Londra Gezisi

Bengü Akyürek
Executive Tourist
Published in
6 min readOct 20, 2016

Yazının orjinali havadakileylek sitesinde yayınlanmıştır.

İnsanlar Londra’yı sevenler ve sevmeyenler olarak ikiye ayrılıyorlar. Kimisi büyük bir metropol bulduğuna sevinirken kimisi ise aradığı düzenden ve sakinlikten çok uzak bir şehirle karşılaşıyor. Ben ilk gidişimde Londra’yı çok yorucu bulmuştum ancak ikinci gidişimde kendimi şehre daha ait hissettim. Burası dünyada metronun ilk kurulduğu, trafik lambalarının ilk kez kullanıldığı, sömürünün kitabını yazmış İngiltere’nin kalbi. Türkler için en zor kısım yüklü İngiltere vize ücretini ödeyip, İngiltere vizesini almak. Gerisi yazımdaki Londra gezi adımlarımla oldukça keyifli!

Hyde Park

Londra’nın koşturmacasından kopup nefes alınabilecek devasa bir park. Aslında kraliyete aittir ancak halka açıktır. Spor yapanlarla, piknik yapanlarla ve amaçsızca dolaşanlarla çevrili, şehrin temiz kan taşıyan damarı. Bisiklet kiralayıp parkta geniş bir tur yapılabilir. Kensington tarafında Kensington Palace ve Kensington Garden gezilebilir.

Notting Hill

Meşhur Notting Hill filmine ev sahipliği yapan Notting Hill rengarenk evleri, tarihi dokusu, viktoryen tarzı teraslı evleri ile Londra’nın alternatif kültürlerinin birleştiği bölgelerinden birisi. Notting Hill’de Portobello Pazarı gezilebilir, keyifli cafelerinde bir mola verilebilir, tasarım dükkanları dolaşılabilir mesela ben Notting Hill’deki Dadarella mağazasının tozluklarına hayran kaldım. Ancak dükkanlar 18:00’de kapanıyor. Ağustos ayında yolunuz buraya düşerse, Notting Hill’de büyük bir festival yapılıyor. Bir milyon insanın katıldığı ve dünyanın en büyük sokak festivallerinden biri olan Notting Hill Karnavalı 1966’dan beri düzenleniyor. Sadece iki gün süren karnaval süresince Notting Hill’deki mağazaların hepsi kapanıyor hatta esnaf yağmalamalara karşı pencerelere fırtına çıkacakmış gibi tahtalar çakıyor.

Greenwich Gözlemevi

Greenwich’e Cutty Sark metro istasyonundan biraz yokuş yürüyerek ulaşılabilir. Zone 2’deki metro çıkışında müze olarak gezilebilen Cutty Sark gemisi 1869 yılında inşaa edilmiş, Çin’den İngiltere’ye çay taşıyan zamanının hızlı gemilerinden birisidir. Yelkenli direkleri çok görkemli ancak ben bu gemide vakit kaybetmek yerine Greenwich’e yönlenmeyi tercih ettim.

Greenwich gözlem evi
Greenwich’teki Londra’nın tek planetaryumu

Greenwich’te; Planetaryum, deniz müzesi, gözlem evi gezilip bahçesindeki başlangıç meridyeni olarak kabul edilen sıfır boylamı görülebilir.

London Eye

Paris’teki dönme dolaptan esinlenilerek yapılan London Eye’da 32 adet 14 kişilik kabin var, bir tur 40 dakikada tamamlanıyor. En yüksek noktası 135 metre.

Natural History Museum (Doğa Tarihi Müzesi)

Her gün açık ve ücretsiz. Genetik odası, kelebek odası, dinozorlar, dev balinanın olduğu salon ve ayrı bir köşedeki Darwin’in odası mutlaka görülmeli.

Victoria&Albert Müzesi

Girişi ücretsiz, dekoratif sanat ve tasarım müzesi. İçinde yakın tarihe ait ilk walkman, queen imzalı plaklar, konser afişleri gibi milyonlarca obje barındırıyor.

British Museum

Girişi ücretsiz.İçerisinde farklı kültürel miraslar barındırıyor. Milyonlarca tarihi eser, canlı mumya, Nemrut Salonu, Urart yazıtları, Artemis Tapınağı, Gılgamış Tabletleri hepsi burada.

Westminster Abbey & Big Ben

İngiliz Kraliyet ailesinin düğün, cenaze gibi önemli günlerine ev sahipliği yapan gotik bir manastır. Darwin, Dickens ve Newton Westminster Manastırı’nda gömülüdür. Manastırda bulunan ve Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden tüm askerleri sembolize eden meçhul asker mezarının da İngilizler için manevi değeri büyüktür.

Westminster Abbey’in hemen yakınındaki dört yüzlü saat kulesi Big Ben İngiltere’nin sembollerinden birisi

Tower of London

1078 yılında kale formatında yapılan kule Thames Nehri’nin kuzey kısmında bulunuyor. İçinde kraliyet mücevherlerinin görülebileceği jewel house hariç gezilecek büyük bir keşiflik alan yok. Zamanla darphane, hapishane, cephanelik gibi çeşitli amaçlarla da kullanılmış.

Buraların haricinde Londra’da National Art Gallery’nin bulunduğu Trafalgar Meydanı, meşhur eros heykelinin bulunduğu her saat canlı Piccadilly Circus ve tarihi göçmen mahallesine uzanan farklı kültürlerin buluşma noktası Soho, China Town, rengarenk evlerin olduğu Carnaby Street de turistlerin uğrak durakları. London Palladium’da ya da Haymarket Theatre Royal’da bir şov izlenmeli, ben London Palladium’da dünya gözü ile Michael Flatley’i ve Lord of the Dance’ı izledim, kişi başı 45 pound ödedik ama şahaneydi. 600’den fazla odası olan Buckingham Palace, National Portrait Gallery, Tate Modern gezilebilir. Film galalarının yapıldığı meşhur Leicester Square’de vakit geçirilebilir. Gezilerimi uğrak turist noktalarından çıkartabilmek için mutlaka gideceğim dönemdeki özel sergiler, konserler ve diğer etkinliklere bir göz atarım. Aşağıdaki fotoğraflar işte böyle bir etkinlikten, binlerce legodan yapılan muhteşem heykeller ve The Art of the Brick sergisi.

Tower Bridge

Thames Nehri’nin üzerinden geçen, ayakları iki kule şeklinde olan mavi köprü Londra’nın en ünlü yapılarından birisi. Kulelerine asansörle çıkılıp, içerisinde köprünün tarihine dair bilgi alınabilir ve iki kule arasındaki cam köprüde yürünebilir. İkinci Dünya Savaşı’nda Alman uçakları yön bulmak için bu köprüyü kullandığından dolayı hasar görmemiştir.

Londra’da nerede/ne yenir?

Londra’nın çok özel bir mutfağı yok. Fish and Chips en ünlü seçenek ancak morina veya mezgitten yapılan balık bizim gibi olta balığının tadını bilenler için tatmin edici değil maalesef. Geales Fish&Chips bu restoranlar içinde iyi bir alternatif. Yaygın olan Nando’s restoranlarda tavuklu menüler ve yanındaki mısır veya patates seçenekleri çok lezzetli. Meşhur Harrods mağazasının alt katındaki tatlı istasyonu görülmeye değer. Notting Hill’de The Elgin, Ladbroke Grove önünde sıralar olan popüler bir mekan. Öğle yemekleri için halkın da tercihi olan Pret-a Manger hem çeşitleri ile hem de fiyatı ile şahane bir sandviççi. Sandviç için diğer alternatifler Tesco veya Salisbury marketleri. İçecek olarak da artık İstanbul’da da bulunan elmalı cyder favorim.

Domuzu lezzet olarak çok sevmesem de Carnaby caddesindeki Pitt Cue Co. isimli minicik restorandaki soslu domuz eti veya diğer yemekler mutlaka denenmeli

Londra’da Metro Bileti

Londra’da metro kullanmak turist için büyük zaman tasarrufu sağlıyor. Üstelik dünyanın en eski ve kapsamlı metrosuna sahip şehirdesiniz. Ancak diğer taraftan Londra en pahalı toplu ulaşım fiyatlarına da sahip şehirlerden birisi. Biz travel card isimli biletlerden günlük olarak aldık. Bu biletlerin de 09:30’dan sonra kullanılabilir versiyonlarını yani off-peak aldık. Hem daha ucuz, hem kahvaltı falan derken zaten 09:30 öncesi metroya pek binilmiyor hem de Londra’da dükkanlar ve müzeler 10:00’dan önce açılmıyor. Bu günlük biletleri alırken bir de zone lara dikkat etmek gerek Londra gezisi genelde birinci ve ikinci bölgeyi kapsar bundan dolayı biletimizi zone 1–2 olarak aldık. Günlük biletlerde ücretsiz istediğimiz kadar aktarma da yapabildik.

Londra’da nerede kalınır?

Londra merkezde uygun fiyatlı birçok otel bulunabilir. Ben ilk gidişimde hem metroya hem Hide Park’a yakınlığından dolayı Güney Kensington’daki Copthorne Tara Hotel’i tercih ettim. İkinci gidişimde ise sokakları biraz daha canlı ve fiyatı daha uygun olan St. Mark Hotel’de kaldım. İngiltere’nin voltajı ve priz şekli farklı olduğu için gitmeden yanınıza uyumlu adaptör almayı unutmayın.

Londra’ya gitmeden hangi film izlenmeli?

Notting Hill’i izleyip Notting Hill’i gezmek ayrı bir zevktir.

İngiltere İskoçya Turu

Hazır İngiltere’ye kadar gelmişken, İngiltere vizesi ile gezebileceğiniz İngiltere İskoçya turu yapmak isterseniz East Cost treni ile Londra’daki King Cross tren istasyonundan 4 saatte Edinburgh‘a gidebilirsiniz ancak ücreti tek yön 100–120 Pound civarında.

Ya da Londra’dayken daha ucuz maliyetle bir şehir daha görmek istiyorsanız trenle 45 dakikada günübirlik gidip gelebileceğiniz minik dev şehir Cambridge olabilir. Kraliyetin Gözdesi Cambridge yazım size fikir verebilir.

facebook veya twitter dan da takip edebilirsiniz…

--

--