Podcast Nedir? Ne işe yarar?

Atakan Babacan
GOOINN
Published in
6 min readJun 4, 2020

Selam, hoş geldin.

Bugün uzun zamandır aklımda olan bir yazı serisini başlatmak için ilk adımı atıyorum. Podcast nedir? Ve ne işe yarar? Sorularını cevaplayarak başlayıp, serinin devamında da, podcast ve vodcastin farkı, mutlaka dinlemen gereken yerli-yabancı podcastler, podcastin profesyonel anlamda geleceği, nasıl çekilir? Nelere dikkat edilmesi gerekir gibi konuları anlatacağım.

Eğer podcast üstüne değinmemi veya açıklamamı istediğin başka noktalar da varsa lütfen beninle paylaş ki onları da içeriklere dahil edeyim.

Podcast için olduğu sanılan

Çeşitli çevrelerden şöyle anlatımlar duyabilirsin: “Podcast dediğin şey aslında bildiğin radyo gibi bir şey işte” veya “Çok ekstrem bir şey değil, video gibi ama sadece ses var” ya da ”Bildiğin ses dosyası, açıp konuşuluyor” vb.

Podcast çekmeye, “abi en fazla ne olabilir ki koyalım ortaya mikrofonu, zaten her akşam mutfakta sürekli girişimcilik konuşuyoruz, kaydını alalım, basalım işte” diyerek başlamış birisi olarak bende bu yorumlara benzer düşüncelere sahiptim. Bugüne kadar yapmış olduğumuz 40 bölüm ve birbirinden değerli 30’un üstünde konuktan sonra çok daha net bir şekilde görüyorum ki, hiç de o kadar basit bir konu değilmiş.

Podcast için gerçekte olan

Çoğu podcast nedir konusunun işlendiği içerikte belli başlı açıklamaları görürsünüz, normalde bunlara çok fazla girmek istemiyorum ama bir de onları öğrenmek için tekrar başka bir arayışla vakit kaybetme diye, pek anlatılmayan ama değerli olduğunu düşündüğüm istatistiksel ve tarihsel bilgilerle harmanlayarak anlatacağım.

Podcast ismi iPod ve broadcast(yayın) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşuyor ve ilk defa MTV’nin önde gelen vj’lerinden olan Adam Curry ve Dave Winer tarafından bulunuyor. Tam olarak kimin bu fikri ortaya attığı tartışmalı olsa da, ikisi de sağ olsun var olsun. 2004 Şubat ayında The Guardian yazarlarından Ben Hammersley, bu yeni gelişen teknoloji için isim olarak “podcasting” kullanılmasını önerdi. E tabii o zamanlar kayıtların hızlıca yayınlanabilecek olduğu Spotify, Apple Podcast, Spreaker vb. platformlar olmadığı için RSS üstünden iPod’a ses kaydı yükleme metotuyla çalışılıyordu. Ancak zaten radyonun daha popülerliğini koruduğu, Spotify’ın hayatımızda olmadığı zamanlar olduğu için dinleyiciler de, sesli içerik üreticileri de bu yeni alana hızlıca adapte olmuşlardı ve bu talebi gören geliştiriciler başka programlar üretmeye başladılar. İsmi sonradan PodBridge ve en son olarak VoloMedia haline dönüşen AudioFeast tam olarak podcast odağında olmasa da RSS üstünde geliştirilmemiş ama episodik sesli içeriklerin indirilebilmesini sağlayan bir servisi piyasaya sürdü. Ardından bu konu üstüne sayısız ürün geliştirildi ve tabii ki beklenen üzere iPod’un yaratıcısı Apple da bu sürece dahil oldu ve iTunes’a podcast kategorisini ekledi. Apple’ın meşhur etkinliği WWDC 2018 verilerine göre dünya genelinde 550.000 olan aktif podcast sayısı Nielsen and Edison gibi araştırma şirketlerinin verilerine göre 2020 yılında bu sayı 850.000 dolaylarına çıkmış, ayrıca yayınlanan bölüm sayısı da 18.5 milyondan, 30 milyona kadar yükselmiş durumda.

Son veriler bile aslında podcast konusunun ne kadar ciddi ve değer vadettiğinin göstergesi olduğunu düşünüyorum.

Yaşasın Uluslararası Podcast Günü

E artık bu sene 30 Eylül — Uluslararsı Podcast Günü’mü de kutlarsın. 2013 yazında Steve Lee’nin radyoda duyduğu “Dünya Yaşlılar Günü” (National Senior Citizens’ Day) anonsundan esinlenerek ortaya attığı ve ilk defa Amerika’da 2014 yılında “Ulusal Podcast Etkinliği” (National Podcast Event) olarak kutlanan bu güzel gün, 2015 yılında “Uluslararası Podcast Günü” (International Podcast Day ) ismiyle dünya geneline yayılmaya başlamıştır.

Peki Türkiye’de podcast ekosistemi ne durumda?

Türkiye özelinde konuşacak olursak, maalesef Amerika’da olduğu gibi 165 milyon insanın en az bir kere podcast dinlemiş ve yaklaşık 103 milyon insanın da haftada en az 1 kez podcast dinlemekte olduğu gibi veriler mevcut değil, eğer sen biliyorsan lütfen benimle de paylaş. Ancak sağ olsun Google Trends arama verileri bu konuda en azından fikir edinmemiz konusunda bize yardımcı oluyor. 2005 Ocak ayına kadar 0 olarak gözüken skorlar (Anlaşılan yaklaşık 1 yıl gecikmeli olarak haberimiz olmuş), 2020 Mayıs ayında 100 olarak gözükmekte, özellikle son 2 yılda çok dikkat çeken bir ivmelenme söz konusu olduğu görülüyor.

Evet podcastin doğuşu, gelişimi ve günümüzdeki istatistiksel durumu hakkında biraz daha bilgi sahibi olduğuna göre, podcast nedir ve ne işe yarar? Sorusu üstüne biraz daha derinleşebiliriz.

Aslında bu sorunun cevabının iki farklı noktadan ele alarak daha açıklayıcı olacağını düşünüyorum. Podcasterlar ve dinleyiciler. Bu ikili aslında bir bütünü oluşturuyor olsa da podcast çatısı altında onları bir araya getiren hem ortak hem de farklı değer önerileri söz konusu.

En öne çıkan ortak değerlerden bir tanesi podcastin sunmuş olduğu özgürlüktür. Çünkü ne podcaster için ne de dinleyicisi için radyoda veya televizyonda olduğu gibi belli bir saat aralığına sıkışmışlık yoktur. Dinleyici istediği içeriği seçip, istediği programdan haberdar olmak için abone olup, istediği bölümleri gönlünce dinleyebilirken, podcaster da haftanın belli bir günü, belli bir saat aralığında, kayıt almak için kendisini zorlamak zorunda değildir. İsterse bir hafta art arda her gün kayıt alıp, sonraki 1 ay kayıt almayabilir, tamamen kişinin motivasyonuna ve isteğine bağlı olarak şekillenebilir. Ayrıca ne giydiğinin, nasıl göründüğünün, nerede kayıt aldığının da hiçbir önemi yoktur. Hem üretici hem de dinleyici için bundan daha büyük özgürlük sunan bir mecra varsa lütfen bana da söyleyin.

Dinleyiler açısından podcast

Dinleyiciler için sunduğu özgürlüğe ek olarak, aslında hiçbir online mecrada, para vermeye hazır olsalar bile bulamayacakları, birbirinden niş, ilgi çekici ve öğretici konuları onlar için saatlerce anlatan insanların muhabbetlerine dahil olabilirler. Evde, işte, arabada, toplu taşımada nerede ve ne zaman isterlerse, videolara kıyasla daha düşük şarj ve internet kullanımı ile birbirinden değerli içerikteki podcastleri dinleyebilirler. Podcastin bir diğer değeri de işin samimiyetinde, çünkü herhangi spesifik bir konuda bilgi ve deneyim sahibi insan/insanlar bir araya geliyor ve çoğu zaman en başta bir gelirleri olmadan (Podcastin profesyonel bir iş alanı haline getirilmesi konusunu işlerken, bu alanda para kazanılır mı? Kazanılırsa nasıl? Üstüne sorulara cevaplar getireceğim) sanki sizinle aynı masada oturan bir dost üslubuyla ve bak bunlar sana fayda sağlar diyerek, gönüllü bir şekilde anlatıyor. Podcastlerde de tabii ki hiç kimseye bir katkısı olmayan öylesine konuşulan içeriklerle de karşılaşabilirsin ama doğası gereği çoğu zaman içinde iyi bir amaç vardır. Kimi seni eğlendirmek ister, kimi de seninle faydalı bir şeyler konuşmak, dertleşmek, deneyimleri doğrultusunda bunlar hatalarım, bunlarda doğrularım diye anlatarak sana yol göstermek ister.

Üreticiler açısından podcast

Podcasterlar içinse belki de seslerini en kolay ve etkili şekilde dünyaya duyurma yollarından birisidir. Aynı Seha’yla benim “girişimciliği boş iş olarak düşünen kişilere nazire yapmak ve bu konuda bir değer yaratmak” amacıyla Podcast Boş İşler’i başlatmamız veya girişimci adaylarını, kendini tanımak ve problemi doğrulama aşamalarından yatırımcı sunumuna kadar hazırlayan Girişimciye Dönüş platformunun “nasıl bir ürün olduğunun, hangi problemlere çözümler sunduğunun, kullanıcı deneyimlerinin ve çıktılarının” anlatıldığı Girişimciye Dönüş podcast kanalında olduğu gibi. Çünkü kaliteli bir video için gerekli olan yüksek prodüksiyon ve başka hazırlık maliyetleri veya radyo gibi kendine herhangi bir frekansta yer bulmanın, her hafta aynı saatte canlı yayın yapmanın zorluğunun getirdiği bariyerler podcastte tamamen yıkılıyor. (Radyo yayıncılığı, video çekimleri ve podcastler başka uzmanlıklara gerektiren zanaatlerdir.) Bu sayede daha kaliteli bir içerik çıkartmaya odaklanılabilecek çok daha fazla zaman ve motivasyon ortaya çıkmış oluyor. İşin en temelinde basit çerçevede bir kayıt için sadece bir kulaklık ve telefon işinizi görebilir. Tabii ki profesyonel çalışmalar için, ayrıntılı bir içerik tasarlamak, dinleyiciyi rahatsız etmeyecek bir kalitede kaydın alınması ve sağlam bir editleme ihtiyacı söz konusudur.

Kurumlar için podcast

Tüm bunlara ek olarak, podcastin gün geçtikçe yalnızca başkalarına bir şeyler anlatmak isteyen bireyler için değil, aynı zamanda kendi kurum kültürlerini, yaptıkları yenilikçi işleri, yarattıkları değerleri hem firma içine hem de dışına anlatmak için en uygun ve inovatif yol olarak tercih edileceği göz ardı edilemez bir gerçek. Hatta bu noktada Amerika’daki çoğu firma podcast kanalları üstünden yayınlar yapmayı tercih edilebilir bir seçenekten ziyade, pazarlama ve iletişim adına çağın kaçınılmaz bir gerekliliği olarak görmekte. Bu yıl içinde ülkemizde de firmalar podcasti radarlarına almaya başladı. Açıkçası bu konuda başı çeken öncü kurumlar hangileri olacak oldukça merakla bekliyorum. Hep beraber göreceğiz.

Gördüğün gibi podcast üstüne konuşulup anlatılacak çok fazla konu var. Burada okudukların buzdağının sadece görünen kısmı. Elimden geldiğince ayrıntılı ve anlatılmayan noktalara değinmek istedim. Umarım senin içinde faydalı olmuştur. Eğer soru, öneri veya yorumların olursa temasa geçmekten lütfen çekinme.

Sağlıkla kal, kendine çok iyi bak ve podcast dinle.

--

--

Atakan Babacan
GOOINN
Writer for

Ufak tefek girişimci, aktif bir podcaster @boşişler, Business Desing Specialist @Gooinn.