Newton Karantinada Ne Yapardı?

Asuman Sare ERGÜT
GTU Rover
Published in
4 min readMay 28, 2021

--

“Adına Dünya dediğimiz kitabı oku.”

Puslu Kıtalar Atlası/İhsan Oktay Anar

“Ah bu 2020 yılı, ah bu Çin, ah bu korona virüs! Hep de bizi buluyor böyle şeyler. İnsanlık bu kadar gelişmiş; uzaya, Mars’a araç gönderiyoruz ama evimizden! Hani teknolojideki heyecan verici gelişmeler, hani gelişmiş insanlık neredeler bunlar ki bir salgın hastalıkla baş edemiyorlar? Ne olacak bu online dersler, hiçbir şey anlayamıyorum!”

Bu okuduklarınız tanıdık geldi mi? Koronavirüs hayatımıza girdiğinden beri gerek kendimizin söylediği gerek başkalarından sıkça duyduğumuz sözler bunlar. Alışık olmadığımız bir süreçten geçtiğimiz için ve hayatımızdaki çoğu eyleme alışık olmadığımız şekilde devam etmek durumunda olduğumuz için kabul edelim, hepimiz biraz afalladık. Tarih öncesinden kalmış gibi düşündüğümüz salgın hastalıklar, aşağı yukarı her 200 yılda bir insanlığı sınıyorlardı oysa ki. Biz de bu sınamaya denk gelen insanlardan olduk sadece.

Bu şansa tek erişen biz değildik oysa ki, 17.yüzyılda Newton da Veba salgınından karantinaya girmişti! Veba’dan önce çok sıkı çalışan, olağanüstü çalışmalar yürüten Newton, karantinaya girince bunalıma girdi ve canı çalışmak istemedi. İnternet bağlantısında sorun varmış, Zoom’dan derslere katılamamış. O da iki yıl boyunca instagramda, youtubeda takılıp çalışmalarına ara vermeye karar vermiş. Eğer böyle olsaydı gelecek nesiller kütle çekim yasası, hareket yasası, optik bilimindeki ilerlemeler ve sonsuz küçükler hesabı gibi cevher niteliğindeki gelişmeleri tanımakta muhtemelen birkaç on yıl gecikecekti.

Newton Beşiği
Newton Beşiği

Neyse ki Newton 2020–2021 yıllarında salgın döneminde yaşayan tipik öğrenci davranışlarından farklı karakteristikler sergiledi. Aklınızda oluşabilecek “Newton bu canım, zaten farklıydı.” düşüncesini peşinen yok etmek için çok önemli bir cümle geliyor:

Newton Cambridge’de geçirdiği yıllarda diğer öğrenciler arasında başarılı olarak sıyrılamamıştı ve dahiliğini veba salgını nedeniyle çiftlikte geçirdiği iki yılda göstermişti.”

Bu zamana kadar hangi okuldan mezun olduğumuzdan, şu an nerede ne üzerine çalıştığımızdan, yaşımızdan ve statümüzden bağımsız olarak hiçbir şey için geç olmadığını ve gelişimin ancak kişinin kendisine bağlı olduğunu anlamak için gayet açık bir örnek. Cümlenin devamı ise şöyle:

“1667'de Newton, üniversite tekrar açılınca Cambridge’e geri döndü ve iki yıl sonra matematik profesörü oldu.”

Cambridge Kampüsündeki Newton Heykeli
Cambridge Kampüsündeki Newton Heykeli

Toplum olarak kendimizi bir şeyler için yetersiz görmeye ve olumsuz şartları sebep göstermeye maalesef ki meyilliyiz. Zorlukların ve sorumlulukların bizde oluşturduğu baskıyı çözmek için bir çoğumuz onları çözmekten ziyade onların üstünü kapatacak, zihnimizi uyuşturacak yollara başvurarak farkında olmadan asıl sorunlarımızdan kaçıyoruz. Hal böyle olunca bizler, kendi sorunlarıyla dahi baş edemeyen bir insan olarak evreni incelemeye, gözlemediğimiz varlıklar hakkında felsefi sorular sorup cevaplarını aramaya elbette ki ne vakit buluyoruz ne de heves. Etrafımız ulaşılması oldukça kolay olan hazır içeriklerle doluyken onları kalitesini ve doğruluğunu sorgulamadan tüketmemiz yalnız bizim suçumuz olmamakla birlikte bunu araştırarak “çöp tüketimden” uzak durmak bizim sorumluluğumuzdur. Eh, tarih sayfalarında Newton’un veya herhangi bir şahsiyetin instagramda beğendiği gönderileri, oynadığı bilgisayar oyunlarını, izlediği youtube videolarını okumak istemezdik; tarih bizden “Sen diğerlerinden ayrışacak ne yaptın?” sorusuna cevap bekler.

Yürüdüğümüz yollarda iz bırakmak istiyorsak ilk olarak ayakkabılarımızı boyadığımızdan emin olmalıyız. Newton karantina günleri için şunu demiştir:

“O yıllarda icat çağımın başlarındaydım. Aklım hiç olmadığı kadar bilim ve felsefe ile doluydu.”

Ayakkabılarını başta matametik ve fen bilimleri olmak üzere birçok alanda boyayarak yüzlerce yıl bilim dünyasına hakim olacak düşünce metotları ortaya koymuştur. En bilinenleri pek çoğunuzun bildiği gibi prizma deneyleri, ışık üzerine çalışmalar, integral ve türev kavramları ve çekim kuvvetidir.

Bugün gelişmiş ülkelere bakıp kendi ülkemizin durumunu eleştirmek yerine ülkemizin vatandaşları olarak vaktimizi nelere harcadığımızı bir düşünmek lazım. Şimdiye kadar ayakkabılarımı boyayacak ne yaptım sorusunu sık sık kendimize sormalıyız. Hepimiz eşsiziz, parmak izlerimizin bile aynı olmadığı şu dünyada düşüncelerimizin izleri de hiç şüphesiz farklı olacaktır. Kendimizce neyi değerli buluyorsak, ne yaparak mutlu oluyorsak ilkin bunları keşfederek; daha sonra da bu keşifler üzerine çalışmalar yürüterek hepimiz bir Newton, hatta daha iyisi olabiliriz. Salgın dönemi henüz bitmedi, Cambridge’e matematik profesörü olarak dönmeyeceğiz belki. Hangi alanda, ne üzerine çalışma yapmak istediğimizi belirlemek bizim için kâfi. Biz ayakkabılarımızı boyalı bulunduralım ki önümüze nasıl bir yol gelirse gelsin biz orada iz bırakalım.

--

--