Konserler ve Salon İKSV
Muhtemelen 90'lı yılların başında doğup, televizyonu olan bir evde büyüyen çoğu çocukta olduğu gibi benim de müzikal zevkimi MTV, Number One gibi kanallarda izlediğimiz müzikler belirliyordu. Shakira’sından tutun 50 Cent’ine geniş bir yelpazeden geçti 2000'lerin başları. Benim için esas müziğin keşfi; lisenin ortasında başladı. Yasal olmayan platformlardan indirilen müzikler doruk sayılardayken, last.fm sitesinde bulunan ücretsiz şarkılar kısmından sırf yasal olduğu için indirdiğim birkaç şarkı vardı. Bunlardan biri ise Norah Jones’un Come Away With Me harikasıydı. O şarkıyı dinlediğim andan itibaren müzikal zevkim evrim geçirdi ve müziğe artan bir sevgi ile bağlandım.
Aradaki birkaç senede müzikal zevkim değişirken, sanatçıları canlı dinleme arzum da artıyordu. Derken şimdiki nişanlım ile o zaman sıkça dinlediğimiz Ane Brun’un Salon İKSV’deki konserine gittik. Elbette daha önce ikimiz de farklı konserlerde bulunmuştuk ama bunlar klasman dışı sayılır. Salon ve modern konserler ile tanışmamız böyle oldu. O günden beri 80'den fazla konsere gittim ve bunların 25'i Salon’da. Konser harici açık olan bir mekan olmasa da gerçekten Salon ile farklı bir bağ oluştu içimde. Aradan geçen yıllar ve gittiğim konserlere bakıyorum; Rhye, Sylvan Esso, Fabrizio Paterlini, Joep Beving, Alice Phoebe Lou gibi olağanüstü güzel performanslar var. Bu imkanı oldukça uygun bilet fiyatıyla aynı kalitede yapmak çok zor. Salon, işi gerçekten sanat yaymak olan harika bir kurumun altın çocuğu resmen.
Nice 25 konserler olur umarım Salon’da, canlı performans izlemeyi seven kişiler için gerçekten büyük bir nimet. Umarım İKSV’nin müziğe bu denli desteği devam eder ve harika performanslar izlemeye devam ederiz.
