Göstergebilim ve Mobil Uygulama Tasarımı Üzerine

BARIS DEMIRAG
Garanti BBVA Deneyim Tasarimi
8 min readMay 7, 2021

Fatma Akerman Anderson “Göstergebilime Giriş” kitabının önsözünde göstergebilimden şu cümlelerle bahsediyor: “göstergebilim eğlenceli bir bilim dalıdır. “Neden?” diye soracak olursanız, çok geniş bir uygulama alanı var da ondan. Genlerimizden tutun da, en sıradan gündelik olaylara kadar her şeyi mercek altına alabiliyor.”

20.yy’ın ikinci yarısında ekonomik büyüme ilen gelen tüketim artışı, ulaşım ve iletişimin hızlanması beraberinde büyük bir kentleşmeyi getirdi. Bu yoğun kentleşme ve doğadan kopuş süreci neredeyse artık göstergelerden kurulu, yapma bir dünyada yaşamamıza sebep oldu. Günümüz insanının içinde bulunduğu yoğun kent yaşamının getirdiği ihtiyaçlar ve üzerine gelen teknolojik icatlar, hayatımızda işlevi giderek artan dijital ürünler ve servisler ortaya çıkmasını sağladı. Mobil internet kullanımının yaygınlaşmasıyla akıllı telefonların fonksiyonları gittikçe çeşitlendi ve insanlar dijital cihazlarla çok daha fazla ihtiyacını görebilmeye başladı. Gün içerisinde farklı ekranlarda (akıllı telefon, tablet ve akıllı televizyon gibi) çeşitli ihtiyaçların karşılanabilmesi sebebiyle ekran karşısında geçirilen vaktin artması sonucu olarak da insanlar sanal göstergelerle eskisine nazaran çok daha fazla iç içe yaşamaya başladı.

Göstergebilimin , “iletişim çağı” da denilen 20 yy.’da doğmuş olması bir rastlantı değildir. İletişimin yaşamsal değer kazandığı günümüzde böyle bir gelişme çağın gereksinimidir. Artık günlük yaşamın ve iş hayatının sağlıklı sürdürülmesi bile bir takım gösterge dizgelerinin ilettiği anlamların bilinmesini gerektirir.

Günümüzde endüstri ürünleri ve dijital ürünlerinin yeterli ve etkili kullanımı da neredeyse ortalama kültürlü insan kavramının üzerinde yetenek gerektirmektedir.

Göstergebilimciler yaptıkları çalışmalarla 20 yy.’ın özellikle ikinci yarısında medyada parlayan eğlencelik yayın, reklam ve propaganda furyasına karşı insanları uyarmaya çalışıyorlardı. Nitekim göstergebilim iletişim fakültelerinde özellikle de reklamcılık bölümlerinde okutulan en önemli derslerden biri haline geldi. Reklamcıların bilim adamlarının da desteğini alarak göstergeleri nasıl kullandıkları ve bizi ürün tercihlerimizde nasıl yönlendirdikleri farklı bir yazının konusu olabilir.

Roland Barthes’in gösterge bilim yaklaşımıyla çözümlemesini yaptığı Panzani reklamı. Metin içeriği “İtalyan usulü lüks makarna, sos, parmesan peyniri”

Bu yazıda asıl olarak “mimari, sinema ve resim gibi görsel sanatlardan edebiyata kadar geniş bir inceleme konusu olan göstergebilim için dijital tasarım ve mobil uygulamalar da irdeleme konusu olabilir mi?” sorusuna cevap arayacağız.

Artık dijitalleşme etkisiyle televizyon ve radyo gibi yayın organlarının yerini internete bağlı cihazlar ve bu cihazlardaki uygulamalar almaya başladı. Günlük hayattaki deneyimlerimizin bir çoğunu dijital dünyada yaşadığımız bu yeni tecrübeler oluşturuyor. Özellikle korona virüsü salgını ile evlere kapandığımız günlerde neredeyse bütün ihtiyacımızı online olarak karşıladığımız bir hayatı deneyimlemeye başladık.

İnternetle yaygınlaşan bu sanal dünyada 2020 başında yaşamaya başladığımız pandemi sürecinde mobil uygulama kullanımı çok daha geniş kitlelerin hayatınını bir parçası oldu. Telefon veya tabletimize kurabildiğimiz, amacına göre farklı tasarımlar ve akışlar içeren bu uygulamalar günlük hayatımızın vazgeçilmezi oldu. Buna bir çok ailenin görüntülü iletişimini sağlayan Zoom gibi uygulamaları örnek gösterebiliriz.

Daha önce bahsettiğimiz gibi farklı mecraları kendine inceleme konusu olarak seçen göstergebilim dijital uygulamalar için tasarım yaparken veya mevcut tasarımları incelerken bize nasıl fayda sağlayabilir?

Göstergebilime Giriş

Kısaca tanımlamak gerekirse gösterge bilim ve semiyotik; göstergelerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün faktörlerin de sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır.

Fransızlar semiyoloji terimini kullanmışlardır. Semiyotik disiplinlerarası bir sahadır. Anlam bilimi, dil bilimi, fonetik, mimarlık, sosyoloji, psikanaliz ve daha birçok bilim dalı ve disiplinin oluşturduğu disiplinler arası bir disiplindir.

Çok detaylarına girmeden bilgi olarak paylaşmak gerekirse modern semiyotik başlıca iki kaynağa dayanır. Bunlardan birincisi Ferdinand de Sassure’nin 1916’da yayımlanan Genel Dil Bilimi Dersleri, ikincisi ise Charles Sanders Peirce’nin yazılarıdır. En çok tanınan temsilcileri Roland Barthes, Umberto Eco, Mihail Bahtin’dir.

En çok mimari, sanat ve iletişim alanlarında kullanılan gösterge bilimi, psikanalizin dayanak noktalarından biridir. Göstergeler, kod çözme sürecinde, çözümlemeci tarafından belli bir mantık dizgesinde çözülür.

Gösterge nedir?

Gösterge temel olarak bir varlığın veya kavramın yerine geçen ve onu işaret eden bir belirteçtir. Örneğin arabanın kilometre saati anlık olarak hızımızı gösteren bir göstergedir. Gösterge işaret ettiği olgunun anlaşılmasını ve algılanmasını sağlayacak nitelikler taşımalıdır.

Göstergenin oluşması için bir ihtiyaca karşılık gelmesi ve genel kabul görmesi gerekir.

Göstergebilime ait iki anlam modeli göze çarpmaktadır. Bu modeller Pierce ve Saussure tarafından ortaya konmuştur. Saussure açısından gösterge, bir kavramla onun dışavurum biçiminden oluşmaktadır. Saussure’un göstergesi ikili bir yapıdadır ve biçimi gösteren, içeriği ise gösterilen kavram çiftiyle ifade edilmektedir. Pierce’in göstergesiyse üç düzlemlidir. Pierce’e göre, somut biçimini algılamakla, onun neyi temsil ettiğini anlamak arasına bir yorum süreci girmektedir.

Şekil 1: Saussure ve Pierce’ın göstergeleri (Bayrakçı, Göstergebilimsel Araştırma Alanı Olarak Ürün Tasarımı, 4)

Yukarıdaki görülen Pierce’in modeli üzerinden açıklarsak gösteren; göstergenin fiziksel varlığı yani sokakta parkta gördüğümüz herhangi bir ağaç olabilir, gösterilen; zihinsel kavram yani zihnimizdeki ağaç kavramıdır. Burada gösterenin üç boyutlu bir nesne olmasına da gerek yoktur, bir ağaç resmi de ağacın yerine geçerek gösteren olabilir.

Bu bölümde göstergebilimcilerin çok sık örnek verdiği Belçika’lı ressam Rene Magritte’in çizdiği bir elma resmine değinmek yerinde olacaktır. Magritte resminin altına “bu bir elma değildir” şeklinde bir not ekleyerek çizdiği elma resminin aslında elmanın kendisi olmadığı sadece onun gözünden çizilmiş bir sureti olduğunu vurgulamak istemiştir.

Şekil 2: Rene Magritte, Bu bir elma değildir.

Magritte’nin çizdiği tablodaki elma aslında elmanın kendisi değil zihnimizdeki “elma” kavramını gösterendir, zihnimizdeki “elma” kavramı ise burada gösterilendir. O halde gördüğümüz bütün gösterenler zihnimizde olan bir kavrama işaret etmektedir denilebilir.

Bu yazıda konumuz mobil uygulamalar özelinde kalacağı için göstergebilimin hayatımıza kazandırdığı bakış açılarından çok detaylı bahsetmeyeceğiz.

Konumuz olan dijital uygulamlara dönersek, bir mobil uygulama ekranı da bir iletişim aracı (metni) olarak kabul edilirse tıpkı bir resim veya edebiyat eseri gibi göstergebilimin inceleme alanına girebilir.

WeatherBug Örneğinde Gösterge Çözümlemeleri

Farz edelim ki bir hava durumu uygulaması geliştirmeye karar verdiniz ve uygulamanıza akılda kalıcı bir isim olarak WeatherBug ismini seçtiniz. Bu uygulama için bir de akılda kalıcı ve emsallerinden farklı bir logo tasarlamanız gerekecektir. Uygulama ismi ile uyumlu şekilde uygulama simgesinde bir böcek kullandığınızda bu simgenin hava durumu ile ilişkisini kurmak, böcekten ürkebilecek insanlara bu görseli daha sevimli göstermek de gerecektir.

Göstergebilim yaklaşamıyla WeatherBug’un bu konuları nasıl çözdüğüne, kullandığı göstergelerle bize hangi kavramları nasıl işaret ettiğine bakalım.

Öncelikle uygulama Apple çevrimiçi uygulama dükkanında ve uygulamanın kendi internet sitesinde aşağıdaki logosu ile görülebilir.

Şekil 3. WeatherBug Logosu

Mobil uygulama ikonlarının bir amacı da diğer uygulamalar arasında da ön plana çıkmaktır. Yüzlerce uygulamanın yer aldığı mobil uygulama dünyasında ön plana çıkmak, görünür ve anlaşılır olmak son derece önemlidir.

Logoyu incelediğimizde bir böcek görselliği için hava durumunu çağrıştırabilecek semboller eklendiğini görüyoruz. Kullanılan renkler itibari ile böceğin kafası yani yukarıda kalan kısmı gökyüzü rengini çağrıştıracak şekilde mavi alt kısmı ise yer yüzünü çağrıştıracak şekilde yeşil olarak tasarlanmıştır. Böceğin mavi renkli üst kısmında antenleri olması sebebiyle buranın böceğin kafası olduğunu tahmin etmek hayli kolay olacaktır. Üst bölümdeki kafası ve alt bölümde yer alan kanatları birbirinden beyaz boşluklarla ayrılmıştır. Burada gestalt prensiplerinden de yararlanıldığını söyleyebiliriz. Alt bölümdeki kanatlarda yer alan simgeler çeşitli hava ve iklim olaylarını simgelemektedir. Bunu da daha önceki deneyimlerimizden ve online iletişim araçlarında gördüğümüz simgelerden yararlanarak çözümleyebiliriz.

WeatherBug uygulama ikonundan biraz da ana ekranında kullanılan görselleri incelemek istersek bir çok ikonun metin ve rakamla da desteklenerek kullanıldığını görebiliriz. Bir tasarımda kullandığımız simgelerin anlaşılması çoğu durumda hedef kitlemizin teknolojik okur yazarlığına ve kültür birikimine bağlıdır. Bu sebeple mümkün olduğunca genel algı düzeyine hitap edecek ikonlar tercih edilmelidir. Eğer ekranda yeterince yer varsa ve tasarım diline de olumsuz bir etkisi yoksa bir ikonu yanında ismiyle kullanmak da tercih edilebilir.

Uygulama içinde hangi bilgileri ikonla, hangi bilgileri görsel veya grafikle ifade etmeli, nerede metin ve rakam kullanmalı önemli bir tercih konusudur. Burada uygulamayı kullanacak hedef kitlenin ihtiyacı ve bilgi durumu göz önünde bulundurulabilir. Dijital dünyada neredeyse yeni bir iletişim dili oluşmaya başladığını düşünürsek hedef kitlenin dijital okur yazarlığı da önemlidir. Bazı göstergelerin çok açık ve net olduğu gibi (trafik işaretleri) bazıları hayatımızda çok yenidir ve herkes tarafından bilinmesi beklenmemelidir.

WeatherBug Uygulaması Ana Ekranındaki Göstergeler

Bu bölümde uygulamanın ana ekranında numaralandırdığımız göstergelerden sadece ilk beşini inceleyeceğiz.

Şekil 4: WeatherBug uygulaması ana ekranı

1. Türkçe mobil uygulama tasarım dilinde hamburger menü diye de adlandırdığımız simge, ikon. Burada uygulamanın logosu ile kullanılarak anlamı biraz daha güçlendirilmeye çalışılmış. Açılacak bir menüyü işaret ediyor.

2. Bir dili oluşturan kelimeler ve isimler de birer göstergedir. Buradaki isim hava durumunun hangi bölgeye ait olduğunu metinle yazan bir göstergedir.

3. Trafik işaretini andıran ikon burada uyarı sinyali verildiğini gösteriyor. Kullanılan simge hayli dikkat çekici seçilmiş ve ekrandaki konumu gereği de kolay keşfediliyor. Bu görseli fazla öne çıkartmamak için baskınlığı (opacity değeri) biraz daha düşük olarak kullanılmış.

4. Sıcaklık göstergesi fahrenheit olarak gösterilmiş. Bazı göstergelerin kültüre göre okunurluğunun ve algılanmasının değişiklik gösterebileceğini belirtmiştik. Burada santigrat derece tercih edilseydi Amerika bölgesinde yaşayan bir kişi için pek açık bir bilgi ifade etmeyebilirdi. Kısacası gösteren ile gösterilen ilişkisindeki gösterilene ulaşmak pek mümkün olmayacaktı. İlaveten bazı durumlarda hava sıcaklığı tek başına bir gösterge olamamaktadır. Bu sebeple hissedilen sıcaklık için ilave bir derece daha eklenmiştir. Bu sayede nem, bulut, rüzgar gibi etmenlerle insanların hissedecekleri sıcaklığı daha iyi algılamaları sağlanmıştır. Detayda gün içinde en yüksek ve en düşük sıcaklıklar verilmiştir. Bütün bu göstergeleri okuduğunuzda o gün dışarı çıkarken ne giyeceğinize karar vermeniz hayli kolay olacaktır. Tek bir gösterge kullanılsaydı bilgiyi yeterince yorumlamak mümkün olmayabilirdi ve burada bir ana gösterge diğer göstergelerle desteklenmiştir.

5. Yerel saat göstergesi, uygulamanın size sağladığı bilginin güncellendiği zamanı gösterir.

WeatherBug uygulamasında yaptığımız temel inceleme farklı uygulamalara da yapılabilir ve gösterge kullanımları incelenerek ihtiyaca göre çeşitli kullanımlar çıkarılabilir. Bir benchmark çalışmasında benzer örnekleri incelerken ikon kullanımları, kullanılan dil ve terminolojinin seçimi konusunda göstergebilim yaklaşımı bize ışık tutacaktır.

WeatherBug’ın başarılı denilebilecek bir örnek olduğunu kabul edersek bir web sitesinden alıntıladığım ve gösterge kullanımı ile ilgili pek de başarılı olmayan bir örnekle yazımı noktalamak istiyorum.

Bir üniversitenin web sitesindeki belge talep listeleme tablosu.

Yukarıdaki tabloda ön yüzde verilmek istenen mesajı anlamaya çalışalım. Konu basit bir tablo gibi gözükse bile bir kullanıcı aşağıdaki soruların cevaplarını bu görselde bulabiliyor mu kısaca fikir yürütelim:

· Öğrenci belgesi talebi ne şekilde sonuçlanmış?

· Öğrenci belgesi şu an indirilebilir durumda mı?

· Öğrenci belgesini indirmek için kullanıcı hangi aksiyonu almalıdır?

Tasarımcılar ve uygulama geliştiriciler olarak karşı tarafla (kullanıcı, müşteri) bir iletişim kurma çabasındayız ve bu iletişimi, ortak imgeler üzerinden yapıyoruz. Eğer kullanıcılarımızla ortak bir dil oluşturamazsak anlaşılmaz olma ihtimalimiz artıyor. Bir kullanıcının uygulama simgesini tıkladığı anda başlayan ve uygulamanın son ekranına kadar giden yolculuğunda ona doğru gösterge ve dizgelerle rehberlik etmemiz gerekiyor. Burada “dizge” kavramına da değinmiş olduk ama gösterge ve dizge ilişkisi farklı bir yazının konusu olmayı hak ediyor.

Özet olarak gösterge ve dizgeden bahsederek WeatherBug uygulamasındaki bazı dijital göstergeleri inceledik. Dijital ürünleri ve deneyimleri tasarlarken mesajımızın kullanıcılar tarafından en iyi şekilde anlaşılması için en doğru iletişimi kurmayı ve anlaşılır olmayı da amaçlıyoruz. Bu noktada göstergebilim yaklaşımı, kullandığımız iletişim imgeleri üzerinde daha dikkatli karar vermemizi ve doğru seçimler yapmamızı sağlayabilir. Kelimelerin ve kullandığımız dilin de bir gösterge olduğunu düşünürsek iletişimin ortak bir lisanda yapılması, anlaşılması zor teknik terimlerden mümkün olduğunca kaçınılması gerekir. Böylece kullanıcılarımız için daha kolay çözülebilir ve kullanılabilir ürünler tasarlamamız mümkün olabilecektir.

İnsanlar bir sistemi kullanmak için minimum zamanı ve emeği harcamak isterler. Bu sebeple daha kullanışlı ve anlaşılır ürünler tasarlamak için kullandığımız iletişim imgelerini de dikkatli seçmeliyiz. Görsel seçimlerimizde kullanıcılarımızın zihinlerindeki kavramları mümkün olan en uygun şekilde işaret etmeliyiz. Derinlemesine bilgi isteyen, yorumlaması zor teknik kavramlardan anlaşılması güç yoruma çok açık görsellerden kaçınmalıyız.

Kaynakça

(1) Fatma Erkmen Akerson, Göstergebilime Giriş, Bilge Kültür Sanat, 2019
(2) Kubilay Aktulum, Metinlerarası İlişkiler, Öteki Yayınları
(3) Oğuz Bayrakçı, Prof. Dr. Oğuz BAYRAKÇI, Tasarım Kuram, 2011; 7–11 | Sayfalar 1–14

--

--