Yakın Gelecekte Fintech: PSD2 ve Ödeme Sistemleri Trendleri

Canku Kılıç
Finartz
Published in
4 min readDec 13, 2017

Teknolojideki ilerlemelerle birlikte dijital, yaşam alanımızı baştan sona değiştirmeye devam ediyor. Fintech de bu değişimin içinde olan ve hayatımızı derinlemesine etkileyen alanlardan bir tanesi. Bu yazıda şimdiden belirginleşmeye başlayan ve yakın gelecekte daha da fazla karşılaşacağımız fintech ilerlemelerinden; öncelikle PSD2'den yani Avrupa Birliğinde ortaya çıkan ödeme servisleri yönetmeliğinin öneminden, daha sonra da ödeme sistemlerindeki trendlerden bahsedeceğim.

Regülasyon: PSD2

PSD2, Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanmış olan PSD’nin yeniden düzenlenmiş halidir. PSD yani ‘Payment Services Directive’, Ödeme Servisleri Yönetmeliği anlamına geliyor. PSD2’ye geçmeden kısaca PSD’nin öneminden bahsedeyim. Avrupa Birliği’nde ilk kez 2009 yılında yürürlüğe giren PSD’nin amacı Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesi içerisindeki ödeme servisleri ve ödeme servis sağlayıcılarını düzenlemekti. Bu düzenlemeyle Avrupa içerisinde ödeme sektöründeki katılımı ve rekabeti artırıp, bankalar dışındaki oyunculara da açmak istendi. Sonuç olarak, PSD sayesinde, bankalar veya Elektronik Para Kuruluşları dışında, belli finansal ve teknolojik yeterlilikleri sağlayan kuruluşlar ödeme kuruluşu olarak faaliyet gösterebileceklerdi. Ödeme Servisleri Yönetmeliğinin ülkemizde 6493 sayılı kanun ile kabul edilmesi İyzico, İninal gibi girişimlere ortam hazırladı.

Gelelim PSD2’ye. PSD’ye getirilen bir güncelleme niteliğinde olan, Avrupa’da 2016 yılında yürürlüğe giren PSD2, uyum süreciyle birlikte 2019 Eylül ayına kadar tamamen uygulamaya konulmuş olacak. PSD2 ile bankalar, müşterilerinin işlem ve kullanıcı bilgilerini güvenli API’ler (Application Programming Interface) aracılığı ile üçüncü partilere açmak zorunda kalacaklar. Bunun için müşterilerin bu bilgilerin paylaşılmasına onay vermesi gerekiyor öncelikle. Bu sayede açık API’ler, ‘açık bankacılık’ oluşuyor. Eskiden sadece finans kuruluşlarının erişebildiği bu bilgilere, artık bu bilgileri kullanarak uygulama geliştirmek isteyen üçüncü partilerin de erişebilmesi, finans hizmetleri alanında inovasyonu canlandıracak ve finansal kuruluşlar arasındaki rekabeti artıracaktır. Mesela, müşterinin geçmiş alışveriş ve hesap bilgilerini kullanan üçüncü parti geliştiriciler, müşteriye yönelik daha isabetli pazarlama araçları geliştirebilir ya da müşterilerin kullanabilecekleri etkili finans yönetimi araçları, öneri mekanizmaları geliştirebilirler. Bu sebeple finansal kurumların fintech şirketlerle yapacakları iş birliği, inovasyondan alacakları payı ve doğrudan başarılarını etkileyecektir.

Ülkemizde de örnekler görmeye başladık. Yakın zamanda KuveytTürk ekibi tarafından PSD2 uyumlu API servisi yayına alındı. Kapsam bakımından Türkiye’de bir ilk olan bu API servisini kullanarak, geliştiriciler KuveytTürk sistemi üzerinden yeni bir uygulama yaratabiliyor. Müşterilerin uygulamaya izin vermesi ile hesap bilgileri, hesap hareketleri, kredileri ve kredi taksitleri gibi işlem bilgilerine uygulama tarafından erişim sağlanıyor. Bu tarz örneklerin giderek artacağını söyleyebiliriz.

Ödeme Sistemleri Trendleri

Ödeme sistemlerindeki kullanıcı trendlerine baktığımızda mobilin e-ticaretteki payında ciddi artış var. Bunda, artık cep telefonlarının toplumların büyük bir bölümü tarafından erişilebilecek kadar ucuz bir servis haline gelmesi etkili olmuştur. TÜSİAD’ın e-ticaret 2017 raporuna göre 2016 yılı itibariyle mobilin kullanım oranının %60 olduğu Dünya’mızdaki e-ticaret işlemlerinin %44’ü mobil cihazlardan yapılmaktadır. Mobilin kullanımının bu derece artması ‘Omni ChannelRetail’, ‘SocialtoEverything Media’ ve ‘Contextual Commerce’ gibi trendlerin ortaya çıkmasını sağladı. Birbirleriyle çok ilişkili olan bu kavramları kısaca açıklamak gerekirse; ‘Omni Channel Retail’,müşterilere her noktada birleştirici bir alışveriş deneyimi tasarlamayı hedefler. Geleneksel ticaret modelinde ayrı kanallardaki deneyimler kendi içlerindeki süreci iyileştirmek isterken müşterilerin tüm kanallardaki deneyimini hesaba katmayabiliyordu. Yani, artık markalar potansiyel müşterileri hangi kanallarda vakit harcıyorsa onlara oralarda ulaşıp müşteriye dönüştürmek istiyor. Bu kanallar offline/online mağazalar ya da sosyal medya platformları olabilir. Tam da bu noktada ‘SocialtoEverything Media’ dediğimiz kavram önem kazanıyor. Kullanıcıların dijital platformlarda geçirdikleri zamanın daha rahat ve fonksiyonel geçmesini sağlarken, aynı zamanda uzun sürmesini sağlıyor ‘SocialtoEverything Media’ yaklaşımı. ‘Everything’ kısmını sağlamak için sunulan hizmetlerin artırılması gerekiyor tabi ki. Buna örnek olarak ülkemizde BurgerKing’in, BurgerKing Facebook Messenger üzerinden sipariş almaya başlamasını verebiliriz. Bu şekilde Facebook kullanıcıları BurgerKing Türkiye Facebook sayfası üzerinden sipariş verebilecek. Benzer bir şekilde geçtiğimiz yıl Domino’s pizza siparişi alan Facebook Messenger chatbot’unu Türkiye’de kullanıma sunmuştu. Bunlardan bahsederken ‘Contextual Commerce’ kavramından da bahsetmiş oldum aslında. Türkçe’ye çevirirsek ‘Bağlamsal Ticaret’, yani müşterilerin bulunabileceği farklı bağlamlarda (platformlarda) ticareti gerçekleştirmek.

Artık son kullanıcı, farklı hizmetlere aynı platformdan ulaşabilmek istiyor, bunu yaparken de ödemenin mümkün olduğunca sürtünmesiz, sınırsız ve görünmez olması gerekiyor. Tıpkı Uber ve Amazon Go’da olduğu gibi. Uber’in 2015 yılının sonlarında Facebook Messenger ile yaptığı entegrasyon hem ‘Contextual Commerce’ hem de sürtünmesiz/görünmez ödeme için süper bir örnek. Uber API’leri aracılığıyla gerçekleşen bu entegrasyon sayesinde, Messenger üzerinden bir tıkla Uber uygulamasına ihtiyaç duymadan istediğiniz lokasyona taksi çağırıp, vardığınız zaman da zaten tanımlı kartınızdan otomatik olarak gerçekleşmiş olan ödeme sayesinde doğrudan taksiden ayrılabiliyorsunuz.

Hem servislere her yerden ulaşmak hem de ödemeleri kuş tüyü misali fark etmeden yapabilmenin önem kazandığı günümüze kadar, finansal kuruluşların, fintech şirketlerin ve diğer ürün/servis sağlayıcılarının iş birliği yapması hiç bu kadar gerekli olmamıştı. Çünkü artık ödeme sistemlerinin neredeyse her platforma entegre olması gerekiyor. Fintech şirketleri de bunu sağlayabilecek en önemli oyunculardan. PSD2 sayesinde de önü açılmış olan bu iş birliğinden daha ne muhteşem ürünler çıkacaktır yakın gelecekte hep birlikte göreceğiz.

Fintech’deki gelişmelerden bahsedip de Blockchain teknolojisinden bahsetmemek olmaz aslında. Bir sonraki yazımda da Blockchain teknolojisinin birçok sektörde olduğu gibi finansal teknolojiler alanına da getireceği yeniliklerden bahsedeceğim. Bu arada, API, Blockchain ve ICO kavramları hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz buralardan ulaşabilirsiniz.

--

--