Anlam Arayışı, Kendini Geliştirmek ve Motivasyon Üzerine

Gökhan Ercan
Gökhan Ercan — Denemeler
3 min readMar 22, 2019

Harari’nin son kitabının [1] Anlam bölümünde okuduğum şu sözler aklıma bu yazıdaki düşünceleri getirdi:

“İyi bir anlatı bana bir rol vermeli ve ufkumu genişletmeli ama doğru olmasına gerek yok.”

Burada anlatı derken “story” yani hikayelerden bahsediliyor. Harari’nin felsefesinde insanlık tarihi boyunca aklınıza gelebilecek bütün dedikodular, mitler, dinler, ideolojiler gerçek olması gerekmeyen olumlu olumsuz her düşünce anlatı/hikaye olarak nitelendiriliyor. Anlatıları aktarma yeteneğinin ise Sapiens türünün örgütlenmesine yardımcı olmasından, hayatta kalmasını sağladığından ve hayatlarına anlam kattığından bahsediliyor.

Burada hiçbir ideolojinin “doğru” olmaması şüpheciliğini Popper’a bağlamak isterim. Popper, benim size telkinde bulunmama izin vermeyin, “hiç bir şey bilmiyoruz, tahmin ediyoruz” derken tüm bilimsel ve toplumsal kuramları/modelleri/ideolojileri de işin içine katıyordu [2]. Özellikle toplumsal ideolojilerin çoğunluktan daha fazla destek görmek için kendisini birer doğa yasası gibi göstermesini eleştiriyordu.

Kendini geliştirmek / öğrenmek

Bu noktada benzer bir sistemin kendini geliştirmek üzerine de faydalı olduğunu farkettim. Bana gelen hangi alandan devam etmeliyim, hangi teknolojileri, platformları, programlama dillerini öğrenmeliyiz gibi sorulara seni mutlu eden, seni heyecanlandıran şeyleri seçmelisin gibi verdiğim cevapları anımsatıyor. Buradaki niyet kişinin içinde bulunduğu amaçsızlığı/eylemsizliği yok etmek. Dolayısı ile ana fikir olarak şunu söyleyebiliriz:

Amacın boş çıkmasından daha kötü olan şey amacın hiç olmamış olmasıdır.

Tanıştığım kişilerde benim için en önemli şey kişinin kendince bulduğu anlam ve amaç oluyor. Örneğin bir yazılımcı kendisini angular.js ya da MVC kütüphanesine adamış ve böylelikle kendi mesleğini anlamlandırmışsa ona bunların gelip geçici olduğunu çok bağlanmaması gerektiği vaazını vermemeye çalışıyorum. Kendimce angular.js fanatikliğini futbol takımı tutmaya, MVC yoldaşlığını ise komünist parti kurmaya benzetebilirim. Ama bu benim kehanetim, kendime kalması daha faydalı olabilir. Herkes gençken aşık olur, isyankar şeyler yapar ya da duvarlarına rock yıldızı posterlerini asar. Sanırım bunların zararlı olduğunu söyleyemeyiz. Burada değerli olan şey, o anlatıya inanarak kişinin bir akış yakalamış olmasıdır. Sabah kalktığında, bilgisayarının karşısına geçtiğinde onu motive eden, çantasına bir kitap koymasını sağlayan, her zaman daha fazlasını aramasını sağlayacak bir motivasyon bulmuş olmasıdır. Hani duyuyoruz ya, gençlerin müzik aleti ve spor ile ilgilenmesi onları zararlı alışkınlıklardan koruyor diye, onun gibi.

Dolayısıyla orta yaşlı yazılımcıların bunlar gelip geçici şeyler, biz ne platformlar programlama dilleri öğrendik zamanında, şimdi adını bilen kalmadı tarzı söylemlerini dinlemelerine çok da gerek yok. Bir alanda çok başarılı olmuş insanlar da üzerine çalışırken o projelerin/platformların/teorinin başarılı/başarısız olacağını bilmiyordu. Tıpkı iki gün sonra ölecek ama bunu bilmeyen bir insanın görece “anlamsız” şeylerle uğraşması gibi. İyi ki ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz. Umut ve motivasyon olmadan bir ilerleme sağlamak çok zor olurdu. Blockchain tutar mı? Bilemeyiz ama gerçekten kendinle o kadar içselleştirdiysen devam et, en kötü çok şey öğreneceksindir. Blockchain’in tutup tutmayacağını bilsem bile söylememem gerekir bu duruşa göre.

Son olarak bunu bir öğretmenin sorduğu çok basit bir soruda bile cevabı bilerek söylemediği kendileri bulsun diye öğrencilerini düşündürmesine benzetiyorum. Amaç cevabı bulmak değil düşünmek ve araştırmak olmalı [3]. Jean Piaget’in bir sözü [4] var, çevirmeye çalışırsam:

“Bir kişi bir çocuğun kendi kendine keşfedebileceği bir şeyi zamanından önce ona öğretirse, çocuğu onu icat ederek tamamen anlamasından alıkoymuş olur.”

Önümüze açtığımız yolları önceden kahinlik yaparak kapatmamalı ve başkalarının kapatmasına da izin vermemeliyiz. Bunun bazen en sağlam kalemiz olan rasyonelliğimiz ile çelişebileceğinin de farkındayım. Aynı şüphecilik işte; rasyonalizmin doğru olacağını nereden biliyoruz ki? Kendimden bir itirafım var; bazen sadece kafamı kuma gömmeyi tercih ediyorum. Rasyonel bir yazılımcı olarak aklıma bir problem/fikir/çözüm geldiyse ve çok yoğun bir motivasyonla onun peşine düştüysem bir süre literatüre bakmıyorum, hatta benzer fikir üzerine gidip sonucunu raporlamış bir makalenin/kodun başlığını görüp açmıyorum, açamıyorum. Belki ben hedefi değil hedefe giden süreci seviyorum. Belki bilimsel yöntem açısından yanlış ama kendini geliştirmek açısından doğru olabilir. Sonuçta öğrencilik bitmiyor, bitmemeli.

--

--

Gökhan Ercan
Gökhan Ercan — Denemeler

Software developer, rocker, reader, science addict, NLP researcher, phd cand. www.gokhanercan.com