ABD’nin Japonya Ekonomisine Pozitif Etkisi

Amerika Birleşik Devletleri, Japonya’nın ekonomik gelişiminde önemli bir etmen olmuştur. Ancak bu etkiyi sağlarken yaşanan süreçler nelerdir? Amerika Birleşik Devletleri, Japonya’da ekonomik gelişimin ateşini nasıl yaktı? Bu sorular, yazımda ele alacağım temel başlıklar arasındadır. Japonya’nın tarih boyunca ekonomik olarak geçirdiği süreçleri ve günümüzdeki büyük Japon sanayisinin markalarının, iş yapış şekillerinin nasıl geliştiğini daha detaylı öğrenmek isterseniz, Keiretsu gruplarının tarihsel sürecini yakından inceleyebileceğiniz kaynaklar da mevcuttur. Ancak bu yazıda, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Japon ekonomisine etkilerini başlıklar halinde ele alacağız.

Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığı’nın (SCAP) Japon Ekonomisindeki Rolü

Japonya II. Dünya Savaşı’nı kaybettikten sonra Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığı tarafından yönetilmeye başlandı. Bu yönetim Japonya’daki siyasal ve ekonomik sistemin yeniden şekillenmesine neden oldu. Japonya’da demokratik bir alt yapı oluşturma amacıyla Japon ordusunun ve yöneticilerinin hakları yeniden düzenlendi (Ergun, 2007). Tarih boyunca tanrı gibi görülen Japon imparatorunun yetkileri ve karar verme yetkisi Amerikan işgaliyle son buldu (Ergun, 2007). Böylece Japonya sistematik olarak Amerikan ideolojisine geçiş yapmaya başladı. Amerika aynı zamanda kabine yapısına geçiş yaparak yönetim sistemini değiştirdi, eğitim sistemini yeniledi ve seçim sistemini düzenleyerek Japonya için farklı bir yol çizmeye başladı (Ergun, 2007). Amerika ile hareket eden Japonya II. Dünya Savaşı’ndan sonra önemli bir yıkım yaşamadı çünkü Amerika, Japonya’nın güçlenmesine erken başlamıştı (Ergun, 2007). Demokratik düzenin kurulması için Amerika, Japonya’nın Meiji Anayasası’nı yürürlükten kaldırırken daha demokratik sisteme geçişin Japonya’nın ekonomisinin de pozitif yönde değişiminin temelini attı (Ergun, 2007). Amerika sadece demokratik geçişi sağlamadı, aynı zamanda yaptığı eğitim yenilikleri ile de insan gelişimini sağladı ve bu da önemli bir diğer pozitif sonuç oldu.

Japon Mallarının ABD’ye ihracatı, ABD’nin Bilgi Transferi ve ABD’nin Japonya Savunma Harcamalarına Etkisi

ABD ve Japonya’nın ilişkileri, 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında çok fazla değişkenlik göstermiştir. Ancak Japon lider Kishi Nobusuke’nin başa gelmesi, önemli bir devrim yaratmıştır. Kishi, önceki Japon liderlere göre ABD ile yeni ilişkiler kurmaya ve önemli bir işbirlikçi olmaya daha açıktı. ABD ise Asya’daki önemli bir merkezi kaybetmeyi ve Japonya ile kısır bir ilişki kurmaya hiç hevesli değildi. Bunun sonucunda Japon lider Kishi, Temmuz 1957 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne bir ziyaret gerçekleştirdi (Beckley et al., 2018). Bu ziyaretle buzlar iyice eridi ve önemli bir dönemin kapısı aralandı. Ziyaretin sonunda yapılan ortak açıklamada, her iki ülkenin de Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerinin yeni bir döneme girdiğinden söz edildi (Beckley et al., 2018).

Bu yeni dönemde, ilk olarak ABD Japonya’ya düşük faizli borçlar sağlamıştır. Japon ekonomisi 1950'lerin ortalarında sermaye kıtlığından dolayı yatırım konusunda sıkıntı çekerken, ABD gücünü kullanarak Dünya Bankası’ndan Japon ekonomisini büyütecek para kaynağını sağlamıştır (Beckley et al., 2018). Sadece para değil, aynı zamanda ABD İthalat-ihracat Bankası ile de önemli sermaye akışını sağlamış ve Japonya’da yatırımların artmasını sağlamıştır (Beckley et al., 2018).

İkinci olarak, ABD Japonya’nın askeri harcamalarını kısıtlamaya yönelik adımlar attı. Bu durum, Japonya’nın II. Dünya Savaşı sonrasında yaptığı en önemli değişikliklerden biriydi. Bunun sonucunda Japonya’nın askeri harcamaları GSYH’daki payı %20 azalırken, 1970'lere gelindiğinde bu oran %1'e kadar gerilemişti (Beckley et al., 2018). Yani kısacası, ABD’nin bu politikası Japonya’nın savunma harcamalarını azaltarak, bunun yerine özel sektörü destekleyecek ekonomik kaynak yaratmasını sağladı (Beckley et al., 2018). Eğer savunma harcamaları yapılmaya devam etseydi, Japonya’nın GSYH’sı 1976 yılına gelindiğinde %30 daha küçük olabilirdi (Beckley et al., 2018).

Üçüncü olarak, ABD Japonya’nın ihracatını geliştirmek için çeşitli faaliyetlerde bulundu. Japonya, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (İngilizce: General Agreement on Tariffs and Trade) üyesi oldu 1955 yılında. 32 üyeden 14'ü Japonya’nın tam üyeliğini kabul etti, 18 üye ise Japonya ile kendi yerel sanayilerini korumak için standby anlaşması imzaladılar (Beckley et al., 2018). Böylelikle Japonya istediğini tam olarak elde edemese de, ABD Japonya’nın komünist bloğuna katılmasını önlemek için Eisenhower liderliğinde ihracatı destekleyici faydalar sağlamaya devam etti (Beckley et al., 2018). ABD-Japonya ticareti Japon iş adamları liderliğinde perçinlenmeye devam etti. Eisenhower, Japonya için %20 gümrük vergisi indirimleri sağlarken, ABD’de Japon ithalatına karşı baskıları iyi yönetti (Beckley et al., 2018). Tüm bunların sonucunda, ABD Japonya’nın ihracatında patlama yaptırdı ve Japonya’ya ilk ticaret fazlasını yaşattı (Beckley et al., 2018). Bunun en önemli etkisi, 1958'den 1960'a kadar olan iki yıllık süreçte ABD’nin Japon ürünlerini %150 artışla ithal etmesinden kaynaklanıyordu (Beckley et al., 2018).

kaynakça

Ergun, H. (2007). Japonya’nın Güvenlik Stratejileri, Dış Politika Araçları ve Değişim [Master’s Thesis, Selçuk Üniversitesi]. Semantic Scholar. https://pdfs.semanticscholar.org/29a9/ef96c34e577211246b83b11813a2585033c5.pdf

Beckley, M., Horiuchi, Y., & Miller, J. L. (2018). AMERICA’S ROLE IN THE MAKING OF JAPAN’S ECONOMIC MIRACLE. Journal of East Asian Studies, 18(1), 1–21. https://doi.org/10.1017/jea.2017.24

--

--