadeleleri, hedef gösterme, hiperbolik yaklaşımlar ve daha nice ‘patriyarka temelli’ özelliği içinde barındıran internet alışkanlıklarını interneti değiştirme amacı gütmeden yalnızca kendi mücadeleleri temelinde yeniden üretmeye çalışan bireylerin oluşturduğu bir alt-kültürdü bu. Aynen trol’lük müessesinde olduğu gibi kişilerin kendi kendilerine verdiği bu unvanlar yine aynen trol’lükte olduğu gibi oluşumuna temel sağlamış değerler bütünü hakkında derinlemesine herhangi bir bilgi sahibi olmayı aktüelde gerektirmiyordu. İnternet Feminizmi sosyo-politik bir mücadele türü olan Feminist mücadeleden ‘esinlenmiş’ bir alt-kültürdü. Kendi varlığını icra ettiği yollar ve yöntemler ise 4chan’ın üzerine inşa edildiği yapıdan hiç de farklı değildi.

Eee peki?

Böylesi bir alt-kültürün varlığı ilk bakışta feminist mücadele için büyük bir artı olarak görülebilir, ki mücadeleyi hiçbir örgütlü hareketin yapamayacağı bir momentum ile internet dünyasına taşımış olmasından ötürü de aslında değerli ve önemli bir oluşumdur. Ancak gerek yöntemleri, gerekse de pratikleri nezdinde içinde savaştığı alanla fazlasıyla uyum halindedir. Kendi varlığını koruyabilmek amacıyla yarattığı ‘öteki’ paradoksal bir şekilde ‘öteki’ olarak tasvir ettiği yapının da anti-feminist bir pozisyon almasını sağlamaktadır. Karşıtı olarak gördüğü yapının içerisindeki kadınları bile yer yer misogeny ile suçlayabilecek bir harekete dönüşmüştür. Nasıl ki trol alt-kültürü kendisine yöneltilen tüm eleştirileri ‘internet özgürlüğü’ temelinde haklı gösterme çabasına girişiyorsa bu hareket de yaptığı her eylemi ‘feminist’ mücadelenin haklılığından ödünç aldığı meşruiyetle boyamaktadır. “Azıcık da kadınlar X yapsın” söyleminin yaygınlığı da tam olarak buraya dayanır. Yeni bir sistemin inşası için çalışan bireylerin emeklerini ve çabalarını internet dünyasının sağladığı patriyarka temelli konformist pratikler için harcamayı, bu harcamayı yapan birey bir kadın olduğu sürece sorun etmemektedir.

Sonuçta…

İnternet kullanımında cinsiyet temelli dağılım neredeyse aktüel nüfus oranına gelmiş durumda ve internetin topolojik yapısı buna göre yine organik olarak değişmekte. Bu dominant alt-kültürlere karşı oluşan tepki ise giderek büyümekte. Trol’lük yapısı itibariyle (internetin temelleri ile kurduğu içkin bağlardan ötürü) bu tepkileri başarıyla atlatmakta, İnternet Feminizmi’nin çektiği tepki (özellikle de internet kullanıcısı kadınlardan çektiği tepkiler) ise hatalı bir şekilde feminist mücadeleye yansımakta. Gerek akademik gerekse sokaktaki temellerinin yalnızca çarpıtılmış-internet ortamına uygun hale getirilmiş- hallerini(yapıdan ötürü) alabilme potansiyeline sahip bir alt-kültürün hareketlerinin sonucu tüm bir mücadeleye mal edilmekte. İnternet özgürlüklerini savunanlar terörist, internet üzerinden feminizmi savunanlar ise açıkça faşist imajları çizmekte.

Bu sürecin devamı ise insanların iradesi ve dirayeti temelinde şekilleneceğe benziyor. Her gün bir savaş alanına adımlarını attıklarından haberdar bir şekilde interneti kullanan bireylerin alt-kültürler savaşını umursamayarak internetin organik yapısını kendi kullanımları temelinde, kendi etik algıları çerçevesinde dönüştürmeleri ve gerçek dünyadan daha ‘gerçek’ ve daha eşit bir dünya yaratmaları mümkün. Çünkü alternatifi ancak trol’lerin ve “femi-nazi”lerin ve bu yapıyı besleyecek daha nice alt-kültürün domine ettiği bir cehennem boyutu olacaktır…

Konuyla ilgili daha fazla okuma yapmak isteyenler için:

– A brief history of trolls: http://www.dailydot.com/opinion/phillips-brief-history-of-trolls/

http://en.wikipedia.org/wiki/Troll_(Internet)

– History of 4chan http://tanasinn.info/wiki/Complete_History_of_4chan

– Feminism as Fascism http://www.inspiracy.com/black/abolition/feminism.html

– Feminism’s Toxic Twitter Warshttp://www.thenation.com/article/178140/feminisms-toxic-twitter-wars

Not: Özellikle son yazının (Toxic Twitter Wars olan) harekete sempati duyanlar tarafından okunması tavsiye edilir.

duzensiz.org yayın tarihi: 27 Ağustos 2014

--

--

Zeki Seskir
Düzensiz

METU \\ M.Sc. — Physics and STPS \\ Ph.D. candidate — Physics \\ Part-time blogger on http://www.duzensiz.org/.