Kullanıcıların Zihnine Kaydedilen Hareketler: Uzamsal Bellek

Murat Günaydın
Flow Founders
Published in
6 min readFeb 7, 2024
Kapak görseli.

Gece ışıklar kapalı ve su içmeye kalktınız, ortam zifiri karanlık dahi olsa görmeden ışığı açabildiniz. Peki bunu nasıl düşünmeden yaptınız? İşte bu sorunun cevabı uzamsal bellek’te. Zihnimiz sürekli yaptığımız hareketleri kaydediyor ve bu hareketleri biz düşümeden çağırıyor.

Refleks ile farkı ne peki bunun? Refleks, anlık ve otomatik tepkileri temsil ederken, uzamsal bellek ise karmaşık bilgi depolama ve hatırlama süreçlerini ifade eder. Yani örnekledirecek olursak bir eliniz sıcak bir yüzeye dokunduğunda, elinizin hızla çekilmesi bir reflekstir fakat uzamsal bellek, evinizin düzenini hatırlamak gibi kompleks konular devreye girer.

Hatta bu konu oyunlarda dahi devreye girer. Ayarlar menüsü, oyun kolunda basılacak tuşlar, oyunlar içerisinde bulunan kontrol mekanikleri gibi bir çok durumda uzamsal bellek devreye girer. Fazlasıyla platform ve oyunun olduğu günümüzde hepsini aynı kolaylıkta kullanmak uzamsal belleğin bize verdiği güzelliklerden.

Aslında uzamsal bellek dediğimiz şey bir çok UX tasarımcı arkadaşımızın tanımını yaptığını ama ismini söylemediği bir konu. Hani hep diyoruz ya “Kullanıcı bu ekranlara alıştı, bu menüye alıştı değiştirmeyelim deneyimi bozarız.” (özellikle SAP, CRM ve ERP gibi yapılar için) diye. İşte bu dediğimiz şeyin konusu uzamsal bellek.

Uzamsal Belleğin Çıkışı ve Gelişim Süreci:

William James’in fotoğrafı.

İlk kez William James, 19. yüzyılın sonlarında zihinsel işleyişle ilgili kavramları tartışmaya başladığında, uzamsal bellekle ilgili fikirler öne çıkmıştır. Ancak, bu konunun daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve tanımlanması daha sonraki yıllarda gerçekleşmiştir.

Uzamsal bellekle ilgili daha derinlemesine çalışmalar, 20. yüzyılın ortalarında bilişsel psikoloji ve nörobilimdeki gelişmelerle ivme kazanmıştır. Özellikle George Armitage Miller (Miller Kanunu’nun sahibi) ve Jerome Kagan gibi psikologlar, uzamsal belleğin nasıl işlediği ve insanların çevrelerini nasıl algıladığı konularına odaklanmışlardır. Bu araştırmalar, insanların nesneleri ve mekanları nasıl tanıdıkları, hatırladıkları ve yönlendirdikleri üzerine önemli bilgiler sunmuştur.

Daha sonraki yıllarda, nörolojik çalışmalar, uzamsal belleğin beyindeki farklı bölgelerle ilişkilendirildiğini ve bu sürecin nasıl gerçekleştiğini daha ayrıntılı olarak incelemiştir. Bu çalışmaların sonucunda, uzamsal belleğin karmaşık bir süreç olduğu ve görsel, işitsel ve dokunsal bilgileri bir araya getirerek uzamsal belleği ve navigasyonu desteklediği daha iyi anlaşılmıştır.

Harry Hocheiser ve meslektaşları tarafından hazırlanan bir makale, insanların fiziksel ortamlarda gezinme ve uzamsal hafıza oluşturma yetenekleri ile sıralı menüler gibi site navigasyonuna yönelik çeşitli kullanıcı arayüzlerindeki başarıları arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Hem gerçek dünyadaki gezinme yetenekleri hem de hiyerarşinin bir seferde yalnızca bir bölümünü gösteren sıralı menüler, o anda görünür olmayan şeylere nasıl erişileceğini hatırlamayı gerektirdiğinden, bu sonuç mantıklıdır.

Yine bu konuya daha geniş çaplı bakmak isterseniz veya uzamsal belleği konu alan psikolojik kuramlara göz atmak isterseniz aşağıdaki kaynakları inceleyebilirsiniz:

Uzamsal Belleğin Tasarımlarımızda Kullanımı

Gelelim bu işin tam bizlik konusuna, kullanıcı deneyiminde uzamsal bellek işlerimizi bir hayli kolaylaştırıyor. Kullanıcıların diğer uygulamalar veya platformlar üzerinden edindiği alışkanlıkları ve tecrübeleri kendi tasarımlarımıza aktarabiliyoruz. Bu sayede her bir alan için yeniden kullanılabilirilik testinin aşamalarına gitmiyoruz.

Şimdi uzamsal bellek örneklerine bakalım:

Behance ve Instagram uygulamalarının alt navigasyon alanları.

Birçok mobil uygulamada anasayfa’nın ilk başta profilin ise en sonda olduğunu görürüz. Uzamsal belleği en bariz gördüğümüz noktalardan biri.

Biraz daha komplike örnek verecek olursak:

MacOS Finder’da normal ve daraltırmış pencereyi karşılaştıran görsel.

MacOS’un Finder penceresini sağdan veya soldan daralttığınız zaman dosyaların konumu değişmez. Dosyaları görmeniz için yatay kaydırma yapmanız gerekir. İşte bu durumda konumlandırma korunur.

Kullanıcının uzamsal belleğini hitap eden bu gibi tasarımları çeşitlendirmekle bitmez. Örneklerdende anlayacağınız üzere uzamsal belleği kullanmanın çeşitli yolları var.

Uzamsal Bellek Nasıl Çalışır? Arayüzlerin ne kadarı aklımızda kalır?

Uzamsal bellek aslında tamamen bütün bilgileri kaydetmez. Çok sık kullandığınız alanları kaydeder. Yani kullandığımız uygulama beynimizde bulanık bir biçimde var olur, en çok kullandığımız alanlar daha net bir şekilde yer eder. Uzamsal bellek yeteneği kullanıcıdan kullanıcıya değişir, çünkü çalışmalar uzamsal yetenekleri daha yüksek olan kullanıcıların öğelerin belirli konumlarını daha doğru bir şekilde hatırladıklarını göstermiştir, ancak bu durumlarda bile uzamsal hafıza “sokak adresi düzeyinde” değil “mahalle düzeyinde” olma eğilimindedir. Sonunda, yeterince prova ve tekrarla, kullanıcılar en sık erişilen birkaç alan için doğru bir uzamsal hafıza geliştireceklerdir.

Instagram uygulamasında kullanıcıların tıklama oranına göre açıklayacak olursak;

Intagram uygulaması üzerine bulanıklaştırma filtresi uygulanmış görsel.

Yukarıdaki görsel temsili olarak beynimizin Instagram uygulamasını nasıl uzamsal bellekte hatırladığı göstermektedir. Sadece en çok kulladığım fonksiyonların yerini hatırlar belleğimiz. Anasayfa, keşfet, profil ve mesajlar kısmına düşünmeden tıklarız, işte bu tam olarak uzamsal belleğin işidir.

Uzamsal Belleği UX Tasarımda Nasıl Daha Aktif Getirebiliriz?

Aşağıda anlatacağım bu yönergeler, kullanıcıların belirli durumları ve görevleri göz önünde bulundurularak diğer kullanıcı deneyimi düşünceleriyle dengelenmelidir. Her UX tasarımında olduğu gibi, öğrenilebilirlik, verimlilik ve hatta genel kullanıcı memnuniyeti arasında denge kurmak gerekmektedir.

Bu yönergeler, kullanıcıların bir arayüzle tekrar tekrar çalıştığı durumlar için uzamsal belleği desteklemek amacıyla hazırlanmıştır. Böyle durumlarda, ana özellikleri ve içeriği hızlıca yeniden konumlandırabilmek önemlidir. Tüketiciye yönelik web siteleri için bu durum, kullanıcıların yalnızca ara sıra ziyaret etmesi halinde değişebilir.

Uyarlanabilir Arayüzlerden Kaçının

Responsive ve uyarlanabilir farkını anlatan görsel.

Uyarlanabilir arayüzler, kullanıcı ihtiyaçlarına yanıt olarak UI elemanlarını yeniden düzenler. Yıllar boyunca birçok deneysel uyarlanabilir arayüz denenmiş olsa da, çoğu kullanıcıların uzamsal belleği geliştirebilme yeteneğini bozduğu için başarılı olamamıştır.

Uzamsal belleği bozmayan uyarlanabilir arayüz türlerinden biri, sık veya yakın zamanda kullanılan öğeler için özel bir alana sahip olan arayüzdür. En yaygın örnek, en çok kullanılan öğelerin sıkça en üste yerleştirildiği frekans bazlı açılır menülerdir. (Bu yaklaşımı kullanıyorsanız, öğeleri hem normal yerlerinde hem de Sık Kullanılanlar alanında çoğaltın.)

Bu konuda geçtiğimiz günlerde bir otel rezervasyon sitesinde sorun yaşadım. Web sitesi ve mobil uygulaması arasında çok fazla fark olduğu için haliyle mobil uygulamada istediğim sayfalara kolayca ulaşamadım. Genelde insanlar otel rezervasyonu veya tatil konularında -benim de yaptığım gibi- önce web’den satın alır, ardından yanında rezervasyon bilgileri bulunsun diye uygulamayı kullanır.

Metin Etiketleri ve Görsel İpuçları Ekleyin

Doğru ve yanlış kullanım ile alt navigasyonlar.

Uzamsal bellek oldukça belirsiz olduğundan, UI’da öğeleri bulmak için yalnızca buna güvenmek çok verimli olmayacaktır. Çoğu kullanıcı bir nesnenin kabaca komşuluğunu hatırladığı için, belirli bir nesneyi bulmak için o komşulukta görsel bir arama yapmak zorundadır. Bu süreci hızlandırmak için, tasarımcıların ikonları metin etiketleriyle eşleştirmesi veya kullanıcıların belirli sayfaları bulmalarına yardımcı olmak için bir dokümanda sayfa küçük resimleri dahil etmesi gibi diğer görsel veya metinsel ipuçları sağlaması gerekir.

Yoğun listelerde nesneleri ayırt etmek için renk vurgulaması veya rozetler gibi görsel olarak dikkat çekici özellikler kullanılabilir, ancak gereksiz görsel karmaşayı önlemek için dikkatli olunmalıdır (bu, görsel aramayı yavaşlatabilir).

Kullanıcılar İçin İşaretler Oluşturun

İşaretleme konusunu destekelemek amacıyla web sitesi görseli.

Özellikle veri yoğun, yüksek karmaşıklıklı uygulamalarda, kullanıcılar genellikle büyük miktarda veriyi incelemek ve ardından birkaç seçeneği gözden geçirmek zorundadır. Yeniden ziyaret etmeyi desteklemek için, verilen yapay işaretler oluşturabilirsiniz. İçerikte kendisinde veya kaydırma çubuğu veya sayfa küçük resimleri listesi gibi genel görünüm alanlarında küçük işaretler (örn., renkli noktalar, renk değişiklikleri). Bu işaretler, bir kitapta köşesi kıvrılmış sayfalar gibidir. Web sitelerinde ziyaret edilen bağlantıları işaretleme gibi, ziyaret giysisi kullanıcıların zaten erişilmiş içeriği bulmalarına yardımcı olur.

Daha fazlası için Flow Founders ’ı takip edebilirsiniz ✨

--

--