Anarşık

Ödül Eda Çakıcıoğlu
edebiyatdukkani
Published in
3 min readJan 4, 2018

İnanılmaz keyifli!

İlk cümleye böyle başlamak istedim çünkü tüm kitap bitene devamlı güldüm. Dil alabildiğine eğlenceli. Kara mizah çok başarılı bir tür olarak hayat bulmuş kitapta. Gülerken düşündürmek ile kastedilen tam da bu işte!

Fuat Sevimay post-modern teknik de kullanan modernist bir yazar. Post-modern yazarların kitap çevirilerini de yapıyor ancak buna rağmen kitap kısa ve kolay okunuyor ama daha uzun olsa fena da olmazdı. Bırakmak istemiyor insan bitene kadar. Okuru bezdirecek aşırılık ya da kapalılık yok. Alabildiğine yalın. Zeka ürünü karakterler, komik durumlar, espiriler, sokak-ev-otobüs demeden sizi yüksek tonda kahkaha ile güldürüyor. Karakterler çok ironik ama bir o kadar da muhtemel.

Olay örgüsü başarılı bir matematik üzerine oturtulmuş. Akışta herhangi bir mantık hatasına rastlanmıyor. Yazarın ciddi bir hakimiyeti var kurgu üzerinde. Bu niye böyle ki, dediğiniz şeyleri de ince ince yanıtlıyor. Ayrıca önemli bir toplumsal gerçekçi anlayış var kitapta. Sisteme tüm eleştirilerini benzer katmanlardan ama farklı farklı karakterlerin gözünden sunuyor yazar. Okur pembe dünyalara kaptıramıyor kendini, kitapta yansıtılan hayatın gerçeği buna izin vermiyor. Hem iyiliği hem kötülüğü görebiliyorsunuz. Bağımlısı yapıldığımız diziler ya da sabun köpüğü kitaplardaki gibi ne hep iyi ne hep kötü yok kitapta. İyiler biraz da kötülük barındırır ve bu onu kötü biri yapmaz.

Başkarakterimiz de bir miktar kötülük barındırıyor nihayetinde, bunu karakterimizin öbür dünyaya yaptığı kısa ziyarette de daha bir net görüyoruz. Bu da yetmezmiş gibi rahatsız edecek kadar çirkin! O tipiyle bir de sevgili buluyor kendine, hatta evlenmek istemeyen de tipine bakmaksızın(!) kahramanımızın kendisi. Çok büyüleyici değil mi? Hepimizin birer “Birilerinin Melekler’i” gibi olmaya çalıştığımız çağımızda, başkarakter alabildiğine çirkin! Ama insana o kadar güzel geliyor ki o çirkinliği… Özgüvenli ama daha ziyade her müesseseye muhalif.

Yazar kitapta, tutunamayanlar üzerinden insanlık durumunun bir çözümlemesini yapıyor. Kitabın naif bir mesajı da var, bitmeyen ve bitmeyecek olan insanlığı da hatırlatıyor bize. İnsanlık bitmiyorsa umut da tükenmez demektir. Kıssadan hisse.

Yazarımız, hayran olduğu yazara da bir güzellik yapmış. Anar-şık’ın İhsan Oktay Anar’dan geldiğini öğrendiğimde çok şaşırdığım gibi daha da bir sempati besledim. Güzel bir metafor olmuş çünkü. Tabi bunu anlamak için yazarı biraz tanımak gerek ama olsun, bilmesek de güzel bir kitap adı Anarşık. Tatlı tatlı bir gönderme ve ironi de var burada. Çünkü başkarakterin şıklıkla derdi hiç yok. Üstelik de kendisi azıcık anarşik fikirler de taşıyor, muhalefet etmekten korkmuyor.

Kitabın bir güzel tarafı da, her şeyi çözdüm ettim anladım diyorsunuz ama en sonunda yazar ufak bir paragrafla tüm anladıklarınızı, anlamlandırdıklarınızı, inandıklarınızı yerle bir ediyor. Daha kitabın devamı var mı diye evirip çevirip baksanız da nafile, büyük bir soru işareti ile kapatıyorsunuz kitabı. Devamı da okuyucunun hayal gücüne kalıyor artık. Son sayfalar bizlere ait, istediğimiz gibi baştan örebiliriz olayları. Kapanış için güzel sürpriz bence. Sevdiğim kapanışlardan biridir.

Kitap o kadar bugüne ait ki, yeni genç okurlar da inanılmaz zevk alacaklardır okurken.

Öykü, hepsi kendine has güzellikler barındıran diğer türlerin içinde, ‘an ve insan’ benim için” diye özetliyor Sevimay yazın sanatına bakış açısını. ”Uzun bir yolculuğun bir bölümünde görülen manzara, rast gelinen kişi, nereden geldiği nereye gittiği bilinmeyen zaman.”

Sevimay ile ilk tanışmamız oldu bu kitap ve çok memnun oldum tanıdığıma kendisini. Diğer kitaplarıyla tanışıklığımızı derinleştirmeyi arzu ediyorum. Belki bir başka kitabında buluşuruz yine.

Umarım benim kadar keyif alırsınız.

Şimdiden keyifli okumalar.

--

--