Agile Prensipleri Işığında Bir Yazılım Yöneticisi Olarak Liderlik — 1. Bölüm | Liderlik
Sektörden olsun olmasın, yazılım geliştirme, hemen herkesin aşina olduğu bir alan oldu günümüzde. Birçoğumuzun etrafında en az birkaç kişi artık yazılım geliştirici, analist, testçi, ürün yöneticisi vb. bir pozisyon/ünvan ile meslek hayatını idame ettiriyor.
Bu kişilerin iş hayatlarına dair sohbetleri derinleştirdiğinizde -hele ki aynı kavramlar her iki taraf için de anlamlı şeyler ifade ediyor ise- genel olarak süreçlerin yeterince sağlıklı ilerlemediğinden yakındığını işitirsiniz.
Bu doğaldır. Zaten agile prensiplerinden biri de der ki; Hiçbir şey mükemmel değildir; ancak her şey mükemmelleştirilebilir. Elbet ki her şirkette ciddi düzeyde fayda yarattığına inanılan bir düzen işliyor. Sizin de, bu düzen içinde işleyen sistemdeki dişli çarklardan biri olmanız ve sistemin stabilizasyonunu bozmadan bir lider/yönetici olarak sorumlu olduğunuz alanın daha sağlıklı çalışmasına dair faydalar üretmeniz bekleniyor. Peki ya hem mevcuda uyumlanarak hem de aykırı görüşlerinizin de arkasında durarak bunu nasıl başarabilirsiniz?
Gerçek Bir Takım Olmak
Her şeyin dönüp dolaşıp bağlanacağı kavram; Takım.
Sürdürülebilir bir başarının temel taşı, her bir mensubun takım ruhunu benimsemesi, takıma ve takımın hedeflerine inanması ve bireysellikten öte takıma hizmet ederek kümülatif bir değer katma eğiliminin bilinciyle hareket etmesini sağlamaktır.
Her ne kadar yazılım denildiğinde akılda beliren imgeler 0 ve 1'lerden oluşan makinemsi şeyler gibi görünse de teknik bilgileri bir kenara bıraktığımızda tüm bu geliştirim sürecini yapan ana varlığın yine insan olduğunun farkına varmak gerekir. İnsan denen varlık ise var olduğundan bu yana bir yere ait olma isteğine engel olamaz. Hatta en güçlü hayatta kalma mekanizmalarından birisi bir takıma ait olmak; benzeşen düşüncelere sahip bir grup insanla bir arada olmak, onlara katkıda bulunmak ve onlardan bir şeyler almaktır. Ve tüm insan toplulukları, yani takımlar bir lidere ihtiyaç duyarlar.
İşte tam burada, bu yazıya denk gelip de okuyan herkes için serüven başlıyor. Developer’lıktan gelerek agile prensipleri ışığında bir takım olgusu yaratmak ve bu takıma önderlik etmek.
Bir Takıma Liderlik Etmek
Özetle tanımlayalım;
Takım: birbirine, bir fikre ve bir lidere bağlı insan grubudur.
Liderin ise dış bir gözle kendisine sorması gereken çok önemli iki soru var:
1- Yaptığın işe inanıyor musun?
2- Bu inancını her gün koruyor musun?
Bahsettiğimiz üzere takım, ortak bir fikrin etrafında çevrelenir ve bu uğurda hareket eder. Lider olarak sizin bu ortak fikre olan inancınız, ortaya koyduğunuz efor, hedeflere ulaşma gayretiniz, peşinizden sizinle gelecek kitle için bir öncü olmalıdır.
İnsanlar, yöneticisi olduğunuz için değil, bu zümrenin başarmak istediklerini sizin önderliğinizle başarabileceği güveni ve bayrağı sizin taşıdığınız sürece doğru yolda ilerlediklerinin eminliği kaynaklı olarak sizin sözlerinizle hareket etmeliler. Bunu pozisyonunuz dolayısıyla mecbur oldukları için değil, inandıkları için yapmalılar. Siz, bunu sağlamalısınız. Unutmayın; Liderlerin takipçileri vardır, yöneticinin ise çalışanları. Yönetici olmayın.
Takip Edilesi Değerler Üretmek
1. İletişim
Seth Godin’in çok sevdiğim ve ilham olan Takım Oyunu kitabında “Büyük liderler takımın iletişim kurmasını sağlayarak bir hareket meydana getirirler. İnsanları kendilerine uymaları için komuta etmek yerine onların iletişim kurabilmeleri için gereken temeli oluştururlar.” der.
Diğer yandan Agile Manifesto’da yayınlanan ilk maddede de “Bireyler ve bireyler arası iletişim, süreçler ve araçlardan daha değerlidir” der. (İkinci bölümde daha detaylı değineceğiz.)
Yalnızca iletişim olmasını sağlamak bir değer üretmeyecektir. Hatta iletişim çoğu zaman vardır, önemli olan bu iletişimin gerçekleştiği kanallar ve iletişimin kalitesidir. Biriyle ya da birileri ile görüşme gerçekleştirileceği zaman en sağlıklı olanı en yoğun duyu seti ile iletişime geçmektir. İyi bir lider ve iletişimci şu sıralamayı baz almalıdır: Yüz yüze görüşebiliyorsan arama, arayabiliyorsan mesaj atma, mesaj atabiliyorsan mail yazma…
İletişim kapsamı çok büyük bir kavram. Bu başlı başına bir makale konusu olabilir. (Belki de olur.) Ancak iletişime paralel, hatta içinde sayılabilecek bazı diğer değerlerden bahsetmek gerekir.
2. Şeffaflık
Bir lider olarak sizle birlikte hareket eden herkes için; astınız, üstünüz, başka birimdeki çalışma arkadaşınız her kim olursa olsun, onlar için doğru ve dürüst bir karakter olmanız gerekiyor. İnsanlara bilmesi gerekenleri bilmesi gereken zamanda iletmeniz gerekiyor.
Bulunduğunuz organizasyonun misyon ve vizyonu bakımından taze gelişmeleri en doğru şekilde ve ne ise o olacak şekilde ileterek ilgilileri de bu yola ortak etmek gerekiyor. Tam tersi yönde sizi takip edenlerin de maruzatlarını, taleplerini, duygu ve düşüncelerini, aynı samimiyetle erişmedikleri kişilere iletmeyi görev edinmiş olması gerekenin siz olduğunu da unutmamanız gerekiyor.
3. Güven
Sıkı bir iletişim gücü ve iyi bir şeffaflık politikası sizi takip edenlerin size güven duymasına aracılık eder. Bir lider, takımının güvenini kazandığında yapabileceklerinin sınırlarını aşabilecek güce gelebilir, ancak güvenilirlik anlamında şaibe beslenen kişi, istediği hedefe giderken hiç ummadığı golleri kalesinde görecektir. Takımınızın size güvenmesi, ağzınızdan bir yönerge olarak çıkmasa da duruşunuzdan dahi ne yapacağınızı anlayıp aynı emeli hedef edinmesi anlamına gelecektir.
4. Merak
Merak etmeli ve merak edilmelisiniz. Meraklı insanlar güçlü ve önemlidirler.
Meraklı insanlar her zaman kuytu köşelerde kalmış bilgiyi ortaya çıkarabilecek, onunla şahane fikirler üretebilecek ve hem mevcut durumu olgunlaştırabilecek hem de yepyeni diyarların kapısını arayalayabilecek dinamizme sahiptirler.
Tüm bu potansiyeliyle de birlikte diğer insanlar tarafından görüşü ve tecrübesi merak edilen, fikrine danışılan konumda olmak, sizle birlikte ilerleyen herkese iyi ve güvende hissettiren bir kişilik olarak iyi bir liderlik yolculuğunun yegane parçası olacaktır.
5. İnanç
Yukarıda da değindiğimiz gibi, yaptığınız işe iliklerinize kadar inanmalısınız. Her gün bu inancın tazeliğini tartmalısınız. İnanç diğer tüm her şeyin yakıtıdır, yapacaklarınıza pusuladır.
Ne kadar inançla tam ortada durursanız, dokunduğunuz herkeste umuda yol açarsınız, korkularına üstün gelirsiniz.
“Bir karşılık beklemeden liderlik yaptığınızda, garantiniz olmadan fedakarlık yaptığınızda, inandığınız için riskler aldığınızda, işte o zaman takımınıza ve misyonunuza olan inancınızı sergilersiniz.” (Seth Godin — Takım Oyunu)
Sonsöz
Özetle bulunduğunuz yerde bir hareketlenme meydana getirmelisiniz. Bahsi geçen değerleri kılavuzunuzdan hiç eksik etmemelisiniz.
Takımızdakiler sizin takipçileriniz, özetle ana emeliniz onları birbirine bağlamak, motive etmek ve güçlendirmek. Amaçlarınız etrafında bir kültür yaratmak ve diğerlerini de bu kültüre ortak etmek.
Yaptığınız işe, iş olarak bakmayın. Yılda yaklaşık 50 hafta boyunca göreviniz olan işleri yapmak zorunda kaldığınızı hissettiğiniz bir hayatta, 2 haftalık hiçbir işi görmezden gelebebileceğiniz kaçamaklara sığınmak hiçbir zaman sizi bir yere götürmeyecektir. Sıradaki tatil gününü gözetmek yerine uzaklaşmak zorunda kalmayacağınız bir hayat kurun.
Ve unutmayın. Hiçbir şey bir anda gerçekleşmez, bunların hiçbiri sihirli bir değnek değil. Büyüme ve gelişme denen şey daima aşama aşama gerçekleşir. Bir seferde büyük bir kalıcı başarı elde edilemez. Acele etmeyin, irdeleyin, benimseyin, bir refleks haline getirin ve tadını çıkararak izleyin.