Komünist Vietnam, Başkent Hanoi

Bengü Akyürek
Executive Tourist
Published in
5 min readNov 17, 2015

Yazının orjinali www.havadakileylek.com sitesinde yayınlanmıştır.

Gezmek hastalık gibi birşey. Gezdikçe çoğalan bir istek hep yeni yerler arayışı uçak biletlerini kovalamaca falan ama gezmedikçe de azalan bir ilgi Acun’a dönüş Survivor’dan gelen sahte mutluluk. İşte bu gezi Kasım 2014’te yine bir gezme tutkusuyla vuku buldu.

Benim bünyem sıcağı ile, yemeği ile, birazcık böceği, birazcık kiri ile Asya’yı kaldırır diyorsanız Hanoi size göre bir yer. Bangkok’u gördüm Vietnam’da yapabilirim diyorsanız da aman uyarayım Bangkok Hanoi’nin yanında Paris…

Vietnam kuzeyden güneye uzun ince bir ülke. Kuzey, orta ve güney birbirinden epey farklı. Vietnam’ın başkenti kuzeyde bulunan Hanoi şehri. Filmlerde Asya’ya dair gördüğüm tüm sahneleri Vietnam gezimde bizzat yaşadım; aşırı nemli bir hava, düzensiz caddeler, karmaşık trafik akışı, devamlı gülümseyen insanlar, bol gürültülü sokaklar.

Yaptığım tüm araştırmalar gösterdi ki gezilere çıkmadan önce okuduğumuz korkutucu hikayeler biz İstanbul’lular için fasa fiso. Hanoi’de görüp de İstanbul’da asla olmaz dediğim tek şey trafikteki karmaşayı saygı ile çözmeleri olmuştu. Yoksa pis restorantlar, garip sokak yemekleri (bkz. kelle), nem, sokağa işeyenler, kap-kaç bizim zaten aşılandığımız mikroplar.

Hoan Kiem Gölü. Burası halkın spor, sanat etkinlikleri ve boş vakitleri için koca bir buluşma alanı.

Hanoi’ye daha ilk adım attığım anda beni şok eden şey trafik oldu. Bunu çok okudum ama yazılanların bu kadar gerçek olduğunu düşünmemiştim. Akan motor trafiğini izlerken başım döndü. Her yönden gelen, her yöne giden, trafik ışıklarının hiç kullanılmadığı bir yol düşünün. Herkesin kafasında rengarenk kasklar var. Ağızlarında ise uçuşan börtü böceğe karşı maskaler takılı. Her Vietnamlı’nın en az 2 motoru olurmuş. Biri işe giderken kullanmak için minik scooter, biri ailecek kullanmak için biraz daha geniş scooter. Ailecek derken şunu düşünün, bir scootera ortalama 3 kişi biniyor. Anne, baba, babanın önünde ayakta bir çocuk (bunun uyuyanını da gördüm kafasını babasının gidon tutan koluna dayamıştı), anneyle babanın arasına sıkıştırılmış ikinci çocuk.

Motor ulaşım aracı olduğu kadar nakliyat aracı da, hemen her şeyi motorla taşıyorlar. Fotoğraftaki motorun arkasındaki malzeme büyük ihtimalle portatif sokak stantı.

Hanoi’de karşıdan karşıya geçiş başlı başına bir deneyim. Eğer yolunuz buralara düşerse şimdi burayı iyi okuyun. Kimse size yol vermeyecek. Önünüzden yüzlerce motor akacak ama ne yaya geçidinde ne de ışıklarda durmayacaklar. O halde yola atlayacaksınız. Çünkü eninde sonunda duracaklar diye düşünüyorsunuz değil mi? Hayır! durmuyorlar. Sağınızdan solunuzdan geçmeye devam ediyorlar, ancak asla size yola atladınız diye de sinirlenmiyorlar, zaten kornaya hiç basmıyorlar. Çünkü gelişmiş refleksleri bu. Yolda önlerine çıkan insanların yürüyeceklerini farz ederek aynı hızla üzerinize sürüyorlar. Asla yolun ortasında durup motorlara yol vermeyin, ışık görmüş tavşan gibi şaşırıyorlar. Tek yapmanız gereken sanki boş bir yolda yürüyormuşçasına yola atlamak ve sakince yürümeye devam etmek, ne gelene bakın ne durun ne de koşun.

Hanoi’de sokak berberi

Vietnam yakın tarihinde dünyanın öbür ucundaki Amerika ile önemli bir kurtuluş savaşı veriyor. Bundan dolayı halen savaşın etkisi çok net görünebiliyor. Kurtuluşlarını sağlayan ve kuzey-güney Vietnam’ı birleştiren Ho Chi Minh (Bkz. Atatürk) ülkede çok saygı görüyor. Ülke, kendisinin kurduğu Kominist Parti ile yönetiliyor ancak halk yöneticiler için oylama yapabiliyor. Özellikle Hanoi kominizmin etkisini çok taşıyor, batı markaları neredeyse hiç yok. Kendi kültürleri kendisine yeten bir toplum. Ancak tüm yapılanlara rağmen Amerikalılar hakkında hiçbir kötü söz duymadım. Ben o kadar sinirliyim ki önce buna bir anlam verememiştim ancak sonra bir rehber “ben müfredat dahilinde konuşmak zorundayım ama siz sorun isterseniz” diyince aydınlanmamı yaşadım. Amerika hakkında kötü konuşmak yasak. Ben tüm Vietnamlılar adına kullanılan portakal gazı ve halen sakat doğan çocuklar için, tecavüze uğrayan tüm kadınlar için, kıyıma uğrayan köyler için bol bol küfrettim.

Hanoi’de yürüyerek gidilip gezilebilecek, Ho Chi Minh müzesi ve propoganda afişleri

Ho Chi Minh Müzesi hem içerisindeki pop art ile hem de Ho Chi Minh’e saygı niteliğinde yaptığı işleri görmek için gezilebilir. Benim bu müze gezisinden içimi burkan tek şey batı devletleri ile yaptıkları basit konferansları bile o kadar değerli görüp burada çekilmiş amatör resimleri koca koca çerçevelerle sergilemeleri oldu.

Konfüçyus Tapınağı’nın girişi ve içerisi

Hanoi’de yürüyerek gezilebilen bir başka yer Konfüçyus Tapınağı. Burası Konfüçyus’a adanan ülkenin ilk üniversitesi aslında. Şu anda ise sadece turistik bir alan. Bir gelenek olarak okullarından mezun olan öğrenciler mezuniyet kıyafetleri ile buraya gelip toplu fotoğraf çektirirlermiş. Bundan dolayı içerisi geleneksel kıyafetler giymiş yüzlerce genç ile doluydu. Bir çoğu da turistlerle ingilizce konuşmak için can atıyordu. Malesef konuştuğumuz çoğu kişinin hatta bazı rehberlerin bile ingilizceleri çok yetersizdi.

Hanoi’de insanlar sokakta badminton oynayip tap dans calisiyorlar
Su kuklası Hanoi’de önermeyeceğim tek etkinlik. Ne dram filmleri izledim böyle eziyet görmedim.
Hanoi sokak manzaraları

Hanoi’de kaldırımlar tamamen eşyalarla işgal edilmiş, scooterlar zaten her yerde. Vietnam’a gidene kadar bizim kaldırımlarda giden motorlara kızıyordum ama bu durumu orada o kadar kanıksadım ki döndüğümde Asya’lı olduğumuzu kabullenip kaldırımda beni ezmeye kalkan hıyarlara artık sinirlenmiyorum. Ancak tarihte orta Avrupa yerine Doğu Anadolu’ya göç eden atalarımı arada anıyorum.

Vietnam’a yerleşmek

Arsızlığımdan mı bilmem gittiğim her yere yerleşmek istiyorum. Soğukmuş, sıcakmış, krallıkmış, demokratikmiş umurumda değil. Ülkeye, kültüre, yemeğine, siyasetine hiçbir bağım kalmadı. Değerlerini koruyamayan neresine dokunsak elimizde kalan bir toplumuz. Bundan dolayı yurt dışına çıktığımızda mutlaka emlakçı vitrinlerini kolaçan ederiz. Vietnam’ın başkenti Hanoi’de derme çatma evler bile çok pahalı. Kominist Vietnam’da zaten emlak alım satımında bazı kısıtlamalar varmış ancak bir de şehir merkezi olunca arsa bedelleri dudak uçuklatacak fiyatlara ulaşmış.

Beğendiysen facebook beğenmediysen twitter dan takip edebilirsin :)

--

--