Yüzyılın yeni hastalığı: FOMO
Bu hastalığın ustası ya da profesörü değilim ama bu blog’u takip edenler bilir bu konuda sık sık yazı yazmakta, amatör de olsa araştırmalar yapmaktayım.
Merak etmeyin kafayı takmadım bu işe, ama çok rahatsız edici boyutlara ulaşmış durumda olduğunu da kabul etmek gerekiyor
FOMO: Fear of Missing Out.
Yani Türkçesi ile “Gelişmeleri kaçırma korkusu”.
Bu konuda uzun uzadıya yazmayı düşünmüyorum çünkü internet üzerinde hem türkçe hem de ingilizce bir çok makale, yazı, haber ve blog yazısı mevcut. Bu yazının en altında okuduğum ve hoşuma giden bir listeyi bulabilirsiniz.
Şahsen bir ara ben de FOMO belirtileri göstermedim değil. Örnek vermek gerekirse, iş yerinde çalışırken masamdan bir şekilde ayrıldığımda içimde sürekli bir endişe oluşurdu. Bilgisayarımın başına gitmek için can atardım. Çünkü hayatın aslında yaşadığımız bir an olduğundan ziyade bağlı olduğumuz cihazlar içerisinde gittiğini zannederdim.
Zaman zaman da bütün günümün bomboş geçerdi. Hiç bir şey kaçırmıyordum belki ama verimsizliğin dibine vuruyordum. “Bütün gün sosyal medyayı takip etmekten hiç verimli olamadım” diye hayıflanıyordum. Ancak bir türlü bunun önüne geçemiyordum.Uykusuzluktan geberirken bile “Acaba şimdi neler paylaşıyor insanlar?” ve “Tüh ya kaçırıyorum” dediğimi bile hatırlıyorum.
İnsan psikolojisini derinden etkileyen ve çok sinsi olan bu konu ile ilgili aksine yapmış olduğum tüm çabalamalarım hüsranla sonuçlandı.
FOMO’nun patlama yaparak kılcallarımıza kadar sızması akıllı cihazlar ile başladı. Bunun karşılığı ise Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya araçlarındaki “röntgen” merakımız.
Peki nasıl oldu da bu tür bir bağımlılıktan kurtulma şansına erişebildim? (sanırım)
Şöyle…
Hayatınızda sizi çok derinden etkileyen bazı dönemler vardır. İşte ben de öyle bir dönemin müsebbibi olan durumdan bir nevi vazife çıkardım. Hali hazırda sosyal medya bağımlılığı ile alakalı araştırmalarım da olunca “Ben ne yapıyorum?!” oldum. Bu konuda çıkarımlarım, yorumlarım ve araştırmalarımın bulunduğu yazılar hemen bu paragrafın altında emrinize amade.
- Disconnect — Sanal Hayatlar
- Sosyal Medya ve Paralel Yaşamlar
- Başkalaşan ilişkiler
- Hoşcakal Facebook, merhaba yaşamın her an’ı
Tabi bugüne kadar FOMO’dan da nomophobia (no mobile phobia)’dan da bilgim yoktu bu yazıları yazarken. Aşağıdaki fotoğrafı da hemen hemen her yerde görebilirsiniz artık. Geçen gün de bir haber okudum; akıllı telefonuna dalmış bir kız öğrenciye hafiftan araba çarpmış. İşler hakikaten çığrından çıkmaya başladı.
FOMO ile ilgili ilgimi çeken ve beğendiğim çeşitli yazılar;
- http://listelist.com/fomo-hastaligi-nedir/
- http://www.sabah.com.tr/saglik/2014/03/10/sanal-lem-duskunlugu-uyusturucu-gibi-tehlikeli
- http://www.e-psikiyatri.com/tag/fomo-nedir
- http://www.aktuel.com.tr/dergi/2013/10/02/sanal-dunyanin-yeni-korkusu-fomo
- http://onedio.com/haber/teknolojinin-kolesi-oldugumuzu-gosteren-36-iddiali-fotograf-438943
- http://psychcentral.com/blog/archives/2011/04/14/fomo-addiction-the-fear-of-missing-out/
Son not: Hayatımda en güzel yaptığım şey Facebook denen ortam ile alakamı kesmekti. Şimdi 1 adım daha atarak Instagram ile de vedalaştım. Dostlar, emin olur hayatın kendisi sanalından çok daha keyifli.