Dizgelerin Gücü Adına!

BARIS DEMIRAG
Garanti BBVA Deneyim Tasarimi
7 min readAug 22, 2023

Göstergebilim ve Dijital Ürün Tasarımında Dizgeler

Dijital veya fiziksel bir ürünü kullanmaya bir türlü alışamadığınız, her defasında yeniden öğrenmeye bir şeyleri hatırlamak için kullanıcı kitapçığına baktığınız oldu mu? Temel ürün tasarımı prensipleri uygulanmayan iyi mühendislik ürünü markalar bile kullanıcılarına doğru bir deneyim sunamayıp üzerine bir de güvenlik sorunları çıkartabiliyor.

Kendi adıma kullandığım uygulama ve ev aletleri arasında mutfağımızda kullandığımız gaz ocağını bu cihazların en başına koyabilirim. Görselde verdiğim şekilde soldaki ocaklar ile sağda ocakları kontrol eden düğmelerin yerleşimleri arasında doğru ve hatırlanabilir bir bağlantı olmaması. Bir çok marka bu bağı düğmelerin yanlarına koyduğu bir görselle yapıyor. Bu üründe bu sembollerin de sırlaması hayli karışık.

Sol alt veya sağ üssteki ocağı açmak için hangi düğmeyi tercih ederdiniz?

Konu basit gibi gözükse o kadar önemli ki, yanlış ocağı açarsanız yanlış tarafta alev belirebiliyor. Elektrik süpürgenizi veya diğer bir ev aletini düşünün. Sanırım her defasında eliniz otomatik olarak açma kapama düğmesini buluyordur.

Üç yerleşimden hangisinde ocak gözü ve onu kontrol eden düğmenin bağlantısı daha net?

Maalesef bu ürünün tasarımcısı tarafından iyi bir kullanıcı deneyiminin temel prensiplerinden zihinsel modeller göz ardı edilmiş olabilir. Bir gün düğmelerin yanındaki görseller silinirse ne yaparım bilmiyorum.

Zihinsel Modeller kullanılabilirliğin önemli bir parçasıdır. Kullanıcıların sistemleri nasıl algıladıklarını anlamamızı sağlarlar ve bir sistem tasarlarken bunu aklımızda tutarsak, tartıştığımız tüm açılardan kullanılabilirliği geliştirebilir.

Bir ürün veya uygulama tasarlarken bu zihinsel modelleri hesaba katabilirsek, kullanıcıların o ürünü kullanmasını kolaylaştırmış oluruz. Kullanıcı ürünle etkileşime girdiğinde kolay öğrenim ve hatırlanabilirlik unsurlarını göz önünde bulundurmalıyız.

Konuya farklı bir perspektiften bakarsak problemin sebebinin bu ürünün tasarımcılarının “gösterge bilim” ve “kullanıcı odaklı tasarım” kriterlerini pek de dikkate almamalarından kaynaklandığını düşünüyorum.

Peki nereden çıktı bu “Göstergebilim”?

Göstergebilim veya semiyotik, bir işaretin anlamının nasıl oluştuğunu ve nasıl yorumlandığını inceler. Bu, sözcükler, görsel semboller, işaretler, imgeler ve diğer işaretler gibi her türlü işareti kapsar. Göstergebilim yöntemleri çoğu usta sanatçı tarafından tasarım, reklam, sosyal medya ve diğer alanlarda da kullanılır.

Göstergebilimin temel kavramlarından biri işaretlerin biz insanlar için üç anlamı olmasıdır. Bunlar bir işaretin sembolik, icra ve konotatif boyutlarını içerir. Sembolik boyut, işaretin fiziksel formunu ifade eder. İcra boyutu, işaretin nasıl kullanıldığını ifade eder. Konotatif boyut, işaretin anlamını ifade eder. Bu işaretler için daha önceki yazımıza bakabilirsiniz.

Verdiğim ocak örneği üzerinden açıklamak gerekirse cihaz düğmeleri yanındaki göstergeler:

· Sembolik olarak resimdirler,

· İcra olarak o düşmenin hangi ocakla ilişkili olduğunu ifade ederler,

· Konototif olarak düşmeyi kullandığınızda alev alacak ocağın hatta burada riskin olduğunu ifade ederler.

Göstergebilimin alt konusu olarak “dizge”

Göstergebilim yöntemlerinin usta sanatçılar tarafından kullanıldığından bahsetmiştik. Bunların başında ünlü film yönetmenlerini sayabiliriz.

Mesela bir filmi izlerken daha ortalarında sonunu tahmin ettiğiniz olmuş mudur? Veya bir kitabı okurken size bir yerlerden olay örgüsünün ne kadar tanıdık geldiğine hiç şaşırdınız mı?

Cevabınız “evet” ise Vladimir Prob, Rus masallarının dizgesini nasıl çözdüyse siz de benzer şekilde Hollwood filmlerinin dizgesini çözmüş olabilir misiniz? Bu konuya tekrar döneceğiz.

Prob, rus hikayelerinde kullanılan dizgeleri inceleyerek, hikayelerin anlamını ve etkisini belirleyen faktörleri ortaya koyar. Özellikle Rus hikayelerinde sıkça kullanılan dizgeler, hikayelerin gerilimini artırmak, karakterlerin psikolojik durumlarını açıklıkla belirtmek ve hikayenin anlamını belirlemek için kullanılır.

Propp’un incelediği Rus masallarında genellikle bir başlangıç durumu ile başlar, ardından işlevler aşağıdaki şekilde sıralanır:

i. Aileden biri evden uzaklaşır (tanımı: uzaklaşma).

ii. ii. Kahraman bir yasakla karşılaşır (tanımı: yasaklama).

iii. iii. Yasak çiğnenir (tanımı: yasağı çiğneme).

iv. iv. Saldırgan bilgi edinmeye çalışır (tanımı: soruşturma).

v. v. Saldırgan kurbanıyla ilgili bilgi toplar (tanımı: bilgi toplama).

Propp’un yaklaşık 26 adıma kadar genişlettiği Rus masallarına ait dizgelerinin ilk beşi edebiyatta kullanılan dizgelere de yeterli bir örnek oluşturabilir.

Prob’un incelemeleri, dizgelerin nasıl kullanıldığını ve hikayelerin anlamını nasıl belirlediğini gösterir. Ayrıca, Prob’un incelemeleriyle ortaya koyduğu bu dizgeler, okuyucuların Rus hikaye ve masallarını daha iyi anlamasına ve daha iyi takip etmelerine yarayan unsurlardır.

Dizge, gösterge bilimin bir alt konusudur ve işaretlerin dizilerek nasıl bir anlam oluşturduklarını inceler. Dizge, sözcükler, görseller, sesler ve diğer işaretler gibi her türlü işareti kapsar.

Dizgeler, bir işaretin anlamını belirleyen diğer işaretlerle ilişkilidir. Örneğin, bir cümledeki kelimelerin hepsinin birer dil göstergesi olduğunu düşünelim. Her hangi bir sözcüğün (göstergenin) anlamı, o cümledeki diğer sözcüklerle ilişkilidir. O sebeple öğrendiğiniz bir dilde bir cümle okurken bazen bilmediğiniz kelimeleri bile tahmin ettiğimiz olur. Aynı şekilde, bir görsel dizgede bir görsel işaretin anlamı, o görsel dizgedeki diğer görsel işaretlerle ilişkilidir. Bu sayede bir görsel dizgede -mesela bir sinema filmindeki bir planda- görsel işaretlerin (dekor, kıyafetler, arka plandaki eşyalar, sanat ürünleri) nasıl kullanıldığını analiz edebiliriz.

Dizgeler, birçok farklı alanda kullanılır, örneğin dilbilim, sosyoloji, psikoloji, sanat ve tasarım. Özellikle dilbilim, sosyoloji, psikoloji, filozofi, semiotik, tasarım ve reklam gibi birçok alanda dizge teorileri kullanılmaktadır.

Sinemada da yönetmenler ve senaristler, göstergeler ve gösterge bilim yöntemlerini kullanarak, hikayelerini daha etkili ve anlaşılır hale getirirler. Örneğin, bir filmdeki veya bir romandaki dizge, hikayenin başlangıcından sonuna geçen olayların sıralamasıdır. Bu dizge, izleyicinin veya okuyucunun hikayeyi takip etmesini ve anlamasını sağlar. Sinemada dizgeler aynı zamanda kurgu ve montaj teknikleri ile oluşur. Örneğin, bir filmdeki sahnelerin sıralaması, dizge oluşturur ve hikayenin anlamını belirler.

Usta yönetmen Stanley Kubrick’in “Eyes Wide Shut” filmini bir sahne ile örnek gösterebiliriz. Kubrick bu filmdeki planlara, mekanların mimarisinden arka planlardaki görsel sembollere hatta karakterlerin isimlendirilmelerine kadar bir çok göstergeyi ustaca yerleştirmiştir. Aynı zamanda olay ve göstergelerin dizgesini çok ustaca kurgulamıştır.

Yazının devamında bazı görsellerde de göreceğiniz gibi sinemada göstergeler ve gösterge bilim, filmlerin anlamının yanı sıra filmlerin görsel estetiğini ve duygusal etkisini de oluşturur.

Arka plandaki yıldız işareti filmin ilerleyen sahnelerinde göreceğimiz bir tarikatı simgeliyor ve filmin birçok sahnesinde farklı şekillerde gözümüze çarpıyor.

Göstergeler, sinemada görsel ve işitsel işaretler olarak da kullanılır. Örneğin, bir filmdeki görsel göstergeler arasında, karakterlerin giysileri, sahne arkasındaki manzara ve filmdeki araçlar gibi şeyler yer alır. Aynı şekilde, işitsel göstergeler arasında, filmdeki müzik, ses efektleri ve karakterlerin konuşmaları gibi yöntemler, hikayenin atmosferini, gerilimini ve anlamını belirler.

“Eyes Wide Shut” filminden bir örnek daha: filmde daha önce bahsi geçen “gökkuşağı”, filmin ilerleyen bölümünde karşımıza bir mekan ismi olarak çıkıyor. Bu sayede film dikkatli bir izleyiciyi atmosferine iyice çekiyor.

Sanat alanındaki göstergeler bazen de kullanılan mimari ve dekorlarla izleyiciye bazı mesaj aktarmakta kullanılabilir. 2019 yılında Cannes Altın Palmiye, BAFTA ve En iyi film dalında Oscar ödülü alan Parazit filminin yönetmeni Bong Joon-ho, filmde kullandığı mekanları bile hikayesinin mesajına uygun şekilde tasarlamış.

Filmde yoksul kesimi temsil eden ailenin oturduğu ev yağmurda su basan bir bodrum katıdır.
Oysa zengin ailenin evlerinin geniş salonuna ancak bir merdiven çıkarak -sınıf atlayarak- ulaşılabiliyor. Bu sahne ayrıca Alfred Hitchcock filmelerine de atıfta bulunur.
Yönetmen filmde iki sosyal sınıfın -zengin, yoksuk- gözüktüğü bazı planlarda araya bir çizgi koyarak izleyicinin zihnindeki ayrışmışlık hissiyatını daha da kuvvetlendiriyor.

Dijital ürün tasarımı ve Göstegebilim

Birçoğumuzun bildiği üzere -belki kartvizitinde deneyim tasarımcısı yazan ilk kişidir- Don Norman, birçok tasarımcı, teknoloji çalışanı, danışmanı ve diğer bilişim sistemleri çalışanları için bir daha iç kapanmayacak bir kapı açtı: İnsan Merkezli Tasarım.

İnsan merkezli tasarımının ilkelerini de belirleyen Norman bizlere beş adımlı bir döngünün adımlarını da vermiş oldu: empati kur, tanımla, fikir üret, prototip oluştur, yinele. Temelde insan eğilimlerini anlamaya ve gözlemlenen davranışları anlayarak modern bir ürün oluşturmaya çalışan tasarımcıların artık takip ettiği yolu şekillendirmiş oldu.

2017’de Nijeryalı siyah bir Facebook çalışanı beyazların da kullandığı sabun dispenserlerinin kendisine hizmet veremediğini farketmiş. Tabi ki bu ürünü geliştirenleri ırkçılıkla suçlamak kolay yolu seçmek olabilirdi. Peki bu soruna “insan odaklı ürün geliştirme” sürecinin evrelerinden kopuk bir ürün geliştirme süreci yol açmış olabilir mi? Nihayetinde önümüzde kapsayıcılık ve çeşitlilik ilkeleri benimsenmeden tasarlanmış, sadece açık tenli insanların renginde çalışabilen bir ürün var. Hatırlayanlar olacaktır daha önce de benzer konu siyahların tenleri üzerinden ışık değerini okuyamayan fotoğraf makinesi ışık sensörleri (pozometre) için de gündeme gelmişti.

Müthiş yatırımlar yapılan Face ID uygulamasının iki Çinliyi birbirinden ayırt edememesi ve Google Image uygulamasının iki siyah kişiyi “şempanze” olarak tag’lemesi gibi sonuçlar doğurması da ürün geliştirme süreçlerinin aslında ne kadar önemli ve kırılgan olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Göstergebilim, pek çok sanatçı tarafından ustaca kullanılan aydınlatıcı bir yol olduğu gibi günümüz dijital tasarımcıları için de önemli bir yol gösterici olabilir. Bazen tasarım süreçlerinde zorlayıcı kararlar almak ve bu kararların sonuçlarıyla yüzleşmek durumunda kalabiliyoruz. İnsan odaklı tasarımın temel prensiplerini doğru bir dizge ile uyguladığımızda sizce doğrulardan kopma şansımız azalır mı?

Tıpkı az önce bahsettiğimiz büyük bütçeli dijital ürün projelerinde bile ciddi sonuçlar doğurabilen ürün geliştirme süreçlerinde kılavuzumuz yine Don Norman’ın bize aktardığı dizgede saklı aslında:

Empati kur, tanımla, fikir üret, prototip oluştur, yinele.

Tabi bu temelleri artık biraz daha detaylandırıyor ve farklı adımlar da ekliyoruz:

· Kullanıcı ihtiyaçlarının belirlenmesi / tasarım araştırmaları

· Bulgular üzerine fikir üretme,

· Konsept tasarım geliştirme,

· Düşük profilli prototipler üretme,

· Prototiplerle test yapma,

· Detaylı ve nihai tasarıma geçiş

· Projenin üretime geçilmesi

· Sahadan alınan öğrenimlerle döngüyü yenileme.

Dijital bir ürün tasarımcısının ilk başta dikkat etmesi gereken en temel dizge tabi ki ürün geliştirme sürecinde yukarıdaki belirttiğimiz aşamalardır. Bundan sonra biraz daha detaya girdiğimizde kullanılacak arayüze, teknolojiye bağlı olarak bir akışı oluşturan parçaların en küçük parçasına kadar doğru bir dizge ile kullanıcılara sunulmasıdır.

Bir kredi uygulamasından örnek vermek gerekirse müşteriden istenilen bilgilerin olduğu ekranlar doğru bir dizge ile sıralanmalıdır. Burada müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini anlamak için tabi ki kullanıcı araştırmaları önemli bir yöntemdir. Örnek vermek gerekirse, kullanıcıdan temel bilgileri alırken gelir bilgilerinden sonra birden ev adresi istemek sonra işyeri ve çalışma hayatı bilgileriyle devam etmek uygulamanızın bozuk bir dizgesi olması anlamına gelebilir ve kullanıcılarda kullanım sorunları yaratabilir.

Buna ilaveten ekranlardaki bilgi girişleri de genelden özele veya ihtiyaca bağlı olarak tam tersi olmalıdır. Örneği bir form ekranı üzerinde verirsek, müşterinize kimlik numarası sorup hemen arkasından ev adresi istemeniz kullanıcınızda zorlayıcı hatta sorgulayıcı bir deneyim oluşturabilir.

Özet olarak gösterge bilim, sanatı çeşitli sanat ürünlerini ve edebi metinleri anlamlandırmamıza yaradığı gibi tasarım süreçlerimizi yönetirken en küçük detaydan temel prensiplere kadar faydalanabileceğimiz temel bir araç olabilir.

KAYNAKLAR

Usable Security, Fundamentals of Human-Computer Interaction: users, usability, tasks, and cognitive models

Eyes Wide Shut: Gözleri Tamamen Kapalı, Ekdergi

--

--