Hezimetten podyumun zirvesine, Simon Yates

Mehmet Beygirci
Elit Köşe
Published in
3 min readSep 17, 2018
La Vuelta a Espana 2018 şampiyonu Simon Yates

Çok değil bundan sadece üç ay önce Finestre yokuşlarında, Giro de Italia’da büyük bir hezimet yaşamıştı Simon Yates. Kırmızı mayo üzerindeyken Christopher Froome’un mitik atağı karşısında duramayıp dökülmüştü. İki hafta boyunca harika bir şekilde yarışan, kırmızı mayoyu giymesine rağmen favori grup içerisindeki en atak sporcu olan Britanyalı belki de içinde yanan deli ateşin ve tecrübesizliğinin kurbanı olmuştu. Yıkım çok büyüktü.

La Vuelta a Espana’nın 2018 edisyonu geçtiğimiz gün koşulan Madrid etabının ardından sona erdi. Giro’da yaşadıklarından gerekli dersi çıkartan Simon Yates bu sefer benzer hatalara düşmedi ve kariyerindeki ilk büyük tur zaferini kazandı. Podyumu ise onunla birlikte belki de turun en büyük sürprizlerinden birine imza atan Quick-Step Floors’un genç İspanyolu Enric Mas ve tıpkı Giro’daki gibi üçüncü olan Astana Pro Team’den Miguel Angel Lopez oluşturdu.

Yarış boyunca zaten ne kadar formda olduğunu gösteriyordu Simon Yates. Henüz dördüncü etapta yaptığı atakla rakiplerine dişini göstermişti. Aslında yarış öncesi bu atağı da planlamıyordu, hissettiği için gittiğini söyledi. Etap sonunda bunu açıklarken rakiplerinin kendisini takip etmesini beklediğini ama kimse gelmeyince devam ettiğini söylüyordu. Kendisini iyi hissettiğini tüm yarış boyunca bize de gösterdi zaten. Pelotonda bacaklarına en çok güvenen isim oydu.

Giro’da olduğu gibi yine atak olan taraftı Simon Yates. İçindeki ateşi söndürmedi, onu doğru kullanmayı öğrendiğini gösterdi. Kırmızı mayosunu savunurken pasif değil aksine atak oynuyordu her zamanki gibi. Giro’ya göre stratejik olarak da çok daha hazır geldi buraya. Limitlerini bilerek, enerjisini doğru yerde harcayarak yarıştı. Özellikle son hafta, uzun ve yıpratıcı yokuşlarda rakiplerine atak yapma şansı bile tanımadı. Aksine deyim yerindeyse kontra ataklar yaparak rakiplerini döktü. Bu yarışı en çok isteyen isimdi ve hak ederek kazandı bu şampiyonluğu.

Son etap öncesinde podyumda yer alan ve renkli mayoları giyen isimler bir arada

Yarışın tek bir kazananı olsa da aslında La Vuelta a Espana 2018 birden fazla kazanan çıkarttı bana kalırsa. Özellikle Enric Mas ve Thomas De Gendt takdiri hak ettiler. Quick-Step Floors pek genel klasmanı düşünen, buna göre yarışan bir takım değil. Amaçları etap zaferi kovalamak ve takımlarını da buna göre oluşturuyorlar. Enric Mas da bu yüzden yarış boyunca tek başına savaştı. Onun yaşındaki bir bisikletçiye göre de neredeyse kusursuz bir iş çıkarttı. Pelotonun içinde iyi yer kaptı, dağlarda hiç geri adım atmadı. Zamana karşı etabında güzel yarıştı. Henüz 1995 doğumlu olduğunu düşünürsek gelecek için ne kadar çok şey vaad ettiğini gösterdi.

Yarışın arka planda bir diğer kazananı ise Thomas De Gendt tabi ki. Onun ne kadar iyi bir kaçışçı ve etap avcısı olduğunu biliyoruz zaten. Sporun dinamiklerine çok hakim bir isim. Burada da bunu çok iyi sergiledi. İlk hafta kendisini sakladı, rakiplerinin yorulmasını geri planda izledi. İkinci haftayla birlikte de en iyi yaptığı şeyi yaptı, kaçtı. Yüksek puanlı dağ kapılarına gitti. Luis Angel Mate’nin ilk haftadaki cevval tavrını avantajına çevirdi. Ve sonunda da hak ettiği şekilde puantiyeli mayoyu yani “Dağların Kralı” mayosunu kazandı.

2018 La Vuelta’sından bahsederken bir isme değinmeden olmaz. Yaşlı kurt Alejandro Valverde. 38 yaşında ve Tour de France’dan çıktıktan sonra, üstelik takımının lideri değilken şu performansı sergilemek… Anlatacak kelime bulmak zor. Keşke podyumda o da olsaydı diyorum ben. Yakışırdı. Etap galibiyetleri ve puan mayosu ile yetinmek durumunda kaldı. Aslında çok da yakındı podyuma. Onyedinci etapta Yates’ten zaman çalmış, ondokuzuncu etaba başlarken onu en çok tehdit eden isimdi. Ama olmadı. Son iki günü çıkartamadı. Canı sağolsun demekten başka bir şey gelmiyor elden. Gönüllerde podyum yaptı yaşlı kurt.

Son bir söz de yarışın kazanına edelim yeniden. Simon Yates yarışı kazandıktan sonra gelecek seneki Giro’ya da göz kırpmış. İçinden bir sesin orada yarım kalan işleri olduğunu söylediğini söylemiş. 26 yaşında ve formunun zirvesini yaşıyor şu an. Önümüzdeki sene Giro’ya katılıp bu sefer kazanır mı, neden olmasın. Hayat…

--

--