Geçmişten Geleceğe: Çevik Manifesto’nun Geçerliliği ve Güncel Değeri

Osman Balli
Fiba Tech Lab
Published in
7 min readFeb 19, 2024

Agile (Çevik) Manifesto, yazılım dünyasında bir klasik mi, yoksa eski moda mı? Bu soruya cevap ararken, manifestonun günümüz yazılım rüzgarına ne kadar direndiğini görmek için birlikte kısa bir “agile” yolculuğuna çıkalım.

2001 yılında -ki yakın görünse de günümüzden 20 küsür sene öncesinden bahsediyorumbirkaç yazılımcının “Bir proje nasıl yönetilmelidir?” sorusuna olan farklı yanıtlarının bir arada bulunduğu ve aslında günümüzde en çok dikkate alınan proje yönetimi yaklaşımlarından biri Çevik Yönetim. Çevik dönüşüm ile ilgili bilgilerin yer aldığı blog yazısı için bu linki inceleyebilirsiniz.

Kaynak: https://internationalbanker.com/banking/can-banking-be-part-of-building-back-better/

17 arkadaş, her yeni fikirde olması gerektiği gibi burada da aslında bir problemden yola çıkarken tüm proje döngüsünün -manifesto yazarlarının yazılımcılar olduğu düşünülürse aslında tüm yazılım geliştirme döngüsünün- planlama ve belgeleme etrafında geliştiği ve bu süreçlerin müşteri memnuniyetine o kadar da katkı sağlamadığını fark ediyor. Yani aslında, müşteri memnuniyeti için “sözde” memnuniyet sağlayan konulardan ziyade yeni odak noktalarını bulunması gerektiğini düşünüyorlar ve bu amaçla 12 ilkeden oluşan ve 2001'den bu yana dünyanın önde gelen şirketlerince benimsenen bir felsefe geliştiriyorlar: Agile Manifesto. Geliştirdikleri ve manifestonun onlarca dile çevrilmiş sayfasında da görebileceğiniz gibi Türkçe’ye “Çevik Manifesto” olarak çevrilen bu metin, temel bir yazılım geliştirme ve proje yönetimi dökümanı olarak işbirliğine, esnekliğe ve müşteri odaklılığı vurgulayan prensipleri içerir. Bu belgenin önemi, yazılım geliştirmenin ötesine geçerek, çeşitli endüstrilerle de ilgili hale gelmesinden kaynaklanır.

Öte yandan belirtmek isterim ki yazılım ya da proje yönetiminde henüz “agile” kavramı bu şekilde ortaya çıkmadan önce yapılan bazı çevik uygulamalar vardı. Ancak diğer her buluşta olduğu gibi bu 17 zihin, uygulanan çevik metodolojilere bir isim vererek aslında bu metodolojinin sınırlarını belirlemiş oldu. Bu noktada icat ve buluşun farkını düşünürken yaşanılana benzer bir farkındalıkla şu söylenebilir: çevik yönetim hep vardı, bir yerlerde icat edilmeyi bekliyordu. Zaten bence bu 12 ilkenin esas başarısı; çevik düşünme felsefesinin isminin konulması, başlı başına bir sistem olarak ele alınmasıdır.

Çeviklik, bir sürece uyum sağlama becerisi olarak niteleyebileceğimiz bir proje yaklaşımı. Manifestonun oluşturucuları her ne kadar bu işi bir yazılım süreci üzerinden ele almış olsa da ürettikleri ve bugün benimsenen bu fikirler her türlü proje ve organizasyona uyum sağlayabilir nitelikte ki zaten amaçları bu süreçlerin uyum sağlayabilir, adapte olabilir, esnek ve evet “ÇEVİK” olmasını sağlayabilmek. Örneğin bankacılık sektörü, müşteri odaklılık, hızlı adaptasyon, işbirliği ve teknik mükemmeliyet gibi Çevik Manifesto’nun prensiplerini benimseyerek ve geliştirerek müşteri memnuniyetini artırabilir, rekabet avantajı elde edebilir ve güvenilir yazılım çözümleri geliştirebilir. Bu yaklaşım, bankaların sürekli iyileştirme ve yenilik yaparak rekabetçi kalmasını sağlayabilir.

Çevik Manifesto’nun temel ilkeleri, müşteri memnuniyetini odak noktasına alarak değerli yazılımın erken teslimini, değişen gereksinimlere adaptasyonu, düzenli müşteri sunumlarını, iş sahipleri ve yazılımcıların sürekli işbirliğini, motivasyonlu ekipleri, etkili iletişimi, ilerlemeyi temel ölçü olarak kabul eden yazılımı, sürdürülebilir gelişimi, teknik mükemmeliyeti, sadeliği, öz-örgütlenen takımları ve düzenli iyileştirmeleri içerir. Ayrıca Scrum ve Kanban gibi çevik metodolojiler, ekip çalışmasını ve iletişimi geliştiren, günümüzdeki çevik yönetim trendlerinden bazılarıdır. Sık toplantılar ve tekrarlayan geliştirme döngüleri, farklı fonksiyonlardaki ekipler arasında işbirliğini destekler, siloları ortadan kaldırır ve üretkenliği artırır. Ayrıca bu yaklaşım, değişimin benimsenmesini teşvik eder. Yinelemeli metodolojisi, bir proje yaşam döngüsü boyunca ayarlamalara olanak tanıyarak, son aşamada yaşanan değişikliklerin sebep olduğu maliyet riskini azaltır.

Peki bugün, teknolojik gelişmelerle dolu bu çağda, 2001 yılında oluşturulan Çevik Manifesto’nun iş dünyası için hala geçerli olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Evet, 12 maddelik manifesto, o dönemin gerçekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmıştı. Ancak, esas soru şu: Çevik Manifesto, günümüzdeki hızlı değişimlere ve teknolojik evrimlere ayak uydurabilen bir yaklaşım sergileyebiliyor mu, yoksa güncellenmeye ihtiyaç duyuyor mu?

2001 Manifestosu Bugün Geçerli mi?

Burada dikkate alınması gereken esas konu, yayınlanan 12 ilkenin 20 yılda neredeyse hiç değiştirilmemiş olmasıdır. Zaten bu ilkelerin temel ilkesi de budur: “Zaman değişse de buna uyum sağlayabilir olmak.” Bu da Çevik Manifesto’nun dayanıklılığını ve zaman testini nasıl başarıyla geçtiğini gösterir. Atlassian DevOps Baş Çözüm Mühendisi Ian Buchanan’a göre Agile Manifesto, dönemlere göre yorumlanabilir, ancak doğru şekilde anlaşılması için derin bir anlayışa ihtiyaç vardır.

Öte yandan, Agile Manifesto’nun birçok sektör için önem kazanması ile tanımlanan Çevik Koçluk hizmetleri, çevik yönetim kültürünün para kazanılan yeni bir sektöre dönüşmesi ile suistimal edilir olmuştur. Bu sebeple çevik ilkelerin anlaşılmasından bağımsız, sahte çevik (faux agile) olarak adlandırılabilecek bir yönetim meydana gelerek çevik ilkelerin esas amacı olan konular gözardı edilerek şirketler için fayda üretmek yerine şirketleri geri çeken bazı uygulamalar gerçekleşmiştir. Bu sebeple de çevik yazılım prensiplerinin yeniden yazılmasını öngören girişimler oluşmuştur.

Bu amaçla, yazının bu bölümünde, Çevik Manifesto’nun 12 ilkesini bugünün gözüyle yeniden inceleyerek bazı güncellemeler gerekebileceği fikrini yeniden düşünelim.

1- “En önemli önceliğimiz değerli yazılımın erken ve devamlı teslimini sağlayarak müşterileri memnun etmektir. ”

Bu ilke günümüzde de geçerliliğini korur, çünkü yazılım geliştirme süreçleri hala müşteri memnuniyetine odaklanmıştır ve erken ve sürekli teslimat, bu memnuniyeti artırmada önemli bir rol oynar. Ancak son araştırmalar, müşterinin değil kullanıcının memnuniyetinin önemsenmesinin şirketler için daha kıymetli olduğunu göstermektedir. Bu durumda müşteri memnuniyetinin yerini kullanıcı memnuniyetinin alabileceği durumlar oluşabilir.

2- “Değişen gereksinimler yazılım sürecinin son aşamalarında bile kabul edilmelidir. Çevik süreçler değişimi müşterinin rekabet avantajı için kullanır. ”

Bu ilke, projenin gidişatına bağlı olarak değiştirilme ihtiyacı duyabilir. Örneğin, istenilen değişikliğin maliyeti bazı durumlarda proje için sarsıcı bir miktarda olabilir. Ya da talep edilen değişikliklerin sürdürülebilirlik konusundaki eksikliği, yapılacak değişikliğin sorgulanmasını gerektirebilir.

3- “Çalışan yazılım, tercihen kısa zaman aralıkları belirlenerek birkaç haftada ya da birkaç ayda bir düzenli olarak müşteriye sunulmalıdır. ”

Bu ilke için, teknolojik araçların sürekli gelişmesi ile hızlanan proje süreçleri göz önünde bulundurularak bir güncelleme düşünülebilir. Çünkü proje teslimatları için geçerli olan zaman aralıkları günümüzde haftalar ya da aylarla değil günler hatta saatlerle ifade edilmektedir. Öte yandan, risk yönetimi stratejileri göz önüne alındığında müşteriler ile yapılan görüşme sayısı arttıkça alınacak risk azalacağından, sık sık etkileşim kurma fikri bugün de geçerlidir.

4- “İş süreçlerinin sahipleri ve yazılımcılar proje boyunca her gün birlikte çalışmalıdırlar. ”

Bu ilke, fikri açıdan bugün de geçerlidir. Ancak günümüz teknolojisinde gerek finansal gerekse sürdürülebilirlik açısından her gün birlikte çalışma fikri bazı kısıtlamalara sahiptir. Bunun yerine, her gün verilecek olan geri bildirimlerle proje süreçlerinin birlikte yürütülmesi fikri ile çalışılmaya devam edilebilir. Öte yandan, aynı kişilerin sürekli yapılan toplantılarla aynı düşünceler etrafında dönüp durarak bir yankı odası oluşturması ve bu sebeple de yapılan çalışmaların değer katıcı özelliğe sahip olmama riski içermesi söz konusudur.

5- “Projelerin temelinde motive olmuş bireyler yer almalıdır. Onlara ihtiyaçları olan ortam ve destek sağlanmalı, işi başaracakları konusunda güven duyulmalıdır. ”

Bu ilke, günümüzde geçerlidir. Hatta, COVİD-19 pandemisi sonrası popülerleşen uzaktan çalışma olanakları sayesinde başta yazılım ekipleri olmak üzere çeşitli ekipler için istek duydukları ortamın sağlanması konusunda çalışmalar önem kazanmıştır.

6- “Bir yazılım takımında bilgi alışverişinin en verimli ve etkin yöntemi yüz yüze iletişimdir. ”

Teknolojik ve ekonomik sebeplerle yüz yüze iletişimin artık yaygınlığını kaybettiği ve yerini çevrimiçi görüşmelere bıraktığı bugünün dünyasında, bu ilkenin geçerliliği sorgulanabilir. Ayrıca, günümüzde coğrafi olarak birçok yere dağılmış ekipler için mesafe engelleri ciddi birer problem oluşturacaktır. Bugün, ortak işbirlikçi çalışma ortamlarının gelişmesi ile uzaktan etkileşim kurmak kolaylaşmıştır. Yine de, ilkenin arkasındaki fikir geçerliliğini korumaktadır. İlkenin ortaya atıldığı yıllar için makul görülen iletişim biçimi “yüz yüze, fiziksel” iletişim iken bugün bu furya yerini “çevrim içi” iletişime devretmiştir.

7- “Çalışan yazılım ilerlemenin birincil ölçüsüdür. ”

Bu ilke, yoruma gerek kalmadan geçerliliğini korumaktadır.

8- “Çevik süreçler sürdürülebilir geliştirmeyi teşvik etmektedir. Sponsorlar, yazılımcılar ve kullanıcılar sabit tempoyu sürekli devam ettirebilmelidir. ”

Sabit tempo, projenin gerektirdiği hareketi içerir. Çevik süreçlerin projenin her aşamasında etkili olduğu düşünüldüğünde gelişen teknolojik olanaklara bakmaksızın sürekli temponun bugün de geçerli olduğu ifade edilebilmektedir.

9- “Teknik mükemmeliyet ve iyi tasarım konusundaki sürekli özen çevikliği artırır. ”

Müşteriler, 20 yıl önce olduğu gibi bugün de iyi tasarımı ve teknik mükemmeliyeti talep ederler. Böylece geliştirme süreçleri verimli hale gelir. Maliyet ve kaynak tasarrufu sağlanır.

10- “Sadelik, yapılmasına gerek olmayan işlerin mümkün olduğunca artırılması sanatı, olmazsa olmazlardandır. “

Exupéry, “Mükemmelliğe, eklenecek bir şey kalmadığında değil, çıkarılacak bir şey bulunamadığında ulaşılır.” der. Bir yazılımın sadeliği, onun olabildiğince arındırılmasından geçer. Ayrıca, yazılım mimarisi göz önünde bulundurulduğunda, yazılıma eklenen her işlevin bir bakım maliyeti olduğu bilinmektedir. Bu sebeple, gerekmekdikçe eklenen her işlevin proje için bir yük olduğu unutulmamalıdır.

11- “En iyi mimariler, gereksinimler ve tasarımlar kendi kendini örgütleyen takımlardan ortaya çıkar. ”

Bu ilke, proje takımının tanımına bağlı olarak güncellenebilir. Ancak genel anlamda, proje işbirlikçilerinin her birinin örgütlenerek birbirleri ile birlikte ilerlemesi bugün de istenen bir durumdur.

12- “Takım, düzenli aralıklarla nasıl daha etkili ve verimli olabileceğinin üzerinde düşünür ve davranışlarını buna göre ayarlar ve düzenler. ”

Bu ilke bugün de geçerlidir. Ancak gerçekleştirilecek olan bu toplantılar ve üzerine düşünülmesi gereken geribildirimler, çevik ilkelerin fikirlerinin temelinde yatan felsefe unutulmadan değerlendirilmelidir.

Tüm bu yorumlamalar sonrasında görüldüğü üzere küçük adaptasyonlar ile kolayca günümüze uyarlanan Çevik Manifesto’nun, sahip olduğu temel felsefeyi ve mantığı değiştirmemesi, manifestonun bugün de geçerliliğini koruduğunun diğer bir göstergesidir. Yine de bir uyarı olarak belirtmek isterim ki çevik bir çerçeveye sahip olan bir şirket olarak eğer bu kültürün temeline sahip değilseniz, yani çevik bir çerçeveye sahip olmadan önce şirket içinde çevik kültürün temellerini atmamışsanız, çevik proje yönetimini benimseseniz dahi başlangıç aşaması için elde edeceğiniz kazanımlar kusurlu olabilir. Çünkü çeviklik sadece bir yönetim yaklaşımı değil, aynı zamanda bir kültürü benimsemeyi ve bu değerleri şirket genelinde yaymayı gerektirir. Bu süreç, şirket içi iletişimi güçlendirmek, ekipler arasında işbirliğini teşvik etmek ve esnek bir çalışma ortamını desteklemek için çeşitli uygulamaları içermelidir. Aksi takdirde, çevik proje yönetimi uygulanıyor gibi görünse de, gerçek çevikliğin sunduğu avantajları tam anlamıyla elde etmek mümkün olmayabilir ve bunun manifestonun geçerliliği ile ilgisi yoktur.

Yeniden soruya gelirsek; literatürde yer alan araştırmalar, röportajlar, görüşmeler ve anketler gösteriyor ki evet, çevik manifesto bugün de geçerliliğini koruyan ve hatta bugün eskisinden daha geçerli bir felsefe içeren bir manifestodur. Ama bu, türlü geliştirmelere ihtiyaç duymadığı anlamına gelmez. Her birey gibi şirketler ve projeler de biricik olduğundan ihtiyaçları ve yönetim süreçleri birbirinden farklıdır ve bu sebeple çevik yönetim anlayışının benimsenmesi sürecinde ekipler ve kuruluşlar için farklı şekillerde uygulamalar yapılması gerekiyor olabilir. Bu, çevik prensipleri ve değerleri çerçevesinde esnek bir adaptasyonu ve sürekli gelişimi içermelidir. Yani, Çevik Manifesto’nun güncellenmesi ve özelleştirilmesi, bu felsefenin günümüz iş dünyasına en etkili şekilde entegre edilebilmesini sağlamak adına önemli bir adımdır.

--

--