Doğadan İlham Alan Sanat: BİYOMİMİKRİ (BİYOTAKLİT)

Kader Kılıç
FenKafası 1.9
Published in
3 min readApr 17, 2019

Hepimiz hayatlarımızdaki bazı sorunlar için yaşanmış bazı örneklerden ilham alıp kendi çözümlerimizi yaparız. Doğa da milyarlarca senedir tıkır tıkır işleyen sistemlerin yaşadığı sorunlara mükemmel çözümler üretirken insanlar da bu çözümleri taklit ederler. Yapılan bu taklide “Biyomimikri” denir.

Sonuç olarak biyomimikri karşılaşılan sorunları çözmek için doğayı örnek alarak; başka bir deyişle esinlenerek çeşitli buluşlar yapmaktır.

Biyomimikri ilk örneğini bir deha olan Leonardo da Vinci’nin buluşlarında görüyoruz. Kuşların kanatlarını ve çırpınışları gözlemleyen da Vinci , ilk uçan makineyi icat etmiştir. Onu da, daha sonra Wright kardeşlerin güvercin kanadından esinlenerek ilk motorlu uçağı uçurmaları izlemiştir.

Terimsel anlamda ise biyomimikri ilk kez 1997 yılında Janine M. Benyus tarafından “Biomimikry İnovatium İnspied by Nature” adlı kitabında kullanmıştır.

Janine M. Benyus

Biyomimikri ile uğraştığımızda aslında kendimize şu soruyu sorarız “Doğa bunu nasıl çözerdi?” bu soruya cevap bulan bazı araştırmalardan bahsedelim.

İlk olarak;

-Doğa bakteriyi nasıl koruyor?

Bakterilerden kendini korumak zorunda olanlar biz değiliz. Galapagos köpek balığının yüzeyinde bakteri yok, kirlenme yok, Barnacle (denizde yaşayan bir tür kabuklu eklem bacaklı) yok, nedeni bu canlının hızlı gitmesi değil tabii ki. Bu canlı yavaş hareket eden bir köpekbalığıdır. Peki bakteri oluşumunu nasıl engelliyor? Bir kimyasal üretmiyor. Bunu dişçikler sayesinde yapıyor. Dişçiklerindeki örüntünün mimarisi bakterinin inmesi ve yapışmasını engelliyor. Bunu şu anda bakterilerin durmasını engellemek için hastanelerdeki yüzeylere uyguluyorlar. Birçok organizmanın ilaçlara dayanıklı hale geldiği düşünülürse antibakteriyel ya da güçlü temizleyici püskürtmekten daha iyi bir çözüm.

-Doğada iki farklı ortam arasında çok hızlı ve düzgün bir biçimde hareket edebilen ne var?

Kuş gözlemcisi olan Nakatsu’nun, çözümü yalıçapkını kuşunda buldu. Yalıçapkını, avına yaklaşırken baş aşağı çok yüksek hızlara ulaşabiliyor ve bunu avına fark ettirmeden yapabiliyor. Uzun ve dar gagasının da verdiği avantaj, kuş gözlemcisi Japon mühendislerin elinde biyo-taklidin en önemli örneklerinden birisi haline geldi ve yeni nesil Shinkansen mermi-trenler üretildi. Yeniden tasarlanan burun, trenlerin tünellerdeki ses sorununu ve rüzgârdan kaynaklanan sürtünmeyi azaltarak enerji kullanımını düşürdü.

Şimdi doğadan derlediğim özel biyomimikri örneklerine biraz daha göz atalım :

Yunusların burun çıkıntısını örnek alan tasarımcılar tarafından yunusların bu sayede suyu daha iyi yardıklarını tespit edilmiştir ve gemilerde de bu yöntem uygulanmıştır. Bu aynı zamanda önemli miktarda enerji tasarrufu da sağlamaktadır.

İlk uçaklar yapılırken mühendisler tarafından havadaki akımların neden olduğu titreşimlerin uçağa zarar vermemesi için uçak kanatlarının uçları ağırlaştırılmıştır. Yusufçuğun kanatlarındaki hücreler de yoğunlaşarak aynı sistemi görmektedir.

Mercedes, tavukların oto kontrol sisteminden yaralanılmıştır. Tavukların başlarının düzenli bir şekilde ritmik hareket etmesinden ilham alan Mercedes’in çok konuşulan bir reklam filmiyle de bu özelliğin tanıtımı yapılmıştır.

Saniyede 200 bin titreşimli ses dalgaları yayabilen yunuslar bu özellikleri sayesinde rotalarındaki cisimlerin hızlarını, büyüklüklerini, şeklini bilebilirler. Sonar sistem de aynı prensibe dayanarak icat edilmiştir.

Bütün bu örnekler, biyomimikri ile yapılabileceklerin ve yapılanların sadece küçük bir parçası. Hala keşfedilip taklit edilmeyi bekleyen birçok canlı var. Bu canlılar kim bilir daha ne tür araştırmalara öncülük edecek. Bizim üzerimize düşen ise “doğa ansiklopedisini” daha iyi anlayıp bunları hayatımıza daha iyi aktarabilmektir.

Keyifli okumalar…

--

--