Clubhouse nedir?

Atakan Babacan
GOOINN
Published in
6 min readJan 24, 2021

Henüz mobil uygulaması yayına alınmamış, hatta bir websitesi dahi olmayan bir girişim 100 M $ değerleme üzerinden 12 M $ değerinden bir yatırım alabilir mi?

Cevap: Evet ✅

Clubhouse bunu başardı! Henüz ürün kullanıcıyla buluşmamışken bile Silikon Vadisi’nin önemli yatırımcılarından olan Andreessen Horowitz’den, Seri A yatırımı almayı başardı. Üstelik 24 Ocak 2021'de ise yine Andreessen Horowitz’den Andrew Chen liderliğinde, 180 yatırımcının da katılımıyla seri B yatırım turunu kapattılar. (Yatırım haberi öncesinde değerlemenin 1 B $ olacağı konuşuluyordu, ancak şu an için değerleme konusunda netlik yok.)

Nisan, 2020 başlarında kurulup, canlıya alınan ve henüz erken aşama beta sürümünde olan bu uygulama, özellikle geçtiğimiz bir kaç hafta içerisinde çok hızlı bir popülerlik ve akabinde aktif kullanıcı trafiği yakalamayı başararak, 15 Mayıs 2020'de 5000'den az aktif kullanıcı sayısına sahipken, şu anda haftalık 2 M aktif kullanıcıya sahip.

Clubhouse’u tanıyalım

En basit haliyle ses tabanlı çalışan bir sosyal ağ olarak tanımlayabiliriz. Platformun komünite kılavuzunda “kişilerin özgün sohbetler ve ifadelerle eğlenebilecekleri, değerli bağlantılar kurabilecekleri ve dünyanın her yerinden insanlarla zengin deneyimlerini paylaşarak, öğrenebilecekleri bir yer olarak tasarlandığını” söylüyorlar. Ayrıca radyoyu doğru etkileşimle yeniden icat edebileceklerine ve eşsiz bir sosyal platform yaratabileceklerine inandıklarını belirtiyorlar.

Uygulamada sohbet edilen ortam oda olarak geçiyor ve içeride moderatör, konuşmacı, dinleyici gibi üç farklı rolde bulunulabiliyor. Moderatör, sohbetin konusunu ve zamanı belirleyip etkinlik oluşturuyor ve tahmin edilebileceği üzere muhabbet başladıktan sonra akışı organize ediyor. Konuşmacılar ise yayına bir dinleyici olarak girip uygulama arayüzünde bulunan el kaldırma butonuna tıklayarak söz isteyebiliyor ve böylece moderatörler tarafından konuşmaya katılmaları için davet edilebiliyorlar, eğer söz almak istemezseniz ise de tamamen bir dinleyici olarak kalınabiliyor.

Türkiye’de şu an için Clubhouse topluluğu çoğunlukla iş dünyası, girişimcilik ekosistemi, podcaster ve bazı fenomenler tarafından sahiplenilmiş durumda. Global ölçekte ise bu topluluğun üyelerine Drake, Oprah Winfrey, Jared Leto, Tiffany Haddish, Ashton Kutcher ve Joe Budden gibi ünlülerin de dahil olduğunu görüyoruz.

Çoğu sosyal ağ uygulamasının aksine erken aşama adapte olan kullanıcılar arasında Z kuşağı ve Y kuşağının son dönemlerinden genç neslin yanı sıra daha üst yaş gruplarından kişilerin de uygulama içerisinde aktif kullanıcılar olarak yer aldığı da ilgi çeken ve yorumlar arasında konuşulan detaylardan.

Ayrıca uzun zamandır birbirini görmeyen, konuşmayan ama geçmişte tanışmış, keyifli anıları ve paylaşımları olmuş arkadaşlar, bu ortamda birden bire karşılaşıp, dinleyicilere şöyle ilginç anlar da yaşatabiliyorlar:

  • “Ooo dostum sen de mi buradasın? Abi çok iyi ya!”
  • “Sevgili … seni görünce girdim odaya, hatırladın mı beni? Nasılsın?”

Bazen de kişiler ulaşmak istedikleri önemli bir girişimci, yatırımcı ya da herhangi bir alanın profesyoneli olan kişilerle tanışmak, kendi kanallarına, sohbetlerine davet etmek için de söz alabiliyorlar. Nadiren de olsa bazı konuşmacılar yaptıkları işler hakkında reklam amacıyla da giriş yapabiliyorlar. Fakat bu tarz durumların büyük çoğunluğunda ne moderatör ne de dinleyiciler için rahatsız edici bir üslup veya davranış olmadı, bunun da içeride bulunan kitleden kaynaklandığını düşünüyorum ve böyle devam etmesini temenni ediyorum.

Ayrıca bu yorumu uygulamada şu ana kadarki deneyimime dayanarak yaptığımı da belirtmeliyim, çünkü her ne kadar mevcut hali keyifli, öğretici ve kaliteli sohbetlerin olduğu bir ortam olsada, gelecekte nasıl bir mecra olacağı hakkında bazı şüphelerim de var.

Peki bu topluluğa nasıl katılacağım?

Uygulamanın bu kadar çok konuşulmasını sağlayan nokta da tam burası zaten. Çünkü uygulamayı indirmek, içeriye girmen için yeterli değil. Uygulama içerisinde bulunan bir kullanıcının seni davet etmesi gerekiyor. Eğer davet bulamazsan sıraya girip, beklemeye başlıyorsun ve kulaklığını takıp bu güzide şarkımızı dinliyorsun.

Büyümedeki başarıları

Bu davet konusunun çok önemli bir growth hacking başarısına dönüştüğünü ve devam etmekte olduğunu söylemeliyim. Aslında pek çok sosyal ağ uygulamasının temelini oluşturan, birçoğumuzda var olan, bir şeyleri kaçırma korkusu yani “FOMO” bizleri bu uygulamaya girmek için tetiklemeyi başardı.

Davet işi o kadar abartılı bir hale de geldi ki, bazı kullanıcılar davet haklarını e-ticaret sitelerinden satmaya başladılar. İşin daha da ilginci, alıcı bulmayı da başardılar. Bunun yanı sıra kendi sosyal medya hesapları için bir çekiliş hediyesi olarak kullananlar ya da tamamen iyi niyetle Twitter’dan isteyenlere bu davetlerini verenler oldu. (Tabii dm’den yazınca 40 $ isteyenler olduğunu da gördük 😱)

Andreessen Horowitz ve diğer lider firmaların uygulama hakkında attıkları tweetler ve bunun ardından uygulamayı Mark Cuban gibi teknoloji dünyasının ünlü isimleri ve eğlence sektörünün önde gelenlerinden Kevin Hart gibi kişilerin kullanması ve bu erken aşama kullanıcıların uygulamadan memnun olması büyümeyi tetikleyen bir etki yarattı.

Tüm bunların yanı sıra pandemi koşullarının getirdiği sosyalleşme ihtiyacı, yeni insanlarla tanışma ve paylaşımda bulunmaya karşı olan özlem de uygulamaya olan talebi pozitif yönde etkilediği sıklıkla konuşulmakta.

Gelir Modeli

Kurucular 24 Ocak Pazar günü Clubhouse üzerinden yaptıkları yayın sırasında uygulama üzerinde reklam gösterilmeyeceğinin garantisini verdiler. Öte yandan nasıl bir gelir modeli oluşturacakları konusu halen daha net olmamakla beraber, yayınla aynı gün kendi bloglarında yaptıkları açıklamaya göre içerik üreticilerini desteklemek için bağış, bilet satışı ve abonelik gibi modeller deneyeceklerini ve yeni yatırımlarıyla yapmayı planladıkları Creater Grand Program’ı ile yine içerik üreticilerini destekleyecekleri çalışmalar yapacaklarını belirtiyorlar.

Clubhouse adab-ı muaşeretleri

Uygulamanın kendi içinde oluşan bazı yazılı olmayan davranış kuralları mevcut. Örneğin konuşmacılar, yorumunu beğendikleri bir başka konuşmacıyı desteklediklerini göstermek için mikrofonlarını aç kapa yaparak alkışlamış oluyorlar :)

Özellikle moderatörler tarafında dikkatle takip edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, çeşitli aralıklarla odada neler konuşulduğunu özetlemeleri. Çünkü odalar arasında dolaşan veya uygulamayı yeni açıp, odaya giriş yapmış katılımcıların oluşturduğu bir trafik söz konusu ve yeni gelen kişi her ne kadar başlığı görüyor olsa da, o ana kadar neler konuşulduğunu öğrenip güncellenme ihtiyacı oluyor.

Bunun yanı sıra uygulamanın Community Guidelines notlarının prensipler bölümünde, kullanıcılara “kendin ol” diye başlayan ve birbirlerine karşı anlayışlı, saygılı, sabırlı, anlamlı, içten davranmaya teşvik eden bir uygulama kültürü kanıksatılmaya çalışılıyor.

Podcast vs. Clubhouse

Son günlerde odalarda konuşulan en popüler konulardan birisi de Clubhouse ile podcast arasında nasıl bir ilişki olacağı konusunda.

Bazı görüşler Clubhouse’ın kullanıcıların podcast dinlemeye ayırdığı zamanın bir kısmını alacağını ve sosyal medya uygulamalarının da bu durumdan payını alacağını savunuyor. Öte yandan, benim de desteklediğim bir diğer görüş ise podcast özelinde, Clubhouse ile bir çekişmenin olmasından ziyade daha çok birbirini besleyen ve güçlendiren bir ilişki kurulacağından yana. Çünkü Clubhouse podcastler için bölüm öncesinde dinleyicileriyle bir araya gelerek, işlenecek içerik hakkında ne gibi beklentileri olduğunu öğrenme ve bu sayede dinleyicinin içeriğe katkıda bulunduğu bölümler üretebilme fırsatını sunuyor. Bu sayede dinleyicilerle, podcast içerik üreticileri arasında çok daha samimi ve birbirine bağlı bir ilişki kurulabilmesinin kapıları açılıyor.

Hatta belki de hem canlı olarak sohbetin olduğu, hem de dinleyicilerin izni alınarak (Clubhouse bu tarz bir durumda konuşmacının izninin kesinlikle alınması gerektiğini özellikle belirtiyor) kaydın alınıp, sonradan podcast kanalında yayınlandığı durumlar da görülebilir. Dinleyici olarak katıldığım bazı odalarda bu durumu destekleyen bir örnekle karşılaştım. Sıkı bir podcast dinleyicisi olduğunu belirten kişiler, bazen dinlerken anlatan kişiye bir soru sormak veya yorumda bulunmak istediklerini ancak, böyle bir şey yapamadıklarını belirtiyorlar.

Podcast’in en önemli avantajlarından birisi olan, istenilen içeriğe her zaman erişimin olması ve yeterli zaman yoksa bile duraklatarak dinleyebilme imkanı Clubhouse’da ortadan kalkmış oluyor, ki bu sorun radyo ile podcast arasında nasıl bir fark var sorusunun cevabıyla aynı kesişim noktasında bulunuyor. Daha önceki podcast yazı serilerimde bu konudaki ayrımlara ayrıntılı bir şekilde değindiğim için şu anda anlatmıyorum. Merak eden varsa buyursunlar efenim.

Peki o kadar anlattın da, bu Clubhouse ne için kullanılır?

Bu konu da net bir cevap vermek zor olsa da, Clubhouse tarafında yapılan açıklamalara göre sanattan spora, girişimcilikten kurumsal iş hayatına varıncaya kadar pek çok farklı konuda içerik üretimi için kullanılabilecek gibi duruyor.

Özellikle girişimciler için içgörü toplamak ve podcast içerik üreticileri için bölüm içeriği oluşturmadan önce neler konuşulabileceğine dair fikir alışverişi yapmak için kullanılabileceği gibi, pek çok alanda tanıtım yapmak ve markalarla kullanıcıları, müşterileri arasındaki ilişkileri daha sağlam ve samimi zemine taşımak için kullanılabilir gibi duruyor.

Uygulama içinde pek çok odada “her şey çok güzel ve keyifli ama en verimli şekilde nasıl kullanılabiliriz” üzerine sohbetler bir süre daha devam edecek gibi duruyor.

Bonus: Eğer uygulamaya girmek istiyor ama davet bulamıyorsan, GOOINN Instagram hesabını takip eden ve dm’den yazan ilk kişiye bir davet hakkımı vereceğim 💌

Tabii ki birkaç alkışını da alırım, biliyorsun 50'ye kadar çıkabiliyorsun!

--

--

Atakan Babacan
GOOINN
Writer for

Ufak tefek girişimci, aktif bir podcaster @boşişler, Business Desing Specialist @Gooinn.