Asya’nın Paris’i Bangkok Gezisi
Yazının orjinali havadakileylek sitesinde yayınlanmıştır.
Bangkok, Asya’da ilk gördüğüm şehirdi. Hollywood sayesinde bize hayatımız boyunca empoze edilen fakir ve zavallı bir Asya şehri göreceğimi sanırken kendimi dev gibi alışveriş merkezlerinin, modern araçların olduğu otobanların ve şık Asya kadınlarının arasında bulunca dünyayı küçümsediğim için utandım. Hatta ilk gidişimdeki utancım Vietnam ve Kamboçya gezimden sonraki ikinci gidişimde daha da arttı. Evet sokaklarında yoğun palmiye yağı kokusu ve trafiğinde kaotik bir kargaşalık var ancak burası gülmeyi hiç esirgemeyen budistlerin ülkesi Tayland!
Grand Palace
Grand Palace 1782’den kalma, önemli dini etkinliklerin ve kraliyet seremonilerinin yapıldığı 08.30/16.30 arası açık olan muhteşem bir saray. Biletler 15.30’a kadar satılıyor. Bizim de başımıza gelen yaygın bir sahtekarlık var; yanınıza düzgün giyimli bir kadın veya adam yaklaşıp saray kapandı biz size şehir turu attıralım ya da bizdeki bileti alın falan diyorlar ancak bu tiplere kanmayıp saraya gitmek gerekiyor.
Grand Palace’ta kıyafet kuralı var, çok açık saçık yazlık kıyafetle gelenlere girişte en yerelinden bol kıyafetler veriliyor.
Manevi ve maddi olarak Tayland’daki en değerli buda heykeli olan Emerald Buddha (Zümrüt Buda) Grand Palace’ta bulunuyor.
Wat Pho
46 metre uzunluğundaki altın kaplamalı yatan buda ilk görüşte insanı görkemiyle şaşkınlığa uğratıyor. Bu pozisyonun nedeni Buda öldükten sonra nirvanaya geçişi temsil etmesi. Buda’nın ayaklarında kutsal metinlerin işlendiği inci kakmalar var.
Wat Pho tapınağının bir özelliği de geleneksel Tai masajının ortaya çıktığı Tayland’ın ilk üniversitesi olması. Halen Wat Pho ziyaretçileri tapınakta masaj yaptırabilir veya masör sertifikası alabilirler.
Wat Traimit
Diğer tapınaklara nispeten biraz uzak olan Wat Traimit’teki Buda heykeli tam 700 yaşında. Burmalı istilacılardan korumak için çimentoyla kaplanan heykel 40 yıl önce şans eseri vinçten düşünce açığa çıkmış. 3 metre boyunda 5.5 ton ağırlığındaki heykel saf altından.
Damnoen Saduak Floating Market (Yüzen Pazar)
Bangkok gezisinin en keyifli kısmı daha önce hiç deneyimlemediğimiz yüzen pazardı. Yüzen pazarlarda kaldırımdaki tezgahlardan alışveriş yapılabildiği gibi, teknelerle gelen satıcılardan da alışveriş yapılabilir. Biz, merkeze daha yakın olan Bang Khu Wiang yüzen pazarı yerine daha büyük ancak biraz uzakta olan Damnoen Saduak’ı tercih ettik.
Milli Müze
İki bölümden oluşan müzenin birinci bölümü aşağıda fotoğrafı olan Kral Rama’nın yazdığı ilk yazıttan itibaren Tayland’ın tarihini, ikinci bölüm ise şimdiki kralın ve ailesinin yaptıklarını resimlerle ve yazılarla anlatan bölümlerdir.
Buraların haricinde görülebilecek diğer yerler; Buda’nın küllerinin saklandığına inanılan Wat Saket (Golden Mount), eski şehir surlarını koruyan kalelerden ayakta kalan Mahakan Kalesi, Wat Ratchanadda, mutlak monarşiden anayasal monarşiye geçiş anıtı olan Demokrasi Anıtı, Suthat Tapınağı ve Brahmin rahiplerinin ayinlerde kullandığı dev salıncak, modern tay tapınağı (Mermer Tapınak) Wat Benchamabophit, Tayland’ın sembolü ancak tapınak bölgesindeki nehrin karşı kıyısında yer alan Wat Arun, merkeze çok yakın olmayan meşhur hafta sonu pazarı Chatuchak, Bangkok’un önemli bir ruhani merkezi olan Lak Meuang City Pillar (Şehir Sütunu), şovların yapıldığı Snake Farm (Yılan Çiftliği).
Bangkok’da ne yapılır?
Nehir Turu
Bangkok’un ortasından geçen nehrin adı Chao Phraya. Aynı boğaz turu gibi bu nehirde de tur yapılabilir ancak biz tur yerine lokal insanların evlerine gittikleri her durağa uğrayan bir tekneye bindik ve istediğimiz durakta indik. Bu tekne turunun bir yararı da Wat Arun’a gitme fırsatı olmayanlar için tapınağı dışarıdan çekebilme şansı yaratması.
China Town
Bangkok zaten sıcak ve karışık bir şehir bir de buradaki China Town’u varın siz hayal edin. Üstelik buraya bizim gibi 1 numaralı yerel otobüsle giderseniz tam şenlik!
Nerede inip, hangi yöne yürüyecekseniz kimle ingilizce anlaşacaksınız gibi majör problemler yaşayabilirsiniz. Ancak kaybolmak da gezinin güzel bir kısmı.
Bangkok hakkında pratik bilgiler
Bangkok’da alışveriş şehrin sıcağından kaçmak veya yemek yemek için güzel bir seçenek. Siam bölgesindeki alışveriş merkezleri; Central World, Siam Paragon, Siam Discovery, M.B.K., Pantip Plaza. Bütün alışveriş merkezlerinde dünya mutfakları ve fast food zincirlerini bulabilirsiniz.
Bangkok’ta imitasyon çanta, saat veya tekstil peşinde koşmadığım için öneri yapamayacağım ancak böyle bir pazar da var
Soi sokak demek, Wat ise tay budist tapınağıdır.
Evler aşırı küçük olduğundan dolayı balkonlar giysi dolabı yerine kullanılır, bundan dolayı bütün balkonlarda askılarda kıyafetler asılıdır.
Oteliniz veya gitmek istediğiniz yerlerin adının tayca yazdığı bir kağıdı mutlaka yanınızda taşıyın. Taksi veya tuk tuk sürücüleri için ihtiyacınız olacak.
Taksiler daha binerken pazarlık veya taksimetre açtırmanız kaydıyla ucuz ancak trafik faktörü var. Bundan dolayı sıcağı da düşünerek yürümekte veya BTS Sky Train isimli viyadükler üzerinden giden ulaşım hattını kullanmakta fayda var. Bangkok’un en meşhur diğer ulaşımı ise tuk tuk. Fiyatı pazarlık usulü olan egzotik taşımacılığı mutlaka denemek gerekiyor.
Halk, Ekim 2016’da ölen eski kralını çok seviyor. Hatta kral uzun yıllardır hastanede kaldı ve ülkeyi resmen kızı yönetti ancak yine de her yerde sanki kral hiç ölmeyecekmişçesine gençlik fotoğraflarının olduğu afişler asılı.
Bangkok’ta her yerde camekanlı masaj salonları var. Bu salonların çoğu bizim arabalarımızın sileceğine bırakılan salonlardan değil. Bu salonlarda ayak, el, kafa masajı yaptırıp sokaktan gelen geçeni izleyebilirsiniz ya da tüm vücut masajı yaptırıp tamamen gevşeyebilirsiniz. Seks ticareti de yapılan masaj salonları elbette var ancak bakkal gibi sokaklara serilenlerin bu salonlardan olmadığı zaten açıkça anlaşılıyor.
Her tapınağa gitmek için helak olmayın şehrin tadını çıkarın.
Bangkok gece hayatı
Maalesef Bangkok’ta seks turizmi çok popüler. Avrupalı ve Amerikalı her yaştan erkek minik Taylandlı kızlarla veya ladyboy denilen (ameliyatlı veya ameliyatsız) erkeklerle birlikte olmak için ülkeye akın ediyorlar. Ancak işin enteresan kısmı bu sektörün aynı zamanda barlar sokağı denilen ve herkesin sevgilisiyle gidip rahatsız olmadan içkisini içebileceği bir alanda devam edebiliyor olması. Bundan dolayı ortamı güven içinde gözlemlemek isteyenlere önerim Patpong veya daha güvenlisi Soi Cowboy caddeleridir.
Minicik kızları gözüne kestiren dev turistlere küfrettikten sonra asıl iki eğlence mekanına geçiş yapabilirsiniz. Bunlardan bir tanesi Bangkok’un backpacker gettosu Khao San Road. Tarihi mekanlara yakın olan bir cadde aslında küçük bir cadde ancak sokak yemeği satıcıları ile dolu kaldırımın karşısında onlarca bar var ve bu barların çoğundan canlı müzik sesleri sokağa yayılıyor. Barların önündeki sandalyelerde oturup, dünyanın tüm şalvarlı ve rastalıların akın ettiği Khao San Road’da rock ve alternatif müziğin tadı çıkarılabilir.
İkinci opsiyon ise merkeze biraz uzak olan ancak hiç turistik olmayan, Tayland’lı gençlerin eğlence mekanı Royal City Avenue (RCA). Sanayi mahallesi gibi bir yerde yan yana 10–15 büyük kulüp yer alıyor. Kulüplere genel olarak şık kıyafetler ve ücret karşılığında giriliyor. Çılgın bir eğlence olduğu daha girişinden belli olan kulüplere enerjimiz kalmadığından giremedik ancak aynı bölgedeki minik barlar da oldukça keyifliydi. Üstelik bu bölgedeki barlara girmeden önce bizim yaptığımız gibi hemen yakındaki go kartta birkaç tur atılabilir.
Bangkok’da yapılabilecek farklı eğlencelerden bir tanesi İstanbul’da da çok yayılan evden kaçış oyunu zincirlerinden Escape Hunt’a gitmek olabilir. İstanbul’dakilerin birçoğunu denedikten sonra Bangkok bize biraz özensiz geldi ancak yine de keyifliydi.
Diğer alternatif ise benim şahsi hobim olan ve her gezdiğim ülkede mutlaka araştırıp gitmeye çalıştığım tango geceleri (milonga). Bangkok’da katıldığım milonga hem şık bir otelde olmasından dolayı hem de Avrupalı ve Asyalı yoğun katılımı nedeniyle İstanbul kadar eğlenceliydi.
Bangkok’da ne yenir?
Bangkok ilk Asya gezim olduğundan sokakta kızarmış akrepler, hamam böcekleri satan tezgahlar göreceğimi sanıyordum ancak öğrendim ki halk bile bunları yemeyi çoktan bırakmış ve nadiren bulunurmuş.
Alışveriş merkezlerinde hemen hemen her türlü yemek bulunabiliyor ama tavuklu, etli veya sebzeli erişteleri çok lezzetli ancak tüm yemekler bol baharatlı.
Konsept bir restoran deneyimi için Cabbages and Condoms’u tavsiye ederim. Şık bir bahçe içindeki restoran, nüfus ve toplum gelişimi isimli kar amaçlı olmayan bir derneğe gelir sağlamak amacıyla kurulmuş. Doğum kontrolüne farkındalık yaratmak amaçlı açılan bu restoranda avizeler, süslemeler, yemek sonrası ikramlar prezervatiften oluşuyor. Menü ise hayli zengin ve doyurucu.
Seafood Market ise tam bir deneyim. Futbol sahası büyüklüğündeki bu pazarda önce deniz ürünleri alışverişinizi yapıyorsunuz, sonra pişirilmesi için teslim edip masanıza geçiyorsunuz, böylece en tazesinden yemeğiniz istediğiniz kıvamda masanıza geliyor. Ancak burası öğle saatlerinde açılıyor.
Buzlu içecek içerken aman diyeyim buzun çeşme suyundan olduğunu ve ishal ihtimalini unutmamak gerek.
Asya’da olunca egzotik meyveler benim için en keyifli yiyeceklerdi. Ananas, papaya, mangosteen, hindistan cevizi kahvaltıdan itibaren tüketilebilecek lezzetli meyveler. Bir de durian isimli bir meyve var ki soğanımsı tadı ve korkunç kokusu yüzünden turistlere satarken genelde teyit ediliyor.
Bangkok’da nerede kalınır?
İlk gidişimde Amari Atrium Bangkok isimli bir otelde kaldım ancak ulaşım için oldukça zor bir yerdeydi, ikinci gidişimde ise City Lodge otelde kaldık, hem çok merkezi hem de temiz bir oteldi. Tapınaklara yakın olan ucuz bir konaklama ise Kho San Road çevresindeki hosteller.
Otel seçimi için Sukhumvit yolu Bangkok’un en işlek ve turistik caddelerinden biridir. Incık cıncık alabileceğiniz pasajlardan, sokak yemekleri satan büfelere, oteller ve masaj salonları ile dopdolu bir caddedir.
