Jürgen Klopp & Rocky Balboa — Gidişatı Değiştirmek

Bu yüzden diyorum ki; şimdi çekilme zamanı değil. Ya şimdi kazanmak için tekrar mücadele edersin, ya da etmediğin için sonsuza kadar pişman olursun. — Apollo CREED

Ekin Akın Demirbilek
Finish Ink
6 min readJan 23, 2020

--

Not: Rocky serisi hakkında spoiler içerir. Seriyi hala izlememiş olanlar varsa izlemesini tavsiye ederim.

‘‘Rocky 1, 2, 3, 4 tüm okullarda ders olarak izletilmeli’’ diyen bir teknik adam Jürgen Klopp. Verdiği bir röportajda, bu meşhur film serisinden sık sık ilham aldığını, kariyerindeki bazı sıkıntılarla ve zorluklarla mücadele edebilmeyi bu filmler sayesinde öğrendiğini belirtmişti. “Rocky serisiyle futbolun, Klopp’un, Liverpool’un ne alakası var ya?” demeyin. Bunun için önce Rocky serisine ve Liverpool’un gidişatındaki benzerliklere bir göz atalım.

Seriye kısaca değinmek gerekirse, ilk 2 filmde; Rocky, yerel seviyelerde ekmek parası için part-time dövüşen bir boksördür. O zamanki dünya şampiyonu Apollo Creed ise tamamen para amaçlı ve ‘‘fixed’’ diyebileceğimiz bir maç için rakip aramaktadır. Boksör envanterini karıştırırken, İtalyan Aygırı (Italian Stallion) lakaplı Rocky’e denk gelir. Lakabı biraz komik ve ironik bulması üzerine unvan maçı için Rocky’i ringe davet eder. Rocky, bir boksörün hayatında yalnızca bir kere gelebilecek bu fırsatı değerlendirir ve 2. filmin sonunda Apollo’yu mağlup ederek dünya şampiyonu olur.

Kanımca çok daha fazla mesaj, argüman ve motivasyon kaynağı içeren filmler Rocky III ve Rocky IV’tür. Üçüncü filmde Rocky Dünya Şampiyonu unvanını aldıktan sonra, hocası Mickey’nin ayarladığı ve organize ettiği maçlarda üst üste galip gelmeyi ve unvanını korumayı başarmıştır. Ardından da kendi heykelinin açılış töreninde boksu bırakacağının işaretini vermiştir. Ancak laf cambazı, hırslı ve en tepedekini indirme arzusuyla kendini parçalarcasına antrenman yapan Clubber Lang, biraz da ahlak dışı sözlerle Rocky’i karşılaşmaya ikna eder.

Karşılaşmadan hemen önce çıkan arbedede Rocky’nin hocası Mick rahatsızlanır. İtalyan Aygırı Rocky maça hocasız çıkar ve ringde darmadağın olur. Hocası Mick’in öldüğünü gören Rocky kendini kaybeder ve hayatın anlamını sorgular gibidir. Mickey ile çalıştıkları salonda dolaşıp düşünürken karşısında Apollo Creed’i görür. Apollo bir şeylerin ters gittiğini fark etmiştir. İşlerin değişmeye başladığı ilk nokta da budur. Creed, Rocky’e derdini şöyle anlatır;

“Bak, beni yenmiştin ve yaralanmıştım. Hiç kimseden hiç bir şey duymak istememiştim. Çocuklarımdan bile… Her dövüşçü bunu bilir ve hisseder. Yaralanma duygusunu bilip, onunla yaşamayı öğrenmeye çalışırız ama öte yandan kendimizi yiyip bitiririz içten içe. Bu yüzden diyorum ki; şimdi çekilme zamanı değil. Ya şimdi kazanmak için tekrar mücadele edersin, ya da etmediğin için sonsuza kadar pişman olursun.

Seninle dünyanın en tepesindeydik. O şampiyonlardandık be! Sen bu savaşı tamamen yanlış sebeplerden dolayı kaybettin. Hatta hedefini de kaybettin. Evet, hocanın maçtan önce öldüğünü ve kendini kaybettiğini biliyorum, ama gerçekçi olmak gerekirse, en önemlisi ‘aç değildin’.

Şimdi düşünüyorum da; seninle ringde çarpışırken, sende ‘kaplanın gözü’ vardı. Dönüm noktan oydu! Şimdi de o alev alev hırsla yanan gözleri geri getirmen gerekiyor. Onu geri getirmek içinse en başa dönmelisin; hikayenin en başına! Hatta onu beraber getirmeliyiz. Kaplanın gözü ha? Kaplanın gözü!”

Bu konuşmadan sonra Rocky bir şekilde kendini Los Angeles’taki kenar mahalle idman yurdunda antrenman yaparken bulur, ancak yine de bir desteğe ihtiyaç duyar. Eşi Adrian’ın korku hakkındaki sözlerinden etkilenir ve rakibiyle ile ilgili korkularını yenip konsantre olur. Kendi mental ve fiziksel dayanıklılığının üstüne Apollo’nun dansçı tekniklerini ekler ve artık maça hazırdır.

Maç içerisinde rakibini gözlemleyen Rocky, rakibin gücünü boşa harcamasını görerek bir strateji geliştirir ama bunu yaparken biraz da dayanıklı olması gerekmektedir. Zira sürekli yumruk yemektedir. Ancak darbelere dayandıkça stratejisi daha da işe yarar ve rakibin hırsından kendini imha etmesi sayesinde, henüz ilk rauntlarda mükemmel bir nakavtla maçı kazanır.

Anlattıklarımızın odak noktası motivasyondur. Filmden de anlaşılacağı üzere; mental güç sizi bir alanda dünyanın tepesine de çıkarabilir, oradan yere çakılmanızı da sağlayabilir. Rocky dünyanın tepesine nasıl çıktıysa (tamam, evet sonuçta bu bir filmdir; kurgusal olabilir) gerçek dediğimiz hayatta da onlarca benzer hikâyeyi görebiliriz.

Hikâyelerdeki paralellikleri ele alacak olursak:

Jürgen Klopp Almanya’nın pek öne çıkamamış kulüplerinden Mainz’da teknik direktörlüğe gelmiştir. Daha sonra patronu olduğu Borussia Dortmund’da da başarısızlıkla mücadele etmiş ve baskıya direnme güdüsünü geliştirmiştir. Başarısızlıkla baş edebilme durumunda yaşananları, Rocky’nin Clubber Lang’e karşı yenilgisinden sonraki dönemine benzetebiliriz. Oyuncularını bir şeyleri değiştirebileceğine ikna etmesinin ardından Dortmund’la gelen 2 şampiyonluk, lig kupası ve süper kupa karşılaşmalarındaki stili ve Şampiyonlar Ligi’nde gelen final… Elinizde kısıtlı bir bütçe var, takımınıza bireysel yeteneklerden ziyade karakter transfer ediyorsunuz. Muazzam bir tablo, harika bir vizyon. Bireysel yetenekleri ön plana çıkarmak yerine bir takım yeteneği kurgulamak… Sanırım Klopp’un modern futbola en büyük hediyesi budur.

Gidişatı değiştirmek konusunda neleri vurgulayabiliriz?

Bir işe başlamadan önce, uygulamak istediğimiz stratejinin doğru olup olmadığını test etme fırsatını pek bulamayız. Uygularız ve elde ettiğimiz sonuçlara göre bir yargıya varabiliriz. Jürgen Klopp’un Dortmund’dan ayrılması ve Liverpool’un başına geçmesiyle, güncel performanslarına baktığımızda tekrar bir başaltı takıma, yani şampiyonluk ihtimallerinde underdog diye tabir edilen bir takıma geldiğini görüyoruz. Yıllardır gelmeyen Liverpool şampiyonluğu için bir değişim yapılması gerekiyordu. Tıpkı Rocky’nin dayanıklı bir sporcu olmasına rağmen teknik, hız ve mental anlamda Lang’ten daha zayıf olması gibi. Ayrıca zaten uzun süredir şampiyon olamamak da taraftarlar dâhil kulübün genelinde şampiyonluğa dair inançları ve umutları zayıflatmıştı. Şimdi bir bakalım;

  • İmkân var ancak kimse eskisi gibi olamayacağınızı düşünüyor
  • Rakip gerçekten zorlu
  • Mental anlamda yetersizsiniz (takım olarak)
  • Her şeye rağmen beklenti büyük
  • Oynatmak istediğiniz futbola maceracı olarak bakılıyor hatta 1-2 sezon mağlup oluyorsunuz.

Klopp’la değişim tam da yukarıdakilerin ışığında başlıyor.

2017–2018 sezonu sonunda Şampiyonlar Ligi finali dramatik ve talihsiz bir şekilde kaybedilmiş, Liverpool, adeta Rocky’nin Apollo ile Los Angeles’a geldiği gibi başa dönmüştü. Klopp ise ‘‘get back to the basics’’ demişti. Takımı tamir edip tekrar yarışa girmeliydi. Bu görüşüme katılmayanlar olacaktır belki ancak söylemeden edemeyeceğim; rakibiniz (Manchester City) gerçekten güçlü ve artı olarak özgüvenleri daha da artıyor, karşınızdakinin zafiyetlerini, eksiklerini bilmek için onunla öncesinde savaşmanız gerekmektedir. Rakibinizin neyi doğru neyi yanlış yaptığını gördükten sonra oyununuzu olgunlaştırmak için elinizde rakibinizle ilgili bir veri olur. Bu veri Klopp tarafından çok iyi görüldü, işlendi ve üzerine bir şeyler inşa edilebilecek hale geldi. Bunu neden mi söyledim? Klopp’un, mucidi sanıldığı Gegenpressing hakkında dediklerine bir göz atalım;

“Birçok kişi gegenpressingten tiki-takanın antiteziymiş gibi bahsediyor ancak bunun temelini oluştururken Guardiola’ya olan hayranlığımı es geçemem. Gegenpressing; tiki-taka’nın antitezi değildir, sadece onun bir yorumlanma şeklidir. Ve tabii ki çıkış noktası da topa sahip olma oyununda uyguladığınız 6 saniye kuralıdır. Pep de bunu da bugüne kadar en iyi uygulamış ve mükemmele yaklaştırmış hocadır. Ondan çok ilham aldığımı belirtmeliyim”

Anlaşılacağı üzere Liverpool’da ortaya çıkarılan bu takım yeteneğinin, rakibinin oyununun üzerine inşa edilmiş bir iş olduğunu görebiliriz. Zaten ligde 90 üstü puan toplamış rakibinizi başka türlü geçmeniz pek mümkün değildir.

Eğer süreçlerin paralelliğine dönecek olursak;

Önce rakibinize sağlam bir yenilmeniz gerekiyordu.

Rocky’nin Clubber Lang’e ilk maçta mağlup oluşu

=

2017/2018 Manchester City’nin 100 puanlı şampiyonluğu ve Liverpool’un 75 puanda 4. olması

Sonrasında kendinizi geliştirip rakibinizi hunharca rekabete zorlayarak güçlü ve zayıf yönlerini onunla savaşırken görmeniz gerekiyordu. Başa baş mücadele edebilmek içinse mental olarak orada bulunmalıydınız.

Rocky’nin Lang’i ilk 2 rauntta hem hırslandırıp hem de rehavete sokması

=

2018–2019 sezonu tekrar City’nin şampiyonluğu ve Klopp’un tüm sezon başa baş geçen mücadeleyle City’i yorması.

En sonunda da ihtişamlı nakavt!

Rocky’nin Clubber Lang’i üst üste yumruklayarak paramparça etmesi ve zaferi elde etmesi.

=

Liverpool’u zaten izliyoruz.

Rakibiniz güçlüyse; oyununu gözlemleyip daha da üzerine çıkmayı hedeflemek… Bunlar ancak, önce rakibinizle mücadeleye mental anlamda hazır olarak başarılabilecek şeyler. Klopp’un zirvede oluşunu bir Rocky filmi ile bu şekilde özetleyebiliriz.

--

--