Vin-dit’den Zah-mah-ki-boh’a Vızır-vızır-vızır’damalar

Emre Kundakçı
emrekundakci
Published in
6 min readFeb 17, 2019

Vonnegut, Kedi Beşiği’nde[1] ironik bir anlatımla dinlerle, cehaletle olduğu kadar “saf bilim” ile ve o büyük “Amerika rüyasıyla tatlı tatlı dalga geçer. Bence edebiyat tarihinde yapılmış en başarılı bilimkurgu/mizah harmanıdır. Kitap basit planda, dünyanın sonu ile ilgili bir eser kaleme almak isteyen bir yazarın bu amaçla veri toplamasını anlatmaktadır. Yazar, işe atom bombasının atıldığı gün bombanın mucidi Felix Hoeniker’ın neler yaptığını öğrenmekle başlamak ister ancak F. Hoeniker ölmüştür. Bu nedenle onun çocuklarına ulaşmaya çalışır ve bu onu Bokononizm ile tanıştığı San Lorenzo’ya kadar götürecektir. Ben bu yazıda Bokonon’un hayat hikâyesini yorumlarla genişleterek Bokononizm’deki izlerini sürmek, Bokononizm’in temel mahiyetini anlatmaya çalışacağım.

*

Dünyanın ya da kendi hayatlarının sonunun yaklaştığını fark eden insanların, dine sarılmalarına ve teselliyi dinde bulmaya çabalamalarına gerçek hayatta olduğu kadar kurgu âleminde de sıklıkla tesadüf edilir. Zira dinler, büyük plana inanma, kader ve yaratıcının takdirinden sual etmeme gibi temel öğretilere sahiplerdir ve bu öğretiler insanları sorumluluktan uzaklaştırarak huzur verir. Bokononizm işte bu işleve yaslanmaktadır. Bokononizm’in Bokonon tarafından yaratılma sebebi ve işlevi insanlara kötü durumlar karşısında dayanma gücü vermektir. San Lorenzo halkı, Bokonon öğretisine gündelik hayatın kötülüklerini yadsımak için bağlanırken John, dünyanın sonunun geldiğini düşündüğü için bağlanmaktadır. Kaçınılmaz son yaklaştıkça John’un Bokonon’a olan inancı giderek kuvvetlenir.

Bokonon’un Hayatının Bokononizm’e İzdüşümleri

Bokonon, 1891 yılında Tobago Adası’nda Britanya vatandaşı bir zenci olarak doğmuş ve Episkopal kilisesi mensubu olarak Lionel Boyd Johnson ismiyle vaftiz edilmiş. Varlıklı bir ailenin altı çocuğundan en küçüğüymüş. Bokonon’un kendisini ispatlama ve büyük şeyler başarma isteğinin yanı sıra bir nebze şımarık olan tabiatının buradan kaynaklandığını düşünebiliriz. Episkopal okullarında okuyan Bokonon, dinin ayinsel boyutuna daha çok önem veren bir öğrenciymiş. Episkopal eğitimi alması onun görece daha açık fikirli ve ilerici bir Hristiyan din eğitimi aldığını göstermektedir. Dinin ayinsel boyutuna önem vermesi ise Bokononizm’in ritüellere dayanan yapısını açıklamaktadır. Hatta Boko-maru dinin direğidir.

Johnson, 1911’de Hanımın Terliği adlı küçük bir yelkenliyle tek başına, Tobago’dan Londra’ya eğitim almak için gitmeye karar verir ve orada İktisat ve Siyaset Bilimi okur, sonrasında orduya kaydolarak subaylığa kadar yükselir. Entelektüel amaçları için bir macera yaşayıp İktisat ve Siyaset Bilimi eğitimi alması, onun karakteri hakkında ipuçları vermenin yanı sıra San Lorenzo halkını tahlilinde de şüphesiz yardımcı olmuştur. Ypress Savaşı’nda kimyasal gazın etkisinde kalarak 2 yıl hastanede yatar. Bu esnada gelecek planları ile ilgili düşünmek fırsatı bulmuştur. Hastaneden çıktıktan sonra Tobago’ya dönmeye karar verir. Evine ulaşmasına az kalmışken bir Alman denizaltısı tarafından esir alınır. Sonra sırasıyla; Cape Verde, Newport, burada yanlarında çalıştığı Rumford’ların malikânesinde dönemin pek çok devlet adamını ve ünlü simasını tanır, İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Mısır ve Hindistan’a gider. Hindistan’da Gandhi’nin müridi olur. Dinin sosyolojisi ve pasif direniş hakkındaki düşüncelerini burada olgunlaştırır. Bir pasif direniş eylemi esnasında tutuklanır, cezası bitince Tobago’ya gönderilir.

Tobago’da Hanımın Terliği II adlı yeni bir yelkenli yaparak denize açılır. Bir fırtınanın onu Tanrı’nın planları doğrultusunda yaşayacağı kaderine ulaştırması için denizde aylak aylak gezinir. Bu onun Tanrı’nın planlarına olan inancını ve güvenini göstermektedir. Bir kasırga gelir, kaçarak Haiti’ye sığındığında ise Earl McGabe ile tanışır. Zeki ve hırslı Earl bölüğün ödeneğini zimmetine geçirmiştir. Johnson’a kendisini Miami’ye götürmesi için para teklif eder ve beraber yola çıkarlar. Ancak bir fırtına onları San Lorenzo kayalıklarına fırlatır.

Adaya çıplak şekilde ulaşan Bokonon ve McGabe “yeniden doğuş” yaşar. Adanın yerli, cahil, umutsuz ve üzgün halkıyla karşılaşan ikilinin, Tanrı’nın sonsuz bilgeliğiyle değersiz bir yer olarak yarattığı adayı ele geçirmeleri pek zor olmaz. Johnson nasıl Bokonon oldu derseniz, Bokonon adada konuşulan İngilizce şivesinde Johnson’ın söyleniş şeklidir.

Yönetimi ele geçirdikten sonra tek amaçları herkesin mutlu ve huzurlu bir yaşam sürdüğü bir ütopya gerçekleştirmek olur. Fakat hiçbir hükümet reformunun yahut iktisadi reformun insanların sefaletine son veremeyeceğini açıkça görürler. Tek umut din olmuştur. Bunun üzerine bir plan yaparlar; Bokonon insanlara umut vermek için kendi dinini yaratır. McGabe de insanlar için diktatör rolünü üstlenir.

Bokonon’un bu sistemi kurarken kafasındaki kuram Dinamik Gerilim’dir. Vücut geliştirme hocası olan Charles Atlas tarafından ileri sürülen bir kas grubunu başka bir kas grubuyla dengeleyerek geliştirme yönteminden ilham alan ve iyi toplum oluşturma amacı taşıyan bir kuramdır. Bokonon’a göre iyi toplumlar ancak iyinin karşısına kötüyü koyarak ve ikisinin arasındaki gerilimi sürekli yüksek tutarak kurulabilir. Bu sayede insanlar, bu kutsal adam zalim diktatöre karşı hikâyesinin içinde kendi gerçeklerini/mutsuzluklarını unutup bu mücadelenin heyecanına kapılırlar. Alaycı, eğlenceli ve sorumluluklardan azat edici Bokononizm, San Lorenzo halkını bu katlanılamayacak derecede korkunç gerçeklerden uzaklaştırır.

Beraber kurguladıkları bu senaryoda Earl -ve onun halefleri-, Bokonon’u ve onun dinine inananları kancaya asarak öldürmekle tehdit eder ve onu yakalamak için aramalar yapar. Ancak amaç onu yakalamak değildir, zira onu yakalamak bütün toplum üzerindeki yanılsamayı ortadan kaldırabilir. Oysa Bokononizm’in yaşaması ve toplum hayatının mutlu mesut devam edebilmesi için iki rol de elzemdir.

Yaklaşık her altı ayda bir McGabe, Bokonon’un etrafındaki çelikten çemberin daralmakta olduğunu muzaffer bir edayla açıklar, sonrasında Bokonon bir şekilde buhar olup kaçmayı başarır. Mucize!

Bokononizm’in Temel Mahiyeti

Anlatıcı henüz kitabın başında yalanlar üzerine kurulmuş bir dinin, kimsenin ondan bir şeyler anlamasına ihtiyaç duymadan yararlı bir şey olabileceğini ifade etmektedir. Bokonon’un Kitapları’nın henüz başında ise “Sizi cesur ve sağlıklı ve mutlu kılan foma ile yaşayın”[2] ibaresi alır. Foma dediği sizi sorumluluktan kurtaran zararsız yalanlardır. Bokonon’un alaycı üslubu ve yalan söylediğini açıkça söylüyor olması onu daha kolay kabul edilebilir yapmaktadır.

Din adamlarının bile ne olduğundan tam emin olamadıkları bir din olan bokononizm temelde kötülüğün varlığını ve kötü şeylerin olabileceğini kabul eden ancak insanları, onları mutsuz eden şeylere dikkatsiz bırakan, önemsememeyi öğütleyen bir dindir. Olan her şey bir amaç için olmuştur, Bokononcuların doğruları yahut yanlışları için üzülmesine gerek yoktur. Bokonon buz-dokuz felaketinden sonra onu bulup getiren insanlara “açıkça tanrı sizi öldürmeye çalışıyor, bir bildiği vardır ve siz de yumuşak başlı olup ölmelisiniz” der ve herkes onun dediğine uyarak, boko-maru pozisyonunda ölür/intihar eder. İşte Bokononistler Tanrı’nın planına bu denli sadıktır.

Bokononizm’i diğer dinlerden ayıran bir yönü de kutsal kitabının tamamlanmamış olmasıdır. Bokonon kitaba sürekli yeni şeyler eklemektedir. Bu aslında dinin yapısına uygun bir durumdur. Zira Bokononizm’e göre hiçbir şey kesin değildir. Olgunluk ise hiçbir çaresi olmayan acı bir hayal kırıklığıdır.

Ölümden sonra mutlu bir hayat vadetmeyen Bokononizm, sadece dünyada huzuru önermektedir. Her ne kadar Bokononizm’de bir ölüm ritüeli olsa da onun işlevi ölümün yarattığı stresten uzaklaşmaktır. Bokonizm, hayatın anlamsızlığı, dünya meşgalesinin ve zenginliğinin yalanlığı, kadercilik, kötü şeylere karşı sabır ve Tanrı’nın planına güvenme gibi hususlarda semavi dinlerle ortaklaşır. Ancak semavi dinler, hayatın anlamsızlığını vurgularken öte dünyayı ön plana çıkarmaktadır.

“Hanimiş kedicik, hanimiş beşik.”

Bokononizm’in Temel Kavramları

Boko-maru: Bokononizm’in temel ritüeli. İki insanın ayak tabanlarını birleştirmek suretiyle bilinç birliği elde ettikleri; mutluluğu ve sevgiyi paylaştıkları dini ritüel. Boko-maru insanların dikkatini dağıtarak çevrelerindeki kötü şeylerden uzak tutmakta yardımcıdır. Bu dinsel pratik onları sevgi ile sararak duyarsızlaştırmaktadır.

Duffle: Yüz binlerce insanın kaderinin bir stuppa’nın ellerine teslim edilmesidir.

Duprass: Sadece iki kişiden oluşan karass. Duprass’ın üyeleri en fazla bir hafta arayla ölürler. Ve bu iki kişi arasında hiçbir güç, bu birliktelikten meydana gelen çocuklar bile giremezler. Duprass, ilerleme ve olgunlaşmada oldukça değerli, özel hayata yaslanmış bir araçtır.

Foma: Yalanlar, zarar sız yalanlar, işe yarar ve zararsız saçmalıklar. Foma sizi sorumluluktan kurtaran ve size huzur veren yalandır.

Granfallon: Sahte karass, yani ortak bir amaç için biraraya gelmişler gibi görünse de Tanrı’nın planları açısından hiçbir önem arz etmeyen topluluk. Örneğin Komünist Parti, Amerikan Devriminin Kızları Derneği, General Electric Şirketi, Uluslararası Tuhaf Adamlar Birliği ve herhangi bir zamandaki, herhangi bir yerdeki herhangi bir ulus.

Kan-kan: Bir kişiyi kendi karass’ına ulaştıran aracı. Anlatıcı’nın kan-kan’ı, yazmaya çalıştığı Dünyanın Sona Erdiği Gün adlı kitaptır.

Karass: Ne yaptıklarının farkında olmayan ancak Tanrı’nın iradesi dâhilinde hareket eden, birbirlerine ruhani ve işlevsel olarak bağlı insan topluluğu. Bokonon, “Hiçbir mantıklı sebep olmaksızın hayatınızın başka birinin hayatıyla karıştığını görecek olursanız, o kişi sizin karass’ınızın bir mensubu olabilir.” der. Fakat insanın kendi karass’ının sınırlarını keşfetmeye çalışması da Tanrı’nın ona ne yaptırmaya çalıştığını anlama çabaları da eksik kalmaya mahkûmdur.

Pool-pah: “Bok fırtınası” yahut “Tanrı’nın gazabı”

Saroon: Bir kişinin kendi vindit’inin görünüşteki isteklerine boyun eğmesi.

Sin-wat: Bir insanın sadece kendisini sevmesini isteyen, onun bütün sevgisini isteyen kişi. Örneğin karısının bütün sevgisini isteyen koca gibi. Bokononculuğa göre bu oldukça kötü bir şeydir.

Sinoka: Bir kişinin hayatının uzantıları, kişiyi karass’ına bağlayan hayat deneyimleri

Stuppa: Sislerin arasında yolunu kaybetmiş çocuk.

Vızır-vızır-vızır (ing. Busy, busy, busy): Bokononistlerin hayatın ne kadar karmaşık ve tahmin edilemez olduğunu düşündüklerinde fısıldayarak söylediği söz. Bir çeşit rahatlama ve gerçeklerden uzaklaşma aracı.

Vin-dit: Kişinin yaşadığı, Tanrı’nın kişi hakkındaki her şeyden haberdar olup onun için incelikli planları olduğu düşüncesine ani ve kişisel bir uyanış.

Wampeter: Bir karass’ın üyelerini birbirlerine bağlayan her hangi bir şey, bu ağaç, taş, hayvan, düşünce, kitap, melodi, Kutsal Kâse. Karass’ın üyeleri bu şeyin etrafında bedenen değil ruhen dönerler. Bir karass’ın iki tane wampeter’i olur ve bir tanesinin değeri yükselirken diğeri değer kaybeder.

Wrang-wrang: Bokonon’a göre bir wrang-wrang, insanı belli bir düşünce çizgisinden, o çizgiyi kendi hayatının teşkil ettiği örnekle absürtlük düzeyine indirgeyerek uzaklaştıran kişidir.

Zah-mah-ki-boh: Kader, kaçınılmaz yazgı.

[1] Kurt Vonnegut, Kedi Beşiği, çev: Serkan Göktaş, April Yayıncılık, 1. Baskı, 2012, İstanbul.

[2] Bokonon’un Kitapları’nın tamamını, Kalipsolarını ve Bokononizm’in temel kavramlarını http://www.cs.uni.edu/~wallingf/personal/bokonon.html adresinde bulabilirsiniz. Bu adreste oluşturulan terimler sözlüğü, anlatıcının terimlerle ilgili eserin içerisinde verdiği açıklamalara dayanmaktadır. Biz de sözlüğü oluştururken eserin Türkçe çevirisinden yorumlar ekleyerek yararlandık.

--

--