Sosyal Medya ve Soyutlanmak

Berkay Işık
Elit Köşe
Published in
4 min readDec 16, 2019

Uzun zamandır aklımda olan bir konuydu, sosyal medya konusunu bir şekilde ele almak ve düşüncelerimi yazıya aktarmak istiyordum. Bu yüzden artık dayanamadım ve bir gece vakti, uykuya ihtiyacım olmasına rağmen yazmaya karar verdim. Umarım yazı da, ardından okuması da akıcı olur.

Sosyal medya kavramı çok çok eskilere dayanmıyor. Ben genç nesil olarak adlandırılan topluluğun arasında olduğuma göre ve bu cümleyi kurabildiğime göre gerçekten eski bir kavram değil. Fakat hayatımızı nasıl değiştirdiğini gördüğümde bu kavramın çok uzun yıllardır süregelen ve insanları değiştirmeyi başarmış bir olgu olabileceğini düşünmemek imkansız.

İşler önce Facebook ile başladı. Arkadaşlarımızı buluyorduk, sanal alemde sosyalleşmeye çalışıyorduk. Bir nokta geldi ve bu biz genç kuşağa bayat gelmeye başladı. O noktada imdada başka platformlar yetişmişti bile. Twitter, zamanında oldukça yaygınlaşan blog kavramına farklı bir soluk getiriyordu. İnsanlar paragraflara sığdırdıkları yazılardan, bu sitede birden anlık düşüncelerini paylaştıkları 140 karakter sınırlamalı mesajlara dönüverdi.

Her ne kadar Facebook fotoğraf ve video paylaşımına; Twitter ise mikro blog kapsamında kısa düşüncelere yer veriyor olsa da her şeyi baştan aşağı değiştiren platform Instagram oldu. Facebook adabında her dakika fotoğraf paylaşmak yoktu. Fakat Instagram bunu doğurdu, her anını resmetmek ve insanlarla paylaşmak. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Yazının buradan sonrasını Instagram ve sosyal medyanın insanlar üzerinde yarattığı etkileri maddeler halinde açıklayarak tamamlamaya çalışacağım.

1- Alışkanlıklar Değişti, Dış Dünyadan Koptuk, Telefonla Vakit Geçirme Süresi Arttı ve Yapaylaştık

Telefonlar ilk çıktığında insanlar haberleşme aracı olarak cihazlarını kullanmaya başladığında işin buraya kadar varacağını biliyorlar mıydı dersiniz? Artık gelenekler, eski adetler, sohbetler, selamlaşmalar yerini tamamen sanal bir iletişime bırakmış durumda. Bu sanallık insanları yapay bir ruh haline soktu. Artık iletişimler arasında hiçbir samimiyet göremiyoruz. İnsanlar tavırlarını Whatsapp’tan alıyor, kızgınlıklarını emojilerle yansıtıyor, esprilere tebessüm etmeyip farklı karakterler kullanıyor. İyi veya kötü, doğru veya yanlış geldiğimiz nokta bu. Hepimiz buna alışmaya çalışıyoruz fakat tek gerçek birbirimize karşı ne kadar yapay olduğumuz. Öte yandan, artık çevremizde telefonla uğraş halinde dış dünya ile bağını koparan o kadar çok kimse var ki, bu üzüntü verici.

2- Şov, Özentilik ve Mükemmel Olma Kaygısı

İlk maddede yer alan sebepler, bu sanal dünyanın tam bir şov ortamına dönüşmesi sonucunu doğurdu. Anında ulaşılabildiğimiz içerikler bizim daha fazla ve daha çok istememize sebep olurken içeriği üreten (ünlü veya değil) kişilerin daha fazla şov yapma imkanına olanak sağlıyor. Az önce bahsettiğim yapaylık tam olarak burada da karşımıza çıkıyor. İçerik üretirken şov maksatlı davranışlar o anı, duyguyu yansıtmıyor. Fakat alıcı bunun farkını anlayamayabiliyor. Çağımız artık anlık olarak her şeye ulaşabilme imkanını bize hızlı bir şekilde sunuyor. Eğer bir akıllı telefon alıp içine aylık belirli bir miktar internet erişimi sağlayacak kadar maddi imkana sahipseniz; istediğiniz her şeye saniyeler içinde ulaşabiliyorsunuz. Bunun büyük getirileri olduğu kadar büyük götürüleri de var.

Sosyal medyanın yaratmış olduğu gösteriş sunma akımı sadece insanların takip ettikleri kişilerin yaşamlarına erişmesi ile kalmayıp o sunuma özenme arzusunu da birlikte getiriyor. İnternet ve sosyal medyadan öncesini düşünelim; pahalı bir ürün hakkında bilgi edinme fırsatı ya canlı görünce ya kulaktan kulağa ya da yine TV alacak imkanı olan kişilerce TV’de görülebiliyordu. Belki yazılı basını da buraya eklemeliyiz. Fakat büyüklerimden duyduğum kadarı ile insanlar zaten o seviyeyi erişilemez gördükleri için o seviye veya ürüne sahip olma merakı eser miktarda oluşur veya oluşmazdı bile. Fakat bugün geldiğimiz noktada sosyal medyada bir kişiden gördüğümüz bir ürünün ne olduğunu araştırıp, fiyatını öğrenip hatta satın almak toplamda 1–2 dakika alacak bir süreç. Bu da elbette sosyal medyada görüp özenme ve sahip olma hislerini tetikleyen bir unsur. Sonucu mu? Şişirilmiş bir çok sektör ve ürün. Bugün içine ve üzerine çikolata doldurulan bir porsiyon lokmanın fiyatı 20 TL’yi buluyorsa bunun etkisi sosyal medyadan başka bir şey değil. Veya bir kadının gelin olurken imkanı dahilinde arzu ettiği süreçleri yaşamasının buna imkanı olmayan kadınları özendirip buna kendini zorlayacak kadar para harcaması gibi. Bu olanağı bizlere sunan bankaların da sistemin en büyük parçası olması çok başka bir konu.

3- Linç Kültürü ve Vandallık

Son olarak bütün bu konuların en büyük zararından bahsetmek isterim. Sosyal medya insana büyük oranda sahip olmadıkları ve olamadıkları şeyleri gösteriyor. En hafifinden bu sebep bile kıskançlığa yetiyor. Normal bir şekilde görülmüş olsa beğenilecek bir kıyafet özenilecek bir kişinin üstünde görüldüğünde saldırıya varan tavırlar insanların içinde beliriyor. Öte yandan sosyal medya insana yüzyüze olmadan iletişim imkanı verdiği için her isteyen istediğine, istediği mesajı gönderebiliyor. Bu vandallık kişinin normal hayatında yapamayacağı bir şey iken klavye karşısında insanlar kendilerini dilediği özgürlüğe sokup kolayca linç etme halini alabiliyor.

Çok farklı bir niyet ile başladığım bu yazıda esasında herkesin düşündüğü şeyleri belirterek bambaşka bir yere geldim ama iş kontrol dışı bir noktaya doğru gidiyor ve insanların bunu nasıl yöneteceğini merak ediyorum açıkçası. Ben nasıl mı yönetmeye çalışıyorum? Çok Instagram kullanan bir insan değildim zaten ama Haziran ayında internet paketimin sadece 12. günde bitmesi beni çok ani bir kara almaya itti ve gün içlerinde Instagram’a girmeme kararı aldım. Bugün o karar 6. ayını doldururken fark ettiğim en güzel şey; hayatımdan hiçbir şey eksilmemesi! Instagram’a günde sadece 3–4 defa, işten döndükten sonra dinlenirken giriyorum. Gün içinde kafamın dağılmaması bana kalan en güzel kazanç oldu, tavsiye ederim.

--

--

Berkay Işık
Elit Köşe

İnşaat Mühendisi, amatör bir voleybolcu. Müzik dinlemeyi ve konserlere gitmeyi çok sever.