2 Çocuk Annesinin Ankara’sı : Bankta Simit: Bir Ankara Günü

A. Özge Akar
Gazete Solfasol
Published in
4 min readSep 9, 2016

--

Sokaklara hepimiz çok rahat ulaşabilmeliyiz. Çocuk bakan biri olarak her gün daha iyi kavrıyorum ki; ulaşamıyoruz. Göstermelik yapılan rampaları, kaldırıma park etmiş arabaları, yayalara yeşil yandığı halde yaya geçidine doğru son sürat gelen şöförleri, bozuk kaldırım malzemesinin yanında atıl duran demir filizlerini, kaldırımı tamamen kaplayan bir kurum tarafından konmuş kütleyi, ve bunun gibi bir çok olumsuz örneği gördüğümde; çocuklarımın arabasını itebiliyorum, tehlikeyi mümkün mertebe fark edebiliyorum, sesleri duyabiliyorum, ama ya engelli biri nasıl bu sokakalarda ilerleyebilir ki diye düşünüyorum? Engelli olsaydım tek başıma sokaklara nasıl ulaşabilirdim ki? Çocuklar ile yaşam çok güzel, çünkü hep umut var! Her şey daima iyiye gidiyor. Binlerce şey öğreniyorlar, binlerce yeni deneyimi sizinle yaşıyorlar. Sürekli bir umut var, ileride bu kaldırımda yalnız başına yürüyebilecekler, ileride bensiz karşıdan karşıya geçebilecekler, gibi… Bu umutla ben de sokaklardaki olumlu şeylere odaklanıyorum. Belki, güvenlik korkusu da yaşadığımız şu günlerde, bu yazı da birilerine umut olur diyerek. Çocuklar ile benim Ankaramda bana kendimi şu aralar şanslı hissettiren şey; birlikte bankta oturup simit yemek.

Bankta Simit

Ankara simidi harika bir atıştırmalık olduğu kadar, sabah kahvaltısı ya da öğle yemeği niyetine de yenebilir. Hatta “düşük kalori” diyetlerinde bile görebilirsiniz. Ankara simidi, zararlı atıştırmalıklarla karşılaştırdığınızda; çok ucuz ve kalitelidir. Simit benim hayatımda hep güzel bir tat bıraktı. Bunu en iyi fark ettiğim yer, iki hafta önce gittiğim bir “play date” yani çocuklar ve çocuk bakanlar için oyun randevusu oldu.

Sabah 10:00 gibi Çankaya’daki Lozan Parkında buluştuk, bizden önce gelenler bir ağacın gölgesinde kalan banka oturmuştu. Grup büyüdükçe aynı banka dizildik, çocuklar olduğu için zaten sürekli aynı yerde kalmamız mümkün değildi, bir bank hepimize yetti. Dönüşümlü olarak oturduk, her fırsatta sohbete devam ettik, çocuklarla oynadık. Portekiz, Şili, Yunan ve Sırbistan doğumlu anneler vardı. Bir süre sonra çocuklar için ve tüm annelerin diğer çocuklar da ister diye fazlaca getirdiği şey çantalardan çıkmaya başladı; hepimizin çantasından aynı şey çıktı; simit! Hepimiz bir şekilde farklıydık ama çocuklarımız için seçtiği aynıydı, gölgede bir bankta oturup simit yemek.

İçimizden biri, her zaman yanında simit taşıdığından bahsetti. Başka biri, kısaca bir simit tarifi verdi. Çok mutlu hissettim. Çocukluğumda, annemle dışarı çıktığımızda, simit alıp, törenle yiyişlerimiz aklıma geldi. Başkalarının da mutlu olduğunu görünce daha da mutlu oldum, hepimiz gezgin ruhlu kadınlar, işte orada birlikteydik, bu dünyada çocuklarımız ile yaşamak istediğimiz şekliyle; mutlu ve barış dolu.

Bank

Toplumsal mekanı kabaca şöyle tarif ederim; mülkümüz olmayan bir yerde, hesap ödemeden (vermeden) oturma, dikilme, uzanma özgürlüğü sağlayan bölge. Sokak mobilyaları, en başında bank; rahatlık, huzur, güvenlik sağlar. Ankara’da, Temmuz ayında güneşin alnında geçen bir günde, gölgede bir bank bulursa insan, babamın deyimiyle; askerde babasını görmüş gibi olur, hemen yanına koşar. Medeniyetin simgelerinden biri “bank”tır;

Bank Yardımcıdır

Bebek arabası ile yürürken, bir anda bebeğinizin altını değiştirmeniz gerekirse, ve bir bank bulursanız işiniz biraz kolaylaşır. Bir banka oturursunuz, arabayı önünüze çekersiniz. Ya da bebeğinizi kucağınıza alırsınız, kucağınızda bezini değiştirirsiniz, bu sırada gerekli eşyaları bebek arabasına koyup kolayca kullanırsınız, bu sırada bebek eşyalarını kirletmezsiniz. Bank yoksa, belki ağlayarak eve dönerseniz; belki bir restorana girip, beşinci sınıf bir temizlik sunan alt değiştirme ünitesini kullanıp, üstüne ayıp olmasın diye sipariş verdiğiniz ve aslında istemediğiniz şeyin hesabını ödersiniz; belki de bir arkadaşınızın evine sığınırsınız. Kısaca, bank sokakta kalabilmenizi sağlar.

Bank Sosyal Bir Ağdır

Oturduğumuz sokakta, Çankaya Belediyesi tarafından, yaklaşık her 15 metrede 1 dizilmiş banklar var. Yaşı bizden büyük insanlar bu banklar sayesinde, korkmadan sokağa çıkıp yürüyebiliyorlar, onları oturup-dinlenirken görüyoruz. Soluklanırken, bize selam veriyorlar, çocukları torunlarına benzeterek seviyorlar, dizlerinden şikayet ediyorlar. Toplumsal mekan olan sokaklar, sosyalleşmemizi sağlıyor. Sokağa düzenli çıkan çoğu komşumuzu az-çok tanır hale geldik.

Bank Gezmektir

Gezmek için dinlenmek gerekir, molalar gerekir. Çok erken saatlerde Güvenpark’tan geçerseniz banklarda uyuyan insanlar bulabilirsiniz. Belki uzak bir şehirden gelen, iş görüşmesi öncesi dinlenen biridir; belki bir hastaneye gitmek üzere dolmuş saatini bekliyordur; belki çok sarhoş olup sızmıştır. Bank, gezgin dostudur, dinlendirir.

Bank Sığınmaktır

Evsiz kalırsanız, eve dönmek istemezseniz, eninde sonunda gideceğiniz yer banktır. Sayısız film var bunu doğrulayan, bir de gerçekler. Kamusal mekanların ele geçirilmesini önlemek isteyenler, o banklar yerinde kalsın diye de çalışıyor. Bir gün, umarım olmaz ama, deprem olduğunda ilk arayacağınız şey, boş bir bank olacak, varlıklı olsanız da bu olacak. Acil durum, ya da değil, delicesine koşarak oturmak isteyeceğiniz bir kamusal alan bekçisidir bank.

Bank Hayratlıktır

Beni sevinçli bir şekilde şaşırtan hayratlık bankları, yan yana dizilmiş şekilde, ilk defa Glasgow’da gördüm (daha sonra bunu Britanya adasında nereye gittiysem gördüm). Bizde nasıl hayratlık çeşmeler varsa ve üstüne “Merhum Veli’nin anısına” diye yazılıyorsa, orada da bir sürü bank görebilirsiniz sırtınıza denk gelen yerinde “Merhum George’un anısına” gibi yazıları olan. Birileri için sevdiği kişiyi ölümsüz kılmakla görevlendirilmiş, gelecek nesillere bırakılacak kadar değerli görülmüş bank. Tüm çocukların huzurlu bir dünyada yaşaması; en büyük dileğim. Bunun için; hepimiz sokaklarda ve bu dünyada eşit olmalıyız.

--

--