Kalıp Dışı Düşünmek💡

Ömer Aydın
GOOINN
Published in
3 min readNov 3, 2021

“Kalıpların olmadığını anlayana kadar en iyi çözümleri asla bulamazsınız!”

Photo by Ante on Unsplash

Kalıp dışı düşünmek, farklı veya alışılmamış düşünmek demektir. Başka bir deyişle, bir şeyi yeni bir perspektiften düşünmek. ‘Kutunun dışında düşünmek’, ‘alışılmışın dışında düşünmek’ veya ‘kutunun ötesinde düşünmek’ de diyebiliriz. Hatta Avustralya’da bazı insanlar ‘meydanların dışında düşünmek’ derlermiş.

Kalıp dışı düşünme, genellikle kendimize dayattığımız geleneksel engellerle kısıtlanmaz. Alışılmışın dışında düşündüğünüzde, bir soruna alışılmadık ve mantıklı olmayan yollar ve çözümler keşfederiz. Jargon biraz fazla kullanılmış olsa da, kalıpların dışında düşünen insanlar genellikle yenilikçidir ve trendleri takip etmek yerine onları kovalar.

Psychology Today’de yayınlanan “Thinking the Out of the Box: A Misguided Idea” başlıklı bir makaleye göre, kalıp dışı düşünme kavramı 1970'lerin başında yaratıcılık üzerine bir çalışma yürüten ilk akademik araştırmacılardan biri olan psikolog J. P. Guilford’un çalışmasıyla ortaya çıktı. Makalenin yazarı, yaratıcılık ve inovasyon uzmanı Drew Boyd şöyle yazıyor: Guilford’un en ünlü çalışmalarından biri dokuz noktalı bulmacaydı. Araştırma konularını, kalemlerini sayfadan kaldırmadan sadece dört düz çizgi kullanarak dokuz noktanın hepsini birleştirmeye zorladı. Bugün birçok insan bu bulmacaya ve çözümüne aşinadır. Ancak 1970'lerde, neredeyse bir asırdan beri var olmasına rağmen, çok az kişi bu çözümün varlığından haberdardı.”

“Bu bulmacayı çözmeyi denediyseniz, ilk denemelerinizin genellikle hayali karenin içine çizgiler çizmeyi içerdiğini hatırlayabilirsiniz. Ancak doğru çözüm, noktalarla tanımlanan alanın ötesine geçen çizgiler çizmenizi gerektirir.”

“İlk aşamalarda, Guilford’un orijinal çalışmasındaki tüm katılımcılar, olası çözümleri hayali kare içindekilerle (hatta sonunda bulmacayı çözenler bile) sınırlayarak kendi düşüncelerini sansürlediler. Kendilerine, böyle bir çözüm düşünmekten kendilerini alıkoymaları talimatı verilmemiş olsa da, mevcut alan sınırlarının ötesindeki beyaz alanı “göremediler”. Sadece yüzde 20'si bu hayali hapisten çıkmayı ve noktaları çevreleyen beyaz boşlukta çizgilerini sürdürmeyi başardı.”

“Kutunun dışında düşünmek” zihniyetiyle herhangi bir zorluğa yaklaşmanın zorluğu, başlamak için “ bir kutunun” olduğu inancıdır. Görünüşte zararsız olsa da, böyle bir varsayım tehlikeli bir sınır koşuludur ve aksi takdirde hesaba katabileceğiniz olasılıkları sınırlayan bir referans noktası oluşturur.

Örneğin, İstanbul’dan Diyarbakır’a giden bir arabada üç kişinin olduğunu düşünün. Oraya ulaşmanın en hızlı yolu nedir? Çoğu insan sadece en verimli rotayı belirlemeye çalışır. Diğerleri, trafik, günün saati ve dinlenme durakları gibi faktörleri tartarak bir adım daha ileri götürür. Hepsi iyi fikirler olabilir, ancak başlangıç ​​noktası “arabada olmaları gerçeği” bir varsayım oluşturarak onları sınırlar. Araba istenmeyen bir kutudur: Diyarbakır’a gitmenin en hızlı yolu, havaalanına gidip uçağa binmektir!😅

En iyi fikirleri geliştirmek için bir varsayımda bulunmak istiyorsanız, kritik bir varsayımda bulunun: Kutu yoktur! ve sınır koşullarının bir seçim olduğunu kabul edin.

Bu düşünce yapısı ile sınırlarımızın olmadığını bildiğimizde daha cesur düşünebilir, kendimizi kısıtlamadan bir çok çözüme ulaşabilir ve uygulanabilir olanı seçebiliriz. Bir ürün/hizmeti hayata geçirirken ya da var olan bir ürün/hizmeti geliştirirken kullanabileceğimiz bazı eylemleri birer örnekle sizlerle paylaşmak istiyorum; link üzerinden yazının tamamına ulaşabilirsiniz. 🤟

--

--